Söylenecek Bir Şey Kaldı Mı?
Mesud Tek
Bu yazı TEVKURD dergisi için hazırlanmıştı.
Dergi, 12- 13 Haziran 2010 günü toplanması planlanan
TEVKURD kongresine katkı sunmak amacıyla bir sayısını
birlik sorununa ayırmıştı. Kongre ertelendi
ve dolayısıyla dergi de çıkmadı.
PKK’nin ilan ettiği ateşkes ve yol açtığı,
açacağı gelişmeler yoğun bir biçimde tartışılıyor.
Fırsatın kaçırılmamasına vurgu yapılıyor,
devletin ve AK Parti hükümetinin yapması gerekenler sıralanıyor.
Hiç kuşku yok biz Kürdlerin de sürecin olumlu şekilde
sonuçlandırılması için yapması gereken
şeyler var. Ki bunların başında sürece
yönelik olarak ortak bir tavır geliştirmek, demokrasi
ve Kürd sorununun barışçıl çözümü ekseninde
iş ve güç birliği yapmak geliyor.
Siyasi gündemimizin değişmez maddelerinden
biri olan “birlik” konusunun, tüm ağırlığı
ile çözülmese gereken bir sorun olarak gündemin ilk sıralarına
yerleşmesi üzerine yeni bir yazı kaleme almaktansa,
TEVKURD dergisi için yazdığımı okuyucularla
paylaşmak istedim.
***
TEVKURD, 12–13 Haziran 2010 tarihinde toplayacağı
dördüncü kongresi nedeniyle dergisinin bu sayısını
da ulusal birlik sorununa ayırmış. Bu bir yönü
ile doğal ve gerekli. Çünkü Kürdler açısından
ortak talepler uğruna ortak mücadele ve bu mücadelenin
başarısı için gerekli örgütlenmeyi oluşturma
sorunu, siyasi gündemimizin değişmez maddeleri arasında
bulunuyor. Maalesef, tüm iyi niyetli ve sorumlu çabalara karşın,
Kuzey Kürdistan yurtsever hareketinin, bu konuda gerekli noktada
olduğunu söylemek mümkün değil.
Kuşkusuz iş ve güç birliği konusunda istenilen
noktada olmamamızın birçok objektif ve sübjektif
nedenleri var. Bu nedenler üstüne çok şeyler söylendi,
yazıldı. Başta siyasal yönü olmak üzere, konuyu
tüm yönleri ile inceleyen sayısız teorik yazılar,
araştırma ve değerlendirmeler yayınlandı.
Teorik olarak söylenmesi gereken her şey söylendi. Daha
öncekiler bir yana. TEVKURD’un başlangıcından
günümüze kadar geçen kendi sürecinde yaşanan tartışmalar,
dile getirilen görüşler, bu konuda söyleneceklerin dile
getirildiğini ortaya koyuyor.
İtiraf etmeliyim. Bu yazıya başladığımda
“birlik, birliğin zorunluluğu ve nasıl olması
gerektiği konusunda söylenecek, yazılacak bir şey
kaldı mı?” diye çok düşündüm.
Kısa sayılmayacak siyasi yaşamımda birçok
birlik çalışmasının içinde yer aldım,
tartışmalara katıldım. Oluşturulan
işbirliklerinin değişik kademelerinde partimi
temsil ettim.
Özcesi, iş ve güç birlikleri konusunda belirli bir
deneye ve pratik bilgilere sahibim. Bu nedenle, bu yazıda,
işin teorik yönünü bir tarafa bırakarak, pratik
alandaki deneylerimin üzerinde şekillenen görüşlerimi
dile getirmenin daha faydalı olacağını
düşünüyorum.
Hemen belirteyim ki söyleyeceklerim Kuzey Kürdistan ulusal
demokratik güç birliğine dairdir. Oysa çok iyi biliyoruz
ki bir de tüm parçadan Kürdlerin ve onların temsilcileri
olan yapılarının birliği sorunu da var.
Ki, bu çok önemli konu, bu yazının konusu değildir.
Herhangi bir birliği oluşturanların birliğe
yaklaşımları ve ondan beklentileri, birliğin
ömrünü ve çalışmalarını belirleyen etkenlerin
başında geliyor.
“Nehirler denize doğru akarlar” denir. Çay ve dereler
de nehirlere doğru meyillidirler. Kürdistan ulusal demokratik
birliğine, insanlık denizine akan bir nehir gibi
bakmak gerekir. Birliği oluşturan unsurlar, birlik
içinde yer alan güçler ise nehri oluşturan birer dere
veya çaydırlar. Dereler ne kadar çok ve güçlü iseler,
parçası oldukları nehrin debisi de o kadar büyür.
