Kara Harekatı ve Acı Gerçeklerimiz
Mesud Tek
Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik son kara saldırısına
ilişkin tartışmalar devam ediyor.
Konuya ilişkin çok şeyler söylendi, söyleniyor,
söylenecek..
Uluslar arası planda etkin devletler, kurum ve kuruluşlar
da konuya ilişkin görüşlerini belirtiyor, tavırlarını
yansıtıyorlar.
Kürdistanlı örgütler de yayınladıkları
bildiri, yaptıkları açıklama ve düzenledikleri
eylemlerle, Türk devletinin işgalci saldırısını
protesto ediyorlar; Güney Kürdistan Hükümeti’ne olan dayanışmalarını
dile getiriyorlar.
Ama yine de konuya ilişkin onlarca soru sormak mümkün.
Soruların hepsine mantıklı, bir birini tamamlayan
cevaplar bulmak ise, oldukça zor.
Çünkü değim yerindeyse sorun, içinde bir hayli bilinmeyeni
barındıran bir denklem haline geldi; geliyor.
Konuya ilişkin görüşlerimi aklımın erdiği,
dilimin döndüğü kadar, okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Hiç kuşkusuz bu durumun başta gelen nedeni, sorunun
yaşandığı bölgenin özellikleri, yani Ortadoğu’nun
yapısı.
Ortadoğu’da sorunlar, kedinin oynadığı
yün yumağı gibi hemen girift bir hale geliyorlar.
Çünkü bu bölge çok renkli ve çok sesli yapısının
yanı sıra, güçlü devletler arasında yoğun
çıkar çatışmalarına da ev sahipliği
yapıyor.
Ama tüm bunlara rağmen, son kara harekatının
bir kez daha ortaya koyduğu, bugünden yarına değişmeyen
bazı gerçekler var.
Ki, gerçeklerden bazıları, acı olmalarının
yanı sıra, ulusal kurtuluş mücadelemizin durumunu
da gözler önüne seriyor.
Her şeyden önce, “geliyorum” diyen, güle oynaya gelen
son kara harekatının da başta gelen amacı,
Güney’deki ulusal demokratik yapının güçlenip, gelişmesini
engellemek.
PKK’nin bölgedeki üsleri bu kez de bahane.
Ne yazık ki bu gerçeklerin farkında olan Kürtleri,
yine bir kara harekatı bir araya getirdi.
Oysa harekat öncesinde, Kürdistanlı örgütlerin hem ülkede
hem de ülke dışında, ortaklaşa yapabilecekleri
çok şeyler vardı.
Kürdistanlı güçlerin ortaklaşa yapabilecekleri
kara harekatını engelleyebilir miydi?
Bilinmez.
Ama bilinen bir gerçek var.
Yurtseverlerin ortak tavrı, Türk devletine elini kolunu
sallayarak operasyon yaptırmazdı; TC’yi yurtdışında
yalnızlığa iterdi.
Oysa bu gün Avrupa başta olmak üzere, uluslararası
arenada TC’ye yönelik ciddi ve yaptırım tehdidi
içeren bir karşı çıkıştan bahsedilemez.
Ve kara harekatı ABD’nin onayı, bilgisi ve desteği
dahilinde yapılıyor ve sürdürülüyor.
Merkezi Irak Hükümeti’nin, sorumlu bir iktidar gibi davrandığını,
harekattan rahatsızlık duyduğunu söylemek ise
mümkün değil.
Merkezi hükümette yer alan bazı Arap gurupları,
utamasalar eğer, zil çalıp oynayacaklar.
Irak hükümetinin bu tavrı, Türkiye ile imzaladığı
anlaşmanın, Kürtlerden saklanan bazı maddeleri
de içerdiğini ortaya koyuyor.
Değim yerindeyse, TC’nin eli uluslararası arenada
daha güçlü.
Durumun bu noktaya gelmesinde, ABD ile Güney Kürdistan Hükümeti
arasındaki ilişkilerde yaşanan kısmi soğukluğun
da etkisi var.
Söz konusu kısmi soğukluğa yol açan nedenler
arasında Kerkük sorunu, petrol ve federasyon yasası,
başta BAAS partisi üyeleri olmak üzere Suni Arap gruplara
yönelik tavır farklılıkları bulunuyor.
1 Mart Tezkeresi sonrası bozulan ABD-Türkiye ilişkilerinin
giderek düzelmesini de unutmamak gerekir.
Özcesi, ABD, Güney Kürdistan ve Türkiye arasındaki siyasi
denge, giderek TC’nin lehine değişiyor.
Bunda, PKK’nin bölgede var olan üslerinin etkisi, azımsanmayacak
kadar büyük.
Güney Kürdistan Siyasi Önderliği’nin, başta İran
ve Türkiye olmak üzere, komşuları ve ABD ile sorunlar
yaşamasının nedenleri arasında PKK’nin
bölgedeki askeri varlığı da bulunuyor.
Bir başka ifadeyle, PKK’nin Güney Kürdistan’daki kampları,
bu parçadaki ulusal kazanımlar için giderek daha fazla
tehlike haline geliyor.
Buna bir de PKK’nin son dönemde Güney Kürdistan’ın başta
gelen iki gücüne, özellikle de YNK ve lideri Mam Celal Talabani’ye
yönelik sorumsuzca saldırısı eklenince durumun
vehameti daha bir açığa çıkıyor.
Güney’de, PKK ile Güneyli Kürtler arasındaki gerginliğin
sıcak çatışmaya dönüşmesi riski, giderek
büyüyor.
Bu nedenle, TC’nin Güney’i işgaline karşı
çıkan yurtseverler, bu riski azaltmak ve ortadan kaldırmak
için de harekete geçmeli, elini taşın altına
koymalıdırlar.
Yapılacaklar ise bellidir; dünden bugüne değişmemiştir.
PKK, Güney’deki varlığının bu parçadaki
ulusal kazanımları tehlikeye attığının
bilincine varmalı ve buna uygun bir davranış
içine girmelidir.
Bir başka ifadeyle, PKK “Güney’i TC için Vietnamlaştırma
stratejisi”nden vazgeçmelidir.
Öte yandan Güney’i savunacak mevziler, Diyarbekir’de, Mehabad
ve Qamışlo’da kazılmalıdır.
Her parçadaki örgütler, sadece felaket ve saldırı
anında değil, her zaman bir araya gelebilecek bir
yapı oluşturma görevini artık ertelememelidirler.
Dört parçadan örgütleri bir araya getiren ulusal bir yapı,
bugün her zamandan daha elzemdir.
Her parçadaki örgütler iş ve güç birliği yapmadıkça,
tüm parçalardaki örgütleri bir araya getiren bir yapı
oluşturulmadıkça, bir felaket anında bir araya
gelmek, kaderimiz olmaya devam edecektir.
Yazarın
önceki yazılarından:
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|