Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Mesud Tek
Bu ülkede her kes Kürtlere her türlü kötülüğü yapmakta
özgür.
Kürtlerin mülk edinmemesini, çoğalmalarının
önüne geçilmesini, Kürtlerle alış veriş yapılmamasını,
üniversitelere alınmamasını, devlet memuru
yapılmamasını, devlete kapağı atanların
da bir an önce kapı dışarı edilmesini,
Kürtleri çağrıştıran kebab ve lahmacunun
boykot edilmesini savunanlar, bu amaçla gizli ya da açık
örgüt kurup harekete geçenler el üstünde tutuluyorlar.
Çoğunlukla emekli yüksek rütbeli subaylarca kurulup
yönetilen derneklerin gün yüzüne çıkan ve giderek artan
ırkçı, şoven ve saldırgan faaliyetleri,
Kürtlere karşı açılan bir başka cephedir.
Ve hiç kuşku yok ki Kontrgerilla ya da yeni adıyla
Özel Harp Dairesi’yle ilişkilidirler.
Kurucu ve yöneticilerinin çok önemli bir bölümünün, orduda
iken Kontrgerilla ya da Özel Kuvvetler Komutanlığında
görev yapmaları, bunun somut kanıtlarından
biridir.
Sözkonusu örgütlenmelerden Kuvayı Milliye Derneği
yöneticileri, geçen yıl basına yansıyan demeçlerinde
“coplu, telsizli 1 milyon kişilik tim” kuracaklarını,
“2 bin telsizli motorize ekibi 2007 yılı için hazırladıklarını”,
bu ekiplerin en başta “Kürt mafyası”yla mücadele
edeceklerini, devletin her kademesinden kendilerine bilgi
aktığını, birçok paşanın kendileriyle
birlikte olduğu ama “resmi” üye yapılmadıklarını
dile getirdiler.
Hatta bazıları daha da samimi davranarak “her
türlü terör örgütüne karşı, sözde Ermeni soykırımı
konularında mücadele ettiklerini” belirttiler.
“Sözde Ermeni soykırımı”na
karşı mücadelenin son kurbanı Hrant Dink.
Biz Kürtler ise Türkiye’de, resmi
ve gayri resmi kesimlerin, “terör” ve “terörist” sözcüğünü
hangi anlamda kullandıklarını, bize nelere
mal olduğunu yaşadıklarımızdan çok
iyi biliyoruz.
Ve tüm bunlar “egemen” bir ülkede,
Anayasasında huzur ve güvenliğin resmi güvenlik
güçleri tarafından sağlandığına dair
ibarenin yer aldığı bir ülkede oluyor; dile
getiriliyor.
Kesin olan bir şey var.
Devletin açık ve gizli koruması olmadan, sözkonusu
dernekler bu kadar pervasızlaşamazlar.
AKP hükümeti ise sözkonusu açıklamaları
soruşturmak için kılını dahi kıpırtdatmıyor.
Hükümete yakınlığıyla
bilinen Yeni Şafak Gazetesi’nde yer alan bir habere göre,
İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin
“Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği”nin 1,5
trilyonluk yolsuzluk yaptığına dair raporu,
İçişleri Bakanı’nın çantasında.
Derin devletin hükümet içindeki
ayaklarından biri olduğundan kuşku duyulmayan
İçişleri Bakanı’ndan, raporun gereğini
yerine getirmesini beklemek abesle iştigal olur.
İçişleri Bakanlığı
müfettişlerinin hazırladıkları raporların
üzerinde iki yıla yakın bir süre geçmesine rağmen,
savcılardan da, henüz bir ses-seda çıkmış
değil.
Zaten onların daha önemli işleri var.
Örneğin, Kürt politikacılarını takip
altına almaktan, onların söylediklerini dikkatle,
kılı kırk yaratırcasına incelemekten
başlarını kaşıyacak zaman bulamıyorlar
ki, emekli generallerin kurup yönettikleri örgütlerle ilgilenebilsinler..
Ayrıca unutmamak gerekir ki dernek kurucu ve yöneticileri
emekli ordu mensupları ülkesini, milletini seven “iyi
çocuklar”lardan.
Ve “iyi çocuklar”ın hatırlı dostları,
devletin önemli mevkilerinde bulunan hamileri var.
İyi çocuklara hamilik yapanlara dokunmak isteyenlerin
başına neler geldiğini de en iyi savcılar
bilirler. Çünkü onlar Şemdinli İddianamesini hazırlayan
meslekdaşları Ferhat Sarıkaya’nın başına
gelenleri henüz unutmadılar..
