Türk Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
Mesud Tek
Uzun bir süredir gündeminin ilk sırasında yer alan
turban yasağına ilişkin tartışmalar,
Türkiye’nin siyasal hayatına tutulan bir ayna gibi.
Tüm pislikleri, riyakarca tavırları, çifte standart
ve kaypaklıkları, amaca ulaşmak amacıyla
atılan siyasi taklaları, aynada görmek mümkün.
Değim yerindeyse turban tartışmaları
turnusol kağıdı gibi.
Laik ile laikçiyi, iyi ile kötüyü, “sözde”si ile gerçek demokratı
birbirinden ayırıyor.
Kimlerin ilkesel davrandığını, kimlerin
bir saat içinde bin takla attığını açığa
çıkartıyor.
Bugüne kadar dost olanları, dayanışma içinde
bulunanları birbirinden ayırıyor, yeni dengeler
oluşturuyor.
Siyasal yaşamdaki bu derin yarılma kendisini en
çok basın alanında gösteriyor.
Yarılmanın her iki yanında yer alan medya,
meslek ahlakın habersiz davranıyor, belden aşağı
vuruyor.
Yazılıp çizilenler, televizyonlarda yayınlanan
programlar, haberler ve haberlerin sunuş tarzı,
bir kısım medyanın içinde bulunduğu sefil
durumu gözler önüne seriyor; çifte standarttın bu medyanın
vazgeçilmezleri arasında olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Bir kısım medyanın, turban yasağının
kaldırılmasını desteklemek amacıyla
yapılan bir eylemden ekranlara yansıyan sahnelere
yönelik tepkisi, tam bir ikiyüzlülük.
Eyleme katılan, üzerine “ya Allah”, “Allah-u Ekber”
yazılı turbanlar giydirilmiş kız çocuklarını
defalarca ekrana taşıyan medya da, çocukları
propaganda malzemesi olarak kullanıyor.
Tıpkı onlara, amaçları uğruna turban giydiren
anne-babaları gibi..
Turban giydirilmiş bebeleri bıktıracak kadar
ekrana getirenler, gazete sayfalarına taşıyanlar,
yaptıklarını unutmuşa benziyorlar.
Aynı medya daha birkaç ay önce düzenlenen “Cumhuriyet”
ve “Bayrak” mitinglerine asker kıyafeti giydirilmiş,
yüzüne Türk bayrağı resmedilmiş çocukları
büyük bir gururla ekranlarına ve gazete sayfalarına
yansıtıyordu.
O zaman çocukların propaganda malzemesi olarak kullanılmasına
karşı sert eleştirilerde bulunan medya organları,
çocuklara turban takılması karşısında
dut yemiş bülbül gibi, tam bir suskunluk içinde.
Ya da Türk medyasının meşrebine uygun davranıyorlar,
nalıncı keseri gibi kendine yontuyorlar, çifte standarttan
el edemiyorlar.
Elbette, çocukların propaganda malzemesi olarak kullanılması,
herkesin karşı çıkması gereken, kabul
edilemez bir suç.
Çocukların ulvi, insani amaçlarla da olsa propaganda
malzemesi olarak kullanılmasına karşı
çıkılmalıdır; turban takılsa da,
asker üniforması, gerilla kıyafeti giydirilse de,
ellerine Kuran, Türk bayrağı, Ala Rengin verilse
de..
**
“Haber hayattır”, “medyanın görevi halkı bilgilendirmektir”
denir.
Ama bu tarif Türkiye’ye uymaz.
Türk medyası, halkı bilgilendirmekten ziyade uyutmakla
meşguldür.
Türk medyası nankör değildir, sözünün eridir.
Ekmeğini yediği kesimin kılıcını
çeker.
Onların çaldığı minareye kılıf
uydurmak da; zora düştüklerinde onları kurtarmak
da medyanın görevleri arasındadır.
Bunun için yandaş televizyonların birinde bir sohbet
toplantısı düzenlenir.
Toplantıya katılan kişiye, konuya ilişkin
soru sorularak, “halk gelişmeler hakkında bilgilendirilir”..
Ama sorular, gerçeği açığa çıkartmaktan
ziyade, gözden kaçırtmaya yöneliktir.
Sorular özenle seçilir, konuşmacının cevaplandırmakta
zorlanacağı sorulardan özellikle kaçınılır.
Değim yerindeyse şike sorularla çalınan minareye
kılıf hazırlanır.
Ki, benzer bir toplantı ATV televizyonunda TC Başbakanı
Erdoğan için düzenlendi.
Başbakan’a soru soran gazeteciler meslekten yetişme,
dirsek çürüten saç ağartan kişiler.
Ama sorularının mesleki yeteneklerine uygun olduğunu
söylemek mümkün değil.
Başkalarını bilmem, ama ben daha farklı
sorular bekliyordum.
Üstatların, halkın gerçekler konusunda aydınlanması
için, sorularıyla TC Başbakanını sıkıştırmalarını
arzu ediyordum.
Doğrusunu söylemek gerekirse hayal kırıklığına
uğradım.
Ve binlerce kişinin de benim gibi hayal kırıklığına
uğradıklarını düşünüyorum.
Örneğin, TC Başbakanı Ergenekon Operasyonları
ilgili bir soruya verdiği cevapta, “gideceği yere
kadar gidecek” dedi.
Üstatlardan hiç biri “iyi ama siz Şemdinli Olayları
esnasında aynı şeyleri söylediniz” demedi.
Oysa, aynı kişiler, gazete köşelerinde benzeri
soruları defalarca dile getirmişlerdi!..
Öyle anlaşılıyor ki usta kalemlerin Başbakan
karşısında nutku tutuluyor!..
28 Şubat sürecinde görevinden alınan Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent
Orakoğlu ile gazeteci Şamil Tayyar çok ciddi iddialarda
bulunuyorlar.
Başbakan’ın, Ergenekon’un başındaki kişiyi
bildiğini söylüyorlar; Abdullah Öcalan’ın da bu
örgütün bir parçası olduğunu dile getiriyorlar.
Üstatlar, Başbakan ile bir araya gelmeyi fırsat
telakki edip tabu sayılan konuyla ilgili sorular soracaklarına,
üç maymunları oynamayı tercih ediyorlar.
Acaba, üstatlar Başbakan’ın hitabet sanatından,
öfke ve hiddetinden mi çekiniyorlar?
Yoksa Erdoğan’ın “efendiler, efendiler kendinize
gelin, ben bu ülkenin başbakanıyım, bana bu
tür soruları soramazsınız” deyip azarlanmaktan
mı korkuyorlar?
Çünkü Başbakan son günlerde çok hiddetli ve de öfkeli
ve de önüne geleni azarlıyor!..
Türk medyasının önde gelen üstatları Erdoğan’ı
düştüğü zor durumdan kurtarmak amacıyla şike
sorular sordukları kimsenin gözünden kaçmadı.
Bir de Türkiye’de devletin derinlikleri ve Kürt sorununa
ilişkin tabuların ne kadar dokunulmaz olduğu..
Yazarın
önceki yazılarından:
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|