Zorlu Süreç
Mesud Tek
Bu yılın sonuna kadar olan zaman diliminin, Kürtler,
özellikle Kuzeyli ve Güneyli Kürtler açısından zor
geçeceği fikri, bir çok yurtsever kesim tarafından
kabul görüyor ve dile getiriliyor.
Araplaştırma politikasına maruz kalan bölgelerin,
eski normal haline dönmesini öngören 140. Maddenin hayata
geçirilmesine ilişkin yapılan takvimde sona doğru
yaklaşılırken, terörist saldırılar
da giderek artıyor.
Hewlêr ve daha sonra Maxmur’da Kürt kurum ve partilerine
yönelik gerçekleştirilen ihtihar saldırılarıyla,
Süleymaniye ve Hewlêr’de patlamadan etkisiz hale getirilen
bombalar, özgürlük ve demokrasi karşıtı güçlerin
kanlı emellerini açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Bir ara Kerkük ve çevresinde yoğunlaşan terör saldırıları,
son günlerde Musul ve çevresine sıçramış bulunuyor.
Kuşku yok ki, terör saldırılarıyla, her
şeyden önce 140. Maddenin hayata geçirilmesini engellemek
hedefleniyor.
140. Madde uyarınca referandum yapılacak yerlerde
yoğunlaşan törör eylemlerinin amacı, bölgede
huzur ve güveni bozarak refarandumun önüne geçmek, ya da hiç
olmazsa ertelenmesini sağlamaktır.
Saldırıların bir diğer ve en önemli amaçlarından
birisi de, Irak yangını ortasında bir barış
ve huzur adası olan Kürdistan Bölgesi’ni de cehenneme
çevirmektir.
Güney Kürdistan’da huzur ve güven sağlanmıştır.
Gerçekleştirdiği ekonomi, siyasal ve sosyal gelişmeler,
Kürdistan’ı Irak’ı dünyaya bağlayan bir kapı
haline getirmiş, Güney’in uluslararası arenada prestijini
yükseltmiştir.
Terörist saldırıların amaçlarından biri
de Kürdistan Bölgesi’nde var olan huzur ve güven ortamını
bozmak, karmaşa yaratarak halkı endişeye sevketmektir.
Hewlêr ve Maxmur’daki saldırıların Kürdistan
Bölge Başkanı Sayın Mesud Barzani’nin son Avrupa
gezisinde gerçekleştirdiği görüşmelerin ve
özellikle de Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı
konuşma sonrasına rastlanması, anlamlıdır.
Kürdistan Bölge Başkanı’nın sözkonusu ziyaretlerinde
yaptığı sade açıklamalar, verdiği
anlamlı mesajlar, Güney Kürdistan’daki ulusal yapının,
uluslararası planda var olan itibarının daha
da artmasına neden oldu.
Bağdat ve çevresinde barınma olanağı
bulunmayan terör guruplarının Arabistan ve Kürdistanı
birbirinden ayıran Hemrin Dağı silsilesini
mesken tuttukları haberi, geniş bir biçimde Güney
Kürdistan medyasına yansıdı.
Hiç kuşku yok ki bu durumun Güney Kürdistan’da yaşanan
son terörist saldırılardaki etkisi büyüktür.
Bilindiği gibi Hemrin silsilesinin bir ucu İran’a
sınırına dayanıyor; bir ucu ise Suriye
devletinin cirit attığı, atını keyfine
göre oynattığı Musul’un güneyine.
Ve İran’ın bu sınırını “boş”
bıraktığı, Bağdat ve çevresini terketmek
zorunda kalan guruplardan bazılarının, İran
ve Suriye ile ilişki içinde oldukları da medyaya
yansıdı.
Sömürgeci devletlerin Kürt ulusal demokratik hareketini engellemek
amacıyla işbirliği yaptıkları, bu
işbirliğini 1991 yılından başlayarak
ileriye götürdükleri biliniyor.
Tüm bu saldırı ve gelişmelerin İran Dişişleri
Bakanı’nın aniden Ankara’yı ziyaret etmesi
ve Ankara’dan sonra hemen Suriye’ye geçmesini takiben yaşanması,
tesadüf olmasa gerek.
Bunlara bir de Sunni Arapların Anayasa’da değişiklik
yapılması için tanıdıkları sürenin
sona ermesinin getireceği gerginliği de eklemek
gerekiyor.
Bilindiği gibi bir kısım Sunni guruplar Anayasa’da
bazı değişiklikler yapılacağı
sözü üzerine referanduma son anda katılmışlardı.
Sunni Araplar Anayasa’nın federasyon ve petrol gelirleriyle
ilgili maddelerinde köklü değişiklikler yapılmasını
istiyorlar.
Aynı talepler başta Türkiye olmak üzere öteki sömürgeci
devletler, gerici ve diktatör Arap rejimleri tarafından
da dile getiriyor.
Kürtler ve Şiilerin önemli bir bölümü ise, Anayasa’nın
sözkonusu maddelerinde köklü değişiklikler yapılmasına
karşılar.
