PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?

Kemal Burkay

Türkiye için 2007 yılının çetin geçeceği biliniyordu. Hem içerde cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler, hem de dışarda Kerkük sorunu nedeniyle. Gündem de zaten asıl olarak bu ikisi üzerinde dönüp duruyor ve her iki sorun birbirini etkileyip daha da büyütüyor.

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere ilişkin çekişme asıl olarak AKP ile laikliği bayrak edinen karşıtları arasında. Bunun hazırlıkları 2007’den epey önce, hatta denebilir ki AKP’nin ezici çoğunlukla parlamentoya girip hükümeti kurduğu 2002 seçimlerinden beri sürmekte. Nokta Dergisi 3-4 yıl önceye uzanan cunta hazırlıklarını ortaya döktü ve bu da onun başını yedi. Aslında bunun çok güçlü belirtileri zaman zaman kamuoyuna yansıyordu.

Okurlarımız bilirler, ben de yazılarımda bu yöndeki derin devlet faaliyetleri üzerinde sık sık durdum. Bunlar, başta militarist kesim olmak üzere statükocu güçlerdi ve hedefleri AB ile bütünleşmeyi, demokratikleşmeyi engellemekti. Bunu kendi çıkarlarına ve dünya görüşlerine aykırı buluyorlardı. Kürt sorununda, Kıbrıs sorununda çözüme karşı idiler. (Gerçi bu iki konuda da cephe militaristleri ve derin devlet güçlerini aşan bir genişlikte).

Bu kesimler, amaçlarına ulaşmak için yıllardır her fırsatı değerlendirerek kamuoyunun korkularına seslendiler, bu korkuları büyüttüler. Bunlardan biri PKK olayı ve onunla birlikte güneydeki Kürt devleti paranoyası idi, biri irtica idi, biri Kıbrıs sorunuydu. AB’yi Türkiye’yi bölme, Kıbrıs’ı Rumlara hediye etme niyetiyle suçladılar. ABD’yi ise Güney’de bir Kürt devleti kurmaya çalışmakla ve Türkiye’yi “mutedil İslami” bir cumhuriyet yapmak istemekle suçladılar.

MGK Genel Sekreterliği eliyle yürütülen psikolojik propaganda bunun hizmetine koşuldu ve toplum adeta bir yalan bombardımanına tutuldu.

PKK bu propagandanın bahanelerinden biri idi. Öcalan’ın yakalanmasından sonra PKK silahlı eyleme son verdiği, üniter devleti ve onun ideolojisi Kemalizmi savunur hale geldiği, hatta adını ve programını bile terk ettiği halde, onlar PKK’yı bir öcü kullanmak için ne lazımsa yaptılar. İmralı’daki Öcalan eliyle yönlendirdiler.

Bir genel af çıkarıp PKK’nın silahlarını tümden bırakmasını taktik olarak uygun bulmadılar. Denetim altında ve İmralı’daki Apo eliyle yönlendirilen bir PKK’yı tercih ettiler. İçerdeki Kürt ulusal hareketine ve Güney’deki Kürt ulusal yönetimine karşı kullanmak için. Bu amaçla PKK’nın silahlı güçlerini Güney’e geçirmesinden hiç de rahatsız olmadılar, hatta bunu kolaylaştırdılar.

Özellikle 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, PKK’yı Güneyli Kürtlere saldırtmak için büyük çaba harcadılar. Apo bu yönde açık mesajlar verdi, hala veriyor. Ne var ki bu kez dağdaki komutanlar oyuna gelmediler. Apo’nun durumu, teslimiyeti pek açıktı. Örgüt içi dengeler nedeniyle Apo’yu açıkça teşhir ve tecrit edemeseler de (bunu yapabilseler oyun çoktan bozulurdu) Güney’deki Kürt ulusal yönetimine savaş açmanın bir ihanet, kendileri açısından da intihar olacağının farkındalardı.

Bunu başaramıyan Türk devleti bu kez Amerikalıları ve Güneyli Kürt liderleri PKK’ya karşı operasyon yapmaları için zorladı. Eğer bunu başarabilse, Irak’ın tek güvenlikli bölgesini, Güney Kürdistan’ı da karıştırmayı, aynı zamanda, bir kez daha Kürdü Kürtle çatıştırmayı başarmış olacaktı. Ve eğer bunu başarsaydı, PKK kadro ve militanlarının Türk sınırından geçip Güneyli Kürtlere karşı savaşmaları için onlara sınır yollarını sonuna kadar açacak, C-4’ler de dahil, hertürlü silahla donatacaktı..

Amerikalılar ve Güneyli Kürtler bunu göremeyecek kadar aptal değillerdi. Onlar da oyuna gelmediler.

İşte Türk militaristlerinin son dönemdeki hırçınlığı, sınıra asker yığmaları, bir yandan Güney Kürdistan’ı işgalle tehdit ederken, öte yandan açıkça ABD’ye atıp tutmaları bundan.

