Kemalist Kanala Su Akıtmak..
Mesud Tek
Doğrusu Öcalan’ı tebrik etmek lazım.
Çünkü ipliği bu kadar pazara çıkmışken,
ırkçı şoven, özgürlük ve demokrasi düşmanı
yüzü bu kadar ortaya dökülmüşken kemalizmi savunmak,
Mustafa Kemal’e toz kondurtmamak her babayiğidin harcı
değil.
Duyarlı kamuoyu Öcalan’ın Mustafa Kemal aşkını,
O’nun söyledikleri ve yaptıkları ile ilgili değerlendirmelerini
biliyor.
Bunlar bize bir “tık” uzaklığında.
Görmek ve bilmek isteyenler Internet yoluyla, bir “tıklama”
ile bu bilgilere ulaşabilirler.
Öcalan, son iki ayda, avukatları vasıtasıyla
verdiği mesajlarda kemalist cepheyi terk etmeye niyetli
olmadığını gösteriyor.
Özellikle AKP hakkında söyledikleri ile bu cephenin
değirmenine su akıtıyor.
Öcalan 3 Mart 10 tarihli görüşmesinde şöyle diyor:
“Türkiye’de iki tür hegemonya bugüne kadar gelişmiştir.
Birinci hegemonya MHP ve CHP’nin temsil ettiği Beyaz
Türkçü hegemonyadır. İkincisi ise AKP’nin temsil
ettiği Yeşil Türkçü hegemonyadır. İki
hegemonyanın temelinde de faşizm yatar, ikisi de
kurumsal faşizmdir.“
Öcalan, AKP’yi “yeşil faşist” olarak nitelemekle
kalmıyor, O’nu, “Kürt sorununun demokratik çözümü önünde
en büyük engel” olarak niteliyor.
“Bana göre, devlet diyaloga hazır. Ama AKP çözüm önünde
en büyük engeldir” diyor.
Öcalan’ın söyledikleri, hiçbir yanlış yoruma
yer vermeyecek kadar açık ve net.
Öcalan’a göre, devlet yani ordu, sivil ve askeri bürokrasi,
yüksek yargıyı oluşturan zevat Kürt sorununun
çözümü için “diyaloga” hazır, ama amacı “yeşil
Türkçü hegemonya” kurmak olan AKP hükümeti bunu istemiyor,
engel oluyor!..
Bilindiği gibi Türkiye siyasi literatüründe “yeşil”
kelimesi İslami hareketlere ve ümmetçiliğe tekabül
ediyor.
Bu durumda, “yeşil” ile Türkçü bir araya gelip nasıl
“Yeşil Türkçü hegemonya” oluşturabiliyorlar; doğrusu
ben anlamıyorum.
Umarım Öcalan bir dahaki değerlendirmelerinde bu
konuya açıklık getirir ve benim gibi anlayışı
kıt olanları aydınlatır!..
Ve ben de “Yeşil Türkçü hegemonya” kurma peşinde
olan AKP’nin gerçek yüzünü görmüş olurum.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse şu anda ben de
birçok kişi gibi neye inanacağımı bilmiyorum.
Öcalan’ın “derin çözümlemeleri”ne göre AKP en büyük
engel.
Lâkin Öcalan’ın “diyaloga hazır” diye nitelendirdiği
devleti oluşturan öteki unsurlar, AKP’yi gündeme getirdiği
“açılım” ve Anayasa değişikliği tasarıları
nedeniyle bölücülerin ekmeğine yağ sürmekle, ülkenin
bölünmesine, devletin parçalanıp dağılmasına
yol açmakla suçluyorlar.
Sadece suçlamakla kalmıyorlar, harekete de geçiyorlar.
Balyoz Planı’nın ortaya koyduğu bilgiler,
kendini devletin gerçek sahibi olarak gören (gerçekten de
öyle olan) kemalistlerin, kurulur kurulmaz AKP hükümetini
düşürmek amacı ile harekete geçtiğini gösteriyor.
Bu nedenle Öcalan’ın “AKP çözüm önünde en büyük engeldir”
belirlemesi doğru değil.
En azından tartışmaya açık bir belirlemedir.
