Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Kemal Burkay
Hrant Dink olayı iki haftadır gündemin ana konusuydu.
Toplum, bağnazlığı, azgın bir milliyetçiliği
sergileyen bu olaya –ki bu ilk değildi, benzer nice olaydan
biriydi- kitlesel tepki gösterdi. Bu tepki sevindiriciydi
ve umarız gel geç olmaz. Besbelli bu, demokrasi ve değişim
güçleriyle statüko, özel olarak da ilerici güçlerle ırkçılık
ve faşizm arasındaki cebelleşmenin yeni bir
raundudur ve bu çekişme daha epeyce sürecektir.
Öte yandan, olayın yarattığı toz duman
dağılırken başka gündem konuları,
özellikle de Irak ve Kerkük sorunu yeniden öne çıkıyor.
Malum, bu konu aynı zamanda Türkiye’de statükocu, militarist
çevrelerin sakızlarından ve şovenizmi pompalama,
kamuoyunu aptallaştırma kanallarından biri.
Medyada yeniden Kerkük üzerine kurt masalları, öcüler,
tehditler arzı endam etmeye başladı.
“Irak bölünürse kaos çıkacak,” deniyor...
“Kerkük Kürdistan’a katılırsa çok kötü olacak!”
deniyor...
Öncelikle, Irak bölününce neden kaos çıkarmış,
bunun üstünde duralım. Bu dünyada hiç bölünen ülke olmadı
mı? Örneğin Osmanlı devleti bundan 85 yıl
önce parçalanıp içinden nice devletler çıkmadı
mı? Daha kısa süre önce koca Sovyetler Birliği
parçalanmadı mı? Çekoslovakya Çek ve Slovak devletlerine
ayrılmadı mı? Yugoslavya darmaduman olmadı
mı?..
Bütün bunlar olurken dünya mı yıkıldı?
Üstelik bugün Irak için bu öcü hikayelerini dillerinden düşürmeyenler
Sovyetler’in ve Yugoslavya’nın dağılmasına
pek sevinip ellerinden geldiğince destek verdiler...
Elbet dünyamızda ve her bir ülkede, her önemli siyasal
ve toplumsal dönüşüm kimini sevindirirken kimini de üzer,
belli acılara yol açar; doğum sancıları
gibi.. Ama bu doğumlar da bu acılar da çoğu
zaman kaçınılmazdır.
Günü gelir Irak da bölünür, eğer bölünmesi için tarihsel
koşullar olgunlaşmışsa.. Eğer birliği
zoraki ise.. Eğer Kürtlerle Arapların, Şiilerle
Sünnilerin bir arada gönüllü yaşaması için yeter
neden yoksa.. Birlikte yaşamayı beceremeyen veya
istemeyenler ayrışır, her biri çoğunluk
oluşturduğu topraklar üzerinde kendi yönetimini
kurar. Böylece ortaya pek âlâ üç yeni devlet çıkabilir...
Neden olmasın? Bu, baylarımızı neden
bu kadar telaşlandırıyor?
Bir Kürt devleti de kurulacak, öyle mi?. Evet, iyi bildiniz,
bir Kürt devleti de kurulabilir...
Ne olur bayım, bir de Kürt devleti kurulursa? Ekmeğiniz
mi küçülür? Birileri işinizi, aşınızı
mı elinizden alır? Bir oyuncağınızı
mı kaybedirsiniz?..
Neden dünyada her türlü devlet olur da bir Kürt devleti olmasın?
Siz, yağmur sözünden nem kapan “Ördek Hasan” gibi, Kürt
sözünden deliye dönen bir divane misiniz?
Kerkük’ün Kürdistan’a katılması meselesine gelince...
Kerkük zaten tarihsel ve coğrafi olarak Kürdistan’ın
bir parçası. Osmanlılar döneminde yapılan istatistikler,
Kerkük ilinde nüfusun ezici çoğunluğunun Kürtlerden
oluştuğunu gösteriyor. 1920’lerde ve daha sonraları
yapılan istatistikler de öyle. Zaten bu yüzdendir ki
Saddam, Kürtleri ve birkısım Türkmenleri sürerek,
yerlerine kitle halinde Arapları taşıyıp
yerleştirerek ve nüfusunun ezici çoğunluğu
Kürt olan bazı ilçeleri ondan ayırarak Kerkük’ün
demografik yapısını bozdu.
Şimdi sözde Türkmenler adına ortalığı
velveleye veren, Kürtleri tehdit eden baylarımız,
o zaman nedense bu zorbalık karşısında
hiç seslerini çıkarmadılar..
Peki şimdi olan ne? Kürtler gerçekten Kerkük’ün demografisini
mi değiştiriyorlar, yoksa durumu eski hale getirmeye,
yani yapılan haksızlığı düzeltmeye
mi çalışıyorlar? Böylece, Kerkük’ten zorla
sürülmüş olan Kürt ve Türkmenlerin tekrar yerlerine dönebilmelerinin
yolu açıldı. Saddam döneminde Kerkük’ten ayrılan
ilçelerin yeniden Kerkük’le birleştirilmesi, başka
bölgelerden getirilip oraya yerleştirilen Arapların
ise, kendilerine tazminat ödenerek eski yerlerine dönmeleri
söz konusu.
İşte olup biten bu. Üstelik bu işlem, yeni
Irak yönetiminin vardığı uzlaşma sonucu
olmakta, halkoyuna sunulup kabul edilen yeni anayasaya dayanmakta.
