PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı

Kemal Burkay

Türk basınında, Kürt sorununa nisbeten demokratik bir bakış açısıyla yaklaşan, sorunu kabul eder görünen ve çözüm için de siyasal ve kültürel adımlar atılmasını öneren kişilerin bile sık sık şöyle görüşler dile getirdiğini görürüz:

“Kürt politikacılar ve aydınlar için sorun salt bir Kürt sorunu, onlar Türkiye’nin öteki sorunlarını görmezden geliyorlar.”

Bu, Kürt politika ve düşünce yaşamının çeşitliliğini göz önüne almayan genelleyici bir görüş, bu nedenle de haklı ve gerçekçi değil.

Kürt politikacı ve aydınları içinde gözü salt Kürt sorunundan başka şeyi görmeyenler olabilir elbet. Geçmişte böyleleri vardı ve bugün de vardır. Kürt politik yaşamında geçmişten bu yana ortaya çıkan kimi örgütler de Kürt sorununun, Türkiye’nin, bölgenin ve dünyanın diğer sorunlarıyla bağını, karşılıklı etkileşimi yeterince kavramamış olabilirler. Ama bu konuda genelleme yapmak haksız. Bu Kürt politikası ve düşünce hayatı hakkında ya yeterince bilgi sahibi olmamayı gösteriyor, ya da, Türk aydınlarında Kürtlere yönelik olarak sık sık rastladığımız küçümseyici bir bakış açısını...

Gerçek şu ki Türk aydınları, liberal, hatta marksist geçinenler de dahil, ender rastlanan örneklerin dışında (örneğin aklıma 1960’lı yılların başında, Barış Dünyası dergisinde “Doğu Sorununu”nu tartışmaya açan bir Ahmet Hamdi Başar” geliyor) Kürt sorununa ilgisiz kaldılar, Kürtler bu konuyu kendileri yüksek sesle gündeme getirinceye kadar, sorun yokmuş gibi davrandılar.

Peki Kürt aydın ve politikacıları Kürt sorunu dışındaki sorunları yok mu saydılar. Bunu söylemek, böylesi bir genelleme yapmak haksızlık olur. Bizim, küçümsenmeyecek sayıda bir bölüm solcu Kürt aydınının, daha 1960’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi içinde verdiğimiz mücadele ortada. 1970’li yıllarda kurduğumuz Kürdistan Sosyalist Partisi’nin programı ve 1975 yılında yayın hayatına soktuğumuz Özgürlük Yolu dergisinde ortaya konan görüşler ve tezler ortada. Türkiye’nin tüm önemli sorunlarına sahip çıktık ve çözüm yolları önerdik; bölgenin ve dünyanın tüm önemli sorunlarıyla ilgilendik.

Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin diğer sorunlarının çözümünden kopuk değil. Aksine, ısrarla belirtiyoruz ki Kürt sorunu, diğer sorunların çözümü bakımından anahtar bir sorun. Türkiye’nin barışa ve demokrasiye ulaşması, yani Türk halkının da mutlu ve özgür olması bu sorunun adil biçiminde çözümüne bağlı. Böylece ülke militarizmin boyunduruğundan, şovenizmin boğucu ortamından kurtulabilir. Kaynaklar savaşa değil, ülkenin kalkınmasına yönelir. İşsizlik sorunu çözülür. Ekonomik ve demokratik standartlar yükselerek AB ile bütünleşme sağlanabilir.

Her iki halkın kurtuluşunun, özgürlüğünün birbiriyle böylesine bağlantılı olduğunu gördüğümüz için de hep faşizme, gericiliğe, statükoya karşı iki halkın ilerici güçlerinin, emekçilerinin, aydınlarının dayanışmasını önerdik, ortak bir cepheyi savunduk.

Söz konusu Türk aydın ve yazarlarının yaptığı diğer bir genelleme ise doğrudan Kürt sorununa bakışla ilgili. Şöyle diyorlar:

“Kürt aydın ve politikacıları Kürt sorununa salt siyasal özgürlükler çerçevesinden, yani dar açıdan bakıyorlar, kitlelerin öteki ekonomik ve sosyal taleplerini görmezden geliyorlar.”

Bu da ötekisi gibi haksız bir genelleme. Yine ya bilgisizlikten kaynaklanıyor, ya tepeden bakmacı bir anlayışın ürünü, ya da bile bile çarpıtma.

Nasıl Türk toplumu, ağır basan şovenist ve militarist koşullanmaya, ve insana zaman zaman “bu ülkede bir demokrat yok mu?!” dedirten karamsarlık yayıcı ortamlara rağmen, tek tip aydın ve politikacıdan oluşmuyorsa, Kürt toplumu da öylece tek tip değil. Kürt siyaset hayatının son 40-50 yılını izlemiş biri bunu rahatlıkla görebilir.

