PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..

Kemal Burkay

Son günlerde Türk ordusu Kürdistan’da yine hareketlendi, askeri birliklerin Şemdinli üzerinden Türkiye-Irak-İran sınır üçgenine yığınak yaptığı görülüyor.

Amaç ne? Türk ordusu Irak Kürdistanı’na, en azından Kandil Dağı yöresine yeni bir sefere mi hazırlanıyor, yoksa bu bir blöf, hem yöre halkına, hem de Güneyli Kürtlere bir gözdağı mı?

Eğer şimdi öte yanda Amerika olmasaydı birincisi rahatlıkla olurdu.Türk ordusunun geçmişte Irak sınırını su yolu yaptığı hatırlardadır. ABD’ye bu denli öfkelenmelerinin nedenlerinden biri de bu. ABD sınırın öbür yanına geldiğinden beri Güney Kürdistan’a gönüllerince sefer yapamıyorlar..

Öte yandan, sefer yapsalar ne olurdu? Geçmişte 30 binlik, 50 binlik ordularla onca sefer yaptılar da ne oldu? Her keresinde “PKK’nın kökünü kazımaktan” dem vurdular.. Ama PKK yine de orada. Demek ki bu kadar efelenmeleri, hani Amerika bıraksa PKK’nın tozunu atacaklarına, “terör belasına son vereceklerine” dair bunca atıp tutma boş... Buna kendilerinin de inandıklarını sanmam.

Ayrıca, PKK’yı gerçekten bitirmek istiyorlar mı? Buna inanmak da saflık olur. Aslında Öcalan’ın yakalanışından sonraki iki-üç yıl içinde PKK bitmiş sayılırdı. Yalnız ideolojisini, programını, yöntemlerini değil, adını bile terk etti, silahlı eyleme son verdi. Bir genel af çıkarılsa dağdakileri de tümden indirmeye hazırdı. Apo da, dağdaki önde gelen adamları da bunu kaç kez dile getirdiler. Yani bunun için orduyu harekete geçirmeye bile gerek yoktu. Ama Türk rejimi bunu istemedi. O, PKK’sız yapamazdı. Onu hem Kuzey, hem Güney Kürtlerine karşı kullanmaya gerek duyuyordu.

Eğer bugün PKK sınırın Irak tarafında, Kandil Dağı yöresinde üslenmişse, bu da  bizzat kendilerinin isteği ve tercihiyle oldu. Bu konuda İmralı mahkumuyla uzlaştılar. Hatta Apo, partizan güçlerinin tamamını Güney’e geçirecekken, ilgili subaylar, “hepsini geçirme, 500 kişi kalsın, lazım olur!” dediler.

Ne işe lazım olduğu son olaylardan da anlaşılıyor. Devletin hoşlanmadığı, Apo’nun da “çete” olarak nitelediği muhalifleri cezalandırmak, gerektiğinde ortalığı karıştırmak ve danışıklı dövüş için...

Güney Kürtlerine karşı nasıl kullanmak istedikleri de ortada. Önce ABD’yi ve Güney Kürtlerini PKK’nın Kandil’deki ve sınır yöresindeki üslerine saldırtmaya çalıştılar. Bu olsa, bir taşla birkaç kuş vurmuş olacaklardı. Akılları sıra Kürtleri bir kez daha kendi aralarında çatıştıracaklar, aradaki düşmanlığı derinleştirecekler, bunun yanısıra Kuzeyli Kürtleri ABD’ye karşı kışkırtacaklar ve PKK’yı bir kez daha Güney’in istikrarını bozan bir unsur haline getireceklerdi. Böylece, Irak’ın tek nisbi olarak sakin bölgesini, Güney Kürdistan’ı da karıştıracaklardı.

Ama ne Güneyli Kürtler, ne de Amerika bu oyuna geldi. Hatta bu amaçla, güçlerini sınırın öbür yanına çekmesine izin verilen PKK bile kendisinden istenene yanaşmadı. Murat Karayılan’ın, “Türkiye bize bazı tavizler vererek Güneyli Kürtler ve ABD ile çatıştırmak istiyor” sözleri hatırlardadır. Söz konusu “tavizlerin” ne olduğunu ise Karayılan açıklamadı.

PKK’nın, İmralı direktiflerine rağmen bu oyuna gelmemesi anlaşılır bir şey. En azından böyle bir durumda orada barınamıyacaklarını, hatta tümden telef olacaklarını –bu Apo’nun umurunda olmasa bile- dağdaki PKK şefleri de bilirler.

