Ayna Tutmak
Mesud Tek
Unutulmaya başlandığında yaptığı
konuşmalarla kendisinden bahsedilmesini sağlayan
“Medyakolik” Demirel, son açıklamasıyla yine gündemin
başına oturdu.
“Yakın dostu gazeteci” Yavuz Donat’a yaptığı
açıklamada Demirel, orduya darbe yapma yetkisi veren
Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin kaldırılmasını
öneriyor. Demirel önerisine gerekçe olarak “Türkiye’nin tam
demokratikleşmesi”ni gösteriyor. (Galiba Yavuz Donat
için Demirel’in özel gazetecisi demek daha doğru olur.
Çünkü gündeme gelmek için yaptığı açıklamaları,
her nedense onun kanalıyla yapıyor.)
İnsan “Bayram değil, seyran değil, Demirel
niye ordunun etkinliğinin azalmasından yana olanları
öpüyor?” diye düşünmeden edemiyor.
Demirel’in söylediklerini demokrasi mücadelesine bir katkı
olarak görenlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde.
Her ne kadar bu kişilerin, 12 mart ve 12 Eylül’de iki
askeri darbeye maruz kaldığında şapkasını
alıp giden, bizzat 28 Şubat derbesinin örgütleyicileri
arasında yer alan Demirel’in, bu katkıyı yapmak
için niçin 82 yaşına kadar beklediği sorusuna
mantıklı bir cevapları yoksa da..
“Zaten AB ile uyum için bu maddenin kaldırılması
gerekliydi. Demirel konuyu zamanından önce tartışma
gündemine getirerek arı kovanına çomak sokuyor ve
AKP hükümetini provokasyona getirmek istiyor” diye düşünenler
de bir hayli.
TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu)’nun, yeğeni
Murat Demirel tarafından hortumlanan Egebank davası
nedeniyle Demirel ailesinin mallarına el koyması,
12 Eylül sonrası Süleyman Demirel’in adıyla özdeşleşen
Güniz Sokak’daki ev ile adına müze yapılan eve kadar
uzadı. Başlangıçta “dünyayı kendilerine
dar ederim” deyip atıp tutan Demirel’in, son dönemde
giderek su yüzüne çıkan AKP ile ordu arasındaki
çekişmede, hükümetten yana tavır koyarak TMSF’nin
gazabından kurtulmak istediğini savunanların
sayısı hiç de az değil.
Tahminleri uzatmak mümkün. Ama tahminler içinde gerçeğe
en uzak olanı Demirel’in demokrasiye katkı yapmak
istediğidir. Yaklaşık 40 yıl başbakan
ve cumhurbaşkanı olarak görev yapan, ordudan iki
darbe yiyip, bir de ordu ile birlikte postmoderninden bir
darbe yapan zatın, 82 yaşına bastığında
hidayete ermişcesine demokrasinin ulviyetine ikna olup
katkıda bulunacağını sanmak, en azından
Demirel’i tanımamaktır.
Demirel’i bu öneriyi yapmaya iten saiklerle ilgili yürütülen
tahminlerden hangisinin gerçek olduğunu görmek için biraz
beklemek gerekecek. Bir müddet sonra koyunun ak mı, kara
mı olduğu açığa çıkar elbette.
**
AB üyeliği için yaptıklarıyla övünen AKP,
süreci kesintiye uğratmayı amaçlayan uygulama ve
eylemlerden haklı olarak yakınıyor. Ama AKP,
sürece kesintiye uğratanları sadece kendi dışında
ararken haksızlık ediyor.
Elbette süreci kesintiye uğratmak isteyen ve bu uğurda
her türlü melaneti yapan kesimler bir hayli. Ama AKP içinde
de sürecin önüne takoz koyanların sayısı da
az değil. Ve bunların başında Adalet Bakanı
Cemil Çiçek geliyor.
Adalet Bakanı, Ermeni soykırımıyla ilgili
olarak konferans düzenleyen üniversite yöneticilerini, milleti
arkadan hançerlemekle suçlayarak konferansın ertelenmesini
sağlamış ve böylece AB sürecine katkı
sunmuştu!..
Van 100. Yüzyıl Üniversitesi’nin tutuklanan Rektörü
için “Ermeni” diyen AKP milletvekili, partisinin saflarında
AB sürecine katkı sunmaya devam ediyor.
Hele Rize’nin AKP’li Belediye Başkanı ile Belediye
Başkanı’nın söylediklerinin altına imza
atan AKP Rize milletvekilinin AB sürecine katkıları
her türlü övgüye layık!..
AKP’li Belediye Başkanı, basın açıklaması
yapmak isteyen TAYAD’lıları linç etmek isteyen grubun
içinde yar almadığı, ulusal bir görevi yerine
getiremediği için hayıflanıyor. Düşünce
ve ifade özgürlüklerini kullanmak isteyen insanları,
“millete, devlete, bayrağa ve de Kuran’a ihanet”le suçluyor.
“Karadeniz insanının” sadece Karadenizi değil,
tüm ülkeyi bu tür insanlara zından edeceğini söylüyor.
Ve AKP Rize milletvekili bu sözlerin altına imza attığını
belirterek, belediye başkanıyla birlikte AB sürecine
katkı sunuyor.
Bu ve benzeri olaylar, önümüzdeki dönemde, bir biçimde AB
raporlarında yer alacak ve AKP’nin karşısına
çıkarılacaktır. Bu nedenle AKP, “AB şampiyonluğu”nu
haketmek için bölgemizde revaçta olan “sorumluyu dışarda
arama” alışkanlığından vazgeçerek
aynayı kendi içine tutmalıdır.
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|