Yine, bu anayasanın 140. maddesine göre, yapılan
haksızlığın düzeltilmesine ilişkin
bu işlem tamamlandıktan sonra, 2007 yılı
içinde önce Kerkük ilinde bir nüfus sayımı, ardından
da referandum yapılarak Kerkük halkına Federe Kürdistan’a
katılıp katılmama konusunda görüşü sorulacak.
Eğer halkın çoğunluğu evet derse Kerkük
Federe Kürdistan’a katılacak, hayır derse dışında
kalacak.
Demek ki tüm bunlar yeni Irak Anayasası’na göre yapılmakta.
Kürtlerin tek yanlı bir dayatması veya baskısı
söz konusu değil. Sonucu ise halkın iradesi belirleyecek.
Kerkük Kürdistan’a katılırsa işte böyle katılacak.
Bundan daha demokratik bir süreç olabilir mi?
Peki, “Kerkük Kürdistan’a katılırsa çok kötü olaylar
olur, bölge kan gölüne döner,” diyenler ne demek istiyorlar?
Demokratik sürece, Irak Anayasası’na, referanduma neden
ve ne hakla karşı çıkıyorlar? Bu düpedüz
başka bir ülkenin içişlerine karışmak,
zorbalık ve tehdit politikası değil mi?
Zaten Türk yönetiminin çoktan beridir ajanları ve piyonları
eliyle bölgeyi karıştırdığı,
terör eylemleri tezgahladığı artık bir
sır değil.
Bunu gerçekten Kerkük ve civarındaki Türkmenler için
mi yapıyorlar, yoksa Kürt düşmanlığından
mı? Yayılma hevesi ve “fırsat düşmüşken”
Irak’tan pay kapma, petrole ulaşma hayal ve çabaları
yüzünden mi?..
Türk yönetimi ve medyası aylardır Türkmenlerle
ilgili olarak halka utanmazca yalan söylüyor. Türkmenlerin
Irak’ta toplam olarak ancak 300 000’e ulaşan nüfusunu
abartarak 3 milyona çıkarıyor! Türkmenlerin hayatını
tehlikede gösteriyor.. Bunu bizzat Türkmenlerin aklı
başındaki gerçek sözcüleri yalanlıyorlar. Kürdistan
yönetiminden memnun olduklarını, ilk kez bu dönemde
haklarına kavuştuklarını söylüyor, Türk
devletinin bu uyumu bozmasını, Irak’ın ve Kürdistan’ın
içişlerine karışmasını istemiyorlar.
Türk yönetimi ve medyası aylardır Kerkük ve Güney
Kürdistan’la ilgili olarak kazan kaynatıyor, iç ve dış
kamuoyunu aldatmaya çabalıyor. Besbelli, sonunda aldattığı
kendi kamuoyudur ve şovenizmin, ırkçılığın,
Kürt, Ermeni ve Rum düşmanlığının
böylesine azdırılması, en başta bu ülkenin
kendisi için son derece tehlikelidir. Hrant Dink olayı
bunun somut göstergesi oldu.
Öte yandan bu tehditler eğer Kürtlerin gözünü ürkütmek
içinse, onyıllardır özgürlükleri için savaşan,
bu yolda büyük bedeller ödeyen ve şu anda ülkelerinin
güney parçasını özgürleştirmiş olan Kürt
halkı buna papuç bırakmayacaktır. Yok eğer,
Türk kamuoyunu kışkırtan bu kampanyalar, tehdit
olmakla kalmayıp eyleme dönüşürse, bu eylem tam
bir macera olacaktır. Ne uluslararası toplum ne
de –en önemlisi- Kürt halkı buna sessiz kalacak.
Kerkük yolu güllerle döşeli olmayacak..
“Kerkük Kürdistan’a katılırsa çok kötü olaylar
çıkar!” diyorlar.. Ne olacak? Araplar ve Türkmenler,
kışkırtmalara uyup, biz halk oylamasını
tanımıyoruz deyip silaha mı sarılacaklar?
Böyle olacağını sanmıyoruz ve dilemiyoruz.
Böyle bir tavır en başta kendilerine zarar verir.
Kürtler yeni Irak Anayasası’na saygılılar.
Kendi bağımsız devletlerini kurmak istedikleri
ve bu kendilerinin en doğal hakkı olduğu halde,
koşulları, bölge ve dünya gerçeklerini göz önüne
alarak birlikten yana tavır aldılar. Federal ve
demokratik Irak’ı kurmak, istikrara kavuşturmak
için iyi niyetle çaba gösteriyorlar. Şu anda Kerkük konusunda
yaptıkları da bu uzlaşmaya tümüyle uygun. Kerkük’te,
oradaki tüm etnik grupların haklarını gözeten,
tümünü temsil eden demokratik bir yönetim var.
Biz, Türk yönetiminin, tüm bu tehditlere rağmen, Güney
Kürdistan’ı işgale kalkacak, böylesi bir çılgınlığa
girişecek kadar gözlerinin karardığını
sanmıyoruz. Türkiye dahil, tüm bölgeyi ateşe atacak
olan işte böylesi dış müdahalelerdir.
Umarız ki Türkiye’de sağduyu sonunda egemen olur
ve o böyle bir maceraya girişmez.
Yazarın önceki yazılarından:
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|