Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine gerek
var
Kemal Burkay
Türkiye’nin tek sorunu elbet Kürt sorunu değil. Kıbrıs,
türban sorunu, AB üyeliği süreci, -yüzyıl öncesinden
kalsa da- Ermeni sorunu ilk akla gelenlerden birkaçı.
Ama bu ülkedeki, Kürt, Türk veya başka kökenden, Sünni,
Alevi veya başka inançtan insanların büyük çoğunluğu
için, hiç kuşkusuz en önemli sorun iş ve aş
sorunu.
Yine de tüm bu sorunların göbeğinde Kürt sorunu
var. Kürt sorunu çözüm bulmadıkça hem kendisi ağırlaşıyor,
hem de diğer sorunların çözümünü engelliyor ve onların
daha da ağırlaşmasına, yeni sorunların
ortaya çıkmasına yol açıyor. Kürt sorunu Türkiye’nin
Gordion Düğümü.
Yıllardır Kürt sorununun yarattığı
gerilim, çatışmalar ve yaşanan güvensizlik
nedeniyle, resmi ağızlardaki adıyla “Türkiye’nin
Doğu ve Güneydoğu bölgeleri”, yani gerçek adıyla
Kuzey Kürdistan, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeden
yoksun. Savaş, sürgün ve göç nedeniyle kırsal kesim
önemli ölçüde boşaldı. Başta tarım ve
hayvancılık olmak üzere, bölge ekonomisi çöktü.
Oysa burası yüzyıllar boyu tüm Ortadoğu’nun
hayvan ürünleri deposu idi.
Türkiye yatırıma; bayındırlık, sağlık,
eğitim ve hukuk alanına yöneltebileceği dev
mali kaynakları Kürt hareketini içerde ve sınır
ötesinde bastırmak, Kürdistanı bombalamak için kullandı.
Okul, hastane, işyeri, ekmek ve kitap olabilecek yüzmilyarlar
uçağa, tanka, topa, mermiye gitti. Ülke militaristleşti.
Bugün, Türkiye’nin yaşadığı şu kaos,
şu Ergenekon olayı bile Kürt sorununun bir yan ürünü.
Kürt ulusal hareketini koca ordusu ve polis örgütüyle bile
bastırmakta çaresiz kalan rejim haydutça yöntemlere başvurdu.
Kürtlerle savaşmak için, her türlü kanunsuzlukta serbest
bıraktığı, uyuşturucu ticareti ve
kara para ile finanse ettiği çeteler oluşturdu.
O çeteler yıllar içinde palazlanarak devlet ve toplum
yaşamını bir ağ gibi sardılar ve
adeta esir ettiler. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıktı.
Bu militarist-faşizan yapı öteki sorunların
çözümünün önünde de engeldir. Eğer Kıbrıs sorunu
BM kararlarına, uluslararası hukuka uygun biçimde
çözülemiyorsa nedeni budur. Eğer Ermeni sorunu, çağdaş
bir anlayışla, geçmişle yüzleşerek, Ermeni
halkından özür dileyerek çözülemiyor ve Ermenistan’la
barış süreci başlatılamıyorsa nedeni
yine budur. Atılmak istenen her adımın önüne
militarist-ırkçı statüko güçleri dikiliyor.
Bu yapı demokratikleşmeye ve AB ile bütünleşmeye
engeldir.
Savaş tüm toplumlar için büyük risktir. O, topluma verdiği
büyük maddi kayıpların ve para ile ölçülemez büyük
can kayıplarının, çekilen acıların
ötesinde, toplumu insani değerlerden uzaklaştırır;
kini, öfkeyi, nefreti biler; şiddeti yüceltir, toplum
sağlığını bozar.
Bugün Türk TV kanallarını seyretmek bile bu ülkenin
nasıl bir şiddet tutkusuna kapıldığını,
nasıl ruh sağlığını yitirdiğini
göstermeye yetiyor. Bu kanallardaki görüntülere, yırtıcı
sesler çıkaran savaş uçaklarına, ateş
halindeki toplara, iplere tırmanan, duvarlardan aşan
yüzü siyah boyalarla dehşet saçan rambo kılıklı
komandolara bakan bir yabancı, bu ülkede bir 2. dünya
savaşı yaşandığını sanabilir.
Türkiye Kürt sorununda izlediği yanlış politikalarla
sonunda gelip bir batağa saplandı. Gidişin
bu yönde olduğu çoktan belliydi. Yıllarca biz de
aklı başında Türk demokratları da bunları
yazıp söyledik. Ama ülkeyi yönetenleri etkilemedi tüm
bu uyarılar. Onlar kendi seslerinden sarhoş biçimde
batağa doğru dörtnala koşuşturmayı
sürdürdüler. Farklı sesleri açlıkla, sürgünle, zindanla,
ölümle susturarak sorunlara çözüm bulacaklarını
sandılar. Türk medyası, sayıları iki elin
on parmağını geçmeyen namuslu demokrat kalemlerin
ötesinde, gazetesi, TV’si ile bu uğursuz gidişe
gaz verdi, onun borazanlığını yaptı.
“Parazit” sayılan sesleri susturmak için önce oyları
yüzde 1-3’ü aşmayan sol partiler kapatıldı.
Sonra Kürtlerin kurduğu legal partiler ve dinci sayılanlar...