Militarist rejim bu konuda kamuoyuna düpedüz yalan söylüyor. Şu anda ortada bir PKK terörü yok. PKK, özellikle Kürt kamuoyunun ve demokratik çevrelerin, aynı zamanda Güneydeki Kürt yönetiminin etkisiyle aylar önce tek yanlı ateşkes ilan etmişti. Ne var ki militarist güçler, bunu boşa çıkarmak, bir an önce sona erdirmek için ne lazımsa yaptılar. Eylemsiz gerillaları gruplar halinde yok etme ve Diyarbakır’da onlarca çocuğu kıyan bombalama dahil, provokasyonlar birbirini izledi. Bugün bile, ölen askerlerin çoğu çatışmadan değil, mayından. Üstelik ölen askerlerin bir çoğunun da Hakkarili, Mardinli, Malatyalı, Bingöllü Kürtler olması oldukça ilgi çekici.. Yani bir taşla iki kuş..

Her insanın hayatı önemlidir. Genç insanlarınki daha da acı verir. Ama bunun sorumlusu kim? Hem barış istemlerine kulakları tıkamak, hem de genç insanları ısrarla savaş hattına sürmek doğru bir tutum mudur?

Ya Güneyli Kürt liderlerin, Barzani ve Talabani’nin PKK terörüne destek verdikleri iddiası. Bu, şu dönemde “PKK terörü” denen şeyden de daha büyük bir yalan. Rejim, Güney’deki Kürt ulusal yönetimine, Kürt Federe Bölgesine karşı duyduğu rahatsızlığı, düşmanca duyguları ve saldırgan niyetlerini böylesine bir yalanla perdeliyor.

Herkes PKK’nın yıllardır, Güney’deki Kürtlere nasıl bir baş ağrısı olduğunu bilir. Türk rejimi bunu herkesten iyi bilir. 1. Körfez Savaşı’nın ardından,1992’de Otonom bölgenin başkenti Erbil’deki Kürdistan Parlamentosu tek yanlı federasyon ilan edince, Kürdistanı bölüşmüş dört devletin homurdanmalarının yanı sıra, Abdullah Öcalan “bu ihanettir!” demiş ve PKK Güney’deki ulusal yönetime savaş açmıştı. Bunun kimin hesabına yapıldığı açık..

Daha sonra da PKK ile Barzani liderliğindeki KDP ve Talabani liderliğindeki KYB arasında çatışmalar sürüp gitmiş; bu yetmemiş, Güneydeki bu iki örgüt de yıllar süren bir çatışmaya tutuşmuş; Türk devleti tüm bunlardan yararlanıp hem Güney’de, söz konusu partilerin de desteğiyle PKK’ya karşı birkaç tane operasyon yapmış, hem de bölgeye yerleşmiş, üsler kurmuştu! Bugün hala bu üsleri korumakta..

Bütün bunlar biliniyorken ve Türk derin devletinin güdümündeki Öcalan hala örgütünü Güney’e karşı kışkırtırken, “PKK terörü” nedeniyle Güney Kürtdistan yönetimini suçlamak asılsız bir demagojidir. Bu yalanlarla hem Türk halkı, hem de dış dünya aldatılmak isteniyor.

Asıl neden PKK değil, Güney’deki Kürt özerk yönetimidir. Zaten son dönemde, gerek “koordinatör” konumundaki Org. Başer, gerekse bizzat Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, baklayı ağızlarından çıkardılar. Açık açık, “PKK sorunu önemli değil, Güney’de bir Kürt devleti kuruluyor, Kerkük’ü de sınırları içine almak istiyor; asıl sorun bu,” dediler. Büyükanıt, Güney’deki Kürt bankasından, Kürt bayrağından, Kürt parlamentosu ve hükümetinden, Kürt üniversitelerinden öfkeyle söz etti.

Durum son derece açık, Bu baylar, çılgınlaşıp Güney’e gerçekten bir sefer yaparlar mı, bilemeyiz. Tarihte altından kalkamadıkları çılgınlıkları yapanlar çok görülmüştür ve Türkiye’yi yönetenlerin, özellikle de bu militarist takımının sinirleri şu dönemde özellikle çok bozulmuş görünüyor. Ama eğer böyle bir çılgınlık yaparlarsa, PKK terör yaptığı için filan değil; bu salt bir bahane ve kendi elleriyle yarattıkları bir bahane. Adamlar Kürt halkının, dört devlet arasında bölünmüş ülkesinin bir parçasında, Güney’de, federal biçimde de olsa özerk bir yönetim kurmasından deliye dönüyorlar. Nasıl olur efendim, onlar yıllar yılı “Kürt yoktur, dağ Türküdür” demişlerken, şimdi güney sınırında, hükümeti ve parlamentosuyla, merkez bankasıyla, üniversitesiyle, bayrağıyla ve de askeriyle bir “Kürdistan Federe Bölgesi!..” Amanallah, buna sinir mi dayanır!

Üstelik sınırın bu tarafında da koca bir Kürdistan varken!..

Ancak sinirler dayanmalı. Eğer dayanmazsa bunun sonu Mazhar Osman’dır, Bakırköy’dür..

Baylar, Kürt varlığına tahammül edilin, gerçeği kabul edin. Kürtler de bir halk, onların da -sizinkinden çok daha eski- bir geçmişi, dilleri, kültürleri, vatanları ve ulusal onurları var. Özgür yaşamak onların da hakkı. Bunun size bir zararı yok. Eğer biri gelir sizin dilinizi yasaklar, bayrağınızı indirir, parlamentonuzu ve merkez bankanızı, üniversitenizi kapatırsa o zaman telaşlanın..

Bu da bizden size bir dost sözü, her ne kadar dost değilsek de!

Yazarın önceki yazılarından:

Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2007