Güngören, Kerkük ve Ergenekon’a
Dair (*)
Mesud Tek
Güngören’de yaşanan vahşet ve ilişkin
yorumların gündem işgali devam ediyor.
En çok merak edilen konu, eylemin kimin gerçekleştirdiği.
Gerçi Ergenekon Çetesi’nin gönüllü avukatı
CHP Genel Başkanı Deniz Paşa terör saldırısının
PKK tarafından yapıldığı ilan etmekle
kalmadı, halk yığınlarını tepki
göstermeye de çağırdı.
Hrant Dink cinayetini önlemek için kılını
dahi kıpırdatmayan, Dink’i tehdit eden yardımcısı
ile Dink’in öldürüleceği bilgisine sahip olmasına
karşın hiçbir şey yapmayarak cinayete göz yuman
Emniyet Genel Müdürü’ne kol kanat geren İstanbul Valisi
de, aynı adresi hedef gösterdi: PKK..
Oysa Türkiye’nin son gündemi ve yaşanan
gelişmeler ile patlatılan bombanın niteliğine
ilişkin ip uçları, İstanbul Valisi ile Deniz
Baykal’ı doğrulamıyor.
Bombayı koyanların etnik kimlikleri
ne olursa olsun, arkasından hangi taşeron örgüt
çıkarsa çıksın, kuşkusuz eylem AB karşıtı,
demokrasi, hak ve özgürlükler düşmanı, statükocu,
ordunun egemenliğini devam etmesini isteyen “devletin
zinde güçleri”nin eseri..
Ki, bu güçler kısaca “Derin Devlet” ,
“Özel Harp Dairesi”, “Kontrgerilla”, vb olarak da adlandırılıyorlar..
Türkiye’nin gündemi, ülkenin yakın tarihini
etkileyecek iki olaya kilitlenmiş bulunuyor.
Ve her iki olayın patenti de derin devlete
ait.
Bunlardan birisi, “derin devletin yaramaz çocuğu”
olan ve ipliği pazara çıkan, kamuoyunun hakkında
az-çok duyarlı olduğu Ergenekon Örgütü.
Öteki ise AKP’ye açılan kapatma davası.
“Derin ya da derinlikli güçlerin” görünen,
afişe olan kısmını meydana getiren Ergenekon
Örgütü’ne açılan dava, bu güçleri ve yedikleri naneleri
kısmen de olsa açığa çıkartmaya aday.
Devletin zinde güçlerinin eseri olduğundan
kuşku duyulmaması gereken Güngören vahşetinin
amaçlarından birisi, Ergenekon’u gündemden düşürmektir.
Suçu, günah keçisi haline getirdikleri PKK’nin
üstüne yıkarak Ergenekon’u temize çıkartmak da,
bir başka amaçtır.
Öte yandan, Güngören’de gerçekleştirilen
terör saldırısının, bir müddet önce ABD’de
yapılan bir toplantıda dile getirilen senaryo uyarınca
gerçekleştirildiği olasılığını
gözden uzak tutmamak gerekir.
Hatırlayalım.
Zeyno Baran adlı bayan, bir ABD gazetesinde
yayınlanan makalesinde, “Türkiye’de darbe olasılığı
yüzde 50” diyerek darbe çığırtkanlığı
yapmıştı.
Zeyno Baran’ın çalıştığı
düşünce kuruluşunda yapılan toplantıda
dile getirilen bir senaryo da geniş tartışmalara
neden olmuştu.
Genelkurmay temsilcilerinin de katıldığı
bu toplantıda, ordunun yönetime hangi şartlarda
müdahale edebileceği tartışılmıştı.
Beyoğlu’nda, en az 50 kişinin ölmesine
yol açacak ve PKK’ya yüklenecek bir patlamanın Türk-Kürt
çatışmasını tetikleyeceği ve böylelikle
ordunun müdahalesi için şartların olgunlaşacağı
da dile getirilmişti.
AKP’ye yönelik kapatma davasında nihai
kararın açıklanacağı, olası bir siyasi
belirsizliğin beklendiği günlerde, Kürt-Türk çatışmasını
tetikleme amaçlı eylemler Beyoğlu yerine Güngören
ve Kerkük’te patlatıldı.
