PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Söylenecek Bir Şey Kaldı Mı?

Mesud Tek

Bu yazı TEVKURD dergisi için hazırlanmıştı. Dergi, 12- 13 Haziran 2010 günü toplanması planlanan TEVKURD kongresine katkı sunmak amacıyla bir sayısını birlik sorununa ayırmıştı. Kongre ertelendi ve dolayısıyla dergi de çıkmadı.

PKK’nin ilan ettiği ateşkes ve yol açtığı, açacağı gelişmeler yoğun bir biçimde tartışılıyor. Fırsatın kaçırılmamasına vurgu yapılıyor, devletin ve AK Parti hükümetinin yapması gerekenler sıralanıyor. Hiç kuşku yok biz Kürdlerin de sürecin olumlu şekilde sonuçlandırılması için yapması gereken şeyler var. Ki bunların başında sürece yönelik olarak ortak bir tavır geliştirmek, demokrasi ve Kürd sorununun barışçıl çözümü ekseninde iş ve güç birliği yapmak geliyor.

Siyasi gündemimizin değişmez maddelerinden biri olan “birlik” konusunun, tüm ağırlığı ile çözülmese gereken bir sorun olarak gündemin ilk sıralarına yerleşmesi üzerine yeni bir yazı kaleme almaktansa, TEVKURD dergisi için yazdığımı okuyucularla paylaşmak istedim.

***

TEVKURD, 12–13 Haziran 2010 tarihinde toplayacağı dördüncü kongresi nedeniyle dergisinin bu sayısını da ulusal birlik sorununa ayırmış. Bu bir yönü ile doğal ve gerekli. Çünkü Kürdler açısından ortak talepler uğruna ortak mücadele ve bu mücadelenin başarısı için gerekli örgütlenmeyi oluşturma sorunu, siyasi gündemimizin değişmez maddeleri arasında bulunuyor. Maalesef, tüm iyi niyetli ve sorumlu çabalara karşın, Kuzey Kürdistan yurtsever hareketinin, bu konuda gerekli noktada olduğunu söylemek mümkün değil.

Kuşkusuz iş ve güç birliği konusunda istenilen noktada olmamamızın birçok objektif ve sübjektif nedenleri var. Bu nedenler üstüne çok şeyler söylendi, yazıldı. Başta siyasal yönü olmak üzere, konuyu tüm yönleri ile inceleyen sayısız teorik yazılar, araştırma ve değerlendirmeler yayınlandı. Teorik olarak söylenmesi gereken her şey söylendi. Daha öncekiler bir yana. TEVKURD’un başlangıcından günümüze kadar geçen kendi sürecinde yaşanan tartışmalar, dile getirilen görüşler, bu konuda söyleneceklerin dile getirildiğini ortaya koyuyor.

İtiraf etmeliyim. Bu yazıya başladığımda “birlik, birliğin zorunluluğu ve nasıl olması gerektiği konusunda söylenecek, yazılacak bir şey kaldı mı?” diye çok düşündüm.

Kısa sayılmayacak siyasi yaşamımda birçok birlik çalışmasının içinde yer aldım, tartışmalara katıldım. Oluşturulan işbirliklerinin değişik kademelerinde partimi temsil ettim.

Özcesi, iş ve güç birlikleri konusunda belirli bir deneye ve pratik bilgilere sahibim. Bu nedenle, bu yazıda, işin teorik yönünü bir tarafa bırakarak, pratik alandaki deneylerimin üzerinde şekillenen görüşlerimi dile getirmenin daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Hemen belirteyim ki söyleyeceklerim Kuzey Kürdistan ulusal demokratik güç birliğine dairdir. Oysa çok iyi biliyoruz ki bir de tüm parçadan Kürdlerin ve onların temsilcileri olan yapılarının birliği sorunu da var. Ki, bu çok önemli konu, bu yazının konusu değildir.

Herhangi bir birliği oluşturanların birliğe yaklaşımları ve ondan beklentileri, birliğin ömrünü ve çalışmalarını belirleyen etkenlerin başında geliyor.

“Nehirler denize doğru akarlar” denir. Çay ve dereler de nehirlere doğru meyillidirler. Kürdistan ulusal demokratik birliğine, insanlık denizine akan bir nehir gibi bakmak gerekir. Birliği oluşturan unsurlar, birlik içinde yer alan güçler ise nehri oluşturan birer dere veya çaydırlar. Dereler ne kadar çok ve güçlü iseler, parçası oldukları nehrin debisi de o kadar büyür. Nehir güçlü ve coşkun olur, varacağı yere bir an önce ulaşır. 

Doğrudur, birlik, birliği yapanların toplamından daha büyük bir gücü ifade eder. Bununla birlikte Kürdistan ulusal birliğinin daha güçlü ve canlı olması, her şeyden önce birliği oluşturan unsurların derli toplu, kararlı ve sabırlı olmalarını zorunlu kılar. Çünkü çaylar ne kadar istikrarlı olur ve bol su taşırlarsa, nehirler de o kadar coşkun ve büyük olurlar.

Kürdistan ulusal demokratik birlik çalışmaları, dayatmaların, kendini birliğin yerine koymanın, kendi dışındakileri, birlik içinde yer alması gereken unsurları görmezden gelmenin, ya da hafife almanın acısını çok çekti; çekiyor.

