PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
“Hak İçin Haklıdan Yana Olmak”

Mesud Tek

Bilinmesini isterim ki bu yazıyla amacım Alevi hareketi önderleriyle Alevi örgütleri yöneticilerini eleştirmek, onlara akıl vermek değil.

Yazının amacı, bazı yoldaşlarımla birlikte katıldığım Köln mitinginde şahidi olduğum bazı şeylere ilişkin görüşlerimi kendileriyle paylaşmaktır.

Her şeyden önce, bir haftalık gibi kısa bir sürede böylesine kitlesel bir eylemi gerçekleştirdikleri için, AABF ve yöneticilerini kutlamak gerekir.

Yöneticilerin, katılımcıların etnik kimliklerini dikkate alarak Türk bayrağının taşınması konusunda duyarlı ve ileri görüşlü davranmaları da takdiri hak ediyor.

Görevlilerin ikaz ve çabalarına rağmen, miting alanında göze çarpan tek tük Türk bayrağı ile bir iki Atatürk posterini, “bu kadar kusur kadı kızında da olur” deyip hoş görmek, her kitlesel eylemde yaşanan eksikliklerden biri olarak değerlendirmek gerekir.

Yağmura, dondurucu soğuklara rağmen, Avrupa’nın dört bir yanından gelip mitinge katılarak demokratik tepkilerini gösteren yaşlısı genci ve çocuğu ile Alevi kitlesinin gösterdiği duyarlılık ise, her türlü takdire şayandır.

Alevi hareketi liderleriyle paylaşmak istediğim tespitlerime gelince..

Mitinge katılan cıvıl, cıvıl gençlerin, özellikle de genç kızların bir bölümü “Ne mutlu Aleviyim Diyene” diye haykırıyorlardı.

Bu sloganı, gençlerin, bir Alman televizyon kanalında yayınlanan dizide, Alevi inancının aşağılanmasına yönelik tepkisi diye yorumlamak, olayı hafife almak olur.

Söz konusu slogan şimdilik genel kabul görmese de, kulağa hoş gelmesi nedeniyle Aleviler nezdinde genel kabul görmeye aday bir slogandır; tabii eğer önü alınmaz ve başta gençler olmak üzere kitleler sloganın içerdiği tehlikeler konusunda uyarılmazlarsa..

Ki, bu konuda görev, en başta Alevi örgütlerine düşüyor.

“Ne Mutlu Aleviyim Diyene” sloganı, her şeyden önce celladına benzeme tehlikesini içinde barındırmaktadır.

Çünkü, sömürgeci ve inkarcı Türk devletinin üstünde yükseldiği fikri temeli ifade eden “Ne mutlu Türküm Diyene” sloganından esinlenmiştir.

Saygın araştırmacı ve yazar Mehmet Bayrak’ın dediği gibi, Türk devleti resmiyette inkarcı, kendi gizli belgelerinde ise itirafçıdır.

Alevi hareketi liderlerinin de bildiği gibi, Kemalist devletin, belgelerinde itiraf, resmiyette ise inkar ettiklerinden birisi de Aleviliktir.

TC devleti, yerini ettikten sonra, Alevileri inkar etmekle kalmamış, onları asimilasyona tabi tutmuş, Sunileştirmek  için her yola başvurmuştur.

Cemevlerinin yasaklanması, Alevilerin işe alınmalarda, ticarette negatif ayrımcılığa maruz kalmaları, devletin önemli postlarının Türk de olsalar Alevilere kapalı tutulması, din adamlarının sakal ve bıyıklarının kesilmesi, okullarda okutulan ders kitaplarında, Aleviliğin küçük düşürücü, hakaret içeren ifadelerle tanımlanması, başvurulan yollardan bazılarıdır.

Başta Dersim olmak üzere, Alevi köylerine cami yapılması kararı, devletin birlik ve bütünlüğünü korumak amacıyla askeri darbe yapan Kemalist Kenan Evren ve arkadaşlarının döneminde alınmış ve uygulanmıştır.

Listeyi uzatmak gereksiz; Alevilere yönelik uygulamalar yazmakla bitmez.

Ama bilinmesi gerekir ki, bugüne kadar yapılan tüm uygulamalar, bazılarının iddia ettikleri gibi, kendini bilmez bazı softalarla, yeterince Kemalist olmayan ya da Kemalizm karşıtı partilerin eseri değildir.

Maraş katliamıyla ilgili olarak ortaya çıkan bazı belgelerin de gösterdiği gibi, devletin Alevilere yönelik politikasının hayata geçirilmesidir.

Yargısı, brokrasi çarkı, eğitim sistemiyle TC devleti, Türk medyasının yardımıyla toplumu “Türk-İslam sentezi” doğrultusunda oluşturuyor.

