PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Sözcüklerin Önemi!..

Mesud Tek

Bayrak, parti ablemleri, sancak, fors ve benzeri semboller gibi harfler ve bir kaç harften oluşan kısaltılmış adların da önemli olduğu biliniyor.

Birkaç harften oluşan sözcüklerin ifade ettiklerine ilişkin olarak ciltler dolusu kitaplar yazılabilir.

Ama doğrusunu söylemek gerekirse, son günlerde yaşananları gördükten sonra, bir tek harfin veya bir kaç harften oluşan bir sözcüğün bu kadar etkili olabileceğini, hayal bile edemezdim..

Harflerin, harflerden oluşan kısaltılmış adların önemi, anlamı ve içerdiği mesaj, kişilere, kişinin bulunduğu yere göre değişir.

Örneğin siyasi partilerin kısaltılmış biçimiyle adları.

HAK-PAR, DTP, ÖDP, AKP, CHP, ANAP, MHP, SP ve benzerleri..

PDK, YNK, PSK, HDKİ, PWD, PADEK, PİK, PRK, PKK ve daha niceleri...

Kürt kurum ve kuluşlarını ifade eden ve birkaç harften oluşan sözcüklerin anlamı, verdiği mesaj, sömürgeci rejimler, Kürt halkı ile sözkonusu partilere gönül verenler için farklıdır.

Sömürgeci rejimlerin nezdinde sözkonusu sözcüklerin anlamı en hafifinden “terörist”, “bölücü”, “eşkiya” ve benzeridir.

Oysa partileri ifade eden bu birkaç harfli sözcükler, partilerin üye ve militanları için “uğruna ölümlere gidilip gelinen zuladaki resim”dirler.

Elbette sözcüklerin bu genel anlamlarının yanısıra, belirli kesimler tarafından yüklenen anlamları da var.

Örneğin PSK’nin, bu partiye gönül verenler  için anlamı ile PKK’liler için anlamı bir değildir.

Aynı şeyleri PKK için de söyleyebiliriz..

PKK sözcüğünün, bu partinin üye ve sempatizanları nezdinde ifade ettikleriyle, PSK’liler nezdinde ifade ettikleri farklı farklıdır.

DTP Meclis Grubu Başkanı Ahmet Türk’ün kullandığı “Bölücü” terimi de öyle.

Son günlerde, Sayın Türk’ün, 5 kelimeden oluşan bu sözcüğü sarfetmesi üzerine bir kaşık suda fırtına kopartıldığına, hep birlikte sahit olduk.

DTP’yi 30 Ağustos resepsiyonuna çağırmayan Genelkurmay Başkanı’nı eleştiren, tavrını “asıl bölücülük bu değil mi” diye sorgulayan Ahmet Türk, Büyükanıt’ı “bölücülük”le suçluyor.

Sayın Türk daha sonra yaptığı açıklamada “bölücü” teriminin ağır olduğunu itiraf etse de, bu sözcüğe farklı bir anlam yüklüyor.

Benim bildiğim, bugüne kadar ulusal demokratik taleplerini dile getiren Kürtler, sömürgeci rejim nezdinde “bölücü” idiler; şimdi de öyleler.

Biz Kürtler ise bugüne kadar ulusal demokratik saflarda bozgunculuk yapanları bölücülükle suçladık; suçluyoruz.

Bir de bilinçli olarak Yezidilerin Kürt olmadığını iddia edenlerle Zazaları ve Alevi Kürtleri bizden kopartmak isteyenleri..

Önüne temel hedeflerinden biri olarak Türkiyelileşmeyi koyan DTP açısından, Sayın Türk’ün Genelkurmay Başkanı’nı “bölücülük”le suçlaması, elbette eleştirilmeyi haketmiyor.

Ama eğer kabul ederse, Sayın Ahmet Türk’e nacizane bir önerim var.

Deneyimli bir politikacı olan Ahmet Türk ya söylediğinin arkasında durmalı, ya da “bin düşünüp bir söylemeli.”

Çünkü, “yanlış anladım”, “öyle demek istemedim”, “ağır oldu” vb deyimlerle, söylediklerinden geri adım atmak, kendilerine de bir şey kazandırmaz.

Bazan da bir tek harf bile ortalığı kasıp kavurmaya yetiyor.

Örneğin, “m”harfi, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinde sonra fırtına kopmasına neden oldu.

“M”, “m” olalı beri başına böyle bir şey gelmemiş, bu kadar kiymete binmemiştir, herhalde.

Yemin edip Cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Abdullah Gül’e, GATA’daki bir törende yapılan “zenci” muamelesi televizyon ekranlarına, gazetelerin sayfalarına yansıdı.

Törende, konuşma yapmak için kürsüye çıkan generaller Abdullah Gül’ü selamlamadıkları gibi “cumhurbaşkanı” sözcüğünü de “m” harfiyle birlikte kullanmadılar.

Ve böyle yapmakla her soydan ve boydan ulusalcıların yüreklerine su serptiler.

Abdulmelik Fırat’ın “laikos-kemalikos” diye tanımladığı kesimler, “ılımlı islamcılara” karşı 1-0 öne geçmişlerdi!..

Ama ertesi günü yapılan bir başka törende durum 1-1 oldu.

Konuşma yapan yüksek rütbeli subaylar, “m” harfini “cumhurbaşkanı” sözcülüğüyle birlikte kullandılar.

Büyükanıt da konuşmasını yapmak için kürsüye gitmeden önce, Gül’e “cumhurbaşkanı selamı” verdi.

Artık sevindirik olma sırası AKP ve çevresindeydi.

AKP yanlısı gazetelerde yer alan, televizyon kanallarında yapılan yorumlarda durumun normale döndüğü, aradaki buzların eridiği dile getirildi!..

Ama 30 Ağustos Bayramı resepsiyonunda yaşananlar, durumun hiç de AKP çevresinin göstermek istediği gibi olmadığını; gerginliğin devam ettiğini; kemalistlerin tapulu malı olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı mevzisini kolayca terketmek istemediklerini ortaya koyuyor.

Generaller “m” harfini kullanmayarak “laikos- kemalikos”ları, kullanmakla da  “ılımlı islamcıları” sevindirik yapmışlardı.

Anlayacağınız, her iki kesimi sevince gark eden goller, generallerin ayaklarından çıkıyordu..

Bu arada “Gül benim cumhurbaşkanım değil” diye yazan gazeteci Bekir Çoşkun’a, “kabul etmiyorsan ülkeyi terk et” diyerek celallenen Başbakan Erdoğan’ın, “m” harfi ile “cumhurbaşkanı” sözcüğünü biraraya getirmede imtina eden, Gül’den “cumhurbaşkanı selamı”nı esirgeyen üniformalı memurları karşısında dut yemiş bülbüle dönmesi de, kopartılan gümbürtü arasında güme gitti.

Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan yeni hükümeti döneminde de, generallerin hukuk dışı davranışları karşısında üç maymunları oynama geleneğini sürdürecek.

Son tavrı bunu gösteriyor..

Erdoğan omuzu kalabalıklar karşısında üç maymunları oynadığı müddetçe, hükümeti en demokratik ve reformcu programa sahip olsa ne yazar ki!..

Yazarın önceki yazılarından:

Şeyh Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü Masalları
Kıyamet Koparken...
Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007