Militarizm Ve Çürüme
Mesud Tek
Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin 2005 yılında
daha fazla oranda suça yöneldiğini açıkladı.
Bu açıklamanın yapıldığı gün,
3 buçuk yaşındaki bir kız çocuğunun hırsızlık
yaparken suçüstü yakalandığı haberi de gazete
sahifelerine, televizyon ekranlarına yansıdı.
Daha önce de uyuşturucu kullanma yaşının
ona kadan düştüğü haberi medyada yer almıştı.
Türkiye’de suç işleme eğrisi giderek yükselirken,
suç işleme yaşı eğrisi de aynı tempoda
düşüyor.
Bu ise, kelimenin tam anlamıyla bir çürümedir.
Emniyetin yaptığı son açıklamalar da
çürümenin, başlıca görevi devletin korunması
ve idamesi olan bir kurum tarafından itiraf edilmesidir.
Emniyet aynı açıklamasında suça yönelmenin
nedeni olarak göçü ve işsizliği gösteriyor.
Emniyet bu söyledikleriyle sık-sık jopladığı
güçleri onaylıyor.
TC Emniyeti’nin kısmen doğru olan bu tesbitleri,
halkın yaşamını çekilmez hale getiren,
halkı suç işlemeye iten enflasyon ve faiz oranlarında
son yıllarda yaşanan düşmenin de suçun giderek
artmasına engel olmadığını, olamadığını
gösteriyor.
Emniyetin tesbitleri kismen doğru, çünkü işsizlik
ve göç de toplumsal ve ahlaki çürüme gibi insanın insan
tarafından sömürülmesi üzerine kurulu düzenin, sömürgeci
sistemin sonuçları.
Kürdistan ulusal demokratik hereketi, Türkiye’nin barışsever
ve demokratik güçleri, yıllarca, çözülmediği müddetçe
Kürt sorununun toplumda çürümeye neden olacağını
dile getirdiler. Bu görüşleri nedeniyle her türlü baskıya
maruz kaldılar. Bugün benzeri şeyler söyleyen Emniyet
güçleri tarafından joplandılar, kurşunlandılar,
işkenceye tabi tutuldular, zındanlarda çürütüldüler...
Solcular, emekten yana olanlar bıkmadan, usanmadan emekçilerin
boğazından geçen lokmanın büyüklüğüyle
toplumsal çürüme arasında doğru orantı olduğunu
belirttiler. Emekçilerin lokmaları küçüldükce toplumsal
çürümenin hızlandığını defalarca
tekrarladılar.
Emniyetin açıkladığı rakamlar da bunu
ispatlıyor.
Rakamların gösterdiği gibi, Kürdistan’da yakılan
orman, bağ ve bahçelerden yükselen dumanlar Türk toplumunu
da kirletiyor; geleceğini karartıyor.
Kürdistan’da yıkılan köy sayısı arttıkça,
yerlerinden yurtlarından edilen Kürtlerin büyük kentlerin
varoşlarındaki mahkumiyetleri devam ettikçe, köylerine
dönmek isteyenlerin önüne dikilen engeller büyüdükçe, “suçlu”ların
sayısı artmakla kalmıyor. Aynı zamanda
yaşı da küçülüyor.
Gelişmeler, polisiye önlemlerin toplumsal çürümeyi önleyemediği
gibi, daha da artırdığını ortaya
koyuyor. Güvenlik önlemlerin artırılması, polislere
dağıtılan joplarla, askerlere dağıtılan
silahların iyileştirilmesi, polisin jopunu, askerin
silahını iyi kullanması çürümenin önüne geçemiyor.
Çünkü çürümeyi önlemek için, beylik değimle sivrisıneklerle
değil, sivrisinekleri üreten bataklıkla mücadele
edilmelidir.
Yani sadece hırsızların, dolandırıcıların,
kapkaçcıların yakalanıp hapse atılmaları
çürümenin önlenmesine yetmiyor. Bunun için bataklığın
kurutulması gereklidir.
Çürümenin tümüyle ortadan kaldırılması için
de sömürgeci sistemin yıkılması, Kürtlerin
ulusal demokratik haklarına kavuşması; ülkedede
demokratik bir yapının oluşturulması,
sömürünün sınırlandırılıp giderek
ortadan kaldırılması zorunludur.
Militarizme karşı çıkılmadan çürümenin
önüne geçmek mümkün değil. Çünkü ülkenin kaynaklarını
yutan militarizmin kendisi çürümenin başta gelen nedenlerinden
biridir.
Bunları ise ne iktidarını koruyacak kadar
demokrasi ve değişimden yana olan AKP, ne “tatlı
su demokratları”, ne de militarizmin ve kemalistlerin
yardakcısı “sol” gerçekleştirebilir.
Latin Amarika’da esen sol rüzgarın Türkiye’ye ulaşması
aradaki koskoca okyanus nedeniyle şimdilik zor gibi.
Bunun için zamana ihtiyaç var.
Militarizme ve şovenizme karşı kararlı
bir duruş sergileyen İspanya solunun estirdiği
rüzgarın de Kapıkule’yi aşacağı,
aşması halinde kabul göreceği biraz süpheli.
Çünkü hem İspanya’dan hem de Latin Amerika’dan esen rüzgar
anti militarist ve şovenizme karşı.
Oysa Türk emekçilerinin, onların siyasi ve ekonomik
alandaki temsilcilerinin militarizm ve şovenizmle, bir
anlamda her ikisinin sentezi olan kemalizm ile hesaplaştığını
söylemek mümkün değil.
İşçi sendikalarının, demokratik kitle
örgütleriyle sivil toplum kuruluşlarının Şemdinli’deki
“iyi asker”lere sahip çıkan generaller ile hakimlere
yönelik tavırları, Genelkurmay’ın Türk Gladiosu’yla
ilgili olarak yapılan tartışmaları engellemek
amacıyla yaptığı açıklamaya ilişkin
sessizliği, sözkonusu hesaplaşmanın uzun zaman
alacağını gösteriyor.
Solun ete kemiğe bürünmesi için öncelikle bu hesabın
görülmesi gerekir. Bu hesaplaşma yapılmadığında
görevlerin layıkıyla yerine getirilmesi mümkün degildir.
Böylesi bir demokratik ve sol hareket, sadece toplumsal çürümenin
önüne geçmez. Aynı zamanda Kürt haraketine önemli bir
destek olur.
Kürt ulusal demokratik hareketinin bugün, kemalizmle hesabını
kesmiş, postasını koyup restini çekmiş
bir demokratik hareket ve solun desteğine her zamandan
daha fazla ihtiyacı vardır.
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|