Türk dış
politikasının rüşvetleri…
Kemal Burkay
Biz Kürtler Türk dış politikasının rüşvetlerini
iyi biliriz. İnsan hakları ve benzer nedenlerle
Kürtlerden yana zaman zaman tavır belirleyen, Türkiye’nin
zulmüne işkencesine karşı eleştirici bir
tavır takınan, bunu şu veya bu ölçüde uluslararası
platformlara yansıtan ülkeleri vazgeçirmek, susturmak
için Türkiye’nin elindeki araçlardan biri ekonomik ve ticari
boykotlarsa, diğeri bu türden rüşvetlerdir.
Örneğin İtalya’nın ya da Fransa’nın bu
konuda fazla mı sesi çıkıyor? Onlara karşı
kampanyalar açılır, malları boykot edilir…
İngiltere mi sorun çıkarıyor? Yüklü bir helikopter
ihalesi başka bir ülkeye aktarılır.
Almanya’dan panzer alınır, onlar vermezse diğer
ihalelerde Alman firmaları dışlanır…
Duruma göre Amerikalılarla veya Ruslarla pazarlık
yapılır…
İsveç’in bu konuda fazla mı sesi çıkıyor?
Orayla bir metro sözleşmesi yapılır…
Bu mekanizmalar bayağı işe yarar. Bir bakarsınız
ki bu ülkelerin yöneticileri ”ulusal çıkarlar” hatırına
Kürtler konusunda, ya da Türkiye’de insan haklarının
çiğnenmesi karşısında sus pus olmuşlar..
Ne demeli, dünya böyledir! İnsan haklarının,
hümanizmin vb. laf ve kaygıların hükmü cüzdanların
etkilendiği yere kadardır. Kürtlerin ve Türkiye’de
insan hakları güme giden ötekilerinse buna karşılık
yapabilecekleri fazla bir şey yok. Onlar çok çok söz
konusu ülkelerin demokratik kamuoyunu etkileyebilir, onlar
eliyle hükümetler üzerinde bir baskı unsuru oluşturabilirler.
Ama bu unsurun etkisi de yine yönetici azınlığın
ve onun temsil ettiği kapitalizmin, emperyalizmin çıkarlarının
olumsuz etkilendiği yere kadardır. Kimse babamızın
oğlu değil!
Evet biz Kürtler bu boykot ve rüşvet mekanizmasını
iyi biliriz. Türk devleti bize haklarımızı
ve özgürlüklerimizi vermemek için tüm dünyayla adeta savaş
halindedir. Oraya kızar, buraya öfkelenir, habire boykotlar
yapar ve habire rüşvetler verir! Asıl düğümü
çözüp rahatlamak içinse hiçbir adım atmaz; bu alanda
inatla, ısrarla ayak diretir.
Diyebilirim ki, Kürt sorunu herkese yarar da bir tek biz
Kürtlere yaramaz..
Kürt sorunu bu alanda tek örnek değil, Ermeni sorunu
da böyledir.
Türkiye yıllardır, Ermeni soykırımı
tezinin başka ülkelerde onay bulmasını engellemek
için akla karayı seçer. Benzer öfkeleri, tehditleri açığa
vurur, boykotlara girişir, ya da rüşvetler verir.
Bütçesinden ayırdığı açık-gizli fonlarla
birhayli masrafa girer, lobi çalışmaları yapar…
Buna rağmen, bu alandaki ”olumsuz” gelişmeleri
tümden önleyemez. Şimdiye kadar bir dizi ülkenin parlamentoları
Ermeni soykırımının yapıldığını
kabul eden kararlar aldılar.
Bu konu yıllardır ABD Kongresi’nin de gündemine
gelir. Türkiye bu nedenle de her yıl hop oturup hop kalkar.
Başbakanlar, dışişleri bakanları
dahil, dipolomatik heyetler; basından, işveren çevrelerinden
yedek güçler devreye girer; yönetimi ve Kongre’yi caydırmak
için ABD’ye koşturur. Günler ve aylar boyu asaplar gerilir…
Sonuçta bir yıl daha bu varta atlatılır.
Ama vartanın atlatılması bedelsiz değildir.
Çoğu zaman yüklü ticari rüşvetler sayesindedir.
Bunun bedeli onmilyarlarca doları bulan askeri alımlar,
ihalelerdir.
Ayrıca, dış politikanın biraz daha Amerikan
güdümüne girmesidir…
İsrail’le diplomatik ve ekonomik alanda sağlanan
iyi ilişkiler ve güvenlik işbirliğidir… Çünkü
vartanın atlatılması, hemen her keresinde ABD’deki
güçlü Yahudi lobisi sayesindedir ve bu da karşılıksız
değildir…
Yahudi lobisi, hem soykırımı kendi tekelinde
tutmak ister, yani bencil bir tutumla, dünya kamuoyunda salt
yahudilere karşı işlenmiş sayılmasında
yarar görür, hem de bu iyiliği, İsrail’le ilgili
olarak diplomasi, ekonomi ve güvenlik alanlarında bir
değere çevirir. Bir bakıma, İsrail’i Ortadoğu’da
yalnızlıktan kurtarır, Türkiye gibi önemli
bir İslam ülkesini ona destek haline getirir…
Evet, Kürt sorununda olduğu gibi, Ermeni sorununu da
çağdaş yöntemlerle, uygar bir topluma yaraşır
biçimde çözemeyen, yani gerçekleri kabul edip Ermeni halkından
özür dilemeyen, yaraları sarmaya yanaşmayan Türkiye,
uluslararası planda habire başkalarına, özellikle
de ABD ve İsrail’e rüşvetler verir, dış
politikada güdümlü duruma düşer…
Bu kez de “dünya böyledir” demeyeceğim; çünkü Kürt sorununu
da, Ermeni sorununu da uygarca çözmek mümkün. Bunu dünyada
yapanlar var.