Oysa görme gözü olan herkesin görebildiği gibi, AKP’nin
Avrupa Birliği süreci başta olmak üzere demokratikleşme
konusunda attığı her adıma, Öcalan’ın
diyalog istiyor dediği devletin, bir başka ifade
ile kemalistlerin karşı çıktığı
ve engellemek için darbe hazırlığı yapmak
da dâhil, her yola başvurdukları kesin.
Adı geçen görüşmede, konuyu AKP’nin hazırladığı
Anayasa değişiklik paketine getiren Öcalan şöyle
diyor: “AKP binlerce çocuğu cezaevine göndermiş
hala da tutuklamalar devam ediyor, yüzlerce siyasetçi cezaevindedir.
Bu anayasa paketine destek vermek için öncelikle anti- terör
yasasının değiştirilmesi gerekiyor. Hatta
değiştirilmesi yetmez tümden kaldırılması
gerekiyor. Bu anti- terör yasalarıyla bir sürü insanı
cezaevine gönderiyorlar. Bu yasanın kaldırılması
gerekiyor. AKP gerçekten samimiyse önce bu cezaevindeki çocukları,
tutuklu Kürt siyasetçileri serbest bırakmalıdır.
Hepsi bu anti- terör yasasına dayanıyor. Bu yasa
değiştirilmeden, kaldırılmadan Kürtler
bu anayasa paketine destek vermemelidir. Hatta destek vermeme
değil, bu anayasa paketinin en sert muhalefetini Kürtler
yapmalıdır” diyor.
Öcalan’dan yaptığımız bu uzun alıntıda
birçok doğru belirleme bulunuyor.
AKP’nin açılımdan en çok bahsettiği dönemde
yüzlerce Kürt çocuğu tutuklandı.
Aralarında seçilmiş belediye başkanları
ve encümen üyelerinin de bulunduğu yüzlerce Kürt politikacı,
Dersim sürgünlerini aratmayan bir uygulama ile hapse atıldılar.
Kürtler, çocukların ve adı geçen politikacıların
tutuklanmasına gerekçe gösterilen yasaların değiştirilmesi,
onların serbest bırakılması için mücadele
ettiler, ediyorlar; etmeliler.
Doğrudur; diğer birçok konu gibi, çocukların
ve Kürt politikacıların tutuklanmasına yönelik
tavrı, AKP’nin demokrasi ve Kürt sorununun demokratik
çözümü konusunda samimiyetini ortaya koyan faktörlerden birisi.
Ve AKP bu samimiyet sınavında geçerli not almış
değil.
Ve elbette AKP’nin hazırladığı Anayasa
değişikliği tasarısı bu ve benzeri
birçok önemli eksikliği içeriyor.
Ve elbette ihtiyaç duyulan şey Öcalan’ın de dediği
gibi “demokratik bir anayasadır”.
Ama Öcalan’ın değişikliği desteklemeyi
çocukların ve tutuklu politikacıların serbest
bırakılması ve onların tutuklanmalarına
gerekçe gösterilen “Anti Terör” yasasının kaldırılması
şartına bağlaması, bu gerçekleşmediğinde
de Kürtleri destek vermemeye değişiklik paketine
en sert muhalefeti göstermeye çağırması doğru
değil.
Çünkü bu, her şeyden önce “ağaçlardan ormanı
görmemedir”.
Ya hep ya hiç mantığının bir başka
biçimde tezahürüdür.
Ve en önemlisi “taslağa en sert biçimde muhalefet etme”
talebi, var olan Anayasa’nın kalmasını istemenin
bir başka biçimidir.
Ki, başta kemalist sistemin yılmaz savunucuları
ordu ve yüksek yargı ile CHP ve MHP gibi düzen partileri
de aynı şeyi istiyorlar; gerekçeleri farklı
olsa da 12 Eylül faşist dönemin ürünü olan Anayasa’nın
kısmi de olsa değiştirilmesine karşı
çıkıyorlar.
Hiç kuşku yok.
AKP’nin önerdiği değişiklikler, gerçekleşmesi
halinde başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin köklü
sorunlarına köklü çözüm olamayacak, ülkeyi tam anlamı
ile demokratikleştiremeyecektir.
Ama değişikliklerin gerçekleşmesi halinde
12 Eylül Anayasası’nda önemli bir gedik daha açılacak,
şu anda kemalist sistemin temel dayanaklarından
olan ordu ile yargının hakimiyeti önemli ölçüde
sınırlanacaktır.