Giderek sıra yüzde 20’nin üzerinde oy alan ve hükümet
olan partilere geldi. Şimdi de beş yıldır
ülkeyi yöneten ve yüzde 47 oyuyla hükümet olan AKP hedefte!
Gelinen durumda Türk medyası nerdeyse bütünüyle şaşkındır.
Havada kaos ve iflas sözcükleri uçuşuyor. Ülkenin politik
hayatı ciddi bir çıkmaza saplanmış durumda.
Bir yanda, ordusu ve sivil bürokrasisi ve basındaki kollarıyla
ittihatçı anlayışı temsil eden, tek parti
döneminin ideolojisini ve uygulamalarını savunan
darbeci, ırkçı, Ergenekoncu, yani çeteci Kemalist
kesim. Öte yanda, ayakları, gövdesi ve aklı ile
Ortadoğu’da, elleriyle ise tutunmak için AB’ye uzanmış
AKP ve onun çevresindeki dinci, muhafazakar kesim... Gerçekten
de kılıçlar çekilmiş durumda ve onları
tekrar kınına sokmak kolay olmayacak.
Bu durumdan nasıl çıkılacak ya da muhtemel
gelişmeler nedir? Bu kavgadan kim üstün çıkacak?
Birçok ihtimal var. Belki AKP Anayasa Mahkemesi’nce kapanacak
ve yöneticilerine yasak getirilecek... AKP’nin ve demokrasi
güçlerinin (bunlar neyin nesi ise?) “ittihatçı” diye
nitelenen karşı kampa direnip, Ergenekon yapılanmasının
üstüne gidip onu tasfiye edebileceğini söyleyen iyi niyetli
tezler var... Belki bu hesaplaşma bir askeri darbeyle
sonuçlanacak... Belki de taraflar, Şemdinli’de olduğu
gibi, bir kez daha uzlaşıp, kavgayı erteleyip
ateşi düşürecekler...
Ama bunların hiçbiri derde deva olmaz. Ne militarist-Kemalist
kesimin, ne AKP’nin şu veya bu raundu kazanıp geçici
bir üstünlük sağlamasıyla sorunlar çözülmüş
olmaz. Bir uzlaşma durumunda ise yangının
alevleri söner gibi görünse de ateş içten içe yanmaya
devam eder ve ilerde çok daha beter biçimde patlar.
Çare ise, dilimizde tüy bitercesine söylediğimiz gibi,
sorunların çağdaş bir anlayışla,
uygarca ele alınıp demokrasi ve hukuk ilkeleri çerçevesinde
çözümüdür. En başta, tüm sorunların ana halkası,
ya da ana düğümü olan kürt sorununun. Ancak bunu ne darbeciler,
ne de AKP türünden bir örgüt yapabilir. Bunlardan sorunlara
çözüm beklemek, bunlara çağrı yapmak abesle iştigaldir.
Ülkenin, Kürt sorunu dahil, tüm bu sorunları çağdaş
bir anlayışla ve radikal bir biçimde çözmeyi önüne
hedef olarak koyacak, kitleleri arkasına alıp iktidara
yürüyecek yeni bir siyasi harekete ihtiyacı var. Öyle
bir hareket ki topluma:
* Kürt sorununu eşitlik temelinde ve federal biçimde
çözeceğini (genel af, sürgünlerin dönüşüne yolun
açılması, yaraların sarılması, Kürtçenin
eğitim dili olması vb. de içinde...);
Laikliğin gerçek anlamda hayata geçirileceğini
(Diyanet İşleri Teşkilatı’nın bir
kamu kuruluşu olmaktan çıkarılacağını,
okullardan zorunlu din derslerinin kaldırılacağını,
vb...);
Kıbrıs sorununu BM kararlarına uygun biçimde
çözeceğini;
1915 yılında ve öncesinde Ermeni halkına yapılanlardan
özür dileyeceğini;
Güney Kürdistan Federal yönetimi dahil, tüm komşularıyla
barışçı ilişkileri öne alacağını;
Ülkenin aşarı silahlanmaya ve şiddete harcanan
kaynaklarının, ekonomik ve sosyal gelişmeye;
bayındırlık, sağlık, eğitim
ve hukuk alanına kaydırılacağını;
Ülkeyi AB ile bütünleştirmeyi ve AB standardında
bir demokrasiyi geçerli kılmayı hedef olarak seçtiğini;
Açıkça vaat etmeli ve demokrasi güçlerini ortak bir
kanalda toplayıp iktidara yöneltmeli. Yolu üzerindeki
engelleri de kararlı bir mücadeleyle ve kitle desteğiyle
aşmalı.
Ancak böyle bir halk hareketi ülkeyi çıkmazdan çıkarabilir
ve sorunlara çözüm getirebilir.
Kanımızca tek çıkar yol budur.
Bugün bölük pörçük olan Türkiye solu (bununla elbet CHP ve
benzerlerini kastetmiyorum), eğer bu perişan durumdan
kurtulmak ve ülkenin kaderi üzerinde belirleyici bir rol oynamak
istiyorsa, geçmişin ezberlerinden kurtulmalı, kendisini
yenilemeli ve önüne böylesi demokratik bir program koymalı,
gücünü bu doğrultuda, ülkenin öteki demokratik güçleriyle,
özellikle de Kürt ve Alevi hareketiyle birleştirmeli
Yazarın önceki yazılarından:
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
.
|