Hukukçu olmadığım için bilmiyorum.
Türk Ceza Kanunu’nda Kürtlere, Kürtlüğe yapılan
hayasızca saldırıları cezalandıracak
herhangi bir müeyyide var mı?
Olsa bile, uygulanacağını zannetmiyorum.
Çünkü bu ülkenin hukuk sistemi de, yasaları da Kürtlerin
imha ve inkarı üzerine oluşturulmuştur.
Sadece, emekli ordu mensupları, yüksek rütbeli subaylar
ve savcılar mı?
Politikacılar ve bir avuç namuslu kalem dışındaki
basının tavrı da pek farklı değil.
ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’ya, Kuzey Kürtlerine
düşmanlık yapmak yetmemiş olacak ki, her türlü
ahlak kurallarını ayaklar alarak Güney Kürdistan
Bölge Başkanı Mesud Barzani’ye dil uzatıyor.
Kürtlere yönelik ırkçı şoven saldırılar
ve emekli askerlerin ağırlıkta olduğu
çetelerin ortalığa dökülen kirli çamaşırları
konusunda kulaklarının üstüne yatan yargı,
DTP Diyarbakır İl Başkanı’nı, Kerkük
sorununa ilişkin söylediklerine jet hızıyla
dava açıp tutukluyor.
Erkan Mumcu’nun herzelerine tepki göster(e)meyen Türk basını,
DTP İl Başkanı’nın şahsında
sınırın her iki kesimindeki Kürtlere saldırmaya
devam ediyor.
Erkan Mumcu’nun edebsizliği konusunda tek kelime etmeyen
Taha Akyol gibi bazı kendini beğenmişler de,
bize akıl vermeye devam ediyorlar; bizleri Kürt milliyetçiliğinden
uzak durmaya çağırıyorlar.
Can Dündar gibi, “Araf”da duran bazıları da, ülkemizin
dört parçaya bölündüğünü, işgal altında olduğunu
unutmamızı, Güney’deki celladımızı
ortadan kaldırılmasında başlıca rolü
olan ABD’ye karşı tavır almamızı
istiyorlar.
(Kaldı ki Kerkük konusunda açıklama yapan DTP’nin
devamı olduğu geleneğin, ABD’nin Irak’a müdahalesine
karşı yapılan tüm eylemlerde yer aldığını
da unutmamak lazım.)
Irkçı-şoven ve militaristlerin atağa kalktıkları
bu süreçte, provokasyonlara karşı uyanık olma,
el ele vererek saldırıları boşa çıkartma
görevi, Kürt yurtseverlerinin önünde duruyor.
Kürt yurtsever hareketinin, Türk milliyetçiliğini azdırmama
adına ulusal taleplerimizi dile getirmememizi isteyen
Taha Akyol gibilerinin aklına ve nasihatına ihtiyacı
yok.
İçinden geçilen süreç, sürekli olarak “Araf” kalmayı
da haklı göstermiyor.
“Zalime karşı mazlumdan
yana olduğunu” söyleyen “Araf”dakiler, ikircikli davranmamalı,
bizden celladlarımızı sevecek ve onları
haklı çıkartacak davranışlar içine girmemizi
istememelidirler.
Kuşku yok ki Kürtlerin kararlı
dostlara, onların eleştiri ve önerilerine olan ihtiyaçları,
bugün her zamankinden daha fazla.
Ama “ortamı gerginleştirmeme”,
“Türk milliyetçilerini kızdırmama” adına, Kerkük’e
yönelik saldırılar karşısında sessiz
kalmamızı istemeye kimsenin hakkı olmamalı.
**
Bir önceki yazımda, TC’nin
Güney Kürdistan Hükümeti ile ilişki kurması konusunda
yaşanan tartışmalara yönelik görüşlerimi
dile getirmiş ve “davul Erdoğan boynunda, tokmak
ise başkasının elinde” demiştim.
Son Milli Güvenlik Kurulu’nun
konuya ilişkin kararı, tokmağın da Erdoğan
eline geçebileceğine dair umutları artırmışa
benziyor.
Kürt siyasetinde, Erdoğan
ve hükümeti konusunda karamsar olanların sayısı
bir hayli. Umarım tokmak tamamiyle Erdoğan’ın
eline geçer, ülkenin kaderine ilişkin kararı askerler
değil siyasiler verirler.
Ve karamsarların öngörüleri
doğru çıkmaz.
Yazarın
önceki yazılarından:
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|