“Hak İçin Haklıdan
Yana Olmak”
Mesud Tek
Bilinmesini isterim ki bu yazıyla amacım
Alevi hareketi önderleriyle Alevi örgütleri yöneticilerini
eleştirmek, onlara akıl vermek değil.
Yazının amacı, bazı yoldaşlarımla
birlikte katıldığım Köln mitinginde şahidi
olduğum bazı şeylere ilişkin görüşlerimi
kendileriyle paylaşmaktır.
Her şeyden önce, bir haftalık gibi
kısa bir sürede böylesine kitlesel bir eylemi gerçekleştirdikleri
için, AABF ve yöneticilerini kutlamak gerekir.
Yöneticilerin, katılımcıların
etnik kimliklerini dikkate alarak Türk bayrağının
taşınması konusunda duyarlı ve ileri görüşlü
davranmaları da takdiri hak ediyor.
Görevlilerin ikaz ve çabalarına rağmen,
miting alanında göze çarpan tek tük Türk bayrağı
ile bir iki Atatürk posterini, “bu kadar kusur kadı kızında
da olur” deyip hoş görmek, her kitlesel eylemde yaşanan
eksikliklerden biri olarak değerlendirmek gerekir.
Yağmura, dondurucu soğuklara rağmen,
Avrupa’nın dört bir yanından gelip mitinge katılarak
demokratik tepkilerini gösteren yaşlısı genci
ve çocuğu ile Alevi kitlesinin gösterdiği duyarlılık
ise, her türlü takdire şayandır.
Alevi hareketi liderleriyle paylaşmak
istediğim tespitlerime gelince..
Mitinge katılan cıvıl, cıvıl
gençlerin, özellikle de genç kızların bir bölümü
“Ne mutlu Aleviyim Diyene” diye haykırıyorlardı.
Bu sloganı, gençlerin, bir Alman televizyon
kanalında yayınlanan dizide, Alevi inancının
aşağılanmasına yönelik tepkisi diye yorumlamak,
olayı hafife almak olur.
Söz konusu slogan şimdilik genel kabul
görmese de, kulağa hoş gelmesi nedeniyle Aleviler
nezdinde genel kabul görmeye aday bir slogandır; tabii
eğer önü alınmaz ve başta gençler olmak üzere
kitleler sloganın içerdiği tehlikeler konusunda
uyarılmazlarsa..
Ki, bu konuda görev, en başta Alevi örgütlerine
düşüyor.
“Ne Mutlu Aleviyim Diyene” sloganı, her
şeyden önce celladına benzeme tehlikesini içinde
barındırmaktadır.
Çünkü, sömürgeci ve inkarcı Türk devletinin
üstünde yükseldiği fikri temeli ifade eden “Ne mutlu
Türküm Diyene” sloganından esinlenmiştir.
Saygın araştırmacı ve yazar
Mehmet Bayrak’ın dediği gibi, Türk devleti resmiyette
inkarcı, kendi gizli belgelerinde ise itirafçıdır.
Alevi hareketi liderlerinin de bildiği
gibi, Kemalist devletin, belgelerinde itiraf, resmiyette ise
inkar ettiklerinden birisi de Aleviliktir.
TC devleti, yerini ettikten sonra, Alevileri inkar etmekle
kalmamış, onları asimilasyona tabi tutmuş,
Sunileştirmek için her yola başvurmuştur.
Cemevlerinin yasaklanması, Alevilerin
işe alınmalarda, ticarette negatif ayrımcılığa
maruz kalmaları, devletin önemli postlarının
Türk de olsalar Alevilere kapalı tutulması, din
adamlarının sakal ve bıyıklarının
kesilmesi, okullarda okutulan ders kitaplarında, Aleviliğin
küçük düşürücü, hakaret içeren ifadelerle tanımlanması,
başvurulan yollardan bazılarıdır.
Başta Dersim olmak üzere, Alevi köylerine
cami yapılması kararı, devletin birlik ve bütünlüğünü
korumak amacıyla askeri darbe yapan Kemalist Kenan Evren
ve arkadaşlarının döneminde alınmış
ve uygulanmıştır.
Listeyi uzatmak gereksiz; Alevilere yönelik
uygulamalar yazmakla bitmez.
Ama bilinmesi gerekir ki, bugüne kadar yapılan
tüm uygulamalar, bazılarının iddia ettikleri
gibi, kendini bilmez bazı softalarla, yeterince Kemalist
olmayan ya da Kemalizm karşıtı partilerin eseri
değildir.
Maraş katliamıyla ilgili olarak ortaya
çıkan bazı belgelerin de gösterdiği gibi, devletin
Alevilere yönelik politikasının hayata geçirilmesidir.
