PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Milliyetçilik Yarışı

Mesud Tek

‘‘Çankaya Savaşı’‘ giderek kızışıyor.
Irkçı-şoven kemalistler, militaristler, statüko zaptiyeleri, her soydan ve her boydan Türk milliyetçileriyle demokrasi ve değişimden yana olanlar arasındaki çatışmanın aşamalarından biri olan Çankaya Muharabesi, Çetin Altan’ın değimiyle ‘‘kışla parfümlü siyaset’‘ ile ‘‘cami prafümlü’‘ siyaset arasında yaşanıyor; yaşanacak..
Taraflar zafer için, belden aşağı vurmak da dahil, her yola başvuruyorlar.
Sorun sadece, HAK-PAR eski Genel Başkanı Abdulmelik Fırat’ın değimiyle ‘‘laikos, kemalikos’‘ların tapulu malları olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı makamına eşi turbanlı birisinin oturmasına karşı olmadan kaynaklanmıyor.
Kuşku yok ki Çankaya Savaşı, Çankaya Köşkü’ne kimin oturacağına dair yaşanan çekişmeden öte bir anlam ifade ediyor.
Ve ‘‘kışla parfümlü siyaset ile cami parfümlü siyaset’‘ arasında giderek kızışan çatışmalar, Kuzey’de, Kürt sorununun çözümü için dile getirilen önerilere kulak tıkamakla, Kerkük ve Güney Kürdistan’a yönelik şantaj ve saldırganlık politikasıyla birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin giderek bir yol ayrımına doğru yaklaştığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Hrant Dink cinayeti sonrası yaşananlar, cinayetin soruşturulması aşamasında ortaya dökülen kirli çamaşırlar, çekişmenin giderek derinleşeceğini göstermekle kalmıyor.
Aynı zamanda ulusal güvenlik, laiklik, devletin ve ülkenin birliğini koruma ve benzeri saiklerle Türkiye’nin içine kapanmasını isteyen güçlerin, hazır AB kaynaklı değişim rüzgarları dinmişken, Kıbrıs, Kerkük ve Güney Kürdistan nedeniyle ABD karşıtlığı ve milliyetçi duygular tavan yapmışken, ulusal demokratik haklarını talep eden Kürtlere, AB yanlılarına, ‘‘Ikinci Cumhuriyetçiler’‘e, özetle değişim ve demokrasiden yana olanlara hadlerini bildirmek amacıyla harekete geçtiklerini gösteriyor.

Başbakan Erdoğan’ın milliyetçilikle ilgili yaptığı son açıklamaları sürecin nereye götürülmek istendiğinin farkında olduğunu gösteriyor.
Ama bu, aynı zamanda yapılan olumlu önerilere kulağını tıkayarak bazı uygulamalarıyla baltayı kendi ayağına vurduğunun, bindiği dalı kestiğinin de itirafıdır.
Başbakan kendi milliyetçiliği ile MHP ve ötekilerin milliyetçiliğinin aynı olmadığını, MHP ve benzerlerinin ırkçı, kafatasçı olduklarını söylüyor.
Doğrusu, son dönemde sık sık bahsedilen, ‘‘benim milliyetçiliğim’‘, ‘‘senin milliyetçiliğin’‘ ‘‘pozitif milliyetçilik’‘, ‘‘negatif milliyetçilik’‘ vb. kavramları anladığımı söylemem mümkün değil.
Ola ki benim bilgi birikimin, kapasitem yetersiz ve bu nedenle de kavrayamıyorum.
Ama bildiğim birşey var:
Elbette bahsedilen milliyetçilik, ulusal baskıya karşı çıkan, Kürtlerin ulusal demokratik ve insani haklarını talep eden Kürt milliyetçiliği değil.
Türk milliyetçiliği..
Bir başka değimle kast edilen ve ‘‘pozitiv’‘ anlamlar yüklenen milliyetçilik, ezen ulus milliyetçiliği..
Sınırları içinde yaşayan dini ve etnik azınlıkların inkarı ve imhası üzerine inşa edilen resmi politikanın hakim olduğu bir sistemde, devleti, parlamentosu, siyasi partileri, ulusal kurumları olan bir ulusun milliyetçiliğinden bahsediliyor.
Ve bu milliyetçiliğin biz Kürtlere getirdiği kan, gözyaşı, sürgün ve katliamdan başka bir şey değil.
Türk yoksullarına, emekçilerine, onların bilincini zehirlemenin dışında hiç bir şey getirmediğini biliyoruz.

Tüm bunlara karşın, Erdoğan’ın son söylemleri olumludur.
Ama yeterli değildir.
Bugüne kadar yaşananların da gösterdiği gibi, MHP, CHP ve ötekilerle milliyetçilik yarışına girmek boşuna ve herkesten önce AKP ve hükümetine zarar veriyor.
Erdoğan, Çankaya Yokuşu’nu tutan kurtları ürkütmemek, oylarını birkaç puan artırmak amacıyla CHP ve MHP ile milliyetçilik yarışına girmesi halinde, değişim ve demokrasiden yana olan ve kendisini destekleyen kesimleri yitirdiğini görmelidir.

Bu gerceği görmek, gereği yerine getirildiğinde bir anlam ifade eder.
Bu nedenle yapılması gerekenlerin başında Şemdinli soruşturmasında yaşananların, Hrant Dink cinayeti soruşturmasında tekrarlanmasını önlemektir.
Bu başka ifadeyle, bu kez gerçekten ‘‘gittiği yere kadar gitmektir.’‘
Televizyon ekranlarıyla gazete sayfalarına yansıyan haberlerin ortaya koyduğu toplumsal cürümeyle Kürt sorunu arasındaki kopmaz bağı görerek PKK’nin ilan ettiği tek yanlı ateşkes sonrası nisbeten yumuşayan ortamın devamını sağlayacak adımları atmak, Kürtlerin en temel insani, ulusal ve demokratik taleplerini karşılamak, AKP’ye kazandırmakla kalmaz, ülkede değişim ve demokrasinin yolunu açar.
Erdoğan, partisi ve hükümeti, uluslararası ve bölgesel değişikliklerin bilincine varmalı.
Irak halkının iradesini temsil eden Anayasaya saygılı olmalı, Kerkük sorununun bu Anayasa çerçevesinde çözümüne rıza gösterip yardımcı olmalı.
Güney Kürdistan’a yönelik tehdit ve şantaj politikasını terkederek, Güney’deki yapıyla dostluk ilişkileri kurup geliştirmelidir.
Ve böyle davranması halinde, AKP ‘‘muazzam kazanacaktır.’‘

Daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi, AKP’nin dünya görüşü, programı, yapısı ve bugüne kadar yaptıkları, fazla iyimser olmamızı engelliyor.
Ama benim gönlüm yine de Başbakan ve partisinin son söylemlerinin arkasında durması ve gereğini yerine getirmesinden yana.

Bu süreçte biz Kürtlerin tavrı ve yapacakları ne olmalı sorusunun cevabı ise, bir başka yazının konusudur.

Yazarın önceki yazılarından:

Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

  

 
 
PSK Bulten © 2007