Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
Mesud Tek
Lafla peynir gemisi yürür mü?
Yürümez, yürümediğini ifade eden bir atasözü bile var:
“Lafla peynir gemisi yürümez.”
TC hükümetleri, siyasetçiler bu atasözünü bile bile peynir
gemisini lafla yüzdürmeye çalıştılar, çalışıyorlar.
Bu nedenle, “devlet erbabının en belirgin özelliği
laf üretmektir” dersek, haksızlık yapmış
olmayız; aksine bir gerçeğin altını bir
kez daha çizmiş oluruz.
Bir başka gerçek ise, lafla peynir gemisi yürütme çabalarının
en fazla seçim süreçlerinde ortaya çıktığıdır.
Seçim sürecinde, düzen partileri, demokrasi, insan hakları
ve benzeri konularda esip gürlerler; atıp tutarlar.
Ama iktidara geldiklerinde söylediklerini unuturlar; verdikleri
sözler hep lafta kalır, pratikte uygulamazlar; uygulayamazlar..
Çünkü resmi ideolojinin sadık uşaklarıdırlar,
devletin asıl sahibi olan kravatlı ve üniformalı
generallerin belirlediği çerçevenin dışına
çıkmazlar, çıkamazlar.
Turgut Özal gibi bazıları eğer sınırı
aşmak isterlerse “şaibeli” bir biçimde yaşamlarını
yitirirler.
Bu gerçeğin bilincinde olan siyasetçiler, siyasi parti
liderleri, peynir gemisini lafla yüzdürmeye çalışırlar;
laf salatası üretirler.
Bunlardan birisi de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan..
Erdoğan katıldığı bir televizyon
programında, “derin devlet var mı?” sorusunu "derin
Türkiye vardır" diye yanıtlıyor; “derin
Türkiye”nin kendisinin ve partisinin önünü kesmeye çalıştığını
dile getiriyor ve “biz de onları aşacağız,
yıkacağız, kaldıracağız"
diyerek esip gürlüyor.
Evet, yanlış okumadınız.
Erdoğan, “derin Türkiye” diye nitelendirdiği derin
devleti “aşacağız, yıkacağız,
kaldıracağız” diyor.
TC Başbakanı “Atma Recep, din kardeşiyiz”
deyimini unutmuşa benziyor; civcivler yemesin diye de,
iri iri atıyor.
“Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir”
denir.
“Bir partinin yaptıkları, yapacaklarının
göstergesidir” de denilebilir.
Yaklaşık 5 yıl boyunca mecliste ezici bir
çoğunluğa sahipken, “derin Türkiye”yi aşma
yerine onunla uzlaşmayı seçen, derin devletin önünü
kesecek, zayıflatacak yasal ve siyasal adımları
atmak yerine, onun istediği kelleleri altın tepsi
içinde sunan AKP’nin, yeni hükümet döneminde derin devleti
yıkacağına, saflar ve AKP mutileri dışında
kimler inanır?..
AKP, derin devletin “aşılmasının, yıkılıp
kaldırılması”nın en güçlü yardımcısı
olan AB sürecinin, yeniden canlandırılması
için kılını dahi kıpırdatmıyor.
Aksine AB’nin prensiblerine, verdiği ev ödevlerine
aykırı biçimde, AB ve demokrasi karşıtı
generallerin, polis şeflerinin istemi uyarınca,
“Polis Vazife ve Selahiyet” yasasını çıkartarak,
polisleri “astığı astık, kestiği
kestik” hale getiriyor.
AB prensiplerinden biri olan “Çokdilli Belediye Hizmetleri”
prensibine uygun olarak Kürtçe de hizmet veren Sur Belediye
Başkanı ve Meclisi’nin görevden alınması
için Danıştay’a dava açan AKP, Genelkurmay’dan aldığı
birifingler, TSK internet sitelerine yerleştirilen e-muhtıra
ve e-talimatlar doğrultusunda hareket eden Danıştay’ın
da yardımıyla bu kirli emelini gerçekleştiriyor.
