Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Kemal Burkay
Militarizmin başta gelen bir özelliği budur, toplumda
her şeyi kendine benzetmek, her şeye üniforma giydirmek;
tek renk, tek ses, tek biçim vermek…
Holding kanallarına ve boyalı basına bakarsanız
militarizm Türkiye’yi teslim almış bile. Bu kanallarda
ve bu basında, öteden beri zaten var olan militarist
ve şoven hava son dönemde iyice azmış. Onların
sergilediği manzaraya bakınca bu ülkede herkes,
kadın-erkek, genç-ihtiyar, hatta çocuklar savaş
yanlısı…
Sanki Türkiye kan tutkusuna bürünmüş, savaş çığlıkları
her yanı sarmış…
Üniversite ve yargı çoktan teslim olmuştu zaten;
kara cüppeli rektör efendiler ve ”yüksek” yargıçlar Genelkurmay
brifinglerinde önlüklü ilkokul çocukları gibi sıraya
dizildikleri zamandan beri…
Medya çoktan teslim olmuştu; kimi MİT’ten maaşlı,
kimi Genelkurmay’a yanaşma, memetçik kalemler ordu sözcülüğüne,
andıççılığa soyundukları zamandan
beri… Bunların sayıları öyle az buz da değil.
Son zamanlarda ise yüz bulan bazıları işi daha
da ileri götürdüler, ”Ordular, ilk hedefiniz Erbil’dir!” diyecek
kadar sivil paşalığa soyundular…
Militarizmin her şeyi kendi denetimine almak için gösterdiği
çaba yeni değil. Bu onyılların bir birikimi,
yüz yıla uzanan bir geçmişi var. 12 Eylül darbesi
ve bu dönemde yapılanlar militarizmin doruk noktasıydı.
12 Eylül militarist-faşist çarkı kurumlaştırdı.
Ama şu son birkaç yılda, militarist güçler son
derece planlı ve sistemli çabalarla bu doruğu da
aşmaya, kendi rekorlarını kırmaya çalışıyorlar.
”Terör” ve ”bölünme” paranoyası buna gerekçe yapılıyor.
”Terör” dedikleri şey gerçekte militarizmin kendi oyunu.
Kürt halkını, demokrasi güçlerini, toplumun tüm
ilerici, değişimden, özgürlükten yana unsurlarını
ezmek, toplumu hizaya getirmek için…
Terör militarizmin maması, can yoldaşı, biri
olmadan diğerinin olamıyacağı siyam ikizleri…
Militarizm son 3-4 yıldır müthiş bir psikolojik
savaş yürütüyor. Bu savaşın hedefi herkesten
çok Türk halkıdır. Çünkü Türk halkını
kandırıp peşinden sürüklemeden militarizm hedefine
ulaşamaz.
Evet o, üniversiteleri ve ”yüksek” yargıyı, medyayı
büyük ölçüde hizaya getirdi; ama toplum bundan ibaret değil
ki. 22 Temmuz seçimlerinde çoğunluk hiç de onların
sopasının gösterdiği yönde gitmedi. Seçim sonuçları
onlar için düş kırıklığı oldu.
Kürtler hala, ”Serok” Öcalan’ın tüm çabalarına
rağmen, gereği gibi teslim olmuş, pasifize
edilmiş, hizaya gelmiş değiller…
Üniversite, yargı, medya gibi brifing verilmiş,
hizaya getirilmiş alanlarda da her şey sütliman
değil. Bu kesimlerde bile hala çatlak sesler çıkıyor.
Bilim özgürlüğüne değer veren ”uslanmaz” proflar,
demokrat, onurlu köşe yazarları, Van savcısı
ve yargıçları türünden, dik başlı savcı
ve yargıçlar…
Gerçi muhalefet tam generallerin gönlüne göre. MHP’li bozkurtlar
her zamanki gibi generallerin atının izinde; gönüllü,
saldırgan, azgın... Baykal CHP’si ise nerdeyse
generalleri bile kıskandıracak kadar militarist,
Bahçeli MHP’sini kıskandıracak kadar ırkçı,
şoven ve de faşist.
Sözde iktidar partisi ve sözde AB’ci, reformcu AKP ise, generaller
sopalarını kaldırınca hemen uyum sağlamakta,
muhalefetle şovenlik yarışına girmekte
üstüne yok…
Yine de her şey generallerin gönlüne göre değil,
bu gül bahçesinin dikenleri de var…
Örneğin DTP… Her ne kadar İmralı yoluyla ve
Öcalan eliyle ikide bir ihtiyaca göre dizayn ediliyor, dizilip
bozuluyorsa da, her ne kadar üniter devletçi, tek bayrakçı,
ortak vatancı, Ankaracı ve de Kemalist olduğuna
dair yemin kasem ediyorsa da, yine de güven vermiyor. Hala
içinden çatlak sesler geliyor. ”Tek tip elbise”ye evet demiyor
hala!