Böylece Türk rejiminin PKK üzerinden Güney’e karşı kurduğu oyun planı bugüne kadar tutmadı.

Özetle, rejimin “PKK terörü” konusunda son zamanlarda bir kez daha kopardığı yaygara, bölgede olup bitenleri iyi izleyenler için inandırıcı değil. Bu, iç ve dış kamuoyunu aldatmaya ve kötü niyetlerini hayata geçirmeye yönelik bir demagoji.

Bu kötü niyet ve planların yurt içine yönelik bölümü (içerde statükoyu koruma, bu amaçla AB’ye üyelik sürecini ve demokratikleşmeyi engelleme, Kuzey parçasındaki Kürt hareketini bir kez daha sindirme) şu günlerde daha açık görülüyor. Dışarıya yönelik olanı ise asıl olarak Ortadoğu ile, bölgede statükoyu korumakla ilgili. Bunda da başlıca amaç, sınır ötesindeki Kürtlerin özgürleşmesini önlemek. Irak’taki gelişmelere (federal bir Irak ve bu çerçevede Federe Kürdistan Bölgesi yapılanmasına) engel olamadılar; ama durumu eski hale getirmeye yönelik umutlarını tümden yitirmiş değiller, hala bunun için fırsat kolluyorlar.

Öte yandan, bu kez de benzer bir değişim “riski” İran bakımından ortaya çıkmıştır..

Malum, ABD-İran ilişkileri, İsrail’e meydan okuyan Ahmedinecad’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesinden bu yana daha gergin. Uranyum zenginleştirme planı ise gerginliği daha da arttırıyor. Şu anda taraflar, Irak işgali öncesine benzer biçimde birbirlerine meydan okuyorlar. ABD bir askeri harekattan da söz ediyor.

İran’ın işgali elbet Irak kadar kolay değil. Kaldı ki, işgal edilse bile orada kalmak kolay değil. Irak deneyiminden sonra ABD’nin bir kara savaşıyla işgale girişmesini kimse beklemiyor. Ama hava saldırısıyla nükleer tesislerini bombalamanın yanısıra, İran’ın askeri güçlerine büyük darbe indirebilir, hava kuvvetlerini ve zırhlı birliklerini yok edebilir. Böyle bir kapışmanın yaratacağı karmaşanın etkileri ise İran’la sınırlı kalmaz, tüm bölgeyi etkiler. Belki federal bir Irak’ın ardından federal bir İran ortaya çıkar! Belki de İran Yugoslavya’ya döner... Ki bu, bölgede tüm sınırların bekçisi olan Ankara’daki baylar için tam bir felaket olur!.. (Bu “bekçi”nin, işine geldiği ve gücü yettiği zaman sınırları paspas gibi çiğnediğini de, Kıbrıs ve Güney Kürdistan örneklerinden biliyoruz...)

İşte Türk ordusu, bölgede son dönemde giriştiği manevralar ve sınır bölgesine yaptığı bu tür yığınaklarla bir bakıma muhtemel gelişmelere karşı mevzileniyor. Yapabilirler mi yapamazlar mı, ayrı bir konu, ama sınırın öbür tarafına geçme ve belli bölgeleri işgal etme planlarının olabileceğini de varsaymak gerekir.

Basına sızan, belki de bilerek sızdırılan kimi haberlere göre, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Büyükanıt, üst düzeyde yapılan son güvenlik toplantılarından birinde Irak’a askeri operasyonun “hemen” yapılması için ısrarcı olmuş... Bunun özelellikle Güneyli Kürtlere bir gözdağı olduğu ve ABD’yi de bir operasyona zorlamayı amaçladığı düşünülebilir. Ama bu aynı zamanda, İran’la ilgili muhtemel gelişmeler bakımından bir hazırlık da olabilir.

Iraklı Kürt kardeşlerimizin yanısıra İranlı Kürt kardeşlerimiz de bu tür planlar olduğunun herhalde farkındadırlar.. Hazırlıksız yakalanmamak için üzerinde düşünmekte yarar var.

-------------------------

Not: Bu yazı Dema Nû gazetesinin son sayısında (149. sayı) yayınlandı.

................................................................................
Yazarın önceki yazılarından:

Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…
Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?
Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2006