Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Kemal Burkay
Taraf Gazetesi, “Savcı Dört Generali Sorgulasın”
diye manşet atmış.
Baştan sona kadar haklı. Bu dört general 2003-2004
yıllarında darbe tezgahlamış, ama başaramamış
olan dört kuvvet komutanı. O dönemdeki Kara Kuvvetleri
Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı
İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı
Özden Örnek ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur.
Önce dördü birden “Sarıkız” adıyla bir darbe
tezgahlamışlar; ama o dönemin Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök karşı çıktığı için
başaramamışlar. Ardından Şener Eruygur,
bu kez kendi başına “Ayışığı”
diye bir darbe tezgahlamış, ama yine muradına
ulaşamamış.
Tüm bu bilgiler Org. Özden Örnek’in günlüğünden anlaşılıyor.
Nokta Dergisi, bir yıl kadar önce bunu kamuoyuna yansıttı.
Ama Nokta’nın üstüne hışımla gidip dergiyi
kapadılar. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper
Görmüş bu yüzden ağır hapis cezası istemiyle
yargılanıyor. Bu davayla birlikte olayın üstünü
de kapamaya çalıştılar.
Ama gerçekler direngendir. Ergenekon hakkındaki son
soruşturmalarla günlüğün Orgeneral Örnek’e ait olduğu
ve onun bilgisayarından çıktığı teknik
olarak kanıtlandı.
Şimdi ne olacak? Bu dört general, Taraf Gazatesi’nin
manşetinde dile getirildiği gibi yargılanabilecek
mi? Malum, darbecilik yönetime gayrimeşru biçimde el
koymak, anayasayı ve bir bütün olarak demokratik sistemi
işlemez hale getirmek, hükümeti ve parlamentoyu dağıtmak
demektir. Bunun cezası ise çok ağırdır.
Taraf Gazetesi, Ahmet Altan’ın yönetiminde yayın
hayatına başladığı günden bu yana
yürekli, onurlu bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu manşet
de son derece yerinde. Bu ülkede sahte demokrat olmayan herkesin
de bu isteme katılması gerekir.
Ama bunu hangi güç yapacak, bu hesabı hangi güç soracak?
Taraf’ın manşeti aklımıza La Fountaine’nin
şu ünlü “fare-kedi” masalını getirdi.
Hani fareler toplanıp kedinin kötülüklerinden nasıl
kurtulacaklarını tartışmışlar
ve ortaya ilginç bir öneri çıkmış. Farenin
biri, “kedinin boynuna bir çan takalım, gelişinden
haberimiz olur”, demiş. Ötekiler bu fikri çok beğenmişler.
Ama sıra, çanı kedinin boynuna takma meselesine
gelince, iş orada tıkanmış. Öyle ya, bunu
göze alacak ve kediyi uyandırmadan başaracak kahraman
kim?..
Evet, bu ülkede de, emekli olsalar bile kuvvet komutanı
dört orgenerali yargının önüne çıkarabilecek
hangi güç? Şemdinli’de, bomba atıp adam öldürürken
halk tarafından suçüstü edilen assubayları bile
cezalandırmak mümkün olmamışken...
Bu ülkede, şu son elli yıl içinde darbeciler kaç
kez yönetime el koydular, hükümetin işine son verdiler,
halk tarfından seçilmiş parlamentoyu dağıttılar,
siyasi partileri kapadılar, işkence ettiler, kan
döktüler; ama kendilerinden hesap sorulamadı. Aksine
bunu başaranların başına hep devlet kuşu
kondu. Türkiye’nin Pinotchesi General Evren hâlâ el üstünde
tutulmuyor mu? Başaramıyanlardan bazıları,
(Talat Aydemir ve arkadaşları) ya hayatlarıyla
ödediler, ya da ağır cezalara mahkum oldular. Bazıları
(Org. Faruk Gürler, Org. Muhsin Batur) başaramadılar,
ama çok güçlüydüler, onlara kimse dokunamadı.
Buna karşılık Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı
(Hüseyin, Yusuf), “anayasayı debdil ve tağyire teşebbüs”ten
asıldılar. Mahir Çayan ve Arkadaşları
aynı gerekçelerle, yakalanıp yargılanmaya bile
gerek görülmeden infaz edildiler. Oysa bu gençler ne anayasaya
bir şey yapmışlardı, ne de kimseyi öldürmüşlerdi.
Kimse darbeci Gürler ve Batur’un kılına dokunamazken
gençler acımasızca kıyıldılar.
Bu kez de suç ve suçlular ortada. Ama kim bu darbecilerden
hesap sorabilecek? JİTEM’ci assubay Ali Kaya’nın
üstüne gidemeyen sistem dört orgenerale mi dokunacak? Mevcut
iki başlı yargı sisteminde bu mümkün mü? Generaller
kendileri için özel yargı sistemi kurmuşlar. Bir
sivil savcı onlar hakkında soruşturma istese
bile bunu Genelkurmay’a iletecek. Genelkurmay da “ortada soruşturmayı
gerektirir bir durum yok,” diye kestirip atacak. Tekirimiz
farelerini avlamaya devam edecek!
