Nasıl bir anayasa? –
2
Kemalizm ayak
bağı oldu
Kemal Burkay
Bir önceki yazımda ”Türkiye için demokratik bir anayasa
başlıca neleri içermelidir, diğer bir deyişle
bugün için bu ülkeye ve topluma gerekli olan temel yasal düzenlemeler
ne?” diye sormuş ve temel önemdeki beş konu üzerinde
durmuştum. Bunlardan birincisi Kemalizme ilişkindi.
Bu konuda şöyle demiştim:
Türkiye’nin demokratikleşmesi, her şeyden
önce Kemalist ideolojiden ve buna uygun kurumlaşmadan
kurtulmasını gerektirir. Her ideoloji,
başlangıçta ilerici de olsa zamanla, değişen
topluma uyum sağlayıp yenilenmedikçe eskir, tutuculaşır.
Kemalizm ise başından beri ırkçı bir milliyetçilik
üzerine temellenmiştir. Gerek bu yönüyle, gerek topluma
düşünce, dil, kültür ve inanç alanlarında, kılık
kıyafette, yaşam tarzında tek biçim dayatmakla,
faşizme çok benzer bir sistemdir.
Kökenini İttihat ve Terakki’den alan Kemalizm,
Türkiye’nin düşünce hayatının ve demokratikleşmesinin
önündeki başlıca engellerden biridir. Türkiye
bu kabuğu kırmadıkça düşünce ve kültür
yaşamında özgürleşemez, hayat tarzı ve
kurumlaşma alanında da demokratik
çoğulculuğa ulaşamaz.
Kemalizm, ülkenin ve toplumun gerçeklerini göz önüne almayan,
tekçi bir dünya görüşüdür. Ülkenin tarihini, toplumun
dil, kültür, inanç alanındaki farklı renklerini,
yani çoğulculuğu göz önüne almaz, yok sayar ve yok
etmeye çalışır. Ülkeyi boydan boya, ”Türklerin
yurdu” anlamında ”Türkiye” sayması bir yana, herkesi
Türk sayar, topluma, üniforma giydirir gibi tek biçim vermeye
çalışır: Tek ulus (Türk), tek dil (Türkçe),
tek din (Sünni Müslümanlık), tek bayrak, vb…
Kemalizm bir kışla ideolojisidir. Böyle bir ideolojiyle
biçimlenen sistemin, farklı kökenden, dilden, inançtan
insanlara, hatta bir bütün olarak yurttaşlarına
eşit hak ve özgürlükler tanıması, böyle bir
anlayışla yönetilen ülkenin demokratik olması
mümkün değil.
Kemalist ideoloji 1982 Anayasası’na egemendir. (Gerçi
daha öncekiler için de durum farklı değildi.) Bu
anayasanın ”başlangıç” bölümü şöyle başlar:
”Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını
ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen
bu anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder
ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik
anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda…”
Daha sonra şöyle der: ”Hiçbir faaliyetin Türk milli
menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti
ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün
tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği,
ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında
korunma göremiyeceği…”
Benzer bir anlayış, bu anayasanın 4. madde
ile değiştirilemez denen ilk üç maddesinde de dile
getirilmiştir. 2. Maddede ”Atatürk milliyetçiliği”
ile ”başlangıçta belirtilen ilkelere” atıfta
bulunuluyor. 3. Maddede ise şöyle deniyor:
”Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür,
dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay
yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı ”İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.”
Görüldüğü üzere, vatan ”Türk vatanı”, millet ”Türk
milleti”, devlet ”Türk devleti” olarak nitelenmiş, hem
ülke nüfusunun üçte birini oluşturan, coğrafya olarak
da Türkiye’nin mevcut yüzölçümünün üçte birinde, Kuzey Kürdistan’da
binlerce yıldan beri, yani Türkler daha bu topraklara
ayak basmadan önce burada yaşayan, buranın yerli
halkı olan Kürtler, hem de Türklerin dışındaki
öteki halklar yok sayılmıştır.
Bunun yanı sıra, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı
ve onun ”ilke ve inkılapları” topluma dayatılmış;
”Atatürk medeniyetçiliği”, ”Türk milli menfaatleri”,
”Türklüğün tarihi, manevi değerleri” mutlaklaştırılmış
ve hiçbir faaliyetin bunlara karşı olamıyacağı
söylenmektedir…
Böyle bir anlayışın ülkede düşünce ve
tartışma özgürlüğüne izin vermeyeceği
açık. Yani ”Atatürk milliyetçiliği”, ”Türk milli
menfaatleri”, ”Türkçülük tarihi, manevi değerleri” vs
vs… neyin nesi iseler veya yöneticiler, savcılar, -askerler
tabi- onları nasıl anlayıp yorumluyorlarsa,
herkes de ona uygun davranmak zorunda.. Böyle bir anlayış
düşünce özgürlüğünü klişeler içinde boğar,
okullarda ezberci yetiştirir ve toplumu bir papağana
çevirir.. Bu ülkede de zaten böyle olmuştur..
