Canım tepki göstermek istemiyor
Kemal Burkay
Yargıtay Başsavcısı AKP hakkında,
laikliğe aykırı odak haline gelme suçlamasıyla
kapama davası açmış...
Şimdi başta AKP ve yanlıları ateş
püskürüyorlar. Altı yıldır ülkeyi yöneten ve
yüzde 47 oy almış bir partiye yönelik nasıl
yapılır bu, diyorlar. Başsavcıyı
hukuksuzlukla suçluyor, görevden alınıp yargılanmasını
istiyorlar.
Öteden beri parti kapamaya karşı olan liberal aydınlar
da, son dönemde AKP’den sovumuş olmalarına rağmen
tepki gösteriyorlar.
ABD ve Avrupalılar da tepki gösteriyor...
Benim canım tepki göstermek istemiyor!
Oysa ilke olarak parti kapatılmasına karşıyım.
AKP’yi kapatmak isteyenlerin laikliği bahane etseler
de, gerçekte bizzat kendilerinin laik olmadıklarını
biliyorum. Laiklik konusunda geçmişte çok yazdım.
Bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı büyüklüğündeki
Diyanet İşleri Teşkilatı’nı, yani
bu Sünni İslamın örgütünü AKP kurmadı. Yüzlerce
imam-hatip okulunu da. İlahiyat fakültelerini, yüksek
islam enstitülerini de. Bu okullarda okutulan Sünni İslamdır.
Zorunlu din derslerini de okullara AKP koymadı. Bu derslerde
okutulan, öğretilen de Sünni İslamdır.
Bu ülkede, Sünni Müslüman olmayan, aslında ne denli
Müslüman oldukları da tartışılır
Aleviler (çünkü bir bölümü bu inancı ayrı bir din
sayıyor), yüz bin personelli bu Diyanet İşleri
Teşkilatı’nın, bu imam-hatiplerin, İslam
enstitülerinin vs. masraflarını öderler. Hıristiyanlar,
Yezidiler, ateistler de... Yine tüm bunlar okullarda, zorunlu
din dersleri eliyle zorla Müslümanlaştırılmak
istenirler.
Böyle bir ülke nasıl laik sayılabilir?
Cumhuriyetin başından beri gelen geçen hükümetlerin,
yönetimde rol alan partilerin bunda payı var. En büyük
rol de sivil-asker Kemalistlerin.
Bunların tümü de Türk-İslam sentezi politikasına
en az, ne idüğü belli MHP kadar hizmet ettiler.
Şimdi de AKP bu sistemi, yani bu mirası savunuyor.
Neden savunmasın, sistem tam da onun gönlüne göre...
Bunun içindir ki, örneğin zorunlu din dersini bile, AİHM’nin
ve Danıştay’ın kararına rağmen kaldırmaya
yanaşmıyor.
Sonuç olarak ne AKP’ye diş bileyen ve onu kapamaya çalışan
Kemalistler laik, ne AKP; al birini vur ötekine!
Bazıları, Başsavcı’nın istemini
hukukun siyasete müdahalesi, yargının siyasallaşması
diye niteliyorlar. Yüksek yargı organlarının
kimi kararlarına bakıp bu ülkede hukuk kalmadığını
söyleyenler de var.
Ben de aynı kanıdayım. Bu görüşümü de
yıllardır dile getiriyorum. Bu ülkede hukuk yok.
Daha birkaç ay önce “Hukuksuz Yargı, Bilimsiz Üniversite”
başlıklı bir yazı yazdım. Bu ülkenin
adına “yüksek” denen yargı organları, hukuku
katletmekte herkesten önde geliyorlar. Onlar çoktandır
ki iktidar kavgasının bir parçası, statükonun
bekçisi, militarizmin yandaşı. Onlar da aynen anlı
sanlı bir sürü prof. gibi generallerin önünde sıraya
dizilip brifing almışlar...
Peki ama, şu ikide bir mazlum rolüne soyunan AKP neyin
nesi? Bay Erdoğan ve ekibi ne zaman hukuk tanıdılar,
ne zaman demokrat oldular?
Bu ülkede yıllardır siyasi partiler kapatılır.
