Hayalleri Yasaklamak
Mesud Tek
TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün basında
geniş biçimde yer bulan Güney Kürdistan ve siyasi liderlerine
yönelik açıklamalarıyla ilgili tartışmalar
sürüyor.
Gül yaptığı açıklamalarla, öncelleri
gibi halkımızı tehdit ve sindirme geleneğini
sürdümekle kalmıyor, “Sakın ABD’ye güvenerek Kürdistan
hayalini kurmayın” diyerek Irak Cumhurbaşkanı
Celal Talabani ve Kürdistan Bölge Başkanı Mesud
Barzani’nin şahsında hayallerimizi de yasaklamak
istiyor.
Abdullah Gül, bir Türk generalinin değimiyle “donunu
bile ABD’den alan” bir ülkenin Dışişleri Bakanı
olduğunu, TC’nin, kucağında oturduğu ABD’nin
dostluğunu yeniden kazanmak için yırtındığını
unutmuş olacak ki, Güney Kürdistan Siyasi Önderliğini,
“ABD’ye fazla güvenmeyin, onlar gidici, biz kalıcıyız”
diyerek tehdit ediyor.
TC Dışişleri Bakanı Gül, Güney Kürdistan
Siyasi Önderliği’nden yana gönlünü ferah tutsun.
Çünkü “hafızayı beşer nisyan ile maluldur”
değiminin geçerli olduğu bir coğrafyanın
sakinleri olmamıza karşın, ABD’nin, bencil
çıkarları uğruna, bugüne dek ekonomik, siyasi
ve askeri alanlarda Türk sömürgecilerinin destekcisi olduğunu,
1975 ve 1991 yıllarında, Güney’deki Kürt ulusal
demokratik hareketini yarı yolda bıraktığını
unutmadık.
Gül’ün, ABD’nin gidiciliğine, bölge halklarının
sonsuza kadar yanyana yaşamak zorunda olduklarına
dair söylemleri, ülkemizin gerçekliğini kavramayan ya
da kavramak istemeyen bazı solcu dostlarımızın
hoşuna gidebilir.
Ama biz Kürtler açısından şimdilik hiç bir
şey ifade etmiyor.
Çünkü, ABD’nin bölgeye gelmesinden önce, sonsuza kadar yanyana
yaşamak zorunda olan halklardan Kürtler’in ülkesi, komşusu
Arap, Türk ve Fars devletlerinin işgali altındaydı;
Irak hariç aynı durum bugün de devam ediyor.
ABD’nin bölgeye gelmesi, tarihin tanıdığı
en kanlı ve zalim diktatörlüklerden biri olan BAAS rejimin
yıkılmasına, başta Kürtler olmak üzere
Irak’daki demokrasi yanlılarının en azından
rahat bir nefes almasına yol açtı.
Geçmişte, istediğinde elini kollunu sallayarak
Irak Kürdistanı’na giren, buraya yönelik askeri operesyonlar
düzenleyen Türkiye, eğer bugün, bu Kürt düşmanı
politikasını hayata geçiremiyorsa, bunun başta
gelen nedenlerinden birisi de ABD’nin Irak’daki varlığıdır.
ABD’nin geçmişte Güneyli kardeşlerimizi yarı
yolda bırakması, eninde sonunda bölgeden ayrılacak
olması, O’nun bölgede demokrasi ve değişim
sürecini tetiklediği gerçeğini görmezden gelmemizin,
O’na karşı harekete geçmemizin gerekçesi olmaz;
olamaz.
Bu ve benzeri nedenlerle Abdullah Gül, Güney Kürdistan-ABD
ilişkileri konusunda boşuna nefes tüketmesin.
Zira Güney Kürdistan Siyasi Önderliği, başta ABD
olmak üzere Batılı büyük devletlerin bölgeye yönelik
çıkar ve politikalarıyla Güneyli Kürtlerin çıkar
ve politikalarının ilk kez birbirine yakınlaştığının
bilincindedir.