Nehir güçlü ve coşkun olur, varacağı yere bir
an önce ulaşır.
Doğrudur, birlik, birliği yapanların toplamından
daha büyük bir gücü ifade eder. Bununla birlikte Kürdistan
ulusal birliğinin daha güçlü ve canlı olması,
her şeyden önce birliği oluşturan unsurların
derli toplu, kararlı ve sabırlı olmalarını
zorunlu kılar. Çünkü çaylar ne kadar istikrarlı
olur ve bol su taşırlarsa, nehirler de o kadar coşkun
ve büyük olurlar.
Kürdistan ulusal demokratik birlik çalışmaları,
dayatmaların, kendini birliğin yerine koymanın,
kendi dışındakileri, birlik içinde yer alması
gereken unsurları görmezden gelmenin, ya da hafife almanın
acısını çok çekti; çekiyor.
Birlik çalışmalarının başarıya
ulaşması için her şeyden önce birliğin
gereğine inanmak ve ruhuna uygun bir tarz ve dil tutturmak
zorunludur. Birliği oluşturanlardan nispeten güçlü
olanların, birliği kendi dışındakileri
eritmenin bir aracı olarak görmeleri yanlıştır.
Bu anlayış, birliğin ruhuna aykırıdır
ve ayrıca gerçekleşmesi de mümkün değildir.
Çünkü siyasi yapıları ortaya çıkaran ülkelerin
objektif şartlarıdır. Söz konusu şartlar
devam ettiği müddetçe siyasi yapılar da şu
ve bu biçimde devam edeceklerdir.
Bu anlayışın tersi de ulusal birliği
oluşturmanın önünde engeldir. Erimekten, güç yitirmekten
korkarak birliğe ve birlik çalışmalarına
uzak durmak doğru bir tavır değildir. Kürdistan’ın
tüm renk ve seslerinin içinde yer alacağı bir birliğin
zorunluluğuna inananlar, her türlü kaygıyı
bir kenara bırakarak birliğe rengini vermeli; içinde
yer almalıdır.
Hiç kuşku yok, birlik ortak amaçlar üzerine inşa
edilmesi halinde bir anlam ifade eder. Bu nedenle Kürdlerin
ortak taleplerinin gerçekçi bir biçimde ve ortaklaşa
tespit edilmesinin önemi büyüktür. Bugüne kadar gerçekleştirilen
birlikler ve birlik çabalarına temel teşkil eden
talepler, bir iki değişiklik ve güncelleme ile bugün
de aynı işlevi yerine getirebilir.
İş ve güç birliklerinde, temel hedef -ki bunu,
Kürdlerin kendilerine ilişkin kararları kendilerinin
vermesi biçiminde ifade etmek mümkün- unutulmadan, güncel
talepleri tespit edip uğruna mücadele etmek önemlidir.
Temel amaç konusunda görüş birliği içinde olanların,
güncel talepler konusunda farklılık gösterebilecekleri
unutulmamalıdır. Güncel taleplerin tespiti konusunda
yaşanacak tartışmalarda kendini dayatmak, dışlayıcı
ve uzlaşmaz bir dil kullanmak birliğe hizmet etmez.
Ki, ne yazık ki bu konudaki karnemiz hiç iç açıcı
değil, kırıklarla dolu.
Ülkedeki siyasal dengelerin doğru tespiti kadar, bölgesel
ve uluslar arası gelişmeleri doğru okuyup ona
göre hareket etmek, politika belirleyip hayata geçirmek de
önemlidir; başarının olmazsa olmaz şartlarından
biri haline gelmiştir.
Bölgedeki gelişmeler ve uluslar arası planda yaşanan
değişiklikler, ezberlerimizi bozmamızı
gerekli kılıyor. Küreselleşmenin sonucu olarak
merkezi sistemler çatırdıyor, yerel inisiyatifler,
sivil toplum ve legal mücadele ön plana çıkıyor.
Bugüne kadar baskı altında tutulan, gizli kalmaya
zorlanan kimlikler görünür hale geliyor. “Herkesin kabul etmesi
gereken bir tek doğru vardır” belirlemesi, yerini
giderek doğruya giden birden fazla yolun olabileceği
düşüncesine bırakıyor.
Kürdistan ulusal demokratik birliğinin başarısı,
bu ve benzeri değişiklikleri dikkate alarak gelişmelere
uygun davranmayı, akıntıya karşı
kürek çekme yerine, kimin başlattığına
takılmadan, yelkenlerini bölgede esen değişim
rüzgârlarıyla doldurmayı gerektiriyor. Ancak böyle
davranmakla halkla birlikte, halkın içinde olunur, toplumsal
kesimler mücadeleye kazanılır, iş veya güç
birliği ete kemiğe bürünür.
