PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

“Bu da böyle biline”

Mesud Tek

TC Başbakanı Erdoğan’ın, Davos’ta katıldığı bir toplantıda söylediklerine ve tavrına ilişkin tartışmalar devam ediyor.

“Yandaş Basın” konuyu gündemde tutmak için her şeyi yapıyor.

Öyle anlaşılıyor ki konu, yerel seçimlerin sonuna kadar, AKP ve “yandaş basın” tarafından her gün ısıtılıp piyasaya sürülecek.

Bu tavrından dolayı Erdoğan’ı, “Davos Fatihi” olarak lanse edenler de var.

Ama kanımca en doğru adlandırmayı Başbakan’ın yakın çalışma arkadaşlarından Egemen Bağış yaptı.

Egemen bağış Erdoğan’ın söylediklerini ve tavrını “Davos duruşu” olarak adlandırdı.

Hiç kuşku yok, “Davos duruşu” bölge halkları nezdinde Erdoğan’ın yıldızını parlattı.

Bu parlaklık, iç politikaya AKP oylarının artması biçiminde yansıyacak.

Ama tutarsız, militaristler ve generaller karşısında dize gelme tavrını sürdürmesi halinde, “Davos duruşu” Erdoğan için sonun başlangıcı ve bir kabus haline de gelebilir.

 “Gözlüye gizli yok.”

Evet, İsrail devleti de tüm işgalci devletler gibi, zorba ve baskıcı.

İşgal ettiği bölgelerde kan dökerek, çocuk ve kadınları da öldürerek, yerleşim birimlerini yerle bir ederek hakimiyetini sürdürüyor.

Bu nedenle İsrail devletinin yıllardan beri, Filistin’de sivil halka yönelik uyguladığı baskı politikasına duyulan tepki, son Gazze saldırıları esnasında yine tavan yaptı.

Tüm dünyada sokaklar, İsrail devletinin yaptıklarına karşı tepki veriyordu.

Ama dünyanın muhtarları ve aralarında Arapların da bulunduğu yöneticiler, her zaman olduğu gibi, bu kez de “devlet çıkarları” nedeniyle sessiz kaldılar; üç maymunları oynamaya devam ettiler.

Erdoğan ise görmek isteyenlerin gördüklerini, bir devlet adamı olarak ve Kasımpaşalı edasıyla söyledi.

Devlet adamı olarak kullandığı üslup doğru muydu, değil miydi, tartışılır; tartışılıyor.

Ama söylediklerinin, yüz milyonlarca insanın düşündükleri olduğuna kuşku yok.

Yine kuşku yok ki İsrail devletinden önce kurulan ve Piran’da, Ağrı, Zilan ve Dersim’de kadın-çocuk, yaşlı genç demeden onbinlerce Kürdü öldüren, son 25 yılda yaklaşık 17 bin “faili devlet” cinayetin sorumlusu olan bir devletin Başbakanı olarak söyledikleri inandırıcı olmuyor; olamaz.

Elbette TC’nin tüm yaptıkları Erdoğan ve partisi döneminde gerçekleşmedi.

Ama Erdoğan, sömürgeci devletin üstünde yükseldiği temele, “tek devlet, tek millet, tek dil ve tek bayrak” söylemine bağlılığını bir derviş edasıyla her fırsatta tekrarladı; tekrarlıyor.

Hatta Erdoğan bazen devletin de yanlış yaptığını dile getirdi.

Ama hiçbir zaman yapılan yanlışlıkların ne olduğunu söyleme, gerçeklerle yüzleşme cesaretini göstermedi.

Ermeni Soykırımı’na ilişkin olarak düzenlenen “Özür diliyorum” kampanyasına yönelik tavrının da gösterdiği gibi, Erdoğan yüzleşmek isteyenlere, yüzleşmeyi gündeme getirenlere haksız saldırılarda da bulundu.

TC Başbakanı Erdoğan’ın hafızası da zayıf galiba.