Kürtler tüm dünya aleme duyurdular ki, Irak’ın bütünlüğü
içinde kalmaları, Anayasa’nın eksiksiz uygulanmasına,
Irak’da federatif ve demokratik bir yapının oluşturulmasına
bağlı.
Oysa bu konuda ciddi adımların atıldığını
söylemek olası değil.
Maliki ve öncesi hükümetlerin tutarsızlığı,
komşu devletlerin Irak’ın içişlerine kabaca
müdahaleleri gözüne alındığında, bu konuda
iyimser olmak bayağı zor.
Türk ordusunun onbinlerce askerini, yüzlerce tankını
Güney Kürdistan sınırına yerleştirmesi,
sınır boylarında operasyon yapması, Güney
Kürdistan köylerini bombalaması da bu işin tuzu
biberi..
ABD’nin Irak eski Büyükelcisi Zalmay Halilzad’ın, Irak’da
durumun kötüleştiğine dikkat çekmesi, böyle gitmesi
durumunda Kürtlerin ayrılabileceklerini söylemesi, boşuna
olmasa gerek, diye düşünüyorum.
Görüldüğü gibi Güneyli kardeşlerimizi zorlu bir
süreç bekliyor.
Biz kuzeylileri bekleyen süreç ise, Güney’dekinden daha kolay
değil.
Bizi de zorlu bir süreç bekliyor.
Ve daha da önemlisi Kuzeyli Kürtlerin bu süreçte gösterecekleri
performans Güney’deki gelişmeleri de önemli ölçüde etkileyecek;
ya süreci daha da zorlaştıracak, ya da hafifletecek..
Türkiye ve Kürdistan seçim sürecine girdiler.
Taraflar seçim hazırlıklarına başlamış
bulunuyorlar.
Seçim ittifakları için görüşmeler yapılıyor.
Her şeyden önce şunu bilmeliyiz ki, bu seçim değişimden
ve demokrasiden yana olanlarla, değişime ve demokrasiye
karşı olanlar arasında geçecek.
Değişim karşıtı cephede, gericiler,
her renkten “laikos-kemalikos”lar, bazı eski solcular,
AB karşıtları, her soydan ve boydan milliyetçiler,
ırkçı ve şovenler yer alıyorlar.
Değişim cephesinde ise AB taraftarları, liberaller,
demokratlar, sosyalistler ve de Kürtler..
Kürtlerin bu cephede olmasından daha doğal bir
şey yok, diye düşünüyorum.
Bence soru şudur:
Kürtler bu cephede nasıl yer almalılar?
Birkaç kez belirttim, şimdi de aynı görüşteyim.
Kürtler “kürdi zeytin dalı” (isterseniz Kürt Blok’u
da diyebilirsiniz) oluşturmalıdırlar.
Oluşturulacak “kürdi zeytin dalı” sadece bu seçimlerle
sınırlı olmamalı.
İlerisi gözönüne alınmalı, ülkemiz özgürleşene
kadar, ulusal demokratik haklarımızı elde edene
kadar, devam etmelidir.
Basından, yapılan açıklamalardan legal kürdi
partilerin seçimlerde Blok oluşturma çabalarının
devam ettiğinı, ama olumlu gelişmelerin kaydedilmediği
görüyoruz.
Taraflar özellikle de DTP, HAK-PAR’ın uzattığı
eli tutmalı, seçimlerde Kürt Blok’u oluşturmak için
çaba sarfetmelidir.
Blok oluşturmanın zorluklarını, içinde
olmasam da tahmin edebiliyorum.
Geçmişte edinilen alışkanlıklardan, söylemlerden
el çekmek, kolay değil elbette.
Ama legal kürdi parti yöneticileri de çok iyi biliyorlar
ki, tabana teslim olmak (dikkate alma değil, teslim
olma, Yöneticiler elbette tabanın görüşlerini
dikkate almak zorundadırlar), partiler için felaketin
kapısını aralar.
Görüldüğü kadarıyla Kuzey’deki süreç de zorlu geçecek.
Süreci zararsız geçirmek için yapılacak iş
bellidir:
Yurtseverlik ipine sarılmak, mücadelede halkın
çıkarlarını dar gurup çıkarların
üstünde tutmak.
Söylemeye gerek yok ki yurtseverlik ipiyle bağlı
olması gerekenler sadece kürdi legal partiler değildir.
Tüm yurtsever ve demokrat çevreler, iş ve güç birlikleri
de bu iple bağlanmalı, seçim sürecine müdahale etmelidirler.
Kürtler, seçimleri, ulusal-demokratik taleplerini haykırmak,
Güney Kürdistan’daki yapıyla iyi komşuluk ilişki
kurulmasını taleb etmek için bir platform haline
getirmelidirler.
Sosyalistler, seçim sonuçlarının Güney’in de kaderini
yakından ilgilendirdiği bilincinde olarak tavır
geliştirecekler, uzak görüşlü olacaklar.
Ne kadar önemli olurlarsa olsunlar, kısa vadeli bazı
kazanımlar için, uzak hedeflerimizi gözden kaçırmak
bizim işimiz olmaz; olmamalıdır.
Yazarın
önceki yazılarından:
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya
Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler
Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|