Ayrıca Güney Kürdistan Siyasi Önderliği açıklamaları
ve uygulamalarıyla bu tarihi fırsatı kaçırmak
niyetinde olmadığını defalarca gösterdi.
Tüm bunların yanısıra Güney Kürdistan Siyasi
Önderliği, binlerce peşmergenin, Enfallerde yok
edilen yüzbinlerce Kürdün kanı ve canı pahasına
elde edilen kazanımları korumak için her şeyi
göze aldığını defalarca dile getirdi.
Bir başka biçimde ifade edersek.
Özgürlüğün tadını alan, ulusal ve demokratik
haklarını doya doya kullanan Güneyli Kürtler, kim
olursa olsun, haklarını ellerinden almak isteyenlere
karşı direnmeye kararlılar.
Diğer yandan Abdullah Gül’e demagoji konusu yaptığı
bir noktayı daha hatırlatmakta fayda var:
Kürtlerin, Kerkük’ü BAAS hakimiyetinden kurtarıp özgürleştirmek
için savaştığı, bu uğurda her türlü
fedekarlığa katlandığı, kanını
döktüğü elbette doğrudur.
Ama Kürtlerin Kerkük’ü ele geçirmek amacıyla verdikleri
hiç bir çaba yoktur.
Hangi halk kendisine ait olan bir şehri ele geçirmeye
çalışır ki Kürtler de Kerkük’ü ele geçirmek
için çaba sarfetsinler!..
Abdullah Gül ve benzerlerinin yaptıkları demagojinin
aksine, Kürtler sadece ve sadece Irak Anayasası’nın
Kerkük ve Araplaştırma uygulanmasına maruz
kalan öteki Kürt bölgelerine ilişkin maddesinin eksiksiz
uygulanmasını istiyorlar.
Güney Kürdistanlı liderlere “Miloseviç olmayın”
çağrısı yapan TC Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül’e bazı naciz önerilerim var.
Saddam’ın akibetinden dersler çıkartıp, soykırım
ve insanlık suçu nedeniyle yargılanacaklar arasında
yer almak istemiyorsa eğer, bizleri tehdit etmeyi, hayellerimizi
yasaklamayı bir kenara bırakmalı, Kürt sorununun
çözümü doğrultusunda çaba sarfetmelidir.
Abdullah Gül, Kürtlere “Kerkük’ten uzak durun” çağrısı
yapacağına, Dışişleri Bakanı
olarak devletini, hükümetini Kerkük’deki durumu daha da karmaşık
hale getirecek uygulamalardan uzak tutmalı, Irak halklarının
iradesi sonucu kabul edilen Anayasa’nın ilgili maddesinin
uygulanması önüne, Türkmenleri kullanarak engeller çıkarmamalıdır.
“Mesele Türkiye’nin dostluğunu kazanmaktır” diyerek
Güneyli Kürtleri TC’nin dostluğunu kazanmaya ve bu amaçla
da “Kürdistan hayali”ni bir kenara bırakmaya, Kerkük’den
uzak durmaya, PKK’yı desteklemekten vazgeçmeye çağıran
Abdullah Gül, kendisini dev aynasında görmekten, Türkiye’nin
bölgedeki rolünü abartmaktan vazgeçmeli. Güneyli Kürtlerin
uzattığı dostluk elini tutmalı, Güney
Kürdistan Hükümeti’nin egemenlik haklarına saygı
gösterip O’nunla iyi ilişkiler kurmalıdır.
Abdullah Gül unutmamalıdır ki, kendilerini halkının
kurtuluş mücadelesine adayan Kürt liderlerin “Miloseviç”
olmayacakları kesin.
Ama TC’nin Kürtlere yönelik inkar, imha ve saldırı
politikasının sürdürülmesi halinde, Abdullah Gül
ve devletin üst kademelerinde yer alan benzeri kişilerin
birer Taha Yasin Ramazan veya Berzan İbrahim Tikriti
olacaklarına ve onların kaderini paylaşacaklarına
kuşku yok..
Yazarın
önceki yazılarından:
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|