Taraf Olmak
Mesud Tek
Ergenekon Davası’na ilişkin tartışmalar
devam ediyor.
Tartışmaya katılanlar, meşrebine
uygun davranıyorlar ve bu ülkede adet olduğu üzere,
nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyorlar.
“Ulusalcılar”, davanın önemini azaltmak
için Erbakan’ın, Susurluk’a yönelik “fasa fiso” söylemine
benzer söylemleri kullanıyorlar.
AKP’nin kapatılması davasına
misilleme olarak değerlendirdikleri Ergenekon Davası’nın
şişirme olduğunu, kısa bir süre sonra
söneceğini dile getiriyorlar, yazıp çiziyorlar.
Bununla da yetinmiyorlar, darbe hazırlığı
yaptıkları mahkeme kararıyla da tescil edilen
emekli generallerin gözaltına alınmalarını
protesto etmek amacıyla gösteri yapıyorlar.
AKP ve hükümetin etkisi altındaki medya
organları ve kalemler ise farklı telden çalıyorlar.
Davayı, AB ve demokrasi karşıtlarının,
darbe heveslilerinin yargılanması olarak görüyorlar.
“Devletin bağırsaklarını
temizlediğini” söylüyorlar.
Bazıları da demokrasiyi ve sivil
siyaseti korumak amacıyla Ergenekon karşıtı
pozisyon almayı öneriyorlar.
Elbette, sorun farklı formalara sahip
iki takım arasındaki maç kadar basit değil,
karma karışık.
Şu ya da bu tarafta yer alanlar, her konuda
aynı düşünmüyorlar; farklı-farklı tavırlar
gösterebiliyorlar.
Ergenekon Örgütü’nün Kıbrıs’ta “çözümsüzlüğü
çözüm politikası” olarak dayattığı, AB
karşıtı olduğu, demokratik hak ve özgürlükler
lafını duyduğunda cin çarpmışa döndüğü
bir gerçek.
Ergenekon’un Kürdistan’daki icraatları
ise herkesin malumu. Binlerce faili devlet cinayeti, binlerce
köyün yerle bir edilmesi, milyonlarca insanın ata baba
toprağını terke zorlanması, vb..
Ama Ergenekon’un, sivil ve askeri bürokratik
kesimlerden oluşan bir kurum olduğu, devletin bilgisi
ve kontrolünde gelişip semirdiği de bir başka
gerçektir.
Ergenekon ile birlikte adı anılan
subaylar, Kürdistan’daki icraatlarını, canları
öyle istedikleri için değil, tekçi devlet siyasetinin
gereği olarak yaptılar, devletin Kürtlere yönelik
inkar ve imha planlarını hayata geçirdiler.
Bu gerçek göz önünde tutulmadan ve gereği
yerine getirilmeden, yani “Büyük Ergenekon”a, bir başka
değişle muvazzaf subay ve bürokratlara da dokunulmadan
atılacak adımlar başarısızlığa
mahkumdur.
Ne yazık ki, AKP hükümetinin tavrı
ve bazı gelişmeler bu konuda iyimser almamızı
engelliyor.
Kamuoyuna ifşa edilmesinin üzerinden bunca
zaman geçti.
Ama, AKP hükümeti, Genelkurmay Başkanlığı
tarafından hazırlanan, “Bilgi Destek Faaliyeti Eylem
Planı” karşısındaki dut yemiş bülbül
tavrını sürdürüyor.
Oysa, askerin siyaset üzerindeki vesayetinin
devamını sağlamak amacıyla hazırlanan
“Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Planı” ile Ergenekon’un
hedefleri hemen-hemen aynı.
Bir elmanın iki yarısı gibiler.
Aralarındaki tek fark, Ergenekon’un amaçlarına
ulaşmak için askeri bir darbeyi öngörmesi ve bunun gereğini
yerine getirmesi.
“Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Planı” ise
gerçekçi; darbe yerine, kadife yumruğu tercih ediyor..
Bu nedenle, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi
(MGSB) ve “Büyük Ergenekon”’ yerinde kaldıkça, askeri
vesayet sistemi ve Büyükanıt’ın, kefil olduğu
“iyi çocuklar”ı serbest bırakan yapı sorgulanmadıkça,
jandarmaya bütün toplumu izleme, medya ve siyaseti takip etme
yetkisi veren “Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü”
(EMASYA)“ devam ettiği müddetçe devletin bağırsaklarını
temizleme” operasyonu, emekli darbeci generallerin tasfiye
edilmesinden öte bir anlam ifade etmeyecektir.
Ama, sadece darbeci generallerin tasfiyesine
yönelik de olsa, Ergenekon davası önemlidir.
Ve ben AB yandaşları, demokrasi ve
sivil siyasetten yana olanların, Ergenekon karşıtı
cephede yer almaları gerektiğini düşünüyorum.
Bu karşıtlık AKP’ye destek anlamına
gelse de..
Bizim cephede de farklı yorumlar yapılıyor.
Olayı Kemalistlerle dincilerin kapışması
olarak görüp, küçümseyenlerle tarafsız kalmamızı
önerenler var.
Öcalan avukatlarıyla yaptığı
son görüşmesinde, “yaşananlar hegemonik savaştır”;
“ulusalcılarla 1920-30 yılları arasındaki
Kemalist sistem tasfiye ediliyor”, diyor.
“Kürtler dikkatli olmalıdır” diyen
Öcalan da, köklerini İsrail, ABD ve İngiltere’ye
kadar uzattığı “hegemonik savaş”ta Kürtlerin
taraf olmamasını istiyor.
Ben ise farklı düşünüyorum.
Kürtlerin, kendilerini de çok yakından
ilgilendiren “hegemonik savaşta”, ya da Kemalistlerle
dincilerin kapışmasında tarafsız kalamayacaklarını,
kalmamaları gerektiği inancındayım.
Kürtlerin de Ergenekon karşıtı
cephede yer almaları gerekir.
Çünkü Ergenekon’un karşıtı olduğu
AB, demokrasi ve benzeri değerlere ve bu değerlerin
yerleşmesine ihtiyacımız var.
Çünkü, Türkiye’de yapılan askeri darbelerden
en çok çeken bir halk olarak, darbecilerin karşısında
yer almamız eşyanın tabiatı gereğidir.
Çünkü, Kürtler, “Kemalist sistemin” tasfiye
edilmesi sürecinde tarafsız kalmamalı, aksine bu
sürece katılmalıdırlar.
Bu katılım AKP’ye destek olarak yorumlansa
da..
Kürtlerin yeri, demokrasi, özgürlük ve emek
cephesidir.
Bu cephede yer alanların, aynı zamanda
darbelere ve askeri vesayete karşı olmak gibi bir
görevleri olduğu unutulmamalıdır.
Yazarın önceki yazılarından:
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|