PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

“Uzun, İnce Bir Yol”

Mesud Tek

Irak’da 15 Ekim günü yapılan refarandumun resmi sonucu henüz açıklanmadı.

Resmi sonuç açıklanmadan, referandumun yolaçabileceği gelişmelerle ilgili olarak yapılan yorumlarda yanılma payı yüksektir. Hele bu referandum Diyarbakırlı Terzi Niyazi Usta’nın, “bilimin değil de Allahın dediği olur” dediği Ortadoğu’da, özellikle de bölgesel ve uluslararası birçok siyasal çelişki ve ilişkileri barındıran Irak’da yapılıyorsa..

Ben yanılmayı peşinen kabul ediyorum.

Yapılan tahminlerde Şii, Sunni ve Kürtler arasında gerçekleşen son görüşmelerin, sonuçları olumlu biçimde etkilediği ve Anayasa’nın “kıl payı” ile kabul edileceği söyleniyor.

Anayasa kabul edilirse, sorun yok. Barış ve istikrar yönünde Irak önemli bir virajı daha aşmış olacak. Önceden hazırlanan siyasi takvim işletilecek; bu yılın sonunda seçimler yapılacak, yeni bir kabine oluşturulacak, Anayasa yürürlüğe konulacak, vb..

Kabul edilmemesi halinde ise tekrar başa dönülecek. Yeni bir seçim, yeni bir Anayasa Komisyonu, yeniden referandum, vs..

Referandum sonuçları ve Irak genelinde yol açacağı gelişmeler ne olursa olsun, 2005 yılının 15 Ekim’i, Kürdistan tarihinde önemli bir gün, bir dönüm noktası olarak yer alacaktır. Olumlu ya da olumsuz, referandum sonuçları Güney Kürdistan’da daha farklı gelişmelere neden olacak, Kürt halkının önüne “uzun, ince bir yol” açacak.

Anayasa’nın kabul edilmesi halinde, 1992 yılında, Kürdistan Parlamentosu tarafından ilan edilen Kürdistan Federasyonu resmi ve uluslararası geçerliliği de olan bir belgede yer alacak. Kürtçe Irak genelinde resmi dillerden biri haline gelecek.

Anayasa’nın kabul edilmesiyle, Kerkük başta olmak üzere yeni kurtarılmış Kürt illerinin statüsü netlik kazanacak. Bu illerin Kürdistan Bölgesi’ne bağlanması olanağı daha da artacaktır.

Anayasa’nın kabul edilmesi, “Sınır Muhafızları” adı altında da olsa, peşmerge güçlerinin varlığını koruyacak. Peşmergelerin Kürdistan’da kalmasını, sevk ve yönetiminin Kürdistan Bölge İdaresi’nin elinde olmasını sağlayacak.

Kürtler, Anayasa’nın kabul edilmesiyle birlikte, bugüne kadar kendilerine karşı kullanılan silahların alımında harcanan petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda söz sahibi olacaklar. Kürdistan’nın doğal kaynaklarının işletilmesi Kürtlerin de kararına bağlı olacak.

Anayasa’ya yönelik en sert eleştirileri olan Kürdistanlı örgüt ve grupların, herşeye karşın halkı “evet” oyu vermeye çağırmasının da ortaya koyduğu gibi, bu ve benzeri gelişmeler çok önemlidir. Ve Güneyli Kürtlerin yaşamında bir dönüm noktasını oluşturacaklardır.

Anayasa’nın kabul edilmemesi halinde ise, Kürtlerin önünde açılacak olan yol daha da incelecek, daha bir uzayacak.

Kürtler ezici çoğunlukla Anayasa’ya “evet” dediler.

Kürtlerin büyük bir çoğunlukla “evet” oyu vermesi, aynı zamanda onların demokratik, federal ve plural bir Irak’da Araplarla birlikte yaşamadan yana tavır koydukları anlamına gelir.

Anayasa’nın özellikle Sunni Arapların oylarıyla red edilmesi, demokratik ve federal Irak’ın da reddidir. Bu, Arapların Kürtlerle federal ve demokratik bir Irak’da değil, Arap şovenizminin hakim olduğu bir ülkede yaşamak istediklerinin bir başka biçimde ifadesidir.

Kürtlerin federal Irak’da birlikte yaşama iradesinin Araplar tarafından reddedilmesi, onları kendi kaderlerini bir başka biçimde tayin etmeye, bağımsızlıklarını ilan etmeye yöneltecektir.

Çünkü Güneyli Kürtler Federasyon, Kürdistan Parlamentosu, peşmerge gibi kazanımlardan vazgeçmeyeceklerini, bu kazanımları korumak için şavaşmayı göze aldıklarını defalarca dile getirdiler.

Bu yılın başında yapılan genel seçimlerle birlikte gerçekleştirilen referandum, Kürtlerin ezici çoğunluğunun bağımsız bir Kürt devletinden yana olduğunu ortaya koydu. Ve Kürtler bu istemlerini bölgesel ve uluslararası kamuoyuna açıkladılar.

Bu durumda, yani Kürtlerin zorunlu olarak kendi devletlerini ilan etmeleri halinde, hiç bir bölgesel ve uluslararası güç Kürtleri “bölücülük”le suçlayamaz, buna hakkı yoktur.

Güney Kürdistan’da ya federasyon, ya bağımsız devlet. Her ikisi de -bugüne kadar yaşananların da gösterdiği gibi-, herşeyden önce Kürt birliğinin ürünü olacak.

Güneyli Kürtler, kendilerini “uzun, ince yol”un başına getiren birliklerini, bu yolu sonuna kadar yürümek için de koruyacaklarından kuşku duymamak gerekir..

Seçimler döneminde oluşturulan “Kürt Siyasal Önderliği”nin korunması ve çalışmalarını sürdürmesi, bu kanımı doğrulamakla kalmıyor. Aynı zamanda Kürt yurtseverlerini sevindiriyor, konuya ilişkin umutlarımızı daha da güçlendiriyor.

......................................................
Yazarın önceki yazılarından:

3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 
 
PSK Bulten © 2005