”Bilgi Destek Planı” yıllardır
yürürlükte..
Kemal Burkay
Genelkurmay’ın Eylül 2007 tarihli ”Belgi Dastek Planı”nın
Taraf gazetesince ele geçirilip kamuoyuna yansıtılmasının
yarattığı tartışma devam ediyor.
Bu plan özetle, Türkiye toplumunu militarist
hedeflere uygun olarak dizayn etmeye yönelik ve yıllardır,
onyıllardır uygulanan planın yeni bir varyantı.
Yani aslında yeni değil.
Ne diyor plan: Üniversiteler, yüksek
yargı, basın, sanatçılar TSK ile aynı
çizgiye getirilmeli… Bu yeni bir şey mi? Daha
on yıl öncesi, 28 Şubat darbesi sırasında
Genelkurmay’a çağrılıp, koşa koşa
gidip kara cüppeleriyle generallerin önünde ilkokul çocukları
gibi dizilip brifing alan ”yüksek” yargıçlar, üniversite
rektör ve dekanları, koca prof’lar bunu, gizli kapaklı
da değil, dünya alemin gözü önünde yapmadılar mı?
Plan, Sivil toplum örgütlerinin Genelkurmay tarafından
yönlendirilmesini, hatta, ”etki edilen
ve harekete geçirilebilen sivil toplum örgütlerinin kurulmasını”
önermektedir. Bu da yeni bir olay değil. Yıllardır emekli
generallerin kurduğu ve ”sivil toplum örgütü” etiketi
yapıştırılan, ihtiyaç duyuldukça Türk
bayrakları ve şovenizm yüklü sloganlarla sokağa
dökülen örgütler, en başta da ”Atatürkçü Düşünce
Dernekleri” bunların örneği değil mi?
Bu tür örgütlerin ”doğrudan ya da dolaylı yoldan
finanse edilmesi” öneriliyor. Bu da
zaten açıktan olmasa da yapılıyor. Örneğin
bir önceki cumhurbaşkanı Sezer’in, yukarda sözü
edilen Atatürkçü Düşünce Dernekleri’ne önemli bir kaynak
aktardığı bir ara basına yansımıştı.
Plan, ”kanaat önderlerinin yönlendirilerek
kullanılmasını, bunların dolaylı
ve uygun yöntemlerle desteklenmesini, faalliyet maliyetlerinin
doğrudan veya dolaylı karşılanmasını”
öneriyor. Yıllardır bu işi ayan beyan
yapan, her halleriyle militarizmin borazanı olduğu
belli, Genelkurmay’ın ağzının içine bakarak
konuşan, yazan yazarlar, yorumcular var. Bir
ara, bizzat MİT’çiler tarafından, kurumdan maaş
alan medya mensuplarından söz edilmişti.
Elbet bunların listesi açıklanmadı..
”Bazı sanatçı ve yazarların desteklenmesi
ve ön plana çıkarılması, TSK karşıtı
fikir ve eylemleriyle bilinen sanatçı ve yazarların
yıpratılması hedef alınacaktır,”
deniyor. Bu da kamuoyu için yeni bir bilgi değil. Taraftarların
deteklenmesi için pek çok yol ve yöntem var. Genelkurmay, OYAK ve türlü vakıflar yoluyla onmilyarları
denetliyor. Gladyo örgütü bile eroin ticareti, haraç,
kumarhaneler ve kara para yoluyla büyük paralara sahip. ”Taraftar”
yazar ve sanatçıları bu yollarla, ayrıca MİT
eliyle, ”tahsisat-ı mesture”lerle desteklemek onlar için
çocuk oyuncağı…
”TSK karşıtlarının
yıpratılmasına” gelince. Bunun
da yolu yöntemi çok. Genelkurmay içindeki ”Batı
Çalışma Grubu”nun yıllar
önceki 28 Şubat andıcı, bunun somut örneği.
Şemdin Sakık’a mal edilen düzmece ifadelerle aralarında
İnsan hakları Derneği’nin de bulunduğu
bazı demokratik kurumlar, siyasi partiler, bir dizi demokrat
ve ilerici yazar, politikacı vatana ihanetle suçlandılar.
Suçlanan gazeteciler ”yıprandı”
ve çoğu işlerini kaybettiler. İHD başkanı
Akın Birdal ise TİT’in saldırısına
hedef oldu ve ölümden döndü.
Planda, ”irticai faaliyetlerin bizzat
hükümet (AKP) tarafından organize edildiğinin” ve
”yeni Anayasa hazırlığının milli
devlete karşı olduğu”nun propaganda edilmesi
öngörülüyor. Laiklik bizzat 12 Eylül
rejimi tarafından darbelenmişken, bir yandan bu
faşist çarkı ve onun kurumlarını, laiklik
karşıtı düzenleme ve uygulamalarını
kararlıca savunanların, öte yandan AKP’ye yönelik
olarak yaptıkları irtica demagojisi yıllardır
göz önünde. Son Anayasa değişikliği
girişimine karşı aynı çevrelerin kaynattığı
cadı kazanı da taze bir olay.
