PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz

Mesud Tek

Malatya’da 3 Hıristiyanın, “din ve vatan elden gidiyor” kaygısını duyan dini bütün tosuncuklar tarafından boğazları kesilerek katledilmesine, devlet cenahından bilinen tepkiler geldi.

Devlet erkanı, muhalefettekiler de dahil düzen partileri alışılmış söylemlerini tekrarladılar.

Ama yapılan bir araştırma onların yalan söylediğini ortaya koyuyor.

Bia Net’in yaptığı bir araştırma, milletvekillerinin, generallerin, yüksek rütbeli emniyet mensuplarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin, bir kısım sendikacıyla siyasi parti başkanlarının, konuşmalarında misyonerleri hedef gösterdiğini ortaya koyuyor.

Onların işi bu: Gerçekleri çarpıtmak, halkı masallarla uyutmak.

Bu görevlerini yerine getirirken de “kayıkçı dövüşü” ne tutuşmaktan, nalıncı keseri gibi kendine yontmaktan da geri kalmıyorlar.

“Kışla parfümlü siyaset” yanlıları, daha cinayetten birkaç gün önce düzenlenen “Tandoğan Mitingi”nde, misyonerlerin ülkeyi işgal ettiklerine dair atılan nutukları unutmuşa benziyorlar.

Cinayet’in işlenme biçimine vurgu yaparak, “cami parfümlü siyaset”i suçluyorlar.

“Cami parfümlü siyaset” ise, topu Çankaya Savaşı sürecinde kendini sıkıştıranlara atıyor.

Trabzon’daki Rahip Santora cinayetiyle Malatya’daki katliamı “ulusalcı terör” olarak niteliyor.

Başbakan Erdoğan, elinde mezro ile gezen kafatası ölçücülerini suçluyor.

Her iki kesim, gerçeğin, baktıkları yerden gördükleri bölümünü dile getiriyor.

Ve bence kısmen doğru söylüyorlar.

Katiller hem ulusalcı, hem de dini bütün..

Bir başka değişle katiller, devlet ideolojisiyle, “Türk-İslam Sentezi” anlayışıyla yetişen milyonlardan birkaçı.

Ve Türkiye’de, güvenlik, diplomatik, ekonomik ve kültürel politikalara yön veren Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB)’ne uygun hareket ettiklerine kuşku yok.

Hani şu üzerinde “çok gizli” ibaresi bulunan, bakanlardan dahi gizlenen, ama Atabeyler, Sauna gibi sivil ve askerlerden oluşan çetelerin başucu kitabı olan MGSB’ne..

Orada, Türkiye üzerindeki tehditler sıralanırken misyonerlik çabalarına, özellikle de Trabzon’dakilerine özel bir yer ayrılıyor.

Değişim ve AB karşıtlarının, ırkçı, şoven ve milliyetçilerin, DSP’nin anası Rahşan Ecevit’in öncülüğünde oluşturdukları korunun, Türkiye’nin misyonerlerin istilasına uğradığını dile getiren teraneleri de, MGSB’ne tam bir uyum arzediyor.

AKP hükümeti, Şemdinli olaylarında, Danıştay baskınında, Rahip Santora ve Hırant Dink cinayetlerinde olduğu gibi, Malatya katliamının da üstüne gitmeyecek, gidemeyecek.

Çünkü buna ne nefesi yeter, ne de dayandığı ideolojik taban müsaade eder.

TC Başbakanı, Malatya katliamına ilişkin açıklama yapan Türkiye Protestanlar Birliği Başkanı’nın, din ve vicdan hürriyetinin aynı zamanda dini inancı yaymayı içerdiğini; “müslüman mahallesinde salyangoz satma” haklarının olduğunu söylemesine tepki gösteriyor. “Kindar ve tahrik edici” olarak değerlendiriyor.

Erdoğan, kibarca “oturun oturduğunuz yerde. 3 kurban verdiğinize şükredin, halkı daha fazla tahrik etmeyin” diyor.

Aynı şeyleri “Hepimiz Hırantız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganına yönelik de yapmıştı.

Peki, bu söylem “dini ve vatanı kurtarmak” amacıyla insanların boğazlanmasına üstü kapalı destek vermek değilse, nedir?

