İyi Asker
Mesud Tek
Şemdinli’de halkın
duyarlı ve bilinçli davranışı sonucu ortaya
dökülen derin devleti gizlemeye, derleyip toparlamaya yönelik
tavırlar, aynı zamanda tarafların olaylarla
ilgisini ortaya koyan önemli ipuçlarıdır da..
Bir polisin DYP Başkanı
Mehmet Ağar’ı telefonla arayıp kendilerini
kurtarmasını istemesi, Ağar’ın Kontgerilla’daki
görevinin başında olduğunu gösteriyor.
MHP ile ilgili söylenecek birşey
yok zaten. Bu parti açısından herşey gün gibi
ortada.
CHP ise Hakkari, Yüksekova ve
Şemdinli üçgeninde bombalama eylemleri ve öteki saldırılar
başladığında olayların arkasında
„Müslüman“ parmağı arayan bir tavıra girmişti.
Bu kez biraz farkı gibi
görünüyor. Şemdinli olayları esnasında ilçede
bulunan ve keşif yapan savcı ile birlikte güvenlik
güçlerince kurşun yağmuruna tutulan CHP Milletvekili
Esat Canan parti suçu işliyor!.. Olayın derin devlet
tarafından gerçekleştirildiğini, devletin olayı
küçümseyip kapatma tavrı içinde girdiğini söylüyor.
Araştırma yapmak için
bölgeye giden „ilk izlenimler devletin bu işi içinde
olduğunu ortaya koyuyor“ diyen CHP heyeti raporunun ne
olacağı ise, bir başka merak konusu. Gördüklerini
açıkca dile getirip gereğini yerine mi getirecekler,
yoksa „yüksek yerden“ gelen ferman uyarınca kurucusu
olduğu devleti koruma adına mızrağa kılıf
mı hazırlayacaklar?
Görmek için beklemek gerekiyor…
Herkesten önce harekete geçmesi
gereken hükümetin ve AKP’in tavrı ise evlere şenlik
türünden.
Bu ve benzeri olayların
üzerine kararlıca gitmeden, olayların arkasındaki
güçleri açığa çıkartıp cezalandırmadan
AB üyeliğinin hayal olduğunu bilmesine karşın,
hükümet ve AKP 15 Temmuzdan bu yana devam eden olaylar karşısında
sessiz kaldılar. Olaylar onları birşeyler söylemeye
zorunlu kılınca da, en çok yakındıkları
„yargı“ kalkanının arkasına sığındılar.
Olayın „yargıya intikal ettiğini, yargıya
müdahale etmemek gerektiği“ sakızını çiğniyorlar,
şimdilik.
Kürdistan’daki bu ve benzeri
davalara hukuk açısından değil de Genelkurmay’dan
aldığı Brifing ve direktiflerle bakan Yargı’nın
ilk icraatı ise, halkın elleriye yakalayıp
teslim ettiği görevlilerden iki subayı serbest bırakmak
olmuştur.
Bence olaylara ve olaylara karışanlarla
yönelik en dürüst ve açık tavrı Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt koymuştur.
Büyükanıt olayların faillerinden Ali Kaya’yı
tanığını söylüyor „O astsubay çok iyi
Kürtçe bilir. Kuzey Irak'ta görev yapmıştır.
Ben Diyarbakır'da görev yaparken de hep yanımdaydı.
İyi bir askerdir“ diyor.
Ali Kaya sicili kötü Jandarma
İstihbarat teşkilatı-JİT mensubu. Ve faili
mechullerin hemen hergün yaşandığı dönemlerde
Diyarbakır’da, Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın
yanında görev yapan, onun övgüsüne mazhar olacak kadar
iyi bir askeri tutuklayacak savcı, ya mangal gibi yüreğe
sahip olmalı, ya da meslek etiği için ölümü göze
almalı. Oysa yaşanan gelişmelerin de gösterdiği
gibi, ne yazık ki Türkiye’de bu nitelikteki hukuk adamlarının
sayısı yok denecek kadar az.
Bir askerin iyi mi kötü mu olduğunu
gösteren kıstaslar döneme ve şartlara göre değişir.
Yaşar Büyükanıt gibiler için, Ali Kaya örneğinde
olduğu gibi sağa sola bomba atan, arabalarında
infaz edileceklerin, bombalanacak yerlerin listesi bulunan
askerler, „iyi asker“dirler. Hele bir de bu askerler Kürdistan’da
görev yapıyorlarsa, bölücülere karşı cansiparane
savaşan milliyetçilerse…
Halbuki AB üyeliği, Kürt
sorununun çözüm yoluna girmesi ve demokrasinin yerleşmesi
Yaşar Büyükanıt’ın övgüsünü kazanan „iyi asker“lerin
ve onları yaratan sistemlerin ortadan kaldırılmasına
bağlıdır.
İyi askerler yaratıp
onların serbestçe at oynatmalarını sağlayan
sistemi deşifre edip ortadan kaldırmak, sorumlulardan
hesap sormak için Şemdinli olayları iyi bir fırsat
olabilir. Bu nedenle Susurluk trenini kaçıran Türkiye’nin
barış yanlıları, değişimden,
gelişme ve demokrasiden yana olan güçleri, Şemdinli’den
yola çıkan treni bu kez kaçırmamalıdırlar.
Şemdinli olayları aynı zamanda, Başbakan
Erdoğan’ın “kendi sorunu” olarak gördüğü ve
“daha fazla demokratikleşmeyle çözeceğiz” dediği
Kürt sorunuyla ilgili açtığı, ama bu güne kadar
üzerine tek bir satır dahi yazmadığı yeni
sayfanın doldurulması için de bir başlangıç
olabilir.
AKP ve Erdoğan’ın konu ile ilgili olarak gösterdikleri
vurdum duymaz tavırları bu konuda iyimser olmamızı
engelliyorsa da, gönlümüz AKP hükümetinin Şemdimli olaylarının
üzerine gitmesi ve olayın perde arkasındaki güçleri
açığa çıkarmasından yana.
Böyle davranmak sadece Türkiye halklarının değil,
aynı zamanda AKP ve hükümetinin de yararınadır.
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|