Konuya ilişkin bir başka önemli nokta da tekçi
anlayışlardan uzak durma, diyaloga gerekli önemi
vermedir.
Somutlaştırmak istersek.
Bilindiği gibi ülkemizde birlik alanında atılmış
bazı adımlar, oluşturulan yapılar var:
Birçok kurum, çevre ve kişilerden oluşan TEVKURD
ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK). Bunların yanı
sıra HAK-PAR, BDP ve KADEP gibi legal Kürd partilerin
de, birlik ve ortak tavır oluşturmak amacıyla
harekete geçtikleri biliniyor. Tüm bunların aynı
alanda ve benzer hedefler için oluşturulan yapılar
ve çabalar olduğuna kuşku yok.
İstenir olan mücadelenin tek bir çatı altında
yürütülmesidir. Ama verili durumda vaziyetin böyle olmadığı
ve belli bir süre de devam edeceği görülüyor. Bu noktada,
herhangi bir yapının kendisini dayatması ve
ötekisini katılmaya çağırması doğru
bir tavır değil. Doğrusu, yapıların
ortak hedefler uğruna birlikte mücadele etmeleri, birbirini
inkâr etmeden diyalog kurmalarıdır. Bu tür bir davranış
hem ulusal demokratik mücadeleyi geliştirir, hem de ortak
bir yapı oluşturmanın yolunu açar. İş
ve güç birliklerinin uzun soluklu bir çaba ve Eyüp Peygamber
sabrını gerektirdiği unutulmamalı.
İş ve güç birliği yapan unsurların kendi
aralarındaki ilişkiler de birliğin başarısını
ve ömrünü belirleyen faktörler arasında bulunuyor. Taraflar
arasında uzlaşıcı bir dilin kullanılması,
ortak noktaların öne çıkartılması, yetki
ve yükümlülüklerin adil bir biçimde paylaşılması
başarılı olmanın önemli koşullarındandırlar.
Birlikten bahsedilince aydınlardan bahsetmemek olmaz.
Aydınların rolü, önemi ve siyasi partilerle ilişkileri,
Kürd siyasi hayatının sorunlu konularından
biridir. Geçmişte bu konuda yeterli olmasa da bir tartışma
yaşandı.
Hiç kuşku yok ki, aydın ve sanatçılarımız,
Kürdistan ulusal demokratik birliğinin örülmesine önemli
katkılar sunabilirler. Kanımca bu iş için gerekli
olan tek şey, herkesin kendi işini yapmasıdır.
Aydın, aydın olmanın gereğini yerine getirmeli,
düşünceleri ve fikirleri ile siyasetçilerin yolunu açmalı,
sanatçı sanatı ile katkıda bulunmalı,
politikacı ise aydın ve sanatçıların “mesleki
bağımsızlığını” desteklemeli,
saygı göstermelidir.
Son olarak birkaç şey de bireyler üzerine söylemek
lazım.
Şu ve bu nedenle örgütlerinden ayrılan ve bağımsız
bireyler olarak kalan bir hayli yurtsever Kürdün, kadronun
varlığı inkar edilmez bir gerçek. Öyle ki bağımsız
yurtsever birey ve kadroların sayısı, örgütlü
kadrolardan fazla olmasa bile az da değil. Bir araya
geldiklerinde önemli bir potansiyeli oluşturan bağımsız
bireylerin iş ve güç birliklerine kazanılması,
Kürd siyasal hareketin önünde önemli bir görev olarak duruyor.
Geçmişte bu konuda, özellikle yurtdışında
bazı olumlu adımlar atıldı. Ama birçok
tartışmaya da neden olan bu adımlardan gerekli
verimin alındığını söylemek mümkün
değil. Sorun tüm ağırlığı ile
varlığını koruyor.
Bu konuda yapılacaklar üzerinde kafa yorar, çıkar
bir yol ararken, yurtdışındaki çalışmaların
ortaya koyduğu dersler faydalı olabilir.
Yurtdışındaki söz konusu bireyler İnisiyatifler
halinde örgütlenerek, yurtsever temelde oluşturulan iş
ve güç birliklerinde yer aldılar. Tamamen aynı olmasa
da ülkede de benzeri bir yapılanma gerçekleştirilebilir.
İstenir olan, birbirine yakın düşünceler
taşıyan bağımsız bireylerin, ya bir
araya gelerek bir yapı oluşturup birliklere katılmaları,
ya da birlik üyesi olan ve kendisine en yakın olan örgütlenmelerde
yer alıp çalışmalarına katkı sunmalarıdır.
Bağımsız bireylerin inisiyatif oluşturmaları
veya benzeri sivil toplum kuruluşlarında bir araya
gelerek iş ve güç birliklerinde yer almaları da
bir başka alternatiftir.