Ve görüldüğü, bugüne kadar yaşananların ortaya koyduğu gibi, bu sistem Kürtleri ve Alevileri inkar ve imhayı amaçlıyor.

Bu nedenle, sistemi en veciz biçimde ifade eden “Ne mutlu Türküm Diyene” söylemini anımsatan “Ne mutlu Aleviyim” sloganı, celladına benzeme riskini taşımaktadır.

Alevi hareketinin içine kapanık hale gelmesi, kendini öteki demokrasi güçleriyle inanç gruplarından soyutlama tehlikelerini içermektedir

Celladına tapmanın, celladına benzemenin getirdiği yıkımı, Kürt özgürlük ve demokrasi hareketinin önüne çıkarttığı engelleri, biz Kürtler çok iyi biliyoruz.

Alevilerin de yaşadıklarımızı yaşamalarını istemediğim için, mitingle ilgili söz konusu tespitimi Alevi hareketi liderleriyle paylaşmak istedim.

Paylaşmak istediğim bir başka konu ise katılımcıların AKP’ye yönelik dile getirdikleri.

Miting alanında yapılan sohbetlerden edindiğim intibah, AKP’nin, Alevilere yönelik uygulamaların  sorumlusu olarak görüldüğü yönündedir.

Kanımca bunda, bu partinin “Alevilere yönelik açılımı” ve yol açtığı tartışmaların da etkisi var.

Genel olarak İslam inancının Aleviliği tanımlaması biliniyor.

AKP’nin İslami gelenekten gelen bir parti olduğu da doğrudur, elbette.

Ama, daha öncesi bir yana, 85 yıllık Cumhuriyet döneminde Alevilere yapılanlardan sadece AKP’yi sorumlu tutmak, en azından haksızlıktır, “hak için haklıdan yana olmayı” düstur edinen Alevi inancına da uymamaktadır.

Kaldı ki amacı, niyeti ne olursa olsun AKP, TC hükümetlerinin bugüne kadar yürüttükleri  Alevi politikasının başarısızlığını itiraf eden ilk ve tek hükümettir.

Herkes gibi, Alevi hareketi liderleri de bu gerçeğe gözlerini kapamak yerine, görmeyi tercih etmelidirler.

Görmemiz gereken bir başka gerçek ise, Kürt sorunu ile Alevi sorunu arasındaki ilişkidir.

Her iki kesim de devletin inkar ve imha politikasının hedefleri arasında ilk sırayı almaktadırlar.

Bunun yanı sıra Alevilerin azımsanmayacak bir bölümü Kürttür.

Yani bazı Alevilerin aynı zamanda ulusal kimlikleri de inkar ediliyor; ulusal baskı altında tutuluyorlar.

Kürt Aleviler, Alevi hareketinde önemli bir yere sahipler.
Aynı şey Kürt ulusal demokratik hareketi için de geçerlidir.

Ve tüm bu gerçekler, Kürt ulusal demokratik hareketiyle Alevi hareketi arasındaki kopmaz bağlar bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bu nedenle her iki mücadelenin birbirini anlaması, karşılıklı olarak saygı göstermeleri ve dayanışma ve kalıcı işbirliklerinin yolunu araştırmaları önemlidir.

Bu alandaki çabalara, Almanya Kürdistan Dernekleri Birliği KOMKAR’ın, Alevi toplumunun Alman televizyon kanalına yönelik tavrını destekleyen ve Köln mitingine katılım çağrısı yapan açıklamasında dile getirdiği şu görüşler katkı sunabilir:

“Alevi toplumu aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi güçlerinin önemli bir dinamiğidir; olmak zorundadır. Bir Kürt kurumu olarak Alevi kurumlarına olan desteğimizi bir kez daha yineliyor, Kürt halkının ulusal-demokratik mücadelesi konusunda aynı duyarlılıkla davranacakları beklentilerimizle, demokrasi mücadelesinde omuz omuza yürüme irademizi açık olarak beyan ediyoruz.”

Yazımın başlangıcında dediğim gibi, amacım Köln mitinginde şahidi olduğum bazı şeylere ilişkin görüşlerimi, Alevi hareketi liderleriyle paylaşmaktır.

Eleştirmek hele de akıl vermek diye bir amacım yok.

Eğer bu yazım öyle anlaşılırsa, doğrusu çok üzülürüm.

Yazarın önceki yazılarından:

Sorti, Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan ve Nobel
Baykal’ın Başına Düşen Taş
Samimiyet Sınavı-2
Türkiye Paşalar Cumhuriyeti
PKK Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere ve Kararlılık
Çıkmaz Sokak
Olması Gereken..
Kemalizm İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin Gelişi
Gerginlik Kapıda
Sözcüklerin Önemi!..
Şeyh Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü Masalları
Kıyamet Koparken...
Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007