Bakmayın şu anda, emekli general Veli Küçük ve
bazı emekli albay, binbaşı ve yüzbaşılar
dahil, bir grup Ergenekoncunun yakayı kaptırmış
olmasına. Onlar için de umut tükenmiş değil.
Nitekim karşı atakla AKP’yi kapamanın eşiğine
getirdiler. Bunlar da katil Alparslan Arslan da yarın
öbür gün kahraman pozunda serbest bırakılmayı
bekliyorlar...
Ergenekon’un, eski adıyla Kontrgerilla örgütünün, kolları
ordu ve polis içinde yukarılara, tepelere kadar uzanıyor.
Suç örgütü yargıda, üniversitede, medyada dalbudak salmış.
Bunun içindir ki yıllar önce bu örgüt tarafından
öldürülen Abdi İpekçi’ye gazetesi Milliyet bile doğru
dürüst sahip çıkmadı. Arı kovanına parmak
sokmaktan uzak durdu. Cumhuriyet Gazetesi de Uğur Mumcu
cinayetinin izini başka yerlerde aradı. Daha geçen
yıl kendisine atılan bombaların izini de başka
yerde aradığı gibi... Aynı şeyi Danıştay
yaptı. Danıştay’ı basıp yargıçları
kurşuna dizen katilin, kontrgerilla ilişkili bir
“ulusalcı” olduğu ortadayken, onun şeriat yanlısı
olduğu masalına kandı, ya da kanar görünmeyi
tercih etti...
Çünkü her şey statükoyu korumaya yönelik darbe planlarının
hatırana idi. Darbeciliğin bürokrasi ve medyadaki
kolları da uygun psikolojik ortamı yaratmak için
kolları sıvamışlardı.
Siyasi planda ise tek parti iktidarının ve İttihatçılığın
mirasçısı Baykal ve onun CHP’si çeteye kol kanat
geriyor. Kaç kez iktidar koltuğundan paldır küldür
alaşağı edilen şu pişkin Demirel
bile, cuntacıların yanında saf tutuyor.
Demek ki bu ülkede temizlik kolay değil. En azından
o temizlik bu sistemle; bu orduyla, bu polisle, bu yargıyla,
bu üniversite ile, bu düzen partileriyle olmaz. Tamam, bunlar
zaman zaman iktidar hırsıyla kendi aralarında
çekişirler, boğuşurlar ve kirli çamaşırlar
ortaya dökülür, hırpalanan da olur; ama bu, çetelerin
temizlenmesine, hukukun egemen olmasına, bu ülkeye barış
ve demokrasinin gelmesine yetmez.
Kendi aralarında tepişen bu güçlerin hiçbiri gerçek
bir hukuk düzeninden, demokrasiden, barıştan yana
değil. Bunlar halkın kafasını da karman
çorman etmişler. Kitlelerin önemli bir bölümü şoven,
ırkçı simgelerin, bir kısmı ortaçağa
özgü dinci simgelerin artından koşturuyor.
Sonuç olarak ülkenin barışı, demokrasiyi,
hukuku amaç edinen etkin ve güçlü bir siyasi harekete ihtiyacı
var. Halka öncülük edecek, onu aydınlatacak, ırkçı-şoven,
ve çağdışı hertürlü koşullanmadan
kurtaracak bir siyasi harekete. Böylesi bir demokratik programın
anahatlarını bir önceki yazımda belirtmiştim.
Elbet böylesi bir siyasi hareketin güçlenmesi, kitleleri
kazanması zaman ister. Ama Türkiye demokrasi güçlerinin
bu yolda bir başlangıç yapmaları gerekir. Kanımca
koşullar buna uygun. Şu anda tam da buna ihtiyaç
var.
Türkiye solu ve demokrasi güçleri geçmişte bunu başaramadılar.
Örneğin 1990’lı yılların başında
HEP bu yolda bir adımdı, ne yazık ki yönetici
kadrolar böylesi bir birikimden, yolgöstericilik yeteneğinden,
ufuktan yoksundular ve bu girişimi heder ettiler. Türk
solu da Kürt hareketi de bu birliği sağlayamadı.
Rejim, çeşitli kanallardan sızarak HEP’i çığırından
çıkarmayı, yozlaştırıp dağıtmayı
başardı.
Bence aynı görev bugün de gündemdedir ve gerçekten tutarlı,
dürüst, yetenekli öncülerini bekliyor. Ülkeyi özgür, laik,
barışçı bir ortama ulaştırmak için
köklü, demokratik bir program üzerinde birleşmeli. Demokrasi
güçleri mevcut düzenle, bu kokuşmuş, yozlaşmış
sistemle arasına net bir çizgi çekmeli.
Kitleleri sahte kurtarıcıların ve sahte umut
tüccarlarının elinden kurtarıp ona, ülkenin
gerek duyduğu köklü reformları gerçekleştirebilecek
bir seçenek sunmanın yolu budur.
Yazarın önceki yazılarından:
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
.
|