Elbette bireyler kendi özgür iradeleriyle karar verip yollarını
çizecekler. Nehirleri besleyen güçlü çay mı olacaklar,
yoksa yazla birlikte kurumaya başlayan dereler mi?
Karar yurtsever bireylerin. Ama örgütlü mücadelenin, başarının
temel koşulu olduğuna inanan benim gönlüm, yurtsever
bireylerin güçlü çaylar halinde nehre akması ve bu amaçla
ya örgütlenmesi, ya da kendisine yakın bir örgütün çalışmalarına
katılmasıdır.
09.05.10
Yazarın önceki yazılarından:
Cesaret
Başbakan
İnsanlık Suçu İşliyor
Bir
kez daha..
Olur,
olur...
En
Erken Ölüm..
Referandum
Sonuçlarına Dair..
Evet,
Ama Yetmez
Bir
Konferans ve düşündürdükleri
Sivil
Toplum Kuruluşları Herkese Lazım
Eli
taşın altına koyma zamanı
“Demokratik
Özerklik”, Kaderini Tayin Hakkı ve samimiyet
Korkulanın
Başa Gelmemesi İçin
Renk,
renk
Samimiyet
Sınavı -3
Alınacak
Dersler Ve Bir Düzeltme
Anayasa
Cengleri-2
Allahın
Bildiğini Kuldan Saklamak
Mükemmelcilik
Yanlışta
Israr-2
Kemalist
Kanala Su Akıtmak..
Şehitler
Günü-2
Anayasa
Cengleri
Halepçe’de
Newroz
Ahmet
Altan’a Açık Mektup
Değişim..
“Taş
Atan Çocuklar” ve Demagoji
Tarafları
Bulunduğumuz Yere Çağırmak Doğru Değil..
Bir
Kez Daha Atı Arabanın Önüne Koymak Üzerine
“Herkesi
Kör Alemi Sersem Sananlar”
Ağca,
Samast, Darbe ve Açılım
Zamanı
Değil Mi?
Bir
Kez Daha “Türkiye Partisi” Ya Da “Çatı Parti” Üzerine
“Allah
Barzani ve Talabani’den Razı Olsun”
Eğer
Muhatap Çok Gerekliyse..
Taraf’tan
Yana Taraf Olmanın Zamanı
Açılım
devam etmeli
Demek
ki Neymiş!..
Her
İkisi De Doğru Söylüyor
Açık Mektup
Sayın
Erdoğan Devamını da Getirin
Zorlu
Ama Önemli Bir Başlangıç
Kurd
û Proseyê Aşitî Li Tirkiyê
6.
Kürdistan Hükümeti
“Ortadoğu’da
Allah’ın Dediği Olur”
Ez
jî Çûme Hecê
Kendi
Liderlerimizden Öğrenmek..
Bir
kez daha “Keşke” Dememek İçin
“Türk
Sorunu” mu?
1
Eylül ve Süreç
“Ölüm
ile Korkutup Sıtmaya Razı Etmek”
Xala
Hertimî Ya Rojeva me Ya Siyasî
İyimserlik
ve Olmazsa Olmazlar...
Seçim
Sonrası Sınavı
Güney
Seçimleri Ve Tavrımız
Halwesta
me
Demokrasi,
Dipçik ve Cop
Yetersiz
ama önemli..
“Peygamber
Ocağı” Böyle İse Eğer..
Olmazsa
olmazlar!..
Erdoğan Samimi İse Eğer..
Eğitim,
ama nasıl?
Gözden
Kaçırılmaması Gerekenler..
Türk
Devleti PKK İle De Görüşmelidir!..
Türkiye
Bir Kez Daha Yol Ayrımında..
Musul’da
Neler Oluyor?
“Türkiyelileşme"
Mi, Kürdistanileşme Mi?
Obama’nın
Ziyareti ve Derinlerin Çiçeği’ne Dair..
Şehidler
Günü
Soğukkanlı
Olmanın Zamanı
29
Mart Sonrasına Dair
“Ya
Hezar ya Hiç”
Mart
Ayı ve Dersleri
Can
Kurban Bu Provokasyona
Kim
Korkar Diyalogdan?
Onur..
“Bu
da böyle biline”
Yêzidiler,
Güven ve Vefa
“Kürdistanlı
Partiler Konferansı”
Bilim
İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı
Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri
Oturup Doğru konuşursak..
Darısı
Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin
Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan”
ve teferruat!..
Tekrarın
getireceği sıkıcılığı da
göze alarak..
Velev
ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk
Etmesi Gerekenler..
Arap
Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın
Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci
Tezkereye Dair..
Kirli
Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu
Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan
Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi
Çatı
Uzlaşmak…
Güngören,
Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte
Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|