Erdoğan’ın yukarıdaki sözleri, kendisini eleştirenlerin, “din ve vicdan hürriyetinden bahsederken, daha ziyade müslümanların haklarını kasdediyor” diyenlerin haksızlık yapmadıklarını bir kez gösteriyor.
Ve Medeniyetler Barışı Eşbaşkanı Erdoğan’ın, bu anlayışla medeniyetleri barıştırma gibi önemli bir görevi yerine getirebileceğine dair kuşkular giderek artıyor.

Erdoğan, Malatya katliamını değerlendiren bir konuşmasında “hükümetimiz tüm dini inançlara aynı uzaklıktadır” diye buyurmuş.

“Atma Recep din kardeşiyiz”, “ufak at da civcivler de yesin” diyeceğim, ama siyasi terbiyem elvermiyor.

Hükümete bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi 1.2 milyar YTL. Bu para İçişleri Bakanlığı bütcesinin bir buçuk katına, tek tek Dışişleri, Bayındırlık, Kültür ve Ulaştırma bakanlığı bütçelerinin 2 katına, Sanayi Bakanlığı bütçesinin 4 katına tekabül ediyor.

Bütçesi Alevilerden, Süryanilerden, Yezidiler ve öteki dini azınlıklara mensup kişilerden toplanan vergilerden de karşılanan Diyanet İşleri Başkanlığı, cami, vakıf ve yurtdışında oluşturduğu cemiyetleri ve medya kuruluşlarıyla, sadece İslamın Henefi Mezhebi’ne hizmet ediyor.

Bu ve benzeri gerçekler gün gibi ortada iken ve son iki yılda, müslüman olmayanlara, kilise ve sinagoglara yönelik giderek artan saldırılar karşısında sessiz kalan, Cemevlerinin resmi ibadet yeri olması talebinde bulunan Aleviler’e, “ibadet etmek istiyorsanız camilere gidin” diyen Erdoğan’ın, “tüm dini inançlara eşit mesafede duruyoruz” demesine, kandırılmaya muti olanların dışında kim inanır ki..

Malatya’da dini bütün tosuncuklar 3 Hırıstiyana işkence edip, boğazlarını kestiği anlarda, Eskişehir’de bir mahkeme de, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babasını öldüren polisler hakkında beraat kararını açıklıyordu.

Polisleri aklayan mahkeme, bu kararıyla, yakından edilen ateş sonucu vucuduna saplanan 13 kurşunla hayatını kaybeden Uğur Kaymaz’ın çatışmada öldüğüne, bir başka değişle “törörist” olduğuna hükmediyordu.

Aslında kararın başka yönde çkması, polislerin mahkum edilmesi süpriz olurdu.

Çünkü bu ülkede hukuk da MGSB göre düzenlenir.

Yargıçların önemli bir bölümü hukukun ve vicdanlarının sesine değil, MGSB’ne kulak asarlar.

Rutinin dışına çıkan yargıçların başına gelenler ise, pişmiş tavuğun başına gelmez, analarından emdikleri süt burunlarından getirilir.

Şemdinli Olayları iddianamesini hazırlayan savcı Ferhat Sarıtaş, bunun en yeni ve canlı örneğidir. 

Mahkemenin kararını açıklamasından sonra “adalet yerini buldu” diyerek sevinen sanık avukatları, bence eksik söylüyorlar.

Adaletin tam olarak yerini bulması için mahkeme sanıklardan özür dilemelidir.

Bu da yetmez.

Devlet, üstün hizmet madalyası vererek onları şereflendirmelidir.

Çünkü onlar, ülkenin birliği ve bütülüğünü korumak amacıyla bölücü teröre karşı savaşırlarken, kendilerini birden bire mahkeme karşısında bulmuşlardır.

Devlet bu hatasını düzeltmeli, onları şaref madalyasıyla taltif etmelidir.

Ve madalyaları da Abdullah Çatlı gibi bir katil için “devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” diyen eski başbakanlardan Tansu Çiller vermelidir.

Çünkü 12 yaşındaki bir çocuğu 13 kurşunla öldürenlere şeref madalyasını vermek en çok ona yakışır!..

Yazarın önceki yazılarından:

Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007