Ki, bu da demokrasi ve dolayısıyla Kürt sorunun
çözümü doğrultusuna atılan önemli bir adım
olacaktır.
Bu nedenle Öcalan kemalistlerin değirmenine su taşımak
yerine, ileri sürdüğü görüşlerinde tutarlı
olduğunu göstermelidir.
Biliniyor, Öcalan Kürtlerin devlet kurmaktan uzak durmalarını
istiyor; Kürt devleti yerine cumhuriyetin demokratikleşmesini
talep ediyor.
Öcalan da çok iyi bilir ki, başarılı olmak
için oyun kuralına göre oynanmalıdır.
Demokratikleşme sürecinde “ya hep ya hiç” kuralı
yoktur; adım adım ilerleme vardır.
Bu nedenle de Türkiye’nin verili siyasi yapısında
Anayasa değişikliği konusunda ya hep ya hiç
politikası, bilerek ya da bilmeyerek kemalistlerin değirmenine
su taşımaktır.
Ve Kürtlerin celladı olanların kanalına su
akıtmanın vebali, altından kalkılamayacak
kadar büyüktür.
Yazarın önceki yazılarından:
Şehitler
Günü-2
Anayasa
Cengleri
Halepçe’de
Newroz
Ahmet
Altan’a Açık Mektup
Değişim..
“Taş
Atan Çocuklar” ve Demagoji
Tarafları
Bulunduğumuz Yere Çağırmak Doğru Değil..
Bir
Kez Daha Atı Arabanın Önüne Koymak Üzerine
“Herkesi
Kör Alemi Sersem Sananlar”
Ağca,
Samast, Darbe ve Açılım
Zamanı
Değil Mi?
Bir
Kez Daha “Türkiye Partisi” Ya Da “Çatı Parti” Üzerine
“Allah
Barzani ve Talabani’den Razı Olsun”
Eğer
Muhatap Çok Gerekliyse..
Taraf’tan
Yana Taraf Olmanın Zamanı
Açılım
devam etmeli
Demek
ki Neymiş!..
Her
İkisi De Doğru Söylüyor
Açık Mektup
Sayın
Erdoğan Devamını da Getirin
Zorlu
Ama Önemli Bir Başlangıç
Kurd
û Proseyê Aşitî Li Tirkiyê
6.
Kürdistan Hükümeti
“Ortadoğu’da
Allah’ın Dediği Olur”
Ez
jî Çûme Hecê
Kendi
Liderlerimizden Öğrenmek..
Bir
kez daha “Keşke” Dememek İçin
“Türk
Sorunu” mu?
1
Eylül ve Süreç
“Ölüm
ile Korkutup Sıtmaya Razı Etmek”
Xala
Hertimî Ya Rojeva me Ya Siyasî
İyimserlik
ve Olmazsa Olmazlar...
Seçim
Sonrası Sınavı
Güney
Seçimleri Ve Tavrımız
Halwesta
me
Demokrasi,
Dipçik ve Cop
Yetersiz
ama önemli..
“Peygamber
Ocağı” Böyle İse Eğer..
Olmazsa
olmazlar!..
Erdoğan Samimi İse Eğer..
Eğitim,
ama nasıl?
Gözden
Kaçırılmaması Gerekenler..
Türk
Devleti PKK İle De Görüşmelidir!..
Türkiye
Bir Kez Daha Yol Ayrımında..
Musul’da
Neler Oluyor?
“Türkiyelileşme"
Mi, Kürdistanileşme Mi?
Obama’nın
Ziyareti ve Derinlerin Çiçeği’ne Dair..
Şehidler
Günü
Soğukkanlı
Olmanın Zamanı
29
Mart Sonrasına Dair
“Ya
Hezar ya Hiç”
Mart
Ayı ve Dersleri
Can
Kurban Bu Provokasyona
Kim
Korkar Diyalogdan?
Onur..
“Bu
da böyle biline”
Yêzidiler,
Güven ve Vefa
“Kürdistanlı
Partiler Konferansı”
Bilim
İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı
Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri
Oturup Doğru konuşursak..
Darısı
Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin
Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan”
ve teferruat!..
Tekrarın
getireceği sıkıcılığı da
göze alarak..
Velev
ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk
Etmesi Gerekenler..
Arap
Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın
Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci
Tezkereye Dair..
Kirli
Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu
Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan
Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi
Çatı
Uzlaşmak…
Güngören,
Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte
Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|