Ayrıca, ne ”Öcalan’a hayır”, ne de ”PKK’ya teröristtir”,
diyor… Yani bu danışıklı dövüşe,
Karagöz-Hacivat oyununa itirazı var…
Ondan da öte, küçük de olsalar, sesleri pek duyulmasa da,
söz dinlemeyen partiler var: ÖDP, EMEP, HAK-PAR… Dernekler
var, savaş karşıtı, barış ve
insan hakları yanlısı… Günlük, haftalık
gazeteler, dergiler var…
Uzakta, sınır dışında da olsalar,
farklı sesleri dile getiren, barıştan özgürlükten
yana diyaspora kurumları, TV’ler, Internet siteleri var…
Kısacası, ”kral çıplak!” diyenler var…
Hele hele ”sınırötesi” bir Kürdistan Bölgesel Yönetimi
var… İstediğin kadar kafanı kuma sok ve ”Kuzey
Irak” de, para etmiyor. Kürt adını duyunca bile
”ördek Hasan”a dönenler için bu ne büyük felaket!..
Bütün bunlar militarist-faşist kesimin uykusunu kaçırıyor!
Öyle olunca da hala yapacakları epeyce iş var demektir…
Bu nedenle psikolojik harekat tüm hızıyla devam
ediyor. Generallerin bitmez tükenmez demeç ve tehditleriyle,
patlayan bombalarla; kin ve öfke saçan Baykal ve Bahçeli ile,
kurt işaretli bozkurtlarla; bayrakla kafayı bozmuş
”ulusalcılar”la, ”vatansever kuvvetler”le, çetelerle;
sınır boyunu bombalayıp duran tanklar ve toplarla,
jet uçaklarının yırtıcı sesleriyle;
TV yorumcuları ve spikerlerinin, bir futbol maçı
anlatır tarzda adrenalin yükselten şamatacı
sesleriyle; duruma ayak uyduran, havaya giren Tayyip Erdoğan’ın
Kürtlere ve dünyaya meydan okumaları ve kükremeleriyle…
Bu psikolojik harekatın temel argümanı ise ”teröre
karşı topyekün savaş…”
Efendim, kahraman ordumuz teröristle savaşıyormuş
da, onu yeniyormuş da, bu yetmiyormuş; terörle savaşı
iyi sürdürmek gerekirmiş… Bunu da hükümet ve siyasi partiler,
sivil toplum örgütleri, üniversiteler, yargı, medya ve
de cümle vatandaşlar, hep birden yapmak gerekirmiş…
Milli takım anlayışı ve disipliniyle!
Yani hiç çatlak ses olmamalı… Herkes generaller gibi
düşünmeli, onlar gibi konuşmalı, onları
alkışlamalı… Herkes savaş istemeli… Kimse
barıştan, silahla bastırma dışında
farklı bir yöntemden söz etmemeli… Herkes ”ne mutlu Türküm!”
demeli. Herkes bir Güney Kürdistan seferine hazır olmalı!..
Kim farklı düşünüyorsa haindir! Kim hak ve özgürlük
istiyorsa, kim barıştan, demokrasiden, siyasal çözümden
bahsediyorsa haindir! Kim ”ne mutlu Türküm” demiyorsa haindir!..
Evet, generaller topluma böylesi bir üniforma giydirmek,
ülkeyi bir kışlaya çevirmek istiyorlar. Tek tip
elbise, tek tip düşünce, tek ses, tek dil, tek din, tek
şef…
Yani Edirne’den Hakkari’ye kadar bir F-Tipi cezaevi!
Bu cezaevinin ağası da onlar olacak elbet…
Oysa ne ”terör sorununu” ne de Kürt sorununu çözmek için
bütün bu çılgınlıklara, zırdeliliklere
hiç gerek yok. Büyük ordulara, ABD ve NATO desteğine,
bunca psikolojik ve topyekün savaşlara da gerek yok.
Bunca emeğe, masrafa, acıya da…
Yalancıktan, pişkince ve ikiyüzlüce de olsa ”kardeş”
dediğiniz Kürt halkının hak ve özgürlüklerini
tanırsınız, eşitlik temelinde yeni bir
siyasal düzenleme yaparsınız, Kürt sorunu biter.
”PKK sorunu”nun bitmesi içinse çok daha kolayı var:
Bir genel af çıkarın, siyasetin yolunu açın,
dağdakiler silah bırakıp insinler; böylece
bu kan, bu şiddet sona ersin, boşuna gençler ölmesin,
analar babalar acı çekmesin.
O zaman ne bağırıp çağırmak, ne
de Türkiye’yi boydan boya bir F-Tipi cezaevine veya açık
hava tımarhanesine çevirmek için neden kalmaz.
Ama bu işinize gelmez değil mi, sayın asker
ve sivil paşalar?.. Devri saltanatınızın
sürmesi için barış değil, savaş olmalı;
özgürlük değil, zindan olmalı…
Ne var ki bu oyunda başarıya ulaşma şansınız
yoktur. Dünya o dünya değil, Türkiye ve Kürdistan da
artık eskisi değil…
Ne yaparsanız yapın, barış ve özgürlük
seslerini susturamıyacaksınız. Barış
ve özgürlük yanlısı kitle çığırtkan
olmasa da, sesleri düzenin TV ekranlarına, boyalı
basının sayfalarına yansımasa da sayıca
ve güç olarak sizden az değildir.
Türkiye’yi ve Kürdistan’ı teslim alamıyacaksınız.
Barış ve özgürlük güçlerinin geleceği var,
sizin yok. Sizin çağınız dolmuş…
Sınır ötesi bir çılgınlığa
da heveslenmeyin; bundan elde edebileceğiniz bir şey
yok. Olsa olsa bu militarist, günü dolmuş, kokmuş,
köhnemiş rejimin sonu daha erken gelir.
Bizden söylemesi…
Yazarın önceki yazılarından:
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|