Aynaya Bakmak
Mesud Tek
Trabzon’da rahibin katledilmesi yoğun bir biçimde tartışılıyor.
Kiliseye dalıp rahibi katleden genc ile ilgili olarak
aile, okul ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgiler gazete
sahifelerinden, televizyon ekranlarından eksik olmuyor.
Bu arada bazı gazeteler ve kalem erbabı ise pişkince
soruyor: “Bu çocuğu kim(ler) yönlendirdi?”
Sorunun cevabı için, çok derinlere dalmaya gerek yok.
Soruyu soranlar aynaya bakmaları halinde yönlendirenlerin
bir kısmını göreceklerdir. Diğer kısmını
ise zaten tanıyorlar. Çünkü yıllardır onların
hizmetindeler. Onların istemleri doğrultusunda oturup
kalkıyorlar. Yayın politikalarını, manşetlerini
onlardan aldıkları feyze uygun biçimde düzenliyorlar!..
Hz Muhammed’in karikatörlerine yönelik protesto eylemlerini
denk geldiği için infial yaratan Trabzon olayı ilk
değildi. Böyle gitmesi halinde son da olmayacak. Çünkü
Türkiye’de yaşayan gayri müslümler ve buna bağlı
olarak da misyoneler, her zaman güvenliği tehdit eden
unsurlar olarak görüldüler; görülüyorlar.
Açıklanan bazı belgelerden, yayınlanan bazı
hatıratlardan, Türk devletinin bu tehdidi bertaraf etmek
amacıyla gizli-açık bir hayli tedbir aldığı,
plan-program yaptığı anlaşılıyor.
Elhak devletin gizli ve açık örgütleri de yapılan
plan-programlar uyarınca canla-başla çalışmışlar,
çalışıyorlar.
Yunanistan ile yapılan karşılıklı
nüfus mübadelesi, özünde yerli sermayeyi semirtmek için gayri
müslümlerin zenginliklerine el koymayı amaçlayan Varlık
Vergisi, Türk Kontrgerillasının dönemin Başbakanı
denetiminde planlayıp hayata geçirdiği “6-7 Eylül”
ve benzeri olayların hepsi, Türkiye’yi bu tehditten korumak
içindi.
MHP’li ve ülkücülerin bazan tek başına, bazan da
Kızılelmacı ortaklarıyla birlikte yaptıkları
“Haliç’ten Haç Çıkartmak Törenlerini” basması, “6-7
Eylül Olayları” yla ilgili resim sergisini dağıtması,
her fırsatta Fener Rum Patrikliği’nin önünü miting
alanına çevirmesi de aynı amaca yöneliktir.
Avrupa Birliği şampiyonu AKP’nin, AB’nin üyelik
için gerekli gördüğü Ruhban Okulu’nun açılması,
gayri müslümlere ait vakıflara, el konulan mallarının
iadesi edilmesi ve benzeri konularda ayak sürtmesi de aynı
amaç uğrunadır.
Yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) de yönlendiriciler
hakkında ipuçları vermektedir. Hani şu üzerinde
çok tartışılan, AB üyeliği sürecinde kaleme
alınan ve kamuoyuna demokrasi konusunda atılmış
dev bir adım olarak lanse edilen Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi..
MGSB’inde “istismarcı misyonerlik faaliyetlerine izin
verilmemelidir” denilmektedir. “İstirmacı” kelimesi
nasıl tabir edilmeli? Herhangi bir misyoner faaliyetinin
“İstirmacı” olup olmadığını
kim tesbit edecek? Örneğin Rahibi katleden genç ve onu
yönlendirenler de herhangi bir tesbitte bulunabilirler mi?
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde rahibin katledildiği,
TAYAD’lılara yönelik bir kaç kez linç girişiminde
bulunulduğu Trabzon ve çevresi de, güvenlik açısından
hassas olan bölgeler arasında sayılıyor, “Rum
Pontus faaliyetleri” özellikle vurgulanıyor.
Türkiye’de ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın
sözkonusu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne uygun olarak düzenleniyor.
Güvenlik politikaları bu belge uyarınca belirleniyor.
Türk diplomasisine bu belge yön veriliyor.
Ve bu gerçek herkesin, özellikle de gazetecilerin malumu.
Gerçekler böyle iken, yani (eskisi ve yenisiyle) Türkiye’nin
temel belgesi niteliğini taşıyan MGSB “tek
devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dil” temeli üzerinde hazırlanmışken,
rahip cinayetinin yönlendiricilerini tesbit etmek için başvurulacak
adres bellidir.
Bunun dışında adresler aramak, örneğin
Kurtlar Vadisi’nde dolaşmak, Polat Alemdar ve ekibini
suçlamak suyu bulandırmaktan, gerçeği saptırmaktan
başka bir anlam ifade etmezler. Çünkü Kurtlar Vadisi
de Polat Alemdar ve avanesi de, rahibin katili gibi bu sistemin
ürünüdürler ve onun hizmetindedirler.
Aynaya bakmak cesaret işidir. Türk basını,
kendi mensupları oldürüldüğünde de bu cesareti göstermedi,
bugün de gösteremiyor.
Bu cesaret gösterilmedikçe, gerçeklerle yüzyüze gelip gereği
yapılmadıkça, birkaç yıl sonra rahibin katili
olan gencin, hapisten çıkarken “Türkiye seninle gurur
duyuyor” sloganları eşliğinde karşılacağına
kuşku yok.
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|