“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın
mı?
Kemal Burkay
Son dönemde başbakan Erdoğan’ın “demokratik
cumhuriyet” terimini kullanması üzerine kimi şoven,
makkartist (McChartist) çevreler, hemen bu terimin Abdullah
Öcalan’a ait olduğunu söyleyip, Erdoğan’ı “terörist
başı” Öcalan’la aynı dili kullanmakla, onun
tezlerini benimsemekle suçlar oldular.
Gerçekten de Bay Öcalan’ın yakalanıp İmralı’ya
konduğu günden beri ağzında sakız haline
getirdiği terimlerden biri de “demokratik cumhuriyet”
terimidir. Bir zamanki şahin, savaşçı, “devrimci
zor” üzerine fırtınalar estiren Öcalan, o tarihten
sonra müthiş bir barışçı ve de demokrat
olmuştur!
Peki Öcalan’ın demokratik cumhuriyeti
nasıl bir şeydir, Kürtler için ne getiriyor? Hiçbir
şey! Ne bağımsızlık, ne federasyon,
ne otonomi.. Onun demokratik cumhuriyeti üniter ve Kemalist.
Yani Süleyman Demirel ve Ecevit gibilerin istediği türden…
Öte yandan bu “demokratik cumhuriyet” kavramını
Öcalan mı üretti, bu keşif onun mu? Ondan önce bu
terimi kullananlar yok mu?
Besbelli var. Türkiye için “demokratik cumhuriyet” önerisini
Öcalan’dan çok önce Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) dile
getirdi. Örneğin Türk rejiminin Cumhuriyet’in 75. Yıldönümünü
şatafatlı törenlerle kutladığı dönemde,
Ekim 1998’de PSK’nin yayınladığı bildirinin
başlığı şöyleydi:
“Ucube değil, demokratik cumhuriyet istiyoruz”
Bildirinin Kürtçe başlığı da şöyleydi:
“Em vê sosretê naxwazin, komareke demokratîk dixwazin”
Evet, Kürdistan Sosyalist Partisi, Türkiye’deki mevcut cumhuriyetin,
ne laik ne de demokratik olduğunu, 75 yıldır
süregelen baskı rejimiyle; işkenceciliği, ırkçılığı,
siyasal cinayetleriyle bir ucube olduğunu belirtmiş
ve demokratik cumhuriyet isteğini dile getirmişti.
Bildirinin son bölümünde şöyle deniyordu:
“Bize, işçiye köylüye, aydına, Kürt ve Türk halklarına,
değişik dilden, inançtan insanlara gerekli olan
salt adı ve etiketi “cumhuriyet” olan böyle bir ucube
değil, gerçek demokratik bir cumhuriyettir.
“Öyle bir cumhuriyet ki Kürt ve Türk halkı, yeni ve
demokratik bir yapılanma temelinde, eşit ve özgür
koşullarda, birarada barış içinde yaşasın.
Öteki azınlıklar da kimliklerini özgürce dile getirsin
ve bunun gereği olan kültürel, yönetsel haklarını
özgürce kullansınlar. Bu demokratik bir federasyondur.
“Öyle bir cumhuriyet ki Alevisi-Sünnisi, Hıristiyanı-Yezidisi,
tüm dinler ve inançlar, hiç bir baskı altında olmasın.
İnsanlar başkalarına zarar vermemek, baskı
yapmamak koşuluyla inançlarının gereğini
özgürce dile getirsin.
“Öyle bir cumhuriyet ki, bugünkü kirden pislikten, çetelerden
arınsın; saydam olsun, adil olsun.
“Öyle bir cumhuriyet ki çağdaş bir demokrasi, tam
bir düşünce, basın, örgütlenme özgürlüğü olsun.
“Kaynaklar savaşa ve silaha gitmesin, insanlara iş
ve ekmek sağlansın.
“Biz işte böyle bir cumhuriyet istiyoruz ve bunun için
tüm emekçileri, aydınları, barış ve özgürlük
isteyenleri el ele vermeye çağırıyoruz.”
Evet, sevgili okurlar, görüldüğü gibi “demokratik cumhuriyet”
isteminin patenti hiç de Bay Öcalan’a ait değil. Biz
bunu daha önceleri birçok kez kullandık. Bizden önce
kullanan acaba yok mu? Mutlaka olmuştur ve olması
doğaldır. Bu türden demokratik istemler kendilerine
ihtiyaç olduğu zaman siyasal literatüre girerler.
Biz bunu kullandığımız dönemde Bay Öcalan,
barış ve demokrasi gibi, bu tür terimler
ve kavramlarla da alay ediyordu. Ama yakalandıktan sonra
180 derece dönüş yaptı ve başka birçok konuda
yaptığı gibi bu kavramı da aşırdı
ve ona bir kurtarıcı gibi sarıldı.
Ne var ki, yine başka birçok konuda yaptığı
gibi bu kavramı da içeriğinden boşalttı,
dejenere etti. Bay Öcalan’ın demokratik cumhuriyeti bizimkisinden
çok farklı. Bize göre çok uluslu ve çok etnik gruplu
Türkiye koşullarında demokratik cumhuriyet federal
bir cumhuriyettir. Bay Öcalan’ınki ise üniter devletçi
ve de Kemalist… Bu ise bugünkü baskıcı cumhuriyetin
ta kendisi!
Biz bu önemli farkı birçok kez dile getirdik.
Bay Öcalan, İmralı’daki efendilerinin manipülasyonuna
uygun olarak, bir Kayserili gibi, yaşlı ve hasta
eşeği boyayıp Kürt halkına pazarlamaya
kalkışıyor.
Sonuç olarak, bu terimi Öcalan’a mal edenler yanılıyorlar,
ya da bile bile çarpıtıyorlar, Başbakan Erdoğan’a
da haksızlık ediyorlar…
Ayrıca, eğer demokratik cumhuriyet iyi bir şeyse
–ki öyledir- Başbakan Erdoğan bu terimi neden kullanmasın?
Kullansın kullansın da, yeter ki sözlerinin arkasında
dursun!
................................................................................
Yazarın önceki yazılarından:
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB
ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|