Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor,
Neyi Gerektiriyor?
Mesud Tek
16 Mart günü, Halepçe’de göstericilerle güvenlik güçleri
arasında çıkan çatışmalar ve Halepçe Katliamı
anısına yapılan Anıt’ın göstericiler
tarafından yakılıp yıkılmasına
ilişkin olarak dile getirilen görüşler, yapılan
yorumlar, Kürt basınında geniş bir biçimde
yer aldı.
Hemen belirtmek gerekir ki çıkan olayları sadece
“dış tahriklere” bağlamak eksik bir değerlendirme
olur. “Dış tahrik” faktörü gözden ırak tutulmaması
gereken bir faktör ve kanaatimce Anıt’ın yakılıp
yıkılmasında önemli bir etkisi olmuştur.
Bence asıl neden ortamın, Halepçe’deki durumun
“dış tahrik”lere, Güney Kürdistan’daki yapıya
düşman olanların müdalesine uygun olması.
Kürdistan Hükümeti’nin Halepçe kentine ve Halepçelilere yönelik
hizmetleri yeterli değil. Kimyasal silahların neden
olduğu sağlık, psikolojik, sosyal ve ekolojik
sorunların ortadan kaldırılması için yürütülen
çabalar da yetersiz.
Ve bu gerçekler hükümet yetkilileri tarafından da kabul
görüyor.
Kaldı ki Halepçe halkı olaylardan önce taleplerinin
karşılanmaması halinde, anma toplantısını
protesto edeceklerini dile getirmişti.
Halepçe halkının demokratik hakkını kullanıp
taleplerini dile getirmek amacıyla gösteri düzenlemesi,
Halepçe’ye yeterli duyarlılığı göstermediği
için hükümeti protesto etmesi doğal. Hatta bu eylemlerde
güvenlik güçleriyle göstericiler arasında gerginlik ve
çatışma yaşanması da, bir noktaya kadar
kabul görebilir.
Ama Halepçe Katliamı’nın simgesi haline gelen ve
uluslararası kamuoyunda da tanınan Anıt’ın
yakılıp yıkılması kabul edilemez.
Bu eylemi haklı gösterebilecek hiç bir gerekçe ileri
sürülemez.
Katliamı ve şehidleri sembolize eden Anıt’ın
şehid yakınlarınca tahrip edilmesi, şehidlerin
fotoğraflarıyla katliama ilişkin dökümanların
yakılması, başta göstericiler olmak üzere Halepçelilerin
sosyal ve psikolojik durumunu ortaya koyan bir ipucudur ve
Kürdistan yönetiminin önünde, çözümü zorunlu ve önemli bir
sorun olarak durmaktadır.
BAAS rejiminin ırkçı-şoven politikasının
Kürdistan’daki kurbanları sadece Halepçeliler değildir.
Enfaller esnasında yokedilen 182 bin Kürdün geride bıraktığı
ailelerinin karşılaştığı ekonomik,
sosyal ve psikolojik sorunlar da, Halepçelilerinki kadar olmasa
da az-buz değil.
Kabul etmek gerekir ki kimyasal silahlarla Enfallerin yol
açtığı psikolojik, sosyal ve ekolojik sorunların
çözümü yılları gerektirir. Uzman kadrolara ve büyük
miktarlarda paraya ihtiyaç vardır.
Bu sorunlar Süleymaniye’deki Kürdistan Hükümeti’nin ve hatta
birleşik Kürt Hükümeti’nin, tek başına altından
kalkamayacağı kadar ağırdır.
Sorunların çözümü, başta Birleşmiş Milletler
(BM) olmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşların
yardımını zorunlu kılmaktadır. Kimyasal
silah yapımında Saddam rejimine yardımda bulunarak
Halepçe Katliamı’nda suç ortağı haline gelen
devletler, sorunların çözümüne katkıda bulunmalıdırlar.
Hükümetiyle, Parlamento ve siyasi partileriyle Güney Kürdistan
siyasi önderliğinin, Halepçe katliamı ve Enfallerin
yolaçtığı sorunların çözümü için, BM,
uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde yeterli
ve organizeli bir çalışma yürüttüğü söylenemez.
Eleştiriyi hakeden bu eksikliğin en önemli nedeni
ise hiç kuşku yok ki hükümetin parçalı yapısıdır.
Halepçe olayları bir kez daha ortaya koydu ki her iki
hükümetin birliği çalışmaları bir an önce
sonuçlandırılmalıdır. Bu, sadece bir nebze
da olsa Halepçelilerin derdine derman olmak için değil,
aynı zamanda yeni Halepçelerin yaşanmasını
önlemek, halkın yaşam düzeyini yükseltmek, sorunlarına
köklü çözümler bulmak için zorunludur.
İki hükümetin birliği, yeni hükümeti kurmak amacıyla
Bağdat’ta yürütülen çalışmaların aksaması
ve giderek çıkmaza girmesi halinde, Irak’da ve bölgede
meydana gelebilecek gelişmelere karşı hazırlıklı
olmak ve gerekli müdahalelerde bulunmak için de bir zarurettir.
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|