PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı

Kemal Burkay

Şu günlerde ülkedeki tartışma konularının başında, bir grup aydının özür dilemeye yönelik açtığı imza kampanyası geliyor. Kampanya, psikolojik ve teknik tüm engellemelere rağmen birkaç günün içinde 20 bini geçti.

Ne var ki, bu bildiriyle birlikte ülkenin, “maşallahı olan” ırkçı-şoven güçleri, bu yedi başlı ejder de başını bir kez daha kaldırdı. Benzer olaylarda olduğu gibi aydınları suçlayan mı, tehdit eden mi dersin, ırkçılığını pervasızca sergileyen mi?..

Bu manzaraya bakınca insanın midesi bulanıyor. CHP’li Canan Arıtman gibi hayasızca ırkçılık ve Ermeni düşmanlığı yapanlar bir yana, bizzat Genelkurmay’ın tehditlerine, Başbakan Erdoğan’ın tutumuna bakınca, insanın bu ülkeden umudunu keseceği geliyor.

Hani insan Türk Genelkurmayı’nı da hoş görebilir. Bu kurumun işlevi budur. Hertürlü ileri düşünceye, hatta her türlü düşünceye düşman olmak! Herkesi düşman görmek! Elinde çekiç tutan kişi her şeyi çivi gibi görürmüş ya, bu Türk Genelkurmayı da böyle bir şey işte...

Ya Başbakan Erdoğan’a ne dersiniz? Bu bildiriyi yayınlayan aydınları huzur bozmakla suçluyor ve “Özür dilediğinize göre, demek ki soykırımı siz yapmışsınız!” diyor...

Belli ki Erdoğan bu konuda yanlış tarafta ve yine öfkesine yenilmiş.

Herkes de bilir ki bu aydınlar ve söz konusu bildiriye imza atan onbinlerce kişi soykırımdan çok çok sonra dünyaya geldiler. Belki babalarının, dedelerinin eli de kanlı değildir. Ama bu kıyım oldu ve son Osmanlı yönetimi tarafından, en başta da İttihatçı hükümet eliyle yapıldı. Sorumlu önce Osmanlı ve 1910’ların Jön Türk hükümeti, ardından ise onun mirasını devr alan TC’dir. Yani bu devlettir, onu yönetenlerdir... Aynı zamanda Bugünün TC  Başbakanı Erdoğan’dır!

En başta onun özür dilemesi gerekiyor, eğer devletin devamlılığı diye bir şey varsa...

TC Osmanlı borçlarını, “Düyünu Umumiye”yi üstlendi ve ödedi; ama Ermeni katliamı karşısında ısrarla sessiz kaldı. Sessiz kalarak onayladı.

İşte söz konusu aydınlar, bu devlet ve onu yönetenler ısrarla sustukları, özür dilemeyi bilmedikleri, böylece bu soykırımı onayladıkları için, bir tepki olarak, vicdanlarının sesine uyarak Ermeni halkından özür diliyorlar. Böylece:

“Ben bu zulmü, bı kıyımı, bu vahşeti onaylamıyorum, bundan acı duyuyorum!” diyorlar.

Bu kadarını anlamak zor mu Sayın Erdoğan?..

Okumaya, dinlemeye dayanamadığım öyküler vardır. Ermeni kırımı bunlardan biridir. Geçmişte zaman zaman bu öyküleri tanıklarının kaleminden okudum veya başkalarından dinledim.

Sevdiklerinden, kadın ve çocuklarından, Müslüman komşularından, tarlalarından, bağ ve bahçelerinden zorla koparılıp götürülen, gözden ırak bir vadide, bir dönemeçte acımasızca kılıçtan geçirilen, kurşunlanan Ermeni erkeklerinin öyküsünü her duyduğumda içim cız eder.

Ardından onların kadınları, çocukları da “göç” ya da “tehcir” adı altında yollara düşer... Jandarma eşliğinde, aç, susuz, bitkin bu göç kervanlarına da, bir bölümü cezaevlerinden salınmış, bir bölümü vicdan ve yürek taşımayan eşkıya saldırtılır, kimi kanlar içinde yere serilir, kimi kadın, kız, çocuk talan edilip götürülür...

Böylece, bu ülkenin sınırları içindeki 1,5-2 milyon ermeni bir-iki ayın içinde yok edilir, mallarına bizzat kendi katilleri ya da birkısım fırsatçılar el koyar...

Bu 1914 yılının sonu ve 1915 yılının başıdır... Yani henüz Rus ordusu, silahlı Ermeni birlikleriyle birlikte Erzurum’a, Muş’a, Van’a yürümemiştir... Henüz ortada “Ermeni çetelerinin saldırısı” diye bir şey yoktur...

Hani, derler ya: “Bu iş karşılıklı mukatele sonucu oldu, onlar da bizi kesti,” falan filan...