Yargısı, brokrasi çarkı, eğitim
sistemiyle TC devleti, Türk medyasının yardımıyla
toplumu “Türk-İslam sentezi” doğrultusunda oluşturuyor.
Ve görüldüğü, bugüne kadar yaşananların
ortaya koyduğu gibi, bu sistem Kürtleri ve Alevileri
inkar ve imhayı amaçlıyor.
Bu nedenle, sistemi en veciz biçimde ifade
eden “Ne mutlu Türküm Diyene” söylemini anımsatan “Ne
mutlu Aleviyim” sloganı, celladına benzeme riskini
taşımaktadır.
Alevi hareketinin içine kapanık hale gelmesi,
kendini öteki demokrasi güçleriyle inanç gruplarından
soyutlama tehlikelerini içermektedir
Celladına tapmanın, celladına
benzemenin getirdiği yıkımı, Kürt özgürlük
ve demokrasi hareketinin önüne çıkarttığı
engelleri, biz Kürtler çok iyi biliyoruz.
Alevilerin de yaşadıklarımızı
yaşamalarını istemediğim için, mitingle
ilgili söz konusu tespitimi Alevi hareketi liderleriyle paylaşmak
istedim.
Paylaşmak istediğim bir başka
konu ise katılımcıların AKP’ye yönelik
dile getirdikleri.
Miting alanında yapılan sohbetlerden edindiğim
intibah, AKP’nin, Alevilere yönelik uygulamaların sorumlusu
olarak görüldüğü yönündedir.
Kanımca bunda, bu partinin “Alevilere
yönelik açılımı” ve yol açtığı
tartışmaların da etkisi var.
Genel olarak İslam inancının
Aleviliği tanımlaması biliniyor.
AKP’nin İslami gelenekten gelen bir parti
olduğu da doğrudur, elbette.
Ama, daha öncesi bir yana, 85 yıllık
Cumhuriyet döneminde Alevilere yapılanlardan sadece AKP’yi
sorumlu tutmak, en azından haksızlıktır,
“hak için haklıdan yana olmayı” düstur edinen Alevi
inancına da uymamaktadır.
Kaldı ki amacı, niyeti ne olursa olsun AKP, TC
hükümetlerinin bugüne kadar yürüttükleri Alevi politikasının
başarısızlığını itiraf
eden ilk ve tek hükümettir.
Herkes gibi, Alevi hareketi liderleri de bu
gerçeğe gözlerini kapamak yerine, görmeyi tercih etmelidirler.
Görmemiz gereken bir başka gerçek ise,
Kürt sorunu ile Alevi sorunu arasındaki ilişkidir.
Her iki kesim de devletin inkar ve imha politikasının
hedefleri arasında ilk sırayı almaktadırlar.
Bunun yanı sıra Alevilerin azımsanmayacak
bir bölümü Kürttür.
Yani bazı Alevilerin aynı zamanda
ulusal kimlikleri de inkar ediliyor; ulusal baskı altında
tutuluyorlar.
Kürt Aleviler, Alevi hareketinde önemli bir
yere sahipler.
Aynı şey Kürt ulusal demokratik hareketi için de
geçerlidir.
Ve tüm bu gerçekler, Kürt ulusal demokratik
hareketiyle Alevi hareketi arasındaki kopmaz bağlar
bulunduğunu ortaya koyuyor.
Bu nedenle her iki mücadelenin birbirini anlaması,
karşılıklı olarak saygı göstermeleri
ve dayanışma ve kalıcı işbirliklerinin
yolunu araştırmaları önemlidir.
Bu alandaki çabalara, Almanya Kürdistan Dernekleri
Birliği KOMKAR’ın, Alevi toplumunun Alman televizyon
kanalına yönelik tavrını destekleyen ve Köln
mitingine katılım çağrısı yapan açıklamasında
dile getirdiği şu görüşler katkı sunabilir:
“Alevi toplumu aynı zamanda Türkiye’deki
demokrasi güçlerinin önemli bir dinamiğidir; olmak zorundadır.
Bir Kürt kurumu olarak Alevi kurumlarına olan desteğimizi
bir kez daha yineliyor, Kürt halkının ulusal-demokratik
mücadelesi konusunda aynı duyarlılıkla davranacakları
beklentilerimizle, demokrasi mücadelesinde omuz omuza yürüme
irademizi açık olarak beyan ediyoruz.”
Yazımın başlangıcında
dediğim gibi, amacım Köln mitinginde şahidi
olduğum bazı şeylere ilişkin görüşlerimi,
Alevi hareketi liderleriyle paylaşmaktır.
Eleştirmek hele de akıl vermek diye
bir amacım yok.
Eğer bu yazım öyle anlaşılırsa,
doğrusu çok üzülürüm.
Yazarın
önceki yazılarından:
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|