Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Kemal Burkay
Sayın Baskın
Oran, ”Lozan hâlâ
yürürlükte mi?”
başlıklı
son yazılarından birinde ilginç bir konuya
değinmiş. Ya da kendi
deyişiyle, bir
kez daha değinmiş.
Kürtçeye getirdiği
sınırlamalarla, örneğin
Kürtçenin parti toplantılarında
konuşulmasını engellemekle,
hatta cezalandırmakla, Türkiye’nin
Lozan’ı çiğnediğini
söylemiş ve Lozan
Antlaşmasını’nın 39.
maddesini kanıt
göstermiş. Bu maddede şöyle deniyor:
“Herhangi bir
Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret
ilişkilerinde, din, basın
ya da her
çeşit yayın konuları ile açık toplantılarında
istediği bir
dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır.”
Baskın Hoca bu konuda
belki bin kez
yazdığı halde yargıç ve savcıların
bunu duymazdan
geldiklerini, Lozan’ın iç hukuka üstün
ve bağlayıcı hükümlerini
göz önüne
almadıklarını söylüyor
ve uygulamadan yakınıyor.
Baskın hoca iyi bir iş yapıyor.
Bir aydına ve bilim adamına yaraşan da bu.
Bu yazı şu
anda sitemizin (www.kurdistan.nu) ”basından” köşesinde
yer alıyor.
Okuyucu onun tamamına
bakabilir.
Öte yandan, Baskın
Hoca bu nedenle
Kürtleri de eleştiriyor ve
onları, savunmalarında
Lozan’ın bu maddesini gündeme getirmemekle suçluyor. Burada genelleme ve kaçınılmaz
olarak haksızlık
yapıyor. Şöyle
diyor Baskın Hoca:
”Yargıçlara yüklendik
de, ya bizim Kürtlere
ne demeli?
Şunu
söylemek istiyorum:
Yukarıda da belirttim:
Ben bu Lozan 39/4 ile
Anayasa 90/5 konusunu bin defa yazdım. Yetmedi, Kürt arkadaşlarıma ve
onların avukatlarına yüz bin defa söyledim.
Olmuyor! Kürtçe konuşma yüzünden
savcı dava
açtığında şimdiye
kadar Allah için
tek bir tanesinin
bile bunları
dile getirdiğini duymadım! Sebebi nedir, anlamaktan
acizim. Yani,
bu bilimsel verilere kulak vermeleri için benim Kürtçe anlatmam
mı gerekiyor?”
Baskın Hoca genelleme
yapmasaydı ben de kendisine
katılırdım.
Gerçekten de tüm
yazılanlara, söylenenlere
rağmen ”Kürt
arkadaşların ve avukatların”
birçoğu bile
bu maddeden habersiz gibidir ve savunmalarında buna yer vermiyorlar.
Nasıl ki
tüm yazılanlara ve bunca tarih kitabına
rağmen, Kürt
aydınlarının bir
bölümünün bile, aynen Türk aydınlarının
bir bölümü
gibi -şu anda devlet sahibi olmamalarına
bakıp, onların
ilk ve orta çağlarda
kurmuş oldukları
onlarca devletten habersiz ve ”Türk Tarih Tezi”ne uygun
biçimde- Kürtlerin
hiç devlet kurmadıklarını
ileri sürebilmeleri
gibi…
Ama Baskın Hoca
genelleme yapmakla
Kürtlere bir bütün
olarak haksızlık
ediyor. O Lazan
üstüne yazmadan
önce de Kürt aydın
ve avukatlarının en azından
bir bölümü
Lozan’ın söz konusu maddelerinin farkında idiler ve onu savunmalarında da dile getirmekte idiler. Ben kendi payıma, daha 1960’lı -70’li
yıllarda Lozan’ı
hem kendi kişisel
savunmalarımda hem de avukatlık
yaptığım siyasi
davalarda dile
getirdim.
Bunlardan biri 1977 yılında
büyük bir
mücadeleyle yayın hayatına soktuğumuz, Kürtçe-Türkçe yayın yapan 15 günlük Roja Welat gazetesiyle
ilgilidir. Valiliğin gazeteye
izin vermemesine
rağmen bu yayını
başlattık. Sahibi
ve yazı işleri
müdürü tutuklandığı
zaman da gazetenin
Ekim 1977 tarihli 2. sayısında, ”Kürtçe Yayın Yapmak hakkımızdır ve Bu Hakkı Kullanacağız” başlığı
altında yazdığımız
makalede Lozan’ın 39. maddesini de yukardaki biçimiyle aynen yazdık ve yayınımıza dayanak
yaptık.
Bu davaya ben,
Arkadaşım Ziya Acar’la birlikte avukat olarak katıldım
ve aynı içerikte
bir savunma yaptık.
