Renk, renk
Mesud Tek
Hayırlı olsun
Bu yaz siyaset kazanının çok ısınacağı
daha yılın başında belli idi.
Ergenekon çetesi başta olmak üzere rütbeli ve rütbesiz
militaristler, vesayet rejiminin yılmaz savunucuları,
her renkten statükocu kesimlerin kaynatmaya başladığı
kazana AKP de, yaptıkları ve yapmadıklarıyla
odun taşıdı, “ateşi harladı.”
PKK eylemleri başladığında “döktükleri
kanda boğulacaklar” diyen Başbakan’ın dili
giderek süngüleşiyor.
“OHAL ilan edilsin” diyen faşist MHP’ye, Başbakan
“sözde” karşı çıkıyor.
Genelkurmay Başkanı da OHAL ilanına karşı
çıkmıştı.
Ama pratikte OHAL’ı aratmayan uygulamalar yaşanıyor.
Yayla yasağı tekrar başlatıldı.
Köyler boşaltılıyor, ormanlar, bağ, bahçe
ve bostanlar yakılıyor.
Yol kontrolleri eski düzeyine gelmek üzere.
Güney Kürdistan’a saldırıya hazırlanma ise,
son hızı ile devam ediyor.
Gerilla cesetleri yakılıyor; insanlık dışı
muameleye maruz kalıyorlar.
Ve Başbakan, “Kürt sorunu benim sorunumdur, daha fazla
demokratikleşme ile çözülür” diye buyuran, “Kürt açılımını”
başlatan, “Dersim’de olanlar katliamdır, analar
bir daha ağlamasın diyen” Başbakan, Kürdistan’da
görev yapacak özel birliklerin oluşturulacağı
müjdesini veriyor!...
Erdoğan’ın müjdesi aynı zamanda O’nun giderek
devlet adamı olduğunun, Kürt sorunu konusunda devlet
diline dönüşünün habercisi de…
Başbakan’a, Kürt sorununu içinden çıkılmaz
hale gelmesine o dönemde Kürdistan görev yapan Özel Tim’in
çok önemli katkılarını hatırlatmak gereksiz.
Çünkü o Özel Tim’in Kuzey Kürdistan’da yaptıklarını
benden senden daha iyi biliyor.
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa Özel
Tim onun hükümeti döneminde Kuzey Kürdistan’dan çekildi.
Ve AKP bunun propagandasını da bolca yaptı;
seçimlerde oya dönüştürdü.
Yaşanan acı olaylara, bu kadar tecrübeye, yazılıp
çizilenlere, uluslar arası camiadan gelen önerilere rağmen,
çözüm için özel birliklere bel bağlamanın, olmayacak
duaya amin demenin, çözüm olamadığı gibi sorunu
içinden çıkılmaz hale getirdiği bilinen bir
yöntemde ısrarcı olmanın sosyoloji biliminde
bir adı vardır mutlaka.
Halk arasında “baltayı ayağına vurma”
olarak tabir edilen bu durumun siyasetteki adı ise devletlûlara
karışmaktır.
Erdoğan ve hükümeti Kürt sorununun çözümünde şiddet
diline teslim oluyorlar ve bunun gereği olarak özel birlikler
oluşturuyorlarsa, bize “hayırlı uğurlu
olsun” demek düşer...
Ama sık sık “ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz” diyen Erdoğan bilmelidir ki, bugüne kadar
kendisini destekleyen bazı çevreler artık laf üretme,
dinleyenleri ağlatan konuşmalar ve şiir okumalar
yerine iş bekliyorlar.
Tüm bu ve benzeri gelişmeler bir kez daha gösteriyor
ki demokratikleşme, askeri vesayet rejimine son verme
ve barışı sağlama, tek başına
AKP hükümetine bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.
Bu iş asıl olarak devrimci, demokrat, özgürlükçü
ve barışsever güçlerin işi.
Ama ne yazık ki bu kesimler, rollerini oynayamayacak
kadar dağınık bir durumdalar.
AKP hükümetine AB sürecini ilerletme ve demokratik değişimler
konusunda baskı yapacak, O’nu cesur ve kararlı olmaya
zorlayacak, olumlu adımlarını desteklemekten
korkmayacak ve olumsuz uygulamalarına karşı
sesini yükseltecek bir yapıyı oluşturma görevi,
söz konusu güçlerin önünde duruyor.
**
Kaderini Belirleme Hakkı
“Türkiye Türklerindirciler”den Ertuğrul Özkök, “Biz
Kürtlerle birlikte yaşamak istiyor muyuz” diye sorarak
yeni bir tartışma başlattı.
Amacı, sinsi emelleri ne olursa olsun, bence iyi etti.
Çünkü konu tüm yönleri ile tartışılıyor.
Yazarlar, bilim adamları ve uzmanlar görüşlerini
dile getiriyorlar.
Konunun özü ulusların kaderlerini tayın hakkıdır.
Uluslar arası belgelerde de yer alan bu hak ezene değil
ezilen ulusa tanınıyor.
Çünkü ezenlerin kararı verilmiş ve belli.
Bir başka ifade ile birlikte mi ayrı mı yaşamaya
karar verecek olan Kürtlerdir, Türkler veya bir başkası
değil.
Nasıl ve kiminle yaşayacağımızı
belirleme hakkı bizim, ne Meclis’in ne de bir başka
kurumun.
“Kürtler ayrılırlarsa ortada kalırlar ve kurtlara
yem olurlar” diyen dostlarımızın da gönlü rahat
olsun.
Özgürlüğü uğruna sayısız bedeller ödeyen
Kürt halkı neyin iyi neyin kötü olduğunu bilecek
olgunluktadır.
