Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Mesud Tek
Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani, Parlamento’nun
kararı uyarınca, birleşik hükümeti kurmak amacıyla
Neçirvan Barzani’yi Başbakan, Ömer Fettah’ı Başbakan
Yardımcısı olarak görevlendirmekle, Güney’de
yeni ve tarihi bir süreci başlattı.
Süreci önemli ve tarihi kılan fenomenlerin ipuçlarını,
Mesud Barzani’nin hükümet kurma görevini verirken yaptığı
konuşmada, Neçirvan Barzani ve Ömer Fettah’ın hükümeti
kurma görevini aldıktan sonra yaptıkları açıklamalarda
bulmak mümkün.
Kısa ve öz olarak söylemek gerekirse. Birleşik
Kürdistan Hükümeti’nin öncelikle yapması gereken şey,
“asayış- demokrasi”, “güvenlik-kalkınma” dengelerini
kurmaktır. Süreci tarihi ve önemli kılan da bu dengelerdir.
Ortadoğu coğrafyasında sözkonusu dengelerin
hep güvenlikten yana bozulduğu biliniyor. Huzur ve güveni
koruma adına demokrasinin feda edildiği, yoksulluk
diz boyu iken, halk nana muhtaçken ülke zenginliklerinin silahlanmaya
nasıl harcandığı herkesin malumu. Hele
aynı gerekçelerle biri post modern olmak üzere askerden
4 kez darbe yiyen biz Kürtler ve Türkler, dengenin hep güvenlikten
yana, ülkenin birliğini koruma lehine bozulduğunu
iyi biliriz.
Bilinenlerin tekrarı da olsa, Güney’deki durumun tüm
çıplaklığıyla kavranması ve sözkonusu
dengelerin kurulmasının önündeki zorlukların
bilinmesi için, bazı gerçeklerin altını bir
kez daha çizmek gerekir.
- Güney Kürdistan’da var olan huzur ve güven ortamı,
halkın duyarlılığı ve bilinçli davranması
kadar, güvenlik güçlerinin çabalarıyla sağlanıyor.
Bu nedenle bütçenin önemli bir bölümünün, güvenlik gibi ölü
bir alana, sürekli olarak maddi kaynak tüketen ama hiç bir
maddi katkısı olmayan bir alana ayrılması
gerekiyor. Bu da doğal olarak hizmet ve öteki sektörlere
ayrılan payın düşmesine neden oluyor.
- Kalkınma, yatırım ve hizmet açısından
“Kürdistan 15 yıldır Kürtlerin idaresinde” algılaması
da gerceği yansıtmıyor.
Her şeyden önce yaklaşık 6-7 yıllık
kardeş kavgası, her iki partinin var olan kaynaklarının
önemli bir bölümünü yuttu. İkincisi, bu süreçte yani
Saddam rejimi yıkılana kadar Kürdistan, hem BM’nin
Irak’a uyguladığı, hem de Saddam rejiminin
Kürdistan’a uyguladığı çifte ambargo altındaydı.
Bu nedenle yatırımlar ve hizmet açısından,
Kürt yönetimi için miladın, 2003 yılında Saddam
rejiminin devrilmesiyle başladığını
söylemek yanlış olmaz.
- Kürt yönetimi, 1991 Kürt Baharı sonrasında, yerle
bir edilmiş bir ülke teslim aldı. Binlerce yıkılmış
köy, virane hale gelmiş şehir ve kasabalar, yakılıp
yıkılan köy ve kasabalardan kopartılıp
toplama kamplarında yaşamaya mahkum edilenlerin
eğitim, hizmet ve mesken sorunları...
Halepçe katliamı ve 182 bin Kürdün yokedildiği
Enfallerin getirmiş olduğu ekonomik, sosyal ve
psikolojik sorunlar.. Saddam rejimi döneminden kalan ve işlevsiz
olan devlet kurum ve kuruluşları..
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Saddam rejiminin, yıkılana
kadar kontrolu altında bulunan bölgelerdeki Kürtleri
kitlesel biçimde yerinden-yurdundan etmesi, özgür Kürdistan’a
sürmesi...
- Uzun olmayan barış dönemleri sayılmazsa,
1961 yılından bu yana sürekli savaş ve çatışmalı
bir ortamda bulunan, üretmeyen ve yaşamını
daha ziyade savaş sektöründen kazandıklarıyla
sürdüren bir halk...
- Belalı Kürdistan coğrafyasının getirdiği
sorunlar, etrafının işgalci devletler tarafından
çevrili olması, sözkonusu devletlerin Kendi kürtlerine
“kötü örnek” olmasın diye, Güney’in iç işlerine
müdahale de dahil her türlü melanete başvurmaları..
