Perşembenin Gelişi
Mesud Tek
Kravatlı ve üniformalı “devlet korucu ve kollayıcıları”nın
22 Temmuz seçimlerinde umduklarını bulamamaları,
demokrasi ve değişim açısından olumlu
olmuştur.
Ama, AKP’nin ikinci kez iktidara gelmesini önemli bir fırsat
olarak gören değişim ve demokrasi yanlılarının
sevinmesi için vakit henüz erken..
Çünkü darbeseverler, özgürlük ve demokrasi karşıtlarıyla
“yeni kuvvacılar”ın meydanı terkedecekleri,
halkın iradesine kuzu kuzu boyun eğeceklerini beklemek,
en azından abesle iştıgaldır.
Genelkurmayın medyadaki kalemlerinden biri olan M. Ali
Kışlalı, 15 Eylül tarihli makalesinde “Gül'ün
cumhurbaşkanlığının belli olmasından
buyana askerin sergilenen davranışları, TSK'nın
bu neticeye göre hesaplanmış bir B planı olduğunun
işaretlerini veriyor.(..) Gül'ün Cumhurbaşkanı
seçilmesini TSK açıkça belirttiği sebeplerden dolayı
istememiştir. Bu istekleri ortaya koymakla da hata yapmamıştır.
Asıl hedefiyle ilgili misyonu bu gelişmelerden büyük
yara almamıştır. Sadece şimdi, kendisi
gibi düşünen anayasal kurumlar ve kitlelerle birlikte,
günün koşullarına uygun görevini sürdürmeye devam
edecektir” diyor.
Kışlalının söyledikleri yorumu gerektirmeyecek
kadar açık ve net.
Ve TSK’nın kendisi gibi düşünen anayasal kurumlarından
Yargıtay harekete geçti bile.
Hatırlayalım.
Şemdinli olayları esnasında “gittiği
yere kadar gidecek”diyen ve daha sonra dediğine, diyeceğine
pişman olan Erdoğan tükürdüğünü yalamakla meşgulken,
Yargıtay, olaya karışan JİTEM mensubu
askeri personeli mahkum eden mahkemenin kararını
bozuyor, davanın askeri mahkemede görülmesini istiyordu.
Yaşarbüyükanıt’ın “iyi çocuklar”ını
cezalandıran mahkeme heyetinin hükümet tarafından
dağıtılması, sürgüne gönderilmesi üzere
oluşturulan yeni mahkeme heyeti de, Yargıtay’ın
kararına uyarak davayı askeri mahkemeye havale ediyor..
Öyle anlaşılıyor ki TC Başbakanı
Erdoğan, “gitttiği yere kadar gidecek” derken, benim
gibi bazı safların anladığı şekliyle,
olayın üzerine kararlıca gitmeyi değil, bunu,
yani büyük bir öngörü ile askeri mahkemeyi kastetmiş!..
Yargıtay’ın, “Azınlıklar Raporu” hazırladıkları
için mahkeme önüne çıkartılan ve beraat eden Prof.
Baskın Oran ve Prof. İbrahim Kaboğlu hakkındaki
kararı bozarken yaptığı “Raporda yeni
bir azınlık tanımının yapılması
üniter devlet ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşürecek
bir sonuca ulaşacaktır” belirlemesi, TSK sitesinde
yer alan e-muhtıradaki “Ne Mutlu Türküm” demeyen, diyemeyenleri
düşman olarak gören anlayışa ne kadar uyuyor
değil mi?
Böylelikle, her soydan ve boydan ulusalcılar, özgürlük
barış ve demokrasi düşmanlarıyla AB karşıtları
meydanı terketmediklerini açıkca ilan ediyorlar.
Seçimlerin ortaya koyduğu iradeye başeğmeyeceklerini
belirtiyorlar.
Kendileri gibi düşünen anayasal kurumlarla birlikte,
AKP hükümetine meydan okuyorlar.
AKP hükümetinin ise, bu kesimlerin ekmeğine yağ
sürmekten öte bir yaptığı bir şey yok.
