Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Mesud Tek
19 Şubat Pazar günü PDK-Bakur Başkanlık
Kurulu üyelerinden sayın Dara Bilek ile birlikte, Kürdistan
TV’nin Roni adlı programına
katıldık.
Program süresinin yeterli olmaması nedeniyle
bazı şeyleri söyleyemedik. Ayrıca telefonla
programa katılan izleyicilerin sorularını,
aynı nedenden dolayı cevaplandırmak da mümkün
olmadı.
Sorulardan birisi bana yönelikti. Programı
izleyenlerden birisi PSK olarak 30 yıl boyunca neler
yaptığımızı soruyordu.
Daha önce de değişik vesilerle, örneğin
katıldığımız konferans ve panellerde
de benzeri sorulara muhatap olmuştuk.
Soruyu soranlar ise genellikle PKK’ye yakın
çevreler. Kimileri iyi niyetliler. Gerçekten PSK’nin bu süre
zarfında neler yaptığını merak ediyorlar,
öğrenmek istiyorlar.. Kötü niyetlileri ise “PKK’yi bu
kadar eleştiriyorsunuz ama 30 yıl boyunca siz ne
yaptınız” demek için soruyorlar..
Elbette 30 yıl boyunca yaptıklarımızın
dökümü bu yazının sınırlarını
aşar. 30 yıl boyunca neler yaptığımızı
merak edenler ve gerçekten ilgi duyanlara, PSK’nin 30 kuruluş
yıldönümü nedeniyle hazırladığımız
“30. yılında PSK, İlkeli, Kararlı,
Direngen ve Onurlu Bir Mücadele” adlı broşür
yardımcı olabilir. Sözkonusu broşür www.kurdistan.nu
adlı sitemizde var. Ayrıca 30 yılın her
saniyesini yaşayan Sayın Kemal Burkay’ın “30.
Yıl Partimize ve Halkımıza Kutlu Olsun”
başlıklı makalesine bakabilirler. Sözkonusu
makaleye de sitemizin arşiv bölümünde ulaşmak mümkün.
Bununla birlikte her siyasi parti gibi bizim
de yapamadıklarımız var. Bizden ve dışımızdan
kaynaklanan nedenlerden dolayı hayata geçiremediğimiz
projelerimiz oldu; olacak...
Bizim bir de yaptıklarımız kadar
önemli olan yapmadıklarımız var.
Haklı olarak “yapılmayanlar
ne zamandan beri önemli olmaya başladı” diye sorulabilir.
Kürdistan ulusal demokratik hareketinde yer
alan örgütlerin birbirleriyle olan ilişkileriyle diğer
parçalardaki ulusal hereketlere yönelik tavırlar dikkate
alındığında, maalesef yapılmayanlar
da bazan önem kazanıyor.
Örneğin hiç bir yurtsever parti ve harekete
düşmanlık yapmadık. Onları özgürlük mücadelesinin
önünde, yok edilmesi gerekli engeller olarak görmedik.
Elimize kardeş kanı bulaşmadı.
Kürt örgütleri arasındaki sorunların diyaloğ
ve barışçıl yöntemlerle çözülmesinde israrcı
olduk. Bugün de aynı tavrımızı sürdürüyoruz.
Kürdistan devrimiyle ilgili sorunları
dışımızdakilerle tartıştık,
tartışıyoruz. Bazı gerginlikler yaşansa
da tartışmaların şiddete dönüşmesine
izin vermedik, vermemeye kararlıyız.
(Nalıncı keseri gibi herşeyi
kendimize yontmak doğru değil. Elbette tartışmaların,
gerginliklerin şiddete dönüşmemesinde tartıştığımız
taraflar da -PKK hariç- sorumlu davrandılar, davranıyorlar.)
Kürdistan’ın diğer parçalarından
örgütleri dost ve kardeş olarak gördük. Onların
içişlerine karışmanın ulusal demokratik
harekete zarar verdiğini, yurtsever örgütleri birbirinden
uzaklaştırdığını dile getirdik,
getiriyoruz. Gücümüz oranında, elimizden geldiğince
kendilerine destek olduk, oluyoruz; köstek olmadık, olmayacağız..
Politikalarımız doğru ya da
yanlış olabilir. Ama politikamızı, söylemimizı
mevsimden mevsime, ülkeden ülkeye göre değiştirmedik.
Doğru bildiklerimizin her yerde, her zaman arkasında
olduk. Kendi doğrularımızın dışındakilerini
inkar etmedik. Onları ihanet olarak değerlendirmedik;
değerlendirmiyoruz.
Örneğin Kürdistan’ın dört parça için
birleşik ve bağımsız devleti savunup,
diğer alternatifleri ihanet olarak değerlendirmedik.
Ve daha sonra bir uçtan ötekine savrulup, otonomiye fit olmadık.
Bilahare otonomi, federasyon, bağımsız devlet
gibi seçenekleri çağdışı olarak değerlendirip,
“Demokratik Cumhuriyet”te karar kılmadık. Akıtılması
için kafaların kırılmasını gerekli
gördüğümüz zehrin, kemalizmin önünde dize gelmedik, onu
allayıp pullamadık. Bizim için ne kadar önemli olursa
olsun, bir tek kişiyi bir halkın özgürlük davasının
önüne koymadık; koymayız. Onu korumak için ülkemizin
evlatlarını ölümü göndermedik, göndermeyiz..
Bilmem, yapmadıklarımızı
uzatmaya gerek var mı?
Biliyorum, “söylediklerin yurtsever bir partide
bulunması gereken kıstaslardır. Elbette yurtsever
örgütler bunları yapmamalıdırlar” denilecek.
Ama gel gör ki yurtsever hareketin içinde bulunduğu
ortam, geldiği nokta, yurtsever hareketlerde olması
gerekli doğal özelliklerin sık sık dile getirilmesini
gerekli kılıyor.
PKK’nin ideolojik ve siyasal savrulmaları,
diğer parçalardaki ulusal hareketlerlerle bu hareketlerde
yer alan partilere karşı tavrı biliniyor; kendi
içinde ve dışındaki muhalif seslere yönelik
uyguladığı şiddet ve döktüğü kan,
yurtsever harekete verdiği zararlar da..
Yenilginin zafer, teslimiyetin çağdaş
politika olarak pazarlandığı günümüzde, PSK
olarak yapmadıklarımızın da dile getirilmesinin
önem kazandığı inancındayım.
|