Böyle bir durumda siz ”Atatürk ilke ve inkılapları”
veya söz konusu ”Türklük değerleri” ile uyuşmayan
herhangi bir öneride bile bulunamazsınız. Ülke ve
toplum için farklı seçenekler öneremezsiniz. Bütün bunlar
suç sayılıp savcıların ve polisin yakanıza
yapışmasına yol açar. Şimdiye kadar da
zaten hep böyle olmuştur..
Böylesi bir anlayış tarihi gerçeklerle bağdaşmaz;
onun için de tarihi değiştirmeye, çarpıtmaya
kalkar. ”Türk Tarih Tezi” adındaki, bilimsellikle hiçbir
ilgisi olmayan, masalı efsaneyi andıran uyduruk
ve gülünç tez bunun ürünüdür. Anadolu’nun ve Kürdistan’ın
tarihi ve coğrafi adlarını (kentlerin, köylerin,
göl ve ırmakların, dağların, hatta insanların
adını) değiştirme çabası bundandır.
Böyle bir anlayış toplumsal gerçeklerle çelişir.
Nitekim, ”tek millet” iddiasıyla Kürtlerin yanı
sıra Çerkezler, Lazlar, Araplar, Rumlar, Ermeniler ve
ötekiler, yani Anadolu’nun halklar mozayiği yok sayılmış,
yok edilmek istenmiştir. ”Tek dil” adına, ”Güneş
Dil Teorisi” denen ve Türkçeyi tüm dillerin anası gösteren
gülünç tez ileri sürülmüştür.
Başka halkların varlığını,
tarihini, dilini, yani kimliğini yok sayan ve onlara
hak tanımayı reddeden böylesi bir anlayış,
ister istemez, ırkçılığa, baskıya,
teröre varır. Türk Devleti de 84 yıl boyunca tam
bunu yapmış, işi dil yasaklamaya kadar götürmüş,
kültür kırımında bulunmuş, Kürt halkının
direnişi karşısında ise işi soykırıma
vardırmıştır.
Böyle bir ülkenin demokratikleşmesi, gelişmesi,
çağdaşlaşması beklenebilir mi?
Kısacası, Kemalizm başından beri gerçeklere
ters düşen, ırkçı-şoven bir ideoloji olarak
egemen güçlerin elinde acımasız bir baskı aleti
olmuş ve ülkenin gelişmesinin, çağdaşlaşmasının
önünde ciddi bir engele dönüşmüştür.
Türkiye Kemalist ideoloji dayatmasından kurtulmadıkça
demokratikleşemez, barışa ulaşamaz.
Yeni Anayasa bunun için bir fırsattır, değişime
yolu açabilir. Ama bu mümkün mü? Ne yazık ki bu iş
zor görünüyor. Prof. Zafer Üskül’ün -ki Erdoğan tarafından
yeni sivil anayasayı hazırlama vaadiyle siyasete
çağrılmıştı ve AKP saflarında
milletvekili oldu- hazırladığı taslakta
bu konu doğru biçimde ele alınmış, ideolojiden
arınmış bir anayasa önerilmişti. Prof.
Üskül, anayasada Kemalizm ideolojisinin yansımaları
olan terim ve ifadelerin yer almasının gereksiz
olduğunu belirtmiş ve şöyle demişti:
”Anayasanın başlangıç bölümünde ve birçok
maddesinde bu var. Yeminde de var mesela. Atatürk milliyetçiliği
var, Atatürk ilke ve inkılapları var. Bütün bu kavramlar,
Anayasa Mahkemesi'nin yasaları denetlemesi sırasında
temel alınıyor. Dolayısıyla ideolojiler,
siyasi partilerin işidir. Her siyasi parti kendine özgü
bir ideolojiyi savunabilir, savunmalıdır. Farklılıklar
öyle ortaya çıkacaktır. Kemalist bir parti de kurulabilir,
kurulmalıdır da. Bunu destekleyecek insanlar çıkar.
Ama anayasalar bütün bu ideolojilere eşit mesafede durmalıdır.
Renksiz olmalıdır. Avrupa anayasa anlayışı
da böyledir.”
Ne var ki Prof Üskül hemen statüko cephesinin, Kemalist takımının
hücumlarına uğradı ve AKP de ona sahip çıkmadı;
hatta, başlarına iş açmış gibi kendisine
karşı tavır aldı. Üskül adeta bir yana
itildi ve sustu…
Şimdi Prof. Özbudun ve ekibinin taslağı tartışılıyor.
Bu taslak Kemalist ideolojiye hayır diyecek gibi görünmüyor..
Ama bu oldukça ”mülayim” taslağa karşı bile
statüko cephesi savaş açmış durumda. Buna karşı
Erdoğan’ın yelkenleri indirmesi çok sürmedi. Bu
konunun gereği gibi tartışılmasını
beklemeden, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine, parlamentoya
bile fırsat tanımadan, adeta herkesin yerine konuştu
ve Amerika’dan şöyle seslendi:
”Kimse telaşlanmasın, ilk üç madde değişmeyecek!..”
Ee tabi, kral böyle dedikten sonra, artık başka
lafa ne hacet?.
Karar verilmiştir!
(Anayasa ile ilgili yazmaya devam edeceğim.)
Yazarın önceki yazılarından:
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|