Yalan! Ermeni tehciri ve kıyımı başladığında savaşın henüz başıdır. Ermeniler Müslüman halka saldırıya geçmiş veya herhangi bir yerde başkaldırmış değildir.

Ama daha sonra, Rus ordusunun eşliğinde Kürdistan’a girip Erzincan’a, Van’a, Bitlis’e kadar uzanan Ermenilerin, öç alma duygusuyla Müslüman halka, Kürtlere ve Türklere karşı yer yer kıyım yaptıkları doğrudur. Bunun da sorumlusu, en başta 1914-15 kıyımını bilerek, planlayarak yaptıran acımasız İttihat ve Terakki yönetimidir. En başta Talat, Enver ve Cemallerdir...

Zaten İttihatçılar, Ermeni kıyımının hemen ardından, 1915 yılında, yine savaş bahanesiyle, 700 000 Kürdü de Kürdistan’dan İç ve Batı Anadolu’ya sürdüler. Bunların da büyük bölümü yollarda açlıktan, soğuktan, hastalıktan telef oldu.

Bu Enver, Sarıkamış’ta 90.000 askeri eksi 35 derece soğukta Allahuekber dağlarında kara ve buza gömüp sonra hiçbir şey olmamış gibi İstanbul’a dönüp zafer edebiyatı yapan acımasız, vicdansız biridir. (Okura ve kendime saygımdan dolayı ona uygun düşen daha ağır sıfatları kullanmadım).

Enver ve Talat gibileri yalnız başka halklara değil, bizzat kendi halklarına da düşmandırlar.

Enver’in ve Talat’ın adlarını duyduğum zaman midem bulanır, içim tiksinti ve öfke ile dolar.

Benim memleketimde, Dersim’de, devletin elinin ulaşmadığı Kürt bölgesinde Ermeniler kıyımdan geçmemişler. Dersimli Kürtler onları korumuş, ve onlardan onbinlercesi, Rus ordusu Dersim’e ulaştığında selametle bu kurt kapanından kurtulup gidebilmişler.

12 Eylül döneminin işkence öykülerini de dinlemeye dayanamam. Bu öyküleri, o işkenceleri yaşamış yoldaşlarımdan ve başka insanlardan çok dinledim. Yazdıklarını okudum. Bunları kamuoyuna duyurmak için özel olarak çaba gösterdim.

Ama bu öyküleri dinlemek ya da okumak, o işkenceleri bizzat yaşamak kadar olmasa da zordur; insanın içini öfke ve isyanla doldurur.

Kenan Evren’in adını duyduğumda aynı tiksinti ve öfke duyguları uyanır içimde...

Bu ülkede Ermenilerin kıyımı konusunda vicdanı sızlamayanı, tepki göstermeyeni ben insandan saymam. I2 Eylül işkencelerine, Kürt halkına yapılan zulme, bunca faili meçhule, yargısız infaza; Alevilere, Yezidilere, Süryanilere yapılan ayrımcılığa ve zulme tepki göstermeyeni de insandan saymam.

Bu Talat, Enver, Evren gibileri başta olmak üzere, geçmişteki bunca zulmün, kıyımın, cinayetin, işkencenin sorumlularını hoş görmeye, gizlemeye ve savunmaya kalkışanların yaptıkları, en az söz konusu katil ve işkencecilerin yaptıkları kadar iğrençtir.

Bunları hoş görenler benzerini kendileri de yapabilirler ve zaten yapıyorlar da. Bu ülkede eğer siyasi cinayetler, işkenceler sürüp gidiyorsa, bu ülkede eğer kirli savaş sürmekte ise, bu ülkede eğer bunca işsizlik yoksulluk varsa, sonuç olarak bu ülke özgür ve demokratik olmaktan çok uzaksa nedeni işte bu anlayıştır.

Türkiye bu anlayışı yenilgiye uğratamazsa çağdaş, gelişkin, demokratik bir ülke olamaz. Bunu yapamazsa giderek çürür ve kokar.

-----------------------------------

Bu yazı iki hafta kadar önce yazılmıştı. “Din ve Siyaset” üzerine süregelen dizi yazım nedeniyle gecikti. Bu arada TRT’nin 6. kanalı Kürtçe yayına başladı ve gündemde öne çıktı. Bunu olumlu ve önemli bir adım sayıyorum, buna katkısı olan herkesi de kutluyorum. Bir kanalın Kürtçe yayına açılması bizim öteden beri taleplerimizden biriydi. Kanalın yayın politikasının nasıl bir seyir izleyeceği ayrı bir konudur, yeri gelince tartışılır; ama salt Kürt diliyle tam gün yayın bile başlı başına bir tabunun kırılmasıdır ve dile hizmettir. Umarız bunu Kürtçe özel kanalların serbestleşmesi ve öteki olumlu adımlar izler.

--------------------------------------

 Yazarın önceki yazılarından:

Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2009