**
“Ya Herro ya Merro” Mu?
Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra, referanduma
sunulacak olan Anayasa Değişikliği’nin, AKP’nin
projesi olmaktan çıktığını düşünüyorum.
Değişiklik, AKP hükümeti tarafından hazırlamış
olsa da, AKP’li milletvekillerinin oyları ile kabul edilmiş
olsa da, artık daha geniş bir çevrenin malı.
Kabul edilmesi halinde değişiklik, demokrasi yolunda
önemli bir mesafe daha kat edilmesine yardımcı olur.
Değişikliğin hazırlanması ve Meclis’teki
görüşmeler esnasındaki tavrı nedeniyle AKP
hükümeti birçok eleştiriyi hak ediyor.
Değişiklikte Kürt sorunuyla direkt ilişkisi
olan herhangi bir madde de yok.
Değişikliğin toplumun ihtiyaçlarını
karşılamaktan uzak olduğu da doğrudur.
Daha bir hayli benzeri şey söylemek mümkün.
Ama unutmamalıyız ki referandumda oylanacak olan
iyi ve daha iyi değil.
Halk 12 Eylül Faşist dönemin ürünü olan Anayasa’da küçük
de olsa bir delik daha açacak olan değişikliği
oylayacak.
Bence asıl soru şudur:
“Değişiklikler yetersizdir. Kabul edilmesi, ileride
yeni bir anayasanın önünü tıkar, bu nedenle reddedilmelidir”
mi denilmeli?
Yoksa “domuzdan ne koparırsak kardır. Değişiklik,
vesayet rejimine karşı kazanılan bir mevzidir.
Demokrasi mücadelesinin yolunu açar, daha ileri mevziler elde
etmemize, örneğin yeni ve çağdaş bir anayasa
yapılmasına yardımcı olur” deyip değişikliğine
kabul oyu mu verilmelidir?
Ben ikinci şıkkı işaretliyorum.
Kanımca Kürtler de “yetersiz ama evet” demelidirler.
Bize çok şey kaybettiren “ya hep ya hiç” politikasını
bir kenara bırakmanın zamanı geldi artık.
Yazarın önceki yazılarından:
Samimiyet
Sınavı -3
Alınacak
Dersler Ve Bir Düzeltme
Anayasa
Cengleri-2
Allahın
Bildiğini Kuldan Saklamak
Mükemmelcilik
Yanlışta
Israr-2
Kemalist
Kanala Su Akıtmak..
Şehitler
Günü-2
Anayasa
Cengleri
Halepçe’de
Newroz
Ahmet
Altan’a Açık Mektup
Değişim..
“Taş
Atan Çocuklar” ve Demagoji
Tarafları
Bulunduğumuz Yere Çağırmak Doğru Değil..
Bir
Kez Daha Atı Arabanın Önüne Koymak Üzerine
“Herkesi
Kör Alemi Sersem Sananlar”
Ağca,
Samast, Darbe ve Açılım
Zamanı
Değil Mi?
Bir
Kez Daha “Türkiye Partisi” Ya Da “Çatı Parti” Üzerine
“Allah
Barzani ve Talabani’den Razı Olsun”
Eğer
Muhatap Çok Gerekliyse..
Taraf’tan
Yana Taraf Olmanın Zamanı
Açılım
devam etmeli
Demek
ki Neymiş!..
Her
İkisi De Doğru Söylüyor
Açık Mektup
Sayın
Erdoğan Devamını da Getirin
Zorlu
Ama Önemli Bir Başlangıç
Kurd
û Proseyê Aşitî Li Tirkiyê
6.
Kürdistan Hükümeti
“Ortadoğu’da
Allah’ın Dediği Olur”
Ez
jî Çûme Hecê
Kendi
Liderlerimizden Öğrenmek..
Bir
kez daha “Keşke” Dememek İçin
“Türk
Sorunu” mu?
1
Eylül ve Süreç
“Ölüm
ile Korkutup Sıtmaya Razı Etmek”
Xala
Hertimî Ya Rojeva me Ya Siyasî
İyimserlik
ve Olmazsa Olmazlar...
Seçim
Sonrası Sınavı
Güney
Seçimleri Ve Tavrımız
Halwesta
me
Demokrasi,
Dipçik ve Cop
Yetersiz
ama önemli..
“Peygamber
Ocağı” Böyle İse Eğer..
Olmazsa
olmazlar!..
Erdoğan Samimi İse Eğer..
Eğitim,
ama nasıl?
Gözden
Kaçırılmaması Gerekenler..
Türk
Devleti PKK İle De Görüşmelidir!..
Türkiye
Bir Kez Daha Yol Ayrımında..
Musul’da
Neler Oluyor?
“Türkiyelileşme"
Mi, Kürdistanileşme Mi?
Obama’nın
Ziyareti ve Derinlerin Çiçeği’ne Dair..
Şehidler
Günü
Soğukkanlı
Olmanın Zamanı
29
Mart Sonrasına Dair
“Ya
Hezar ya Hiç”
Mart
Ayı ve Dersleri
Can
Kurban Bu Provokasyona
Kim
Korkar Diyalogdan?
Onur..
“Bu
da böyle biline”
Yêzidiler,
Güven ve Vefa
“Kürdistanlı
Partiler Konferansı”
Bilim
İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı
Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri
Oturup Doğru konuşursak..
Darısı
Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin
Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan”
ve teferruat!..
Tekrarın
getireceği sıkıcılığı da
göze alarak..
Velev
ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk
Etmesi Gerekenler..
Arap
Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın
Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci
Tezkereye Dair..
Kirli
Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu
Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan
Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi
Çatı
Uzlaşmak…
Güngören,
Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte
Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|