AKP’nin kapatılmasını çantada
keklik olarak gören ve Güngören’de bomba patlatanlar (ki,
bu beklentilerinde haksız da sayılmazlar. Çünkü
Anayasa Mahkemesi, bu güçlerin emir ve komutasında görev
yaptı, onların beklentileri doğrultusunda kararlar
aldı.), Kerkük’te gösteri yapan Kürtlerin üstüne kurşun
yağdıranlar da aynı güçlerdir.
Kerkük’te, Irak Parlamentosu’nun aldığı
bir kararı protesto eden Kürtlerin yönelik intihar saldırısının
ardından, Irak Türkmen Cephesi (ITC)’ne bağlı
silahlı güçler de göstericilerin üstüne kurşun yağdırmışlar,
Türkmen-Kürt çatışmasının fitilini ateşlemişlerdi.
Irak Türkmen cephesi’nin, Türk Özel Harp Dairesi
tarafından kurulup yönlendirildiği ve finanse edildiği,
sır değil.
Basın yayın organlarında yer
alan onlarca belgenin de gösterdiği gibi, ITC’nin bölgede
faaliyet yürüten El Kaide ve öteki radikal İslamcı
guruplarla ilişkisi de..
Kerkük’te yaşanan olayların hemen
ertesinde düğmeye basıldı, “Kürtlerin Türkmenlere
yaptığı zulüm” soslu haberler, ulusalcı,
Ergenekon yanlısı basında boy göstermeye başladı.
Genelkurmay’ın, halkı, “Ergenekon
bahanesiyle ordunun yıpratılmasına” karşı
eyleme çağırması, Deniz Paşa’nın
talebi ve ulusalcı medyada boy gösteren “Türkmenlere
Kürt zulmü” propagandası aynı resmin unsurudurlar.
Ve sadece Ergenekon’u koruma ve gözden ırak
tutmaya değil, aynı zamanda ordunun siyaset üzerindeki
vesayetinin devamını sağlamaya, ordunun müdahalesi
için şartları oluşturmaya yöneliktirler.
Ve eğer senaryo gerçekleşir, ordu
müdahale eder ya da ordunun vesayeti koyulaşırsa,
olacakları tahmin etmek zor olmasa gerek.
Yapılacak ilk işlerden birisi, “Türkmenleri
Kürtlerin zulmünden” kurtarmak için Güneyin bombalanmasına
hız vermek, baş belası olan Kürdistan Bölgesel
Hükümeti’nden kurtulmak, sorunun kökten çözümü için, Atatürk’ün
İnönü’ye yaptığı, İnönü’nün de Ecevit’e
devrettiği vasiyeti yerine getirmek amacıyla Musul’u
işgal edip Türkiye sınırlarına dahil etmek!..
Bu plan gerçekleşir mi?
Ulusal ve uluslar arası durum bu planın
uygulanmasına müsait mi?
Bu ve benzeri sorular bir yana.
Ama bilinmelidir ki, Türkiye’deki mevcut sistem
devam ettikçe, ordunun siyaset üzerindeki vesayetini sağlayan
Anayasa ve yasalar yerli yerinde durdukça, böylesi senaryolar
ve bu senaryoları hayata geçirmeye yönelik çabalarlar
her zaman var olacaktır.
Bu nedenle, askeri vesayet sistemine karşı
da mücadele etmek, özgürlük, barış, demokrasi ve
değişimden yana olan güçlerin görevleri arasındadır.
Türk-Kürt çatışmasının
önünü almak için, Ergenekon Davası’nda müdahil olmak
ve müdahil olmanın gereklerini yerine getirmek gerekir.
Müdahil olmak, aynı zamanda askeri vesayet
rejimi ve militarizme karşı olmanın da bir
gereğidir.
(*) Bu yazı Anayasa Mahkemesi’nin AKP
ile ilgili kararını açıklamadan önce yazıldı.
Yazarın önceki yazılarından:
Birlikte
Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|