Kendi payıma,
bu konuda sayın
Oran gibi ”binlerce kez” yazmış olmasam da onlarca kez yazmışımdır.. Örneğin 1985 yılında Kürdistan Sosyalist Partisi ve Kürdistan Yurtsever Birliği adına ben ve sayın Celal Talabani, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 40. Dönem Toplantısı’na gönderdiğimiz
mektupta Kürt
halkının durumunu ve istemlerini dile getirirken, Türkiye’nin Lozan Antlaşmasını
çiğnediğini de gündeme
getirdik. (Bak: Kemal Burkay,
Seçme Yazılar,
cilt:1)
Partimizin yayın
organı Riya
Azadi’nin 1988 tarihli 113. sayısında yayınlanan
Sömürgeci Güçlerin
Devekuşu Politikası” başlıklı yazımda
şunları demiştim:
Elbet Lozan, Kürt halkının haklarına
hiçbir sağlam güvence getirmedi. Halkımız konfaransta
bir taraf değildi, görüşü alınmadı. Bu
nedenledir ki bu anlaşmanın bizim açımızdan
bir paçavra kadar değeri yoktur ve gücümüz yettiği
gün onu yırtıp bir kenara atmakta tereddüt etmeyeceğiz.
Ama şu da bir gerçek ki, Türk hükümetinin kendisi de
onu çiğnemiştir. Anlaşmanın en azından
39. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının
kendi dillerini, basın-yayın da dahil, özgürce kullanmalarına
hiçbir kayıt getirilmeyeceğini belirttiği halde,
Türk devleti başından beri Kürtçeyi yasaklamıştır
ve bugün de Kürtçe bir gazete, dergi ve kitabın basılması
bile ağır suç sayılmaktadır. Bunu yapan
Türkiye Lozan'a sığınamaz. (Bu yazı için ayrıca bak: Kemal Burkay, Seçme Yazılar,
Cilt 1).
1989 yılında Paris’te düzenlenen
Kürtlerle ilgili konferansta yaptığım „Türk
Hukuk Sistemi ve Kürtler“ konulu konuşmada ise şöyle
demiştim:
Öyle ki Türk devleti, tüm yurttaşlarına,
basın-yayın alanı dahil, dillerini serbestçe
kullanma hakkı tanıyan Lozan Antlaşması'nın
39. maddesini bile Kürtler bakımından geçersiz sayarken
ve böylece Lozan antlaşmasını dahi çiğnerken,
buna gerekçe olarak "Lozan'da Kürtlerin bir azınlık
sayılmadığını" ileri sürmektedir.
Bu iddia iki bakımdan, kabul edilemez
ve gülünç bir mantığı sergiliyor. Birincisi,
Lozan Antlaşması'nın sözkonusu maddesi, azınlık
olarak nitelenenler için değil, tüm TC yurttaşları
için konmuştur. İkincisi, Türk devleti Lozan'da
Kürtleri azınlık saymamış, ama azınlıktan
fazla bir şey saymış, Kürtlerin bir ulus olduğunu,
Türklerle birlikte ülkenin asli unsuru olduğunu kabul
etmiştir. Şimdi ise böylesine şark kurnazlığı
ile tarihsel gerçekleri ve sorumlulukları unutturmaya
çalışmaktadır.(Bak: Riya Azadi, 1989, sayı 131; ayrıca: Kemal Burkay, Seçme
Yazılar, cilt:2)
Arşivimi tarasam buna daha pek çok örnek
verebilirim. Kanımca bu kadarı yeter.
Ve şu anda elimde örnekleri olmasa da,
başka Kürt aydınlarının ve avukatlarının
da bu tür davalarda benzer savunmalar yaptığından
kuşkum yok. Sonuç olarak bu tür genellemeler yapmak doğru
değil. Sayın Oran iyi bir iş yaparken Kürtleri
toptancı bir tutumla „bilimsel verilere kulak asmamakla“
„Türkçe anlamamakla“ suçlayacak kadar vesayete muhtaç insanlar
gibi görmemeli. Haklarını savunmaktan aciz ya da
umursamaz kişiler her halkın içinde, hatta aydın
ve hukukçu sıfatı taşıyanlar arasında
–Kürtlerde de Türklerde de- bulunabilir ve böylelerinin sayısı
bazen insanı rahatsız edecek kadar çok olabilir.
Yine de böylesi genellemeler yapmak, böylesine üst perdeden
konuşmak hoş değil...
Bu yazıdan da belli ki biz Baskın
Hoca’yı iyi kötü izliyor ve okuyoruz. Ama acaba Baskın
Hoca Kürt aydın ve yazarlarını yeterince izliyor
mu?
Yazarın önceki yazılarından:
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|