Faşist oldukları, şiddete başvurdukları
için değil. Ya sosyalist oldukları, ya da Kürt sorunundan
söz ettikleri için. Erdoğan ve ekibi ne zaman buna itiraz
etti?
Siyasi Partiler Yasası’nda, siyasi partilerin toplantılarında
Türkçeden başka dil kullanılamaz deniyor. Aynı
yasada, bir siyasi parti bu ülkede Türk dili ve kültüründen
başka bir dil ve kültürün varlığını
ileri süremez diye hüküm var. Bu ülkede bir parti sözcüsü,
yanındakilerden Kürtçe su istedi diye yargılanıyor;
durum bu kadar komik. Durum böyleyken, AKP ne zaman Siyasi
Partiler Yasası’nı demokratikleştirmek için
adım attı?
Demek ki AKP, şu anda dokunmadığı tuzaklara
takılmış, temizlemek istemediği mayınlara
basmıştır.
Daha kısa süre önce DTP aleyhine de kapama davası
açıldı. Aynı günlerde Erdoğan, “PKK’ya
terörist demedikçe DTP yöneticileriyle görüşmem” diye
efelendi. Türk ceza hukukunda bile “kimse görüş ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz,” diye hüküm varken... Bu, sistemin
kapamaya çalıştığı DTP’ye, bir tekme
de kendisinin vurması değil miydi?
AKP Şemdinli Savcısı’na karşı tutumuyla,
hukuku boğanlarla aynı safta yer almadı mı?
AKP sivil anayasa girişimini neden bir yana attı?
Hadi o zor diyelim, bir 301. maddeyi kaldırmayı
da mı beceremezdi?
Erdoğan ve ekibi 22 Temmuz seçimlerinden sonra ise,
militarist kesimle arayı dizmek için sistemle tam bir
uyum içine girdi. O, Kürt sorununda en basit talepleri bile
“bekâra karı boşama” olarak nitelendiriyor. Ne demokrasi
umurunda, ne özgürlükler, ne hukuk...
Erdoğan, son kapama davasını bile, “oylarımız
yüzde elliyi geçer” diye değerlendiriyor, yani sistemi
demokratikleştirmek için çaba harcamazken, baskıları
bir kez daha sömürmeye çalışıyor. Oyun yüzde
seksen olsa ne Olacak, Sayın Erdoğan, iktidar olamadıktan
sonra? Bu haksız, baskıcı, zalim sisteme payanda
olduktan sonra? Senden öncekilerin tıpkısı
olduktan sonra?..
Hem, bu pervasızca ikiyüzlü politikaları gördükten,
senin sistemle bir güzel uzlaştığına tanık
olduktan, senin de ötekilerden farkın olmadığını
fark ettikten sonra, bu halk neden her keresinde sana oy versin?
Kitleler ne bekler senden?..
Sen özgürlük ve demokrasi isteyenlerin yanında değilsin
ki onlar da her dar günde senin yanında olsunlar.
Onun için, benim de bu kapama davasına karşı
canım yazı yazmak istemiyor...
Ha siz ha onlar; yaptığınız bir iktidar
tepişmesi, ne haliniz varsa görün! Umarım bu köhne
gemiyi elbirliğiyle batırırsınız.
Biz Kürtlerin ve solcuların gücü ne devrimle, ne devrimsiz
ülkenin kaderine el koymaya ne yazık ki yetmiyor. Yıllardır
darbelerle, kahramanlık türküleriyle, cennet cehennem
masallarıyla sersem tavuğa çevirdiniz bizim canibi;
emekçileri ve ezilenleri. Umut sizdedir! Belki siz, AKP’si
CHP’si, generali, yargıcı, profu, politikacısı
ile, bu yanlış yolda devam edip bu faşizan
sistemi sonunda ister istemez sert bir kayaya çarpıp
çökertirsiniz de gerçekten özgür, barışçı bir
düzeni kuracaklara sıra gelir...
Bu çağdışı, ilkel, hukuksuz ve zulümlü
yolda devam edin.. Size Saddam Hüseyin ve İran’ın
mollaları kadar başarılar dilerim!
Yazarın önceki yazılarından:
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|