PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Adalet mi rezalet mi?.

Kemal Burkay

Son günlerde Türkiye’de hukuk alanında mantar gibi yüze vuran skandallardan bizim söz etmemize gerek kaldı mı? Belki de kalmadı; çünkü artık herkes yazıyor. En düzen yanlıları, en devlet bekçileri bile. Bazı çok pişkin düzen beslemeleri hariç..

Ben ise zaten bu konularda geçmişten beri yaza yaza bir hal oldum! “Bilimsiz Üniversite, Hukuksuz Adliye” başlıklı yazımın üzerinden üç ay bile geçmedi.

Yine de, kamuoyunu sarsan bu mide bulandırıcı “hukuk” olaylarından birkaçına  değinmeden olmazdı..

Şemdinli’de devlet bombacıları suçüstü yakalanınca keşif yerini tarayıp bir kişiyi öldüren, beş kişiyi de yaralayan, Cumhuriyet Savcısı’nın ve ordaki milletvekilinin bile keşif yerini terk etmesine yol açan Tanju Çavuş hakkında, Savcının “olay bireysel değil, organizedir, çete işidir” demesine rağmen, adam öldürmekten bireysel dava açıldı; yani organize suçtan, çeteden filan kurtarıldı; ardından da, hakkında sözde 30 yıl ağır hapis istendiği halde ilk celse de tahliye edildi!

Bu, hukuk açısından bir rezalet değil miydi? Bu, ölenin yakınlarıyla, yaralananlarla, keşif heyetiyle, Şemdinli halkıyla, bundan da öte bu ülkenin tüm demokratik kamuoyu ile, adalet bekleyen insanlarıyla alay değil miydi?

Ya aynı günlerde yaşanan Ağca olayı? Önce “yanlış hesapla” bırakıldı, basında kızılca kıyamet kopunca, sekiz gün sonra alınıp tekrar içeri kondu!

Peki sözde “yanlış hesabı” yapıp bu ünlü katili tahliye edenler kimdi? İstanbul’daki bir savcı ve üç ağır ceza mahkemesinin başkan ve üyeleri, yani toplam olarak on hukukçu! Deneyimli bir savcı ve mesleklerinde ömür tüketmiş, ağır ceza mahkemesi başkanlığına ve üyeliğine gelmiş, hem de İstanbul gibi bir yerde görev yapan, deneyimli, seçkin yargıçlar!..

Bu nasıl olur, hani tahliye isteyen savcı hata yaptı diyelim, ya dosyayı inceleyip tahliye kararı veren ağır ceza mahkemesi?.. Ya itiraz üzerine, dosyayı inceleyip bu kararı onaylayan ikinci ağır ceza mehkemesi, ya üçüncüsü?.. Toplam olarak dokuz yargıç birden!.. Hiç mi içlerinden bir tanesi yanlış hesabı göremedi?.

Ya nasıl oldu da, tahliyeden sonra Adalet Bakanı Bay Çiçek’in başvurusu üzerine dosya eline ulaşır ulaşmaz, bu ülkede hiç alışık olunmayan biçimde, yıldırım hızıyla dosyaya bakıp infaz süresinin yanlış hesaplandığını hemencecik fark eden ve oybirliğiyle tahliyeyi kaldırıp Ağca’yı yeniden cezaevine yollayan Yargıtay?.. Bu kararı veren yargıçlar içinde hiç mi, önceki savcı ve dokuz yargıç gibi düşünen bir tek kişi yoktu?.

Bu nasıl adalettir söyler misiniz?! Bu adalet mi rezalet midir?.

Eğer basın kıyameti koparmasa ne Adalet Bakanı kıpırdayacaktı, ne de Ağca cezaevine dönecekti. Bu ülkenin adaleti işte böyle…

Böyle adalete kim güven duyar!

Öte yandan, şimdi Ağca yeniden hapse konmakla iş bitti mi? Soruna “Abdi İpekçi’nin katili nasıl bırakılır!” çerçevesinden bakıp tepki gösteren nice kalem erbabı herhalde rahatladılar ve görevlerini tamamlamış gibi artık susacaklar. Ama Ağca’nın Abdi İpekçi’yi niçin, hangi derin odakların planı uyarınca ve hangi amaçla öldürdüğü, cezaevinden kaçırılışı, ona ve çetenin öteki üyelerine Emniyet Genel Müdürlüğü eliyle sağlanan yeşil pasaportlar, yurt dışında Papa suikastine yönlendirilişi, tüm bunların ve benzer nice olayın arka planı ortaya çıktı mı?