Erdoğan kendi hükümeti döneminde,  12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı 13 kurşunla öldüren polislerin terfi edildiklerini ve yargılandıkları mahkemede berat ettirildiklerini, polislerin televizyon kameraları ve dünya alemin gözü önünde bir Kürt çocuğun kolunu kırdıklarını, sadece Diyarbakır D Tipi Cezaevinde yaşları 14-17 arası değişen 22 Kürt çocuğunun “örgüt üyesi olmak” suçuyla yargılandıklarını, bizzat kendisinin, “teröre karşı savaşta çocuklar da ölür” deyip Diyarbakırlı ana ve babaları tehdit ettiğini unutmuş olacak ki, İsrail tarafından katledilen Filistinli çocuklardan bahsediyor.

İsrail devleti yöneticileri, Erdoğan’a “tencere yüzün kara, seninki benden kara” derlerse haksız sayılmazlar.

Erdoğan, İsrail devlet Başkanı Peres’e “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz”, “biz tanklarla Filistin topraklarına giren İsrail başbakanlarını da biliyoruz” diyor.

Elbette, tüm işgalci devletler gibi İsrail de öldürmeyi çok iyi biliyor.

Ama sadece İsrail mi?

Erdoğan’ın başbakanı olduğu TC sütten çıkmış ak kaşık mı?

Biz de, “Ölüm ustası” bayrağını Nazilerden devralan Ortadoğu devletlerinden birinin de, Nazilerin ilham kaynağı olan İttihat Terakki kadrolarının kurduğu TC devleti olduğunu çok iyi biliyoruz.

Yine çok iyi biliyoruz ki, İsrail Başbakanları tankların üstünde Filistin topraklarına girmeden çok önceleri, TC Başbakanları Kürtleri imha etmek için planlar hazırlıyor, projeler üretiyorlardı.

TC Cumhurbaşkanı ve ebedi şef Mustafa Kemal “Dersim atılması gereken bir çıban başıdır” diyerek Dersim soykırımının fermanını veriyordu.

Ortadan kaldırılması gerekli olan “bölücü işadamlarının” listesini tutan, devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir diyerek” yüzlerce devrimci gencin katili faşist Abdullah Çatlı ve benzeri katillere sahip çıkan, Pir Sultan Şenliği’ne katılan sanatçı ve yazarları diri-diri yakan  sürünün sırtını “otelin dışındaki halkımıza bir şey olmamıştır” diyerek sıvazlayan Tansu Çiller, nerenin Başbakanı idi acaba?

Erdoğan’a bunları hatırlatıp, “dinime küreden Müslüman olsa bari” dense haksızlık mı olur, ne dersiniz?

**

“Davos duruşu”nun yaratıcısı Erdoğan, “Ortadoğu’ya barış gelmeden dünyaya barış gelmez diyor.”

Bence de öyle.

Ayrıca bu söylem yeni değil, Kürt siyasi hareketinin uluslar arası arenada defalarca dile getirdiği bir söylem.

Ortadoğu doğal zenginlikleri ve jeopolitik konumu nedeniyle gelişmeleri etkiliyor.

Ortadoğu’da baş gösteren küçücük bir olay, kısa bir zaman dilimi içinde uluslar arası bir olay haline geliyor.

Ama Ortadoğu’nun tek sorunu İsrail-Filistin sorunu değil.

Ortadoğu bir sorunlar yumağı.

Geniş anlamıyla Arap-İsrail sorunu, İran’ın öncülük ettiği Şii alemi ile Suudi Arabistan öncülüğündeki Sunni Arap dünyası arasındaki çelişki ve çatışmalar ve en önemlisi de çözülmesi halinde 4 bölge ülkesinin demokratikleşmesine katkı sunacak Kürt sorunu.

Erdoğan’ın dünya barışı için şart koştuğu Ortadoğu barışı için Kürt sorunun da çözülmesinin gerektiğini düşünmüyor.

Onun derdi, varsa yoksa Filistin sorunu ve belli şartları yerine getirmesi koşulu ile halkın oylarını alarak hükümet kuran HAMAS’ın da barış görüşmelerinde yer alması.

Erdoğan bu nedenle ABD’nin yeni Başkanı Obama’ya da çağrıda bulunuyor; bölgeye ilişkin yeni bir “terör” tanımlamasının gerekli olduğunu söylüyor.

