PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Takke düştü, kel göründü

Kemal Burkay

Şu günlerde AKP’nin sergilediği manzara “takke düştü, kel göründü” türünden.

En başta Başbakan Erdoğan’ın Hakkari’de, frenleri atarak ettiği, “Ya sev ya terk et!” anlamına gelen sözler: “Tek devlet, tek millet, tek dil ve tek bayrağı benimsemeyen gitsin bu ülkeden!”

Sanki bu ülkede bir milyonluk ordu, 250 binlik ikinci bir polis ordusu yokmuş gibi, pompalı tüfekle ateş edenin sırtını okşamaya yönelik sözler: “Vatandaşın sabrı bir yere kadar!.. Kendini savunacak tabi!”

Bunu AKP’li koçyiğit bir milletvekilinin, kafasına uymayanı vurma hakkı olduğunu ilan eden sözleri izledi...

Ardından, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül hazretlerinin geçmişteki sürgünleri, etnik arındırmaları, dahi soykırımları savunan sözleri... Bunlar olmasa, Rumlar kovulmasa, Ermeniler yok edilmese, 1923’ten bu yana “Türkiye” denilen şu ülkede bir ulus devlet kurmanın mümkün olmadığı...

Şimdi medyada geçmişe oranla epeyce insan bu, çağa, devlet adamlığına uymaz, akıl almaz sözleri tartışıyor. Bazı liberal-demokrat dostlar, hatta en başta Erdoğan’ın medyadaki en yakınlarından bilinen Fehmi Koru, buna bakarak, “Obama olarak başlayan Erdoğan’ın giderek Bush’laştığını” dile getiriyorlar.

Kimisi AKP’nin de devletleştiğini, yani AKP açısından bir değişimin başkalaşımın söz konusu olduğunu söylüyor.

Bize kalırsa, ne bir değişim, ne bir başkalaşım var. Onlar geçmişte de böyleydiler.

Daha baştan, AKP’nin ne geçmişi, birikimi, ne de şu andaki niyetleri, umut edilen değişime uygun değil diye birçok kez yazmıştım. Kimileri, AKP’nin ilk yıllarında bu partiye, Erdoğan ve arkadaşlarına reformcu, hatta “devrimci” bir rol biçtiklerinde, yapılanları böyle nitelediklerinde şaşıp kalmış, hayretimi yazılarımda dile getirmiş, Erdoğan ve partisine bağlanan değişim umudunun boşuna olduğunu söylemiştim.

AB’ye sözde uyum sağlama adına AKP hükümetinin yaptıkları da, kendisinden öncekilerin yaptığı gibi göz boyama türündendi. AKP’nin genleri, aynen Kemalistlerinki, militaristlerinki gibi AB’nin demokratik ölçüleri ile bağdaşmıyordu. Kemalistlerinki bir gardırop batıcılığı idi, AKP’ninki o kadar da değil.

Kürt sorunu konusunda Erdoğan ne zaman adil ve demokratik bir çözümü düşündü ki?. Onun birkaç yıl önceki Diyarbakır gezisinde ettiği, aslında Kürtlerin gönlünü hoş etmeye ve oy avcılığına yönelik sözler çok büyütüldü. Ama Erdoğan bundan daha kısa süre önce, “Kürt sorunu”ndan söz eden bir Kürde, “böyle bir sorun yoktur, yok diye düşünürseniz yoktur!” demiş kişiydi. Daha sonra ise, Kürt akademisi isteyen Diyarbakır Baro Başkanı’nı “Bekâra karı boşamak kolay” diye cevaplamıştı...

Erdoğan’ın frenlerinin atması ilk değil. Ve o frenleri attığında hep yüreğinden geçenleri söyledi.

Erdoğan yıllar önce Trabzon’da bildiri dağıtarak cezaevi koşullarını eleştiren gençlere saldıran linççi güruhun eylemine, “vatandaşın hassasiyetlerine saygı göstermezsen böyle olur!” diyerek sahip çıkmıştı. Onun şimdi de pompalı tüfek saldırganının sırtını okşaması hiç şaşırtıcı değil.

Bezele’de (Aktütün) Paşasından yana çıkan Erdoğan, üç yıl öncesi Şemdinli olayında da bir önceki paşasından yana çıkmıştı...

Erdoğan ve partisi, başörtüsü olayında dinsel özgürlükleri savunur görünüyorlar. Gerçekten öyle mi? Öyleyse neden Aleviler üzerindeki baskılara karşı sağır ve dilsizler? Bundan da öte neden Alevileri ve Sünni Müslüman olmayan herkesi zorla ve hile ile Sünni Müslüman yapmaya yönelik zorunlu din derslerini kaldırmaya yanaşmıyorlar. Üstelik bu konuda hem AİHM’nin hem de Danıştay’ın kararı olduğu halde?..