Şemdinli’de gün yüzüne çıkan derin devletin üzerine,
söz verdiği halde gitmeyen, gidemeyen, aksine Şemdinli
Savcısının derbeder olmasına gözyuman,
“Şemdinlilerin şahitliği kabul edilmez” diyerek
hukuka katkı sunan Erdoğan mı, “derin Türkiye”
yi yıkacak?
Devletin savcı ve hakimlerini hızaya getirmek
amacıyla iyi çocuklar”a bomba patlattıran general
ile “iyi cocuklar”a sahip çıkan memuru Genelkurmay Başkanı’na
karşı yetkilerini kullanmayan, “derin Türkiye”nin
iki kez darbe yapmaya yeltendiğini ortaya çıkartan
Nokta dergisinin basılmasına çanak tutan AKP’nin-
“derin Türkiye”yi aşacağı iddiasına gülünür
ancak..
Hrant Dink’in katledilmesine gözyuman Emniyet Müdürü ile
Hrant Dink’i makamına çağırtıp tehdit
eden Vali Yardımcısını görevden almak
cesaretini dahi gösteremeyen; son olarak Ümraniye’de ortaya
çıkan MKE yapımı bombalar karşısında
tek kelime etmeyen AKP, “derin Türkiye”yi nasıl aşacak,
nasıl yıkıp dağıtacak?
“Derin Türkiye”nin hükümetteki en belirgin adamları
Abdulkadir Aksu ve Cemil Çiçek’e dokunmayan, onlarla yollarını
ayırmayan Erdoğan, derin devleti ne ile ve nasıl
ortadan kaldıracak?
Benim bir fikrim ve de umudum yok, sizin var mı?
Erdoğan’ın “aşacağız, yıkacağız,
kaldıracağız” dediği “derin Türkiye”nin
varlık nedenlerinden birisi de Kürt sorunu; sorunun çözümsüz
kalmasında, askeri çözümünde israr olduğunu, “Mısır’daki
sağır sultanlar” duyduğuna göre, TC Başbakanı
da duymuştur; biliyordur..
“Derin Türkiye”den çok çeken Kürtlerin, ondan kurtulmak için
Erdoğan’a her türlü desteği vermeye hazır olduklarını
da..
Ama Erdoğan Kürtlerin desteğini almak için gerekli
adımları atmak yerine, “Derin Türkiye”nin limanlarına
demir atıyor; Güney Kürdistan yöneticilerine karşı
onların jargonunu kullanıyor.
Erdoğan’ın, Ağrı mitinginde söyledikleri,
O’nun “derin Türkiye” limanlarından ayrılmaya niyetli
olmadığını gösteriyor.
Bağımsızlara verilecek oyların boşa
gideceğini söyleyen Erdoğan, “hizmete oy verilmesini”
istiyor.
Bu istem, “derin Türkiye”nin Kürt sorunu konusundaki görüşüyle
tam bir uyum içindedir.
Sorunun ulusal boyutunu görmezden gelen, onu sadece bir geri
kalmışlık ve yeterince hizmet verilmemesi derekesine
indiren resmi söylemin tekrarlanmasıdır.
Kürt sorununda resmi ideolojinin dışına çıkmayan,
AB sürecinin canlandırılması için kılını
kıpırdartmayan AKP’nin, derin devleti “aşacağı,
yıkacağı, kaldıracağı” iddiası
boş ve kof bir iddiadır.
Bugüne kadar yaşanan gelişmelerin de gösterdiği
gibi, AKP bu konuda laf salatası üretmekten, lafla peynir
gemisi yüzdürmek öte bir şey yap(a)maz.
Bu nedenle de, sadece “hizmet” saikiyle AKP’ye verilecek
oylar, Başbakan’ın değimiyle boşa gidecektir.
Yazarın
önceki yazılarından:
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya
Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler
Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|