Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
Mesud Tek
Yazar Orhan Pamuk’un edebiyat dalında Nobel Ödülünü
alması ve buna ilişkin tartışmalar devam
ediyor.
Anlı şanlı politikacılar, ve köşe
yazarları ödülü değerlendiriyorlar.
Pamuk’a, bundan sonra nasıl davranması gerektiğine
dair önerilerde bulunuyorlar.
Aralarında Pamuk’a, ödül alırken yapacağı
konuşmada söylemesi gerekli olanları dikte ettirenler
de var.
Bazılarıysa Pamuk’un Ermeni katliamına ilişkin
söyledikleriyle alnına sürdüğü kara lekeyi, yapacağı
konuşmayla temizlemesi gereğinden bahsediyorlar!..
Gazeteler ve televizyon kanalları Pamuk nasıl davranmasına
ilişkin anketler yapıyorlar.
Bazı anketler, katılanların büyük bir bölümünün
Orhan Pamuk’un ödülü reddetmesinden yana olduklarını
söylüyor.
Pamuk’un Türklüğünü sınamak isteyen bazıları
da, “eğer Türkse bu ödülü almaz” diyor.
Bazıları (bu arada “Türk Basınının
Amiral Gemisi’nin kaptanı da), “Türklük” yanı nedeniyle
Nobel Edebiyat Ödülünü aldığı için Orhan Pamuk’la
gurur duyuyorlar.
Aynı kesimler yine Türklük yanları uyarınca,
ellerinden gelse ünlü yazarı bir kaşık suda
boğarlar.
Ermeni soykırımı ve Kürt sorununa ilişkin
söylediklerinden dolayı Orhan Pamuk’a kızdıklarını
söylüyorlar; O’ndan nefret ediyorlar.
Ama bu kesimlerin unuttukları, ya da görmezden geldikleri
bir şey var:
“Bu ülkede 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt öldürüldü” diyen
Orhan Pamuk ile Nobel Ödülü’nü alan yazar Orhan Pamuk ayrı-ayrı
değil, aynı kişi.
Tıpkı barış savaşçısı
Picasso ile ünlü ressam Picasso’nun aynı kişi olması
gibi..
Picasso’nun bire bir yaşadığı olay biliniyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dünyaca
ünlü bilim adamları, edebiyatçılar, ressam ve aydınların
oluşturduğu Dünya Barış Konseyi’nin üyelerinden
biri de Pıcasso’dur.
Emperyalist devletler, soğuk savaş döneminde, üyelerinin
önemli bir bölümü solcu olan Barış Konseyi’nin önüne
bir çok engeller çıkartırlar.
Engel çıkartan devletlerden birisi de İngiltere’dir.
İngiltere devleti, kongresini Londra’da yapma kararı
alan Barış Konseyi’nin kongre delegelerini bu ülkeye
sokmama kararı alır ve kongreye katılmak üzere
gelen delegeleri tek-tek geri çevirir.
Kongre delegesi olan Picasso’nun aynı günlerde Londra’da
bir sergisi de vardır.
Öteki delegeleri geri çeviren İngiliz polisi Picasso’ya,
“siz girebilirsiniz” der.
Polise, “ressam Picasso ile barışçı Pıcasso
aynı kişidir” deyip delege arkadaşlarını
yanlız bırakmayan ünlü ressamın bu cevabı,
Nobel Edebiyat Ödülünü alan yazar Orhan pamuk ile, “Türklüğe
hakaret” nedeniyle hakkında dava açılan, mahkemede,
polislerin gözleri önünde linç edilmek istenen Orhan Pamuk’u
ayıranlara, ta o zamanlarda atılan bir tokattır..
İkiyüzlülüğün, riyakarlığın yükselen
değerler arasında görüldüğü ülkelerin başında
Türkiye geliyor.
Türk siyasi hayatında yaşanan riyakarlıkların
benzerlerine başka ülkelerde rastlamak çok zor.
“Son günlerde yaşanan en son riyakarlık nedir?”
diye sorulursa eğer, verilecek cevap hiç kuşku yok
ki Erdoğan hükümetinin Pamuk’a yönelik tavrı olur.
Hem Erdoğan, hem de Abdullah Gül aldığı
ödül nedeniyle Pamuk’u kutladılar.
Oysa daha birkaç gün önce, kabine arkadaşlarından
Cemil Çiçek, 301. Maddenin uygulanmasının müsebbibi
olarak Pamuk’u göstermişti.
301. Madde, Erdoğan hükümeti tarafından, generallerin,
militaristlerin, AB karşıtlarıyla cümle tutucuların
istemlerini yerine getirmek amacıyla çıkartılmıştı.
Bu gerçek biliniyorken, Cemil Çiçek’in ulusal ve uluslararası
alanda büyük eleştiriler alan 301 . Madde dolayısıyla
Orhan Pamuk’u suçlaması, tam bir riyakarlıktır.
Cemil Çiçek’in yaptıkları karşısında
gıkını çıkartamayan, Çiçek’in Pamuk hakkında
söylediklerini duymazdan, yaptıklarını görmezden
gelen Erdoğan ve Gül’ün, Orhan Pamuk’u aldığı
ödül nedeniyle kutlamaları ise ikiyüzlülüğün daniskasıdır.
Demokrat ve barışsever Pamuk’un Nobel Edebiyat
Ödülü’ne layık görülmesi, hiç kuşku yok ki biz Kürtleri
de sevindirmiştir.
Ama ben aynı zamanda Pamuk’a kızıyorum da.
Yanlış anlaşılmasın, Kürt sorununda
benim gibi düşünmediği, bizim taleplerimizi dillendirmediği
için değil.
Türkiye’de, Kürtlerin öldürülmelerini sadece son savaşla
sınırlandırdığı için.
“Türkiye’de 30 bin Kürt öldürüldü” diyen Pamuk, bu rakamına
bir sıfır eklemeli ve çıkan sayıyı
en azından 2-3 ile çarpmalıdır.
Yazarın
önceki yazılarından:
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|