Değişimi anlamak ve Kürt sorununda
akılcı çözüm
Kemal Burkay
Irak Anayasası için 15 Ekim’de yapılan referandumun
sonuçları resmen açıklandı. Sonuçlar gayri
resmi bilgilere uygun çıktı. Anayasa halkın
yüzde 78,6 evet oyuyla onaylandı. Yirmi dolayındaki
eyaletin ancak üç tanesinde hayır oyları yüzde elliyi
aştı ve bunlardan da ancak ikisinde (Sünni Arab
kesimindeki Ambar ve Selahaddin) üçte ikiye ulaştı.
(Musul’da ise % 55).
Böylece federal ve demokratik Irak yolunda önemli bir adım
daha atıldı ve bu süreci engellemeye çalışan
iç ve dış güçlerin umutları bir kez daha kursaklarında
kaldı.
Elbet, geçen sayıdaki yazımda da söylediğim
gibi, Irak’ta, gerek ülkenin bütünü gerekse Güney Kürdistan
bakımından henüz özgürlük ve demokrasi yolundaki
tüm engeller aşılmış değil. Özellikle
Sünni kesimdeki direnişin ve bir bölümü dış
kaynaklı, hiçbir ölçü ve kural tanımayan azgın
terörün yenilgiye uğratılması gerekli. Ya terör
güçleri soyutlanacak, etkisizleştirilecek, ya da başka
türden gelişmeler, etnik grupların (Kürtler, Şii
ve Sünni Araplar) tümden ayrışması ve Irak’ın
parçalanması gündeme gelecek.
Kerkük sorunu bir başka önemli sorun. Bunun, geçici
ve şimdiki anayasada belirtilen biçimde, geçmişteki
haksız uygulamalar düzeltilip Kerkük halkının
oyuna başvurularak çözümü gerekli. Kürtler bu makul yönteme
sadık olduklarını her adımda dile getiriyorlar.
Diğer tarafın buna uymaması halinde, doğal
olarak ciddi gerilimler doğar.
Önümüzdeki iki yıl her iki konuda da belirleyici olacak.
Yeni Irak Anayasası hem Irak hem de Güney Kürdistan
bakımından yeni bir statü getirdi: Federal devlet.
Buna Irak’ın Arap halkının da evet demesiyle
Kürdistan’daki mevcut özerk ve federal statü uluslararası
bakımdan da meşruluk kazandı. Bunun sonuçları
daha şimdiden uluslararası plana yansıyor ve
tüm bölgeyi etkiliyor.
Kısa süre önce Celal Talabani Irak Devlet Başkanı
olarak Beyaz Saray’ı ziyaret etti, BM Genel Kurulu görüşmelerine
katıldı, ayrıca Londra, Prag gibi önemli uluslararası
merkezlere uğradı. Bu aynı zamanda tüm ömrünü
Kürt ulusal kurtuluş mücadelesine adamış bir
Kürt liderin ziyaretleri olarak algılandı. Referandumun
hemen ardından ise diğer Kürt lider ve Kürdistan
Federe Devleti Başkanı Mesud Barzani Amerika’yı
ziyaret etti, Beyaz Saray’da Bush tarafından Başkan
olarak ağırlandı. Bu da Kürt halkı bakımından
yeni ve tarihi önemde bir adımdı.
Güney Kürdistan halkımız özgürlük yolunda dev bir
adım attı ve federe biçimde de olsa devletleşti.
Artık kimsenin bunu geri çevirmeye gücü yoktur. Türk
yönetimi gibi bazıları hala bunu sindiremiyor ve
ABD Başkanınca Mesud Barzani’ye “Sayın Başkan”
diye hitap edilmiş olmasını kabul edemiyor,
sorgulamaya kalkarak kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.
Oysa makul ve gerçekçi olmanın, Kürtler hakkındaki
geçmişten kalan saçma sapan önyargıların esaretinden
kurtulmanın artık zamanıdır.
Şimdi sıra Kürdistan’ı aralarında bölüşmüş,
sömürgeleştirmiş, 40 milyonluk koca bir ulusu zincire
vurmuş, aynı zamanda da onu yok sayan ve yok etmeye
çalışan ötekilere gelmiştir: İran, Türkiye
ve Suriye. Artık bu durumu daha uzun yıllar sürdürmenin,
statükoyu korumanın olanaksız olduğunu anlamalılar.
Değişim zilleri tüm bölge devletlerinin kapısını
çalıyor. Kürt sorununu diyalog yoluyla, barışçı
yöntemlerle çözmek için köklü politika değişikliklerine
gitmenin zamanıdır. Hem Kürtlerin hem de Kürt sorununa
muhatap tüm bu ülke halklarının yararına olan
budur. Bunu anlamamak, değişime karşı
direnmek, onu önleyemez; ancak daha sancılı olmasına
yol açar.
Ne yazık ki bunu hala anlamak istemeyenlerden biri Türk
yönetimidir. O hala Kürtleri yok etme, Kürt hareketini baskı,
hile ve binbir oyunla sindirme çabalarının içinde.
Bunlardan biri de Güneyli Kürtleri ve ABD’yi Kuzeyli Kürtlere
karşı kullanma çabası. Dağdaki PKK militanlarına
saldırmaları için çağrı yapıp duruyorlar.
Ancak bunun çözüm olmadığını -dobra dobra
söylemeseler de- hem Amerikalılar, hem de Güneyli Kürt
liderler iyi biliyorlar. Nitekim son günlerde hem Celal Talabani,
hem de Mesud Barzani bu konuda açık konuştular.
Zor yoluyla, silahlı müdahele ile bu sorun çözülmez dediler.
Celal Talabani Türkiye’nin, PKK’nın dağdan inmesini
istiyorsa bir genel af çıkarmasını önerdi.
Mesud Barzani de Türk devletinin ve öteki komşuların
(İran ve Suriye’nin) Kürt sorununun çözümü için diyalog
yoluyla ve barışçı yöntemlerle çaba göstermelerini
istedi.
Bu tavır doğru ve önemlidir. Biz de öteden beri
bunu savunuyoruz. PKK eğer dağa çıkmışsa
bunun sorumlusu Türk devletidir. Eğer hala orda duruyorsa
sorumlu yine de odur. Herkes, geçmiş bir yana, İmralı
yoluyla neler döndüğünü çok iyi biliyor.
Yapılacak şey inkar ve baskı politikalarından,
komplo yöntemlerinden artık vazgeçmek, gerçekçi olmak,
sorunun insan haklarına, halkların temel haklarına
uygun biçimde barış yoluyla çözümünü kabul etmektir.
Sorun Kürt halkının ve ulusunun varlığını
itiraf etmek, onunla efendi-köle ilişkisi içinde değil,
eşitlik ilişkileri içinde yan yana yaşamayı
içine sindirmektir.
Bu olursa ne ülke bölünür, ne dağda adamlar, ne kavga
gürültü olur. Ülkeye barış ve demokrasi gelir. Toplum
hızlı bir gelişme yoluna girer ve çağı
yakalar.
Sonuç olarak, Kürt sorununun böylesine gerçekçi bir çözümü,
aynı zamanda Türkiye’nin uygarlaşmasının
da koşuludur.
Yazarın önceki yazılarından:
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB
ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|