Örneğin kendi etnik kökenli sorunlarını, ilgili
halklara ve uluslara federasyon ya da otonomi tanıyarak,
ya da düpedüz ayrılma haklarına saygı göstererek
çözmüş onlarca devlet ve ülke var…
Soykırımı da kabul etmiş, bu alanda kendi
tarihi ile yüzleşmiş, bundan utanç duyan ve bunu
yüreklice dile getiren Almanya gibi bir ülke var…
Evet, Ermeni meselesi de, Ermenilerden başka çoklarına
yarıyor…
ABD de içinde, kimi devletler, tüm bu çıkar hesaplarıyla,
Hıristiyan bir halk olmasına rağmen, Ermenilere
karşı yapılmış bu büyük soykırımı
görmezden geliyorlar, ya da susmayı tercih ediyorlar.
İşin ilginci, bunlar içinde, kendi halkı da
soykırıma uğramış, yaraları
hala taze olan İsrail de var. Üstelik İsrail, Türkiye
ile ilişkilerini bozmamak için kendisi Ermeni soykırımını
tanımazken, güçlü lobisi sayesinde yıllardır
ABD’yi de böylesi bir karar almaktan alıkoyuyor..
Dünyanın gerçeği böyle, çıkarlar acımasızdır!
Ama bu oyun bir yere kadardı, diğer bir deyişle
çıkarlar uzlaştığı sürece idi. Son
günlerde, İsrail ve Yahudi lobisiyle Türkiye arasındaki
bu al gülüm ver gülüm ilişkisinin sarsılmaya başladığı
görülüyor. ABD’deki Yahudi lobisini temsil eden iki büyük
örgüt bu yıl, Ermeni soykırımını
kabul ettiklerini belirten açıklamalarda bulundular.
Bu yüzden Türkiye’nin egemen çevrelerinde şafak attı…
Bu değişimin sebebi ne derseniz, bu konuda rivayetler
muhtelif. Kimine göre son yıllarda Türkiye’de artan ABD
ve Yahudi düşmanlığı, İsrail karşıtlığı..
Yahudi lobisini denetleyenler, ”madem öyle, biz neden Türkiye’ye
bu kıyağı yapmaya devam edelim?” demiş
oluyorlar.. Kimine göre Türkiye’nin enerji konusunda ve başka
alanlarda İran’a yanaşması; bu durum ABD’yi
öfkelendiriyor. Bunların yanı sıra, bizzat
söz konusu Yahudi örgütleri içinde Ermeni soykırımını
inkar gibi etik dışı tavra karşı
son dönemde entellektüel çevrelerde ve bizzat bu örgütlerin
saflarında artan ve onların güvenilirliklerini törpüleyen
tepkiler…
Bunların tümünün de son tavır değişikliğinde
etkisi olabilir. Bir başka deyişle, bu değişikliğe
yol açan ilkesel bir tutumdan çok, yine çıkar ve denge
hesaplarıdır…
Hatta, son olarak, Dışişleri Bakanı Gül’ün
önerisi özerine Sezer tarafından, Yahudi kökenli Türkiyeli
iş adamı Jak Kamhi’ye verilen ”Devlet Üstün Hizmet
Madalyası” da para etmedi. Besbelli bu madalya, Yahudi
lobisini ve İsrail’i memnun etmek için bir jestti.. (Ne
ilginçtir ki, AKP’ye ve Erdoğan ile Gül’e çoktandır
rest çeken, DTP temsilcileriyle görüşmeyi reddeden Sezer
”ulusal çıkarlar”adına bu işte hiçbir sorun
çıkarmadı…)
Bu durumda, Ermeni soykırımıyla ilgili tasarı
bu kez ABD kongresinden rahatlıkla geçebilir. Ama bu
ihtimal güçlü olsa da kesin değil; çünkü daha ne pazarlıklar
olacağını, nelerin alınıp verileceğini
bilmiyoruz..
Söz konusu tavır değişikliği, İsrail
ve Yahudi lobisi tarafından, hatta belki aynı zamanda
ABD yönetimi tarafından, Türkiye’ye yönelik bir gözdağı
da olabilir. Hani, ”ayağını denk al!” anlamında..
Görünen o ki Yahudi lobisi, yaptığı açıklamalara
karşın, tasarıya destek verip vermeme konusunda
kapıyı açık bırakıyor. Kapının
sonunda ne halde olacağı Türkiye’nin vereceği
tavizlere bağlı.
Türkiye Ermeni sorunu konusunda da uygar ve çağdaş
bir tutum takınmadığı sürece bu alanda
başı daha çok ağrıyacak, daha çok rüşvetler
verecek demektir…
Yazarın önceki yazılarından:
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç
sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|