Planda, yeni dönemde Kürt sorununa ilişkin taktikler
de sergileniyor: ”DTP’yi Kandil ve AB arasına sıkıştırıp
terörist gibi gösterme… Bölge halkını baskı
ile canından bezdirme, hatta sınır ötesini
ağır silahlarla döverek ve Güney’e yönelik operasyonlarla,
sınır bölgesini insansızlaştırma
ve mesaj verme…”
Bu da, bölge halkına yönelik yılların bezdirici,
sindirici baskı ve törörü bir yana, özellikle son dönemde
Güney Kürdistan’a yönelik operasyonlar ve sınır
boyunun sürekli ağır silahlarla bombalanmasından
bellidir.
Planda hedeflenen ilginç hususlardan biri de, karşıt
ya da düşman sayılan grup ve örgütlere ajan sızdırma,
onları bölme çabasıdır. Şöyle deniyor:
”TSK’yı hedef alan gruplar içindeki
bazı kişiler (siz ajanlar ya da ajan provokatörler
anlayın) desteklenecektir. Hedef kitle
olarak tanımlanan etnik gruplarda ayrışmayı
desteklemek ve birliği bozmak maksadıyla bu grup
içindeki bazı kişilerle iletişim kurulacaktır.”
TC’nin komplo ve tuzakla döşeli tarihini bilenler için
bu da yeni bir şey değil. Biz
kendi payımıza yıllar boyu, sistemin buna yönelik
plan ve çabalarını, bu türden ajan ve provokatörlerin
sol ve Kürt hareketi içindeki yıkıcı rollerini,
elimizden geldiğince deşifre etmeye, hareketi onların
verdiği zararlardan korumaya çalıştık.
Bir başka deyişle bu bakımdan da yeni bir şey
yok.
Tüm bu nedenlerle, Genelkurmay’ın, ”Komuta kademesince
onaylanmış böyle bir plan yoktur” demesi, planın
var olduğunun dolaylı itirafıdır. Böylesi
hiçbir plan zaten ”Komuta Kademesince” formel olarak onaylanmaz.
Darbe yapanlar da onu önceden ortak imza altına almazlar…
”Rüşvetin belgesi olmayacağı” gibi… Ama ”komuta
kademesi” yıllardır tam da bu tür planların
içindedir, plan yıllardır yürürlüktedir.
Ama bu planın bir özelliği, Genelkurmay’ın
artık onu, sistemin bütünü, ya da ”yüce Türk devleti
ve ulusu” adına değil de kendi adına yapmış
olması. Yani bir tarafta TSK var, diğer tarafta
tüm toplum. Bazılarının deyişiyle TSK partisi, artık
oyunu sadece kendi adına oynuyor. Bu,
militarizmin sonunda varacağı noktadır.
O, bir aşamadan sonra tüm planları
kendi mutlak egemenliğinin çıkarlarına tabi
kılar ve toplumu TSK dostları ve düşmanları
diye ayırır. Hatta bu ayrım, kaçınılmaz
olarak, militarizmin mutlak egemenliğini benimseyenlerle
benimsemeyenler biçiminde TSK’nın içine kadar yansır.
Sonuç olarak bu plan, bir yönüyle yılların
planıdır. Biz de gücümüz
yettiğince yıllardır bunu anlatmaya çalışırız;
ama sesimiz ne kadar duyulur, ayrı bir konu. Örneğin
okuyucunun vakti varsa, bundan yaklaşık sekiz ay
önce, yani tam da Eylül 2007 tarihli bu ”lahika”nın gündeme
girdiği tarihten hemen sonra yazılmış
olan ”Militarizm Türkiye’yi Teslim Almak İstiyor”
başlıklı yazıma bakabilir. (Bu yazının
altında ve 28. sıradaki
yazı). Orada, bu planın konusu olan işlere
nerdeyse bir bir değiniyor ve şöyle diyorum:
Yani hiç çatlak ses olmamalı… Herkes generaller gibi
düşünmeli, onlar gibi konuşmalı, onları
alkışlamalı… Herkes savaş istemeli… Kimse
barıştan, silahla bastırma dışında
farklı bir yöntemden söz etmemeli… Herkes ”ne mutlu Türküm!”
demeli. Herkes bir Güney Kürdistan
seferine hazır olmalı!..
Kim farklı düşünüyorsa haindir!
Kim hak ve özgürlük istiyorsa, kim barıştan, demokrasiden,
siyasal çözümden bahsediyorsa haindir! Kim ”ne mutlu Türküm”
demiyorsa haindir!..
Evet, generaller topluma böylesi bir
üniforma giydirmek, ülkeyi bir kışlaya çevirmek
istiyorlar. Tek tip elbise, tek tip düşünce,
tek ses, tek dil, tek din, tek şef…
Yani Edirne’den Hakkari’ye kadar bir F-Tipi cezaevi!
Bu cezaevinin ağası da onlar olacak elbet…
Türkiye’de kamuoyu denen şey, bütün
bunlara rağmen bu gerçeği görmese bilmese bile,
”kamuoyu oluşturan üniversiteler, yüksek yargı,
basın ve sanatçılar” bunu bilmez mi? Bal
gibi bilir; ama yıllardır bilmezden gelir; ya onaylar,
ya da korktuğu için susar; brifing alıp hizaya gelir…
Taraf’ın yaptığı ise
cesur ve dürüst bir gazetecilik örneğidir; krala çıplak
demiş, sesini duyurabilmiştir. Bunca yankının
nedeni de bu.
Yazarın önceki yazılarından:
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|