Erdoğan ve arkadaşlarının başörtüsü konusundaki tavrı da gerçekte, başörtüsü veya türban takmak isteyen kadınların tercihini savunmak gibi özgürlükçü bir anlayışın ürünü değil, kadını denetim altında tutmaya yönelik bir anlayışın ürünü. Bu anlayış fırsat bulsa tüm kedınları çarşafa da sokabilir.

AKP’nin demokratlığı da kendi çıkarıyla sınırlı, adalet anlayışı da.

Erdoğan’nın ve partisinin devletleşmesi, militarizmle uzlaşması, sırtını demokratikleşme ve değişim sürecine dönmesi yeni değil. Gerçekte o başından beri uzlaşma yanlısıydı. Gerçekte onun yüzü hiçbir dönemde demokrasiye, değişime dönmemişti. Eğer bir dönem AB üyeliğinden yana göründüyse, AB şemsiyesinden yararlanmak içindi. Türk militarizminin de NATO şemsiyesinden yararlanması gibi... Eğer daha baştan Kemalist ve militarist takım AKP iktidarına karşı tutum almamış ve onu alaşağı etmek için fırsat kollar olmasaydı, Erdoğan daha ilk günden uzlaşmaya fitti.

AKP Türk-İslam sentezi geleneğinden geliyor. 12 Eylül Cuntası da öyle değil miydi?

Militarizmle AKP arasındaki sorun bir iktidar kavgasıdır, yani bu ülkenin efendisi kim olacak sorunu... Eskiden olsa militaristler bir darbeyle onları alaşağı ederlerdi; ama yeni dönemde bu zor... Bu nedenle uzlaşmayı, yani iktidarı ve rantı bölüşmeyi seçtiler. Hayırlı uğurlu olsun! Belki böylece bu ülkenin kangren olmuş sorunlarını çözerler! Kürtleri, Alevileri ezmeyi sürdürerek, geride kalmış bir avuç Hıristiyanı da öldürüp kaçırarak... Düşünce özgürlüğünün önüne diktikleri duvarları kararlılıkla savunarak... Ülkenin kaynaklarını savaş uçağına, tanka-topa, bombaya çevirmeyi sürdürerek... Bu alanda birbirlerine omuz atarak değil, omuz vererek...

Kısacası, aralarındaki dalaşa, birbirlerine kurdukları tuzaklara bakmayın, Türk-İslam sentezinin iki tarafı sonunda işi tatlıya bağlamış görünüyorlar. Nereye kadar mı? O ayrı mesele... Yarın bir kez daha kapışırlarsa şaşmayın.

Ama onların kavgası bizim kavgamız değil, mesele bu. Her iki taraf da kırk katırla kırk satır kadar bize uzak ya da yakın. Her iki taraf da bu düzeni sürdürmek için vatan-millet edebiyatı yapıyor.

Erdoğan ve partisi ne değişim, ne de başkalaşım geçiriyor. Aslında baştan beri izledikleri çizgi aynı ve bunda oldukça tutarlılar. Demokrasi ve değişim diye bir dertleri yok. Kürt ve Alevi sorununu çözmeye niyetleri yok. Her iki taraf da türban ve de kadın sorununu sömürüyor, her iki taraf da düşünce özgürlüğünden yana değil.

Her iki taraf da çağdaş ve demokrat değil.

Olsa olsa frenleri atmış Erdoğan’ın, ve içindekileri döken Vecdi Gönül gibilerin sayesinde, herkes için değilse de, bazıları için takke düştü kel göründü. Çırılçıplak ve de maskesiz yakalandılar.

Takiye yapacak bir durum kalmadı. Bu ise, eğer bazılarının ve kitlelerin aklını başına getirebilirse iyidir.

Ne var ki yıllardır yağmur ile dolu, kırk katırla kırk satır arasında gidip gelen bu ülkenin insanları da oldukça sersemlemiş durumdalar... Onların kendilerini özgürlüğe, demokrasiye, çağdaş bir hayata götürecek yolu bulmaları kolay mı? Sol ve aydın geçinenler bile böylesine, kimi militarizme, kimi AKP’ye, yani Türk-İslam sentezinin iki kanadından birine umut bağlayacak kadar şaşkınken...

Yazarın önceki yazılarından:

Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 
 
PSK Bulten © 2008