TC Başbakanı haklı, HAMAS elbette Filistin başta olmak üzere bölgenin önemli bir gerçeği.

Bu güne kadar yaşanan gelişmelerin de gösterdiği gibi, HAMAS görmezden gelinerek Filistin sorununa çare bulmak mümkün değil.

Ama aynı Erdoğan, bırakın PKK ile görüşmeyi, PKK’yi terörist ilan etmeyen DTP’lilerin elini sıkmada imtina ediyor.

HAMAS’a verilen oyları meşru gören Erdoğan, “PKK’yi mahkum edip gelsinler” diyerek DTP’ye verilen oyların meşruiyetini ayaklar altına alıyor, Kürt halkının iradesine saygısızlık yapıyor.

Erdoğan ve hükümetinin bugünü kadar yaptıkları, AKP keserinin hep kendine yontuğunu gösteriyor.

“Davos duruşu” keserin yontuğu alanın biraz daha genişlediğini, ezilen bir kısım Sunni Müslümanları da kapsadığını gösteriyor.

Ama “Davos duruşu” bu dar alan ile yetinir, başta Kürt sorunun çözümü doğrultusunda köklü adımlar atılmazsa, AKP ve lideri Erdoğan için bir kabusa döner.

AKP’nin demokratik açılımlar ve Kürt sorunu konusunda var olan ikircikli ve korkak tavrının devam etmesi halinde bu kabus kaçınılmaz olur.

“Bu da böyle biline.”

**

“Davos Duruşu” Kuzey Kürdistan siyasal hareketine yeni olanaklar sundu.

Kürdistanlı örgütler, siyasal duyarlılığın artacağı yerel seçimler sürecinde Başbakan’a ve partisine, “Davos duruşu”nu hatırlatmalı, gereklerini yerine getirmeyi talep etmelidir.

Sadece Filistinli çocukların öldürülmesine karşı çıkarken, Kürt çocuklarının öldürülmesine onay verilmesinin iki yüzlülük olduğu dile getirilmelidir.

İsrail devletini ortadan kaldırmayı başlıca hedef olarak gören HAMAS için yeni bir terör tanımı istenirken, TC devletini ortadan kaldırma hedefi gütmeyen  başta PKK olmak üzere Kürdistanlı parti ve örgütlerin “terörist ve bölücü” olarak görülmesinin “Nerden baksan tutarsızlık, Nerden baksan ahmakça” olduğunu vurgulamalıdırlar.

Erdoğan ve AKP, “Davos duruşu”nun gereklerini yerine getirirlerse ne ala.

Getirmezlerse eğer, deşifre olurlar, gerçek yüzleri bir kez daha açığa çıkar.

Ki her iki durumda da barışsever ve demokratik güçler ile Kürt yurtsever hareketi kazançlı çıkar.

 Yazarın önceki yazılarından:

Yêzidiler, Güven ve Vefa
“Kürdistanlı Partiler Konferansı”
Bilim İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri Oturup Doğru konuşursak..
Darısı Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan” ve teferruat!..
Tekrarın getireceği sıkıcılığı da göze alarak..
Velev ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk Etmesi Gerekenler..
Arap Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci Tezkereye Dair..
Kirli Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi Çatı
Uzlaşmak…
Güngören, Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
Ordu Yargı El Ele”
Anayasa Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000 İmza ve “Yabancı”lar
1000 İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi Olmak Gerekirse..
İyi Şeyler
Kürt Çatısı
Kargalar Bile Gülmüştür
Kemalizmi Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler Günü
Kendisine Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı Gerçeklerimiz
Türk Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların Üstesinden Gelmek İçin..
Allah Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa ve AKP’ye Dair
“Hak İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti, Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan ve Nobel
Baykal’ın Başına Düşen Taş
Samimiyet Sınavı-2
Türkiye Paşalar Cumhuriyeti
PKK Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere ve Kararlılık
Çıkmaz Sokak
Olması Gereken..
Kemalizm İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin Gelişi
Gerginlik Kapıda
Sözcüklerin Önemi!..
Şeyh Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü Masalları
Kıyamet Koparken...
Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 
 
PSK Bulten © 2009