- Kürtlerin Saddam dikkatörlüğüne karşı mücadelede
kader birliği yaptığı Şiiler tarafından
çelmelenmesi, Şii İttifakı’ndan olan Başbakan’ın,
Kerkük sorununda çıkarttığı engeller;
merkezi bütçeden Kürdistan’a ayrılan payın değişik
bahanelerle kuşa çevrilmesine yönelik çabalar, zamanında
verilmemesinin yolaçtığı sorunlar..
- Yeni Irak hükümetinin oluşturulması amacıyla
Bağdat’ta yapılan görüşmelerin uzaması
nedeniyle, Kürdistan Bölgesiyle merkezi hükümet arasındaki
ilişkileri düzenleyen bir mekanizmanın oluşturulamaması
ve bunun getirdiği hukuki, siyasal ve ekonomik sorunlar..
- Hepsinden önemlisi Bağdat’taki hükümet çalışmaları
uzadıkca daha sık telefuz edilir olan “iç savaş
tehlikesi”nin yolaçtığı sıkıntılı
bekleyiş...
Böylesi bir durumda, yani Irak’da iş savaş başladığında,
başta Türkiye olmak işgalcilerle Arap devletlerinin
Kürdistan’daki sürece müdahalesinden duyulan endişe..
- Geçen yıl Kelar ve Akrê’de, bu yıl da Halepçe’de,
yeterince hizmet götürülmemesine, yolsuzluk ve rüşvete
patlayan halkın öfkesi..
- Elektrik, su, gaz ve benzin gibi temel ihtiyaç maddelerinin
yeterince karşılanması halinde yeni patlamaların
yaşanmasından duyulan kaygı..
- Benzin, gazyağı ve havagazı temini konusunda,
başta Türkiye olmak üzere Güney’deki gelişmelerden
rahatsız olan, ona düşmanlığı görev
bilen devletlerle yerel güçlerin çıkardıkları
engeller..
Bilmem, listeyi uzatmanın gereği var mı?
Birleşik Kürdistan Hükümeti “demokrasi-emniyet”, “asayış-hizmet
ve kalkınma” dengesini işte bu zor şartlar
altında kurmak zorunda.
Görüldüğü gibi birleşik hükümetin işi zor.
Ama Neçirvan Barzani ile Ömer Fettah’ın yaptıkları
açıklamalar, hükümet partileri YNK ve PDK liderlerinin
dile getirdikleri, Birleşik Kürt Hükümeti’nin bu sorunların
üstesinden geleceğine, sözkonusu dengeleri bölgede yaşananların
aksine, demokrasi ve kalkınmanın lehine kuracağına
olan inancımızı güçlendiriyor.
Bölge Başkanı, Hükümeti, Parlamentosu ve hükümet
partileriyle Güney Kürdistan Siyasi Liderliği, bugüne
kadar yaptığı açıklamalarda, kurumlaşmaya
gitmenin, hükümeti diğer partilerin katılımıyla
geniş bir tabana oturtturmanın, hükümetin hükümet
gibi davranması gerektiğinin altını çiziyor.
Aşayış ve güvenliğin ön planda tutulmasının
yanısıra, hizmetlere, üretime, tarım ve sanayiye
önem verilmesi gerektiğini söylüyor.
Hükümetin halkın desteği olmadan ayakta kalamayacağını,
sorunları çözemeyeceğinden, halkın yönetime
katılmasını sağlayan demokratik mekanizmaların
oluşturulmasından bahsediyor.
Tüm bunlar sadece Güney Kürtlerinin değil, hepimizin
yüreğine su serpiyor. Aç kurtların kol gezdiği
bir ortamda, tarihi sınavından başarıyla
çıkılacağına olan inancı tazeliyor.
Güneyli Kürtlerin sınavı, aynı zamanda hepimizin
sınavı. Bu nedenle onların bu sınavdan
yüzakıyla çıkmaları, tüm Kürtlerin gururu olacaktır.
Biz Kürtler, bugüne kadar çektiğimiz acılardan
sonra bu gururu yaşamayı hakediyoruz.Ama gururu
yaşamayı hak etmek için, yapmamız gereken bir
şey var:
Güneydeki Kürt yönetimini anlamaya çalışmak, yapıcı
ve haklı eleştirilerde bulunmak, yardımcı
olmak...
Bunları yapamıyorsak köstek olmamak..
......................................................
Yazarın
önceki yazılarından:
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|