Baykal’ın Başına Düşen
Taş
Mesud Tek
Türkçe’de, içinde “taş” geçen bir hayli atasözü ve değim
var.
“Taş gibi”, “Taşları bağlayıp köpekleri
serbest bırakmak”, “Başını taşlara
vurma”, “ummadığın taş baş yarar”
bunlardan bazıları.
Bir de CHP lideri Deniz Paşa’nın son açıklamalarının
akla getirdiği “Başına taş mı düştü”
var..
Baykal yönetimindeki CHP’nin cumhurbaşkanlığı
seçimi, Kürt sorunu ve Güney Kürdistan ile ilgili tartışmalardaki
saldırgan tavrı ve militarist tutumu biliniyor.
Başta Baykal ve yardımcısı emekli diplomat
Onur Öymen olmak üzere, CHP yöneticilerinin adı geçen
konulardaki şahinliğine, milliyetçilikte MHP’yi
solladıklarına hep birlikte şahit olduk.
AKP hükümetini, Güney Kürdistan’a yönelik nisbeten yumuşak
tavırları nedeniyle eleştiren ve onu saldırgan
tavır alma konusunda sıkıştıranların
başında, CHP geliyordu.
Tezkere konusundaki görüşmelerde, CHP’nin görüşlerini
açıklayan, Güney Kürdistan’daki siyasi yapıyı
hedef almadıkça Tezkerenin bir işe yaramayacağını
dile getiren bir başka emekli diplomat Şükrü Elekdağ’ın
sözleri hala daha kulaklarımızda çınlıyor.
Deniz Paşa daha dün, Genelkurmay Başkanı Yaşar
Büykanıt’ın onayladığı ve ortak politika
haline gelmesini önerdiği “Barzani’ye ya yanımızdasın
ya da karşımızda denmeli. Yanımızda
olmazsa uçaklarımız evini başına yıkmalıdır”
diyen Ertuğrul Özkök’ü doğru buluyor ve hak veriyordu.
Milliyet gazetesinde yayınlanan röportajlarda bazı
yanlış şeyler yaptıklarını söyleyen
emekli generallerden esin ve cesaret alan Deniz Baykal’ın
başına taş düşmüş olacak ki, bugün
"Kuzey Irak”la ilişkilerin “terör” ile ilişkilendirilmemesi
gerektiğini söylüyor.
Günlük politikaların terk edilmesini, onlarca yıl
sonrasını gözeten politikalar belirlenmesi istiyor.
Güney Kürdistan ile kavga edilmesi yerine ilişki kurulması
ve karşılıklı ekonomik ilişkilerin
güçlendirilmesi gereğinden bahsediyor.
Türkiye’den bölgeye yapılan yatırımların
artırılması ve ilişkilerin çeşitlendirilmesinden
dem vuruyor.
Baykal’a 180 derecelik bu ters dönüşü yaptırtan
nedenler konusundaki rivayetler ise, muhtelif..
Olaylara bardağın boş tarafından bakanlar
ile, ağzı sütten yandığı için haklı
olarak yoğurdu üfleyerek yiyenler, Baykal’ın samimiyetini
sorguluyorlar; O’nun yaklaşmakta olan CHP kongresine
katılacak Kürt delegelerin oylarına göz diktiğini
söylüyorlar.
Devletin kurucusu olan CHP liderinin sorumlu davranıp,
eylem ve söylemleriyle devletin temellerini zayıflatan
“Ulusalcılar-Milliyetçiler” cephesini terk ederek devlete
sahip çıktığı yorumları da yapılıyor.
Bardağın dolu tarafından bakanlar ise, Baykal’ın
gerçekleri gördüğünü, bükemediği bilekle tokalaşmak
istediğini söylüyorlar.
Baykal’ın tavır değişikliğine dair
söylenenler, şu veya bu oranda doğru.
Ama kanımca Baykal’ı tavır değişikliğine
iten en önemli etken, başına düşen taşın
Kürt taşı olmasıdır.
Güney Kürdistan Yönetimi’nin, Türkiye ile dostluk ilişkileri
kurma arzusunu defalarca dile getirdiği, herkesin malumu.
Bu ve Güney Kürdistan Siyasi Önderliği’nin PKK’nın
sınırdaki son eylemleri nedeniyle aniden yükseltilen
krizi yönetmedeki başarısı ve hemen-hemen tüm
dünyanın sempati ve desteğini kazanan tavrı,
Baykal’ı tavır değiştirmeye; bükemediği
bileğe el uzatmaya itmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki Deniz Paşa’nın
söyledikleri, yol açacağı sonuçlarıyla birlikte
daha uzun bir dönem Türk basınında tartışılacak;
Baykal’ın samimiyeti sorgulanacak.
CHP liderinin söylediklerinde ne kadar samimi olduğunu
görmek için, çok beklemeyeceğimizi düşünüyorum.
Yarın, öbür gün, cihet-i askeriyeden birisinin, herhangi
bir vesileyle, “Kuzey Irak ile ilişki kurulamaz; ilişki
kurulması ‘teröre’ karşı yürüttüğümüz
mücadeleyi olumsuz etkiler” mealinde bir açıklama yapması
ve Baykal’ın bu açıklamadan sonraki tavırları,
O’nun samimiyetini ortaya koyacaktır.
Ama bugün, Deniz Baykal’ın son açıklamalarının
(AKP yetkilileriyle meclis Başkanı’nın konuya
ilişkin tavırlarını da dikkate alarak),
Güney Kürdistan ve liderleri üzerinden gerginlik yaratma politikasının
önünün alınmasına, siyasetin normale dönmesine yardımcı
olacağını söyleyebiliriz.
Ki, kanımca bu da, yurtsever Kürt hareketinin önemsemesi
gereken bir şeydir.
Ama Kuzey’deki ulusal demokratik Kürt hareketiyle, Türkiye’nin,
özgürlük, barış, demokrasi ve sol güçleri, asıl
olarak, son gerginlikte ortaya çıkan iki nokta üzerinde
yoğunlaşmaları gerekiyor.
Bunlardan birisi savaş karşıtı, özgürlük,
barış ve demokrasi yanlısı Kürt ve Türk
legal partileriyle, demokratik kitle örgütleriyle meslek kuruluşlarının,
Ankara’da ortaklaşa yaptıkları eylemle yakalanan
cılız ama çok önemli halkayı kaybetmemek ve
onu güçlendirmektir.
Öteki ise, aynı süreçte, Kuzey’de, 22 ilde faaliyet
gösteren 252 siyasal, sosyal, kültürel ve mesleki kurum ve
kuruluşların, Güney Kürdistan’a yönelik saldırılara
kaşı gösterdiği ortak tavırdır.
Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun diyalog
yoluyla, barışçıl biçimde çözülmesi, şu
anda cılız ama çok önemli olan bu iki halkayı
birleştirmekle, güçlendirerek devam ettirmekle mümkündür.
Kuzey Kürdistan yurtsever-demokratik hareketiyle, Türkiye’nin
barış, demokrasi ve sol güçleri arasındaki
işbirliği, aynı zamanda Güney Kürdistan’a yönelik
saldırılara karşı durmak, Güney Kürdistan’ın
tanınıp, karşılıklı çıkarlar
temelinde ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel ilişki
kurulması için de gereklidir.
Bu, kaçınılmaz bir görev olarak adı geçen
güçlerin önünde durmaktadır.
Yazarın
önceki yazılarından:
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|