Birlik çalışmalarının başarıya ulaşması için her şeyden önce birliğin gereğine inanmak ve ruhuna uygun bir tarz ve dil tutturmak zorunludur. Birliği oluşturanlardan nispeten güçlü olanların, birliği kendi dışındakileri eritmenin bir aracı olarak görmeleri yanlıştır. Bu anlayış, birliğin ruhuna aykırıdır ve ayrıca gerçekleşmesi de mümkün değildir. Çünkü siyasi yapıları ortaya çıkaran ülkelerin objektif şartlarıdır. Söz konusu şartlar devam ettiği müddetçe siyasi yapılar da şu ve bu biçimde devam edeceklerdir.

Bu anlayışın tersi de ulusal birliği oluşturmanın önünde engeldir. Erimekten, güç yitirmekten korkarak birliğe ve birlik çalışmalarına uzak durmak doğru bir tavır değildir. Kürdistan’ın tüm renk ve seslerinin içinde yer alacağı bir birliğin zorunluluğuna inananlar, her türlü kaygıyı bir kenara bırakarak birliğe rengini vermeli; içinde yer almalıdır.

Hiç kuşku yok, birlik ortak amaçlar üzerine inşa edilmesi halinde bir anlam ifade eder. Bu nedenle Kürdlerin ortak taleplerinin gerçekçi bir biçimde ve ortaklaşa tespit edilmesinin önemi büyüktür. Bugüne kadar gerçekleştirilen birlikler ve birlik çabalarına temel teşkil eden talepler, bir iki değişiklik ve güncelleme ile bugün de aynı işlevi yerine getirebilir.

İş ve güç birliklerinde, temel hedef -ki bunu, Kürdlerin kendilerine ilişkin kararları kendilerinin vermesi biçiminde ifade etmek mümkün- unutulmadan, güncel talepleri tespit edip uğruna mücadele etmek önemlidir. Temel amaç konusunda görüş birliği içinde olanların, güncel talepler konusunda farklılık gösterebilecekleri unutulmamalıdır. Güncel taleplerin tespiti konusunda yaşanacak tartışmalarda kendini dayatmak, dışlayıcı ve uzlaşmaz bir dil kullanmak birliğe hizmet etmez. Ki, ne yazık ki bu konudaki karnemiz hiç iç açıcı değil, kırıklarla dolu.

Ülkedeki siyasal dengelerin doğru tespiti kadar, bölgesel ve uluslar arası gelişmeleri doğru okuyup ona göre hareket etmek, politika belirleyip hayata geçirmek de önemlidir; başarının olmazsa olmaz şartlarından biri haline gelmiştir.

Bölgedeki gelişmeler ve uluslar arası planda yaşanan değişiklikler, ezberlerimizi bozmamızı gerekli kılıyor. Küreselleşmenin sonucu olarak merkezi sistemler çatırdıyor, yerel inisiyatifler, sivil toplum ve legal mücadele ön plana çıkıyor. Bugüne kadar baskı altında tutulan, gizli kalmaya zorlanan kimlikler görünür hale geliyor. “Herkesin kabul etmesi gereken bir tek doğru vardır” belirlemesi, yerini giderek doğruya giden birden fazla yolun olabileceği düşüncesine bırakıyor.

Kürdistan ulusal demokratik birliğinin başarısı, bu ve benzeri değişiklikleri dikkate alarak gelişmelere uygun davranmayı, akıntıya karşı kürek çekme yerine, kimin başlattığına takılmadan, yelkenlerini bölgede esen değişim rüzgârlarıyla doldurmayı gerektiriyor. Ancak böyle davranmakla halkla birlikte, halkın içinde olunur, toplumsal kesimler mücadeleye kazanılır, iş veya güç birliği ete kemiğe bürünür.

Konuya ilişkin bir başka önemli nokta da tekçi anlayışlardan uzak durma, diyaloga gerekli önemi vermedir.

Somutlaştırmak istersek.

Bilindiği gibi ülkemizde birlik alanında atılmış bazı adımlar, oluşturulan yapılar var: Birçok kurum, çevre ve kişilerden oluşan TEVKURD ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK). Bunların yanı sıra HAK-PAR, BDP ve KADEP gibi legal Kürd partilerin de, birlik ve ortak tavır oluşturmak amacıyla harekete geçtikleri biliniyor. Tüm bunların aynı alanda ve benzer hedefler için oluşturulan yapılar ve çabalar olduğuna kuşku yok.

İstenir olan mücadelenin tek bir çatı altında yürütülmesidir. Ama verili durumda vaziyetin böyle olmadığı ve belli bir süre de devam edeceği görülüyor. Bu noktada, herhangi bir yapının kendisini dayatması ve ötekisini katılmaya çağırması doğru bir tavır değil. Doğrusu, yapıların ortak hedefler uğruna birlikte mücadele etmeleri, birbirini inkâr etmeden diyalog kurmalarıdır. Bu tür bir davranış hem ulusal demokratik mücadeleyi geliştirir, hem de ortak bir yapı oluşturmanın yolunu açar. İş ve güç birliklerinin uzun soluklu bir çaba ve Eyüp Peygamber sabrını gerektirdiği unutulmamalı.

İş ve güç birliği yapan unsurların kendi aralarındaki ilişkiler de birliğin başarısını ve ömrünü belirleyen faktörler arasında bulunuyor. Taraflar arasında uzlaşıcı bir dilin kullanılması, ortak noktaların öne çıkartılması, yetki ve yükümlülüklerin adil bir biçimde paylaşılması başarılı olmanın önemli koşullarındandırlar.  

Birlikten bahsedilince aydınlardan bahsetmemek olmaz.

Aydınların rolü, önemi ve siyasi partilerle ilişkileri, Kürd siyasi hayatının sorunlu konularından biridir. Geçