Cadı Kazanı
Mesud Tek
Bir önceki yazımda, önümüzdeki
günlerde benim gibi yazarları konu bulma konusunda rahatlatacak
gelişmelerin yaşanacağı öngörüsünde bulunmuştum.
Öngörümde yanılmadım.
Türkiye’de „kışla parfümlü siyaset“ ile „cami parfümlü siyaset“
arasında, halk aşıkları atışmasını
andıran demeç yarışı son hızıyla
devam ediyor.
Kravatlısı, apoletli ve profesör cübbelisiyle kışlacılar
“irtica tehdidi”nden bahsediyorlar.
Ortaçağ karanlığının geri getirilmesine yönelik
çabalardan dem vuruyorlar.
Generaller, AB’den gelen uyarı ve eleştirilere kulak asmıyorlar.
AB başta olmak üzere tüm dünyaya, bu ülkenin gerçek yöneticilerinin
kimler olduğunu bir kez daha hatırlatmak için her
fırsatı değerlendiriyorlar.
Katıldıkları ders ve konferanslarda, düzenledikleri toplantılarda,
“ulus devlet”in, “üniter ve laik devlet”in tehdit altında
olduğunu, yasalardan doğan yetkilerini kullanacaklarını
ve bu alanda yapacaklarını hükümet programını
açıklar gibi, dile getiriyorlar.
Generallerin sivil siyaset ve medyadaki uzantıları da onları
yere-göge sığdıramıyor, çalınan minareye
çağdaş ve sivil bir kılıf hazırlamak
için ter döküyorlar, canla başla çalışıyorlar.
Düşmansız yaşamaya alışkın olmayan, düşman
bulamadığında da onu yaratan kışla
siyaseti, PKK’nin ilan ettiği ateşkes ile “bölücü
terör” tehdidinin en azından ikinci plana düşeceğini
biliyor ve bu nedenle yeni tehditler, yeni düşmanlar
arıyor.
Bu iş için de “irtica tehdidi” bulunmaz kaftan.
Zaten Milli Güvenlik siyaset Belgesi’nde yer alan tehditler sıralamasında
“İrtica” ikinci sırada bulunuyor.
Bazan bölücü terör, bazan da irtica ön plana çıkartılıyor.
Biri gündemin alt sıralarına düşerken, ötekisi gündemin
ilk sıralarına taşınıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, “abdest suyu alyuvarların sayısını
artırıyor” ve benzeri bilimdışı açıklamalarda
olduğu gibi, “cami parfümlü siyaset” in yönettiği
belediyelerle bazı bakanlıklar da uygulamalarıyla,
yaptıkları açıklamalarla kışlaya
kullanacağı bahaneleri sunuyorlar.
Parfümlü her iki siyaset odağının ortak noktaları
da var elbette.
Herşeyden önce devletin birliği, ülkenin bütünlüğü konusunda
hemfikirler.
Bazan “vatan” kavramı yorumunda ayrı düşseler de, her iki
kesimin bayrağında “tek devlet, tek millet, tek
bayrak, tek vatan” ibareleri yer alıyor.
Ki, bu çerçeve Türkiye’deki siyasal ve toplumsal sorunların çözümsüz
kalmasının temel nedenleri arasındadır.
Maşallahı var, Kürt sorunu konusunda da aralarından su
sızmıyor.
Bunu, son ateşkes çağrısına, Irak Devlet Başkanı
Celal Talabani’nin son açıklamasına gösterilen tepkilerde
bir kez daha gördük.
Kışla, daha önceki açıklamalarında “son terörist de
yok edilene kadar mücadelemiz sürecek” demişti.
Bu mücadelenin biz Kürtler açısından ne anlama geldiğini
nasıl yürütüldüğünü ve neyi amaçladığını
çok iyi biliyoruz.
Şimdi de hep bir ağızdan “ne ateşkesi, gelip teslim
olsunlar” deniliyor.
Bir avuç namuslu aydın ve kalem dışında, kışlasından
camisine, liberalinden ilerici ve demokratına kadar tüm
kesimler ve onların sözcüleri, ahlak ve diplomasi kurallarını
hiçe sayarak, Irak Devlet Başkanı Talabani’ye ağza
alınmayacak hakaretlerde bulundular.
Talabani’nin ne postal öpücülüğü kaldı, ne aşiret reisliği..
Utanmazlar Talabani’ye “Ortadoğu Döneği”, “oynak peşmerge”
yaftalarını yapıştırdılar.
Hiç kuşku yok ki tüm bu hakaretlerin, hayasızca saldırıların
temelinde, sözkonusu kesimlerin Kürt düşmanlığı
yatıyor.
Genareller yüzlerine tükürdüğünde “yağmur yağıyor”
diyecek kadar midesi geniş olanlar, bir Kürdün kimliğini
inkar etmeden devlet başkanı olmasını,
Kürdistan Hükümeti, Parlamentosu ve Bölge Başkanlığı’nı
içlerine sindiremiyorlar!..
Kışlası da, camisi de Güney’deki Parlamento’yu, Hükümeti
ABD’nin ve İsrail’in kuklası olarak lanse ediyor.
Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacakları Güney
Kürdistan’daki siyasi yapıyı “İkinci İsrail”
olarak görüyorlar ve bu doğrultuda propaganda yapıyorlar.
“Büyük Kürdistan İsrail’e hizmet eder” diyen Abdullah Öcalan da Güney
karşıtı bu uğursuz cepheye katılıyor.
“Ortada da bir Büyük Kürdistan
Projesi vardır. Bu proje Barzani Ailesi eliyle gerçekleştirilmeye
çalışılıyor. Bunun için de Barzani Ailesi'nin
ön plana çıkarıldığı, İsrail
tarafından da desteklendiği söyleniyor. (...) Büyük
Kürdistan Projesi'nin sonuç alamayacağı ortadadır,
çünkü Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran,
Suriye, Irak ulus-devletleri böyle bir oluşuma rıza
göstermeyecektir ve hiç dinmeyecek çatışmalar ve
savaşlar yaşanacaktır. Büyük Kürdistan Projesi'yle
kurulmak istenen İsrail tarzı bir devlet olacaktır
ve İsrail'in bölgedeki politikalarına ve güvenliğine
hizmet edecektir” diyen Öcalan, Güney’deki ulusal kazanımlar
aleyhine kaynatılan cadı kazanının altına
bir odun da kendisi atıyor.
Ve bunu da yeni, çağdaş, gerçekçi, “ekolojik-demokratik” bir
politika olarak Kürtlere yutturmaya çalışıyor..
Bu politikaya karşı çıkan gerçek yurtseverleri, “ilkel
milliyetçiler”, “halkların düşmanı”, ”rantçılar”
ve benzeri sıfatlarla suçlamaktan da geri kalmıyor..
Hem Celal Talabani şahsında,
Güney’deki ulusal kazanımları korumak, hem de “yeni
ve çağdaş” diye yutturulmak istenen politikanın
gerçek yüzünü ortaya çıkarmak görevi, Kuzey’deki siyasal
gündemdeki yerini ağırlıkla korumaya devam
ediyor..
**
Yigit, yılmaz ve fedakar özgürlük savaşcısı Mahmut
Yiğitel’i kaybetmenin büyük üzüntüsüyle ailesine, arkadaş
ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
Yazarın
önceki yazılarından:
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|