Kürtler onyıllardır çıkardıkları nice dergi ve gazetede Kürt sorununu tartışıyorlar. Nice toplantıda, konferanslarda görüşlerini ortaya koyuyorlar. Bu konu üstüne nice kitaplar yayınladılar. Salt benim, 1960’lı yıllardan bu yana yazdığım yüzlerce makale ve yazılarımı içeren onlarca kitap var. Biz Kürt sorununu salt bir siyasal haklar, özgürlükler sorunu olarak göstermedik. Kürdistan sorununun tarihsel ve ekonomik köklerini ortaya koyduk. Bunun en başta bir sömürge sorunu olduğunu, Kürdistan’ın, onu bölen devletlerce bir sömürgeye çevrildiğini belirttik. Kürdistan’ın ikinci parçalanmasında batılı sömürgeci ve emperyalist devletlerin rolünü de vurguladık. Kürdistan’ın  zengin yeraltı ve yerüstü ürünlerini sömürme, yağmalama söz konusu olmasa, ülke bu denli parçalanmaz ve Kürt halkı bu denli acımasız ve sonu gelmeyen bir zulme hedef olmazdı. Ülkeyi aralarında bölüşenler, Kürt dili ve tarihini inkâr ve yok etme gibi garip ve insanlık dışı işlerle uğraşmazlardı. Ülkemizi bölüşenlerin temel amacı ekonomik sömürüdür. Dolayısiyle, Kürtler bakımından özgürlük sorunu aynı zamanda, kendi yağmalanan ülkelerine, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip çıkma sorunudur. Sömürgeci boyunduruğuna son vermek yalnızca dil ve kültür özgürlüğü, onur meselesi değil, aynı zamanda ekmek meselesidir, bir bütün olarak insanca yaşama meselesidir.

Biz bunun yanı sıra, Kürdistan köylüsünü ekonomik, sosyal, siyasi bakımdan özgürleştirecek bir toprak reformunu başından beri ısrarla savunduk. Mücadelemiz başından beri antisömürgeci ve antifeodaldi. Ama toprak reformunu yapmamakta direnen, Kürdistan’ın feodal güçleriyle işbirliği yapmış Türk rejiminden başkası değildi.

Başından beri kadın haklarını kararlıca savunduk.

Her neyse, sözü uzatmaya gerek yok. Eğer birilerinin yıllarca verdiğimiz mücadeleden, Kürt politikacı ve aydınlarının söylediklerinden haberleri yok veya bunu görmemek için ısrarlı iseler, bundan sonra da söyleyeceklerimizin onlara bir yararı dokunmayacaktır.

Öte yandan, kanımca, Kürtlere yönelik olarak üst perdeden ahkâm kesen bu baylar bakımından sorun salt bir bilgi eksikliği değil. Onların, “Kürt politikacılar kitlelerin öteki taleplerini görmüyorlar” derken de bizden bekledikleri böylesine çok yönlü, kapsamlı ve bilimsel bir bakış açısı değil. Tam tersine, yukarda verdiğim çerçeve hiç de onların hoşuna gitmez. Bizden bekledikleri uysal olmamızdır, aza kanaat etmemizdir; Kürt sorununu, bazı basit, sınırlı, bireysel kültürel hakların yanı sıra, günlük “aş ve iş” sorununa indirmemizdir. Bu aş ve iş sorununu da yüce Türk devletine, aziz Türk hükümetlerine yönelik, “bölgeye okul, yol yapılsın, işyeri açılsın” gibi bir takım ianeci taleplerle sınırlamamızdır... Bunu yaparsak “gerçekçi” oluruz, iyi yurttaşlar oluruz... 12 Eylül faşizminin, “anayasa” adlı polis tüzüğünde yazılı “vatandaşlık hakları” neyimize yetmez!

Onun için de, Fransa genişliğinde ülkesi ve 40-45 milyonluk nüfusuyla bölgenin ve dünyanın büyük uluslarından biri olan, salt Türkiye sınırları içindeki nüfusu 25 milyonu bulan bu koca halka uygun ve yeterli görülen bu...

Bu tür suçlamaları yapan Türk yazar ve aydınlarıyla ayrı diller konuştuğumuz açık. Bununla Kürtçe ve Türkçenin farkını söylemiyorum, Kürt sorununa yaklaşımdaki bakış farkını kast ediyorum.

Kürt aydınlarına ve politikacılarına yönelik bu tepeden bakmacı anlayış, aynı zamanda Kürtlere layık görülen hakların düzeyi ile de tam bir uyum içinde. Bu, Kürtleri eşit ortak olarak kabul etmeyen, hatta azınlık olarak bile görmek istemeyen bir anlayış.

Bu anlayışla sorunlar çözülmez. Türk dostlarımız bizi değiştirmeden önce kendilerini değiştirmeyi denemeliler. Çünkü çözüm aynı zamanda buna bağlı. Bizim eşitsizliğe evet dememizi, sömürüye, zulme boyun eğmemizi beklememeliler.

Yazarın önceki yazılarından:

Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
 
PSK Bulten © 2008