AKP hükümeti, bu güçlerin üzerine gideceğine, onların
panzehiri olan hak ve özgürlükleri güvence altına alacağına,
düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesini
isteyen DTP Meclis Grubu Başkanı Ahmet Türk’e saldırıyor.
“Hele sen önce PKK’ye törörist de, ondan sonra konuş”
diyor.
AKP hükümetinin yediği son naneler sadece bununla sınırlı
değil.
Aydınları haksızlığa karşı
seslerini yükseltmeye davet eden AKP, Azınlık Hakları
ve Kültürel Haklar Raporu hazırlayarak seselerini yükselten,
hükümete bağlı İnsan Hakları Kurulu üyeleri
Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu’na sahip çıkmamış;
onları yarı yolda bırakmıştı.
Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek de Raporu, “fitne”,
“zırvalama” olarak değerlendirmişti.
Derin devletin has adamlarından Cemil Çiçek, AKP’nin
ikinci kabinesinde, “İnsan haklarıyla ilgili kurullar
ve insan haklarıyla ilgili konularda koordinasyon”la
görevli Başbakan Yardımcısı ve Devlet
Bakanı olarak yer alıyor.
Cemil Çicek’in insan hakları karnesi baştan sona
zayıflarla dolu.
Cemil Çiçek, hukukcuların, insan hakları savunucularıyla
Avrupa Birliği’nin karşı çıktığı
ve kaldırılmasını istediği 301. Maddeden,
düşüncelerinden geri adım atmayan Orhan Pamuk’u
sorumlu tutan birisidir.
Kamuoyunda “301 Cemil” olarak da tanınan Cemil Çiçek,
Hrant Dink’ın bu maddeden yargılanmasına onay
vererek, Dink’in öldürülmesine dolaylı katkıda bulunmuştur.
Bir Türk üniversitesinin “Ermeni Konferansı” düzenlemesini,
TBMM’de, ağzından salya saçarak “ihanet”le suçlayan,
AB’nin yüzü suyu hürmetine bazı haklardan vazgeçmesinden
duyduğu pişmanlığı yüksek sesle dile
getiren birisinin, insan haklarına ilişkin kurulların
koordinatörlüğüne getirilmesi, kuzunun kurda teslim edilmesinden
başka bir şey değildir.
Cemil Çiçek aynı zaman Terörle Mücadele Yüksek Kurulu
başkanıdır da.
İnsan hakları konusunda karnesi bozuk olan birisinin,
Terörle Mücade Yüksek Kurulu Başkanlığı
dönemindeki karnesinin nasıl olacağını
varın siz düşünün.
Karnesi kırıklarla dolu birisini böylesi önemli
görevlere getiren AKP, demokrasi, değişim, AB yanlılarıyla
Kürtlerden aldığı “ödünç oylar”a ihanet etmekle
kalmıyor, yeni dönemde izleyeceği yolu da ortaya
koyuyor.
Ben şahsen “301 Cemil”i önemli görevlere getiren AKP’nin,
ülkeyi değişim ve demokrasi yoluna sokacağı
konusunda iyimser değilim.
Kendi deyimleriyle “insan odaklı anayasa” yapacaklarından
da umutlu değilim.
Çünkü “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.”
Ve siyaseti sürekli vesayeti altında tutmak isteyen,
bu amaçla “kendisi gibi düşünen anayasal kurumlar ve
kitlelerle birlikte” hareket eden TSK’nın bir dediğini
iki etmeyen AKP’den, başka bir şey de beklenmez
zaten.
Bu nedenle, AKP’ye değişik nedenlerle “ödünç oy”
veren kesimler, bu partinin son tavırları üzerinde
ciddi olarak durmalı, verdiği oyların takipcisi
olmalıdırlar diye düşünüyorum.
Ama asıl olan Kürtleri, özgürlük, barış ve
demokrasi güçlerini, oylarını her hangi bir partiye
ödünç vermeden kurtaracak bir yapıyı oluşturmaktır.
Bu da, Kürt yurtsever ve demokratik hareketiyle, barışsever,
demokrat ve sol güçlerin işbirliğinden başka
bir şey değildir.
Yazarın
önceki yazılarından:
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|