Dahası, hala varlıklarını sürdüren ve melanetlerine devam eden, Özel Harp Dairesi adı altındaki Kontrgerilla, JİTEM ve benzeri suç örgütlerinin durumu ne olacak?

                      *   *   *

Ağca’nın tahliyesi ve yeniden tutuklanması derken, Şişli Asliye Ceza Mahkemesi, yurt içinde ve dışında onca yankı yapan Orhan Pamuk davasını düşürdü. Gerekçesi ise Adalet Bakanı Çiçek’in, davanın açılmasına izin verip vermeme yetkisinin olmadığını iletmesiymiş…

Peki bayım, sayın yargıç, eğer izin gerektiği konusunda bir görüşün, en azından kuşkun var idiyse, neden zamanında izin almadan açılan davayı kabul ettin, duruşma yaptın? Hem de ırkçıların onca gösterisine, saldırısına yol açtın, hatta göz yumdun?. Kaldı ki ilgili bakan dava açılması için artık izin yetkisine sahip olmadığını söylüyor, demek ki onun iznine gerek yok, o zaman açılmış davayı niye düşürdün?

Bu da hukuk açısından tam bir rezalet değil mi?.. Üstelik, eğer Orhan Pamuk öylesine ünlü bir yazar olmasa, içerden ve dışardan onca tepki gelmese bu dava düşer miydi?.

Ve Pamuk davası düşünce noldu, sorun çözüldü mü? AB belki memnun oldu, Hükümet belki biraz rahatladı, ya sonrası?.. Ya süregelen onca benzer dava?.. Pamuk kadar ünlü olmayanlara ne olacak?

Hele heleTürkiye’de düşünce özgürlüğü artık güvencede mi?..

                      *   *   *

Şu günlerde adalet adına bir başka rezalet de şu Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı’nın bir mafyacı ile ilişkileri… Başsavcı, kasten cinayet işleyen ve oğlunun iş ortakları olan üç kişiyi serbest bırakmış! Bir de düğünlerinde İstanbul Emniyet Müdürü Yardımcısı ile birlikte arzı endam etmiş, pozlar vermiş!..

Eder eder, savcı da eder, emniyet müdürü de eder! Mafyacı güçlüdür, parası, ikramı boldur… Oğlanın da iş ortağı olduğuna göre!. Türk milleti adına davalar açan değerli hukukçumuz, başsavcımız, elbet böyle birinin hem düğününe şeref verir, hem serbest bırakır! Ortaklar öldürmüşse öldürmüştür, ne var bunda!

Evet, bu rezaletler dizisini uzatmaya gerek yok. Bu ülkede dizi üstüne dizi beğen, aktörü de çok seyircisi de… Pembe olmasa bile, bir kara dizi de budur.

Bunlar Türk hukuk dünyasındaki yüze vuran olaylar, patlayan mantarların çok irileri, medyanın spot ışıklarına yakalananlar. Oysa böyle daha neler var neler!.. Gerçekten üzerine gitsen, araştırsan, Edirne gümrüğüne döner bu adliye; ortada savcı-yargıç kalmaz, hapishane koğuşlarını şenlendirirler!..

Onun için de “buraya nokta koyalım,” diyor bay Çiçek! Koy koy, hangi biriyle uğraşacaksın, boşver gitsin!..

Peki bu garip “adalet” mekanizmasında onurlu, dürüst, hukuk adamı demeye layık kişi yok mu? Var elbet, var da nazar boncuğu gibi.. Böylesine çürüyen adalet sisteminde sağlam kalmak zordur ve böyleleri gerçekten olağanüstüdür, saygı duyulacak insanlardır.

Türkiye’de sistem toptan çürümüş; adalet mekanizması, bileşik kaplar misali, bu sistemin bir parçası; o çürümeden kalabilir mi?.

Bunca çürümenin sonu ne mi olacak? Çürümeye bırakılan tüm şeylerin sonu nasıl olursa öyle; kokuşur ve dağılır… Ömrü yeten görür.

................................................................................
Yazarın önceki yazılarından:

Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?
Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2006