Gel De Niyazi Usta’yı
Anma
Mesud Tek
“Milli Katil”in cezaevinden salıverilmesiyle
ilgili tartışmalar tüm hızıyla sürerken,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden (GATA) çürük raporu
alan Ağca askerlikten de yırttı.
Daha önce basında Ağca askere alınacak
mı alınmayacak mı diye kafa patlatan, papatya
falına bakan Türk basının da, “Bu 'eli
kanlı' tetikçinin askere alınması Silahlı
Kuvvetler'in saygınlık ve onuruyla bağdaşmayacak
yeni bir felaket olur” diyerek orduyu uyaranlar da
vardı.
GATA’lı doktorlar, “ülkenin birliğinin,
bütünlüğünün güvencesi ve kollayıcısı”
ordunun onurunu korumaya yönelik bu ve benzeri uyarıları
dikkate almış olacak ki, Ağca’nın askerlik
yapamıyacak kadar psikolojik sorunları olduğunu
şip diye anlamışlar ve onu “çürüğe” çıkartmışlar!...
Türk basını şimdi de Ağca’nın askerlikten
yırtmasını tartışıyor. Bir kısım
basın erbabı olayı anlaşılmaz bulurken,
daha gerçekçi olan bir kesim ise "Ya ne olacaktı?"
diye soruyor.
İşte bu "Ya ne olacaktı?"
sorusu bana rahmetli Niyazi Ustayı hatırlattı.
Üzerinden 30‘u aşkın yıl geçtiği
için tüm detaylarını ve adları hatırlamıyorum.
İstanbul DDKO Başkanı Hikmet
Borçalı, 12 Mart döneminde diğer arkadaşlarından
çok sonra yakalandığı için mahkemesi de gecikmişti.
Sıkıyönetim kalktığı için de sıkıyönetim
mahkemesinde görülen davalara Diyarbakır Devlet Güvenlik
Mahkemesi’nde bakılıyordu. Bu nedenle Hikmet Borçalı’nın
son mahkemesi DGM’de oldu ve bu mahkemeye Hikmet Borçalı’nın
babası da Silvan’dan gelerek katılmıştı.
Ve beklendiği gibi Borçalı’ya da öteki tüm arkadaşlarınki
kadar ceza verildi. (Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa
16 yıl)
Mahkeme sonrası cümbur cemaat Niyazi Usta’nın
terzi dükkanına gidildi. Borçalı’nın adını
hatırlayamadığım babası Niyazi Usta’ya
üzüntülü bir tonla ve Kürtçe “Hiko’ya 16 yıl ceza verdiler”
dedi. Niyazı Usta o insanın içine işleyen gülümsemesiyle,
Kürtçe “Ya ne olacaktı? Devleti parçalayıp
Kürdistanı kurmak isteyen oğluna madalya mı
vereceklerdi?” dedi.
Ne kadar doğru değil mi? Ya ne olacaktı?
Ağca, Çatlı, Ağar, Veli Küçük, Kırcı
gibi, Tansu Çiller’in “vatan için kurşun atan şereflileri”
dururken Hikmet Borçalı’nın şahsında tüm
ilericilere, yurtsever ve özgürlükçü güçlere madalya mı
verilecekti? İşkence, hapishane, bombalanma, “faili
devlet” cinayetlere kurban gitme onların neyine yetmiyorduki?..
Ne yani, Türk Gladiosu bu kadar nankör müydü,
ki kendisine hizmet eden -ama bu arada kendi güvenliğini
sağlama almak amacıyla muhtemelen bazı sakıncalı
bilgileri de zulalıyan- Ağca’nın hapiste çürümesine
göz yumsun? Onu nasıl askeri cezaevinden askeri kıyafet
giydirerek çıkartıp yurtdışına kaçırtıysa
öyle de hapisten çıkartırdı!..
Ağca’nın kardeşi de "Bazı
insanların canı yanacak" diye buyurmuş,
Ağca çıkar çıkmaz “bu ülkeyi komünistlere bırakmayız”
narasını patlatmış!...
Anlıyacağınız bu ülkede
barıştan, özgürlükten, değişimden, demokrasi
ve emekten yana olanlar, yani canı yanacaklar varoldukça
Ağca ve benzerleri işsız kalmazlar.
AB taraftarlarının, İkinci Cumhuriyetçilerin,
“Kuzey Irak”dan güç alan fererasyon yanlısı “bölücüler”in
sesi gürleştikçe Türk Gladiosu’nun, Ağca gibi yetişmiş,
uzman eleman(lar)a ihtiyacı var. Bu nedenle onun hapiste
çürümesine, ya da askeri kağuşlarda vakit geçirmesine
gönlü razı gelmez.
Gelişmeler, yaşananlar bir kez daha
gösteriyorki, Türk Gladiosu’na, onu yaratan sisteme karşı
kararlı bir mücadele yürütülmedikçe Türk kamuoyu ve en
başta da basını daha çok "Ya ne olacaktı?"
diyecek.
Ama şu anda Türk basının önünde
bir daha "Ya ne olacaktı?" dememek için önemli
bir fırsat var. Türk Genelkurmay’ı, bir parçası
olan Türk Gladiosu’nun yediği naneleri gizlemek ve üstünü
örtmek amacıyla bir bildiri yayınlayarak, haber
veya makalelerinde Türk Gladiosu ve JİTEM’den bahseden
yazarları “mücadeleyi zaafa uğratmakla” suçladı.
Türk basınında Genelkurmayın bu bildirisine,
şu ana kadar yanlızca Yeni Şafak yazarlarından
Ali Bayramoğlu ve Fehmi Koru karşı tavır
koydular. Ötekilerden henüz bir ses yok.
Bugüne kadar olan gelişmeler iyimser olmamamız
gerektiğini söylese de gönlüm basının bu işin
üzerine gitmesinden, basındaki yürekli, namuslu ve vicdanının
sesini devletin takacağı madalyona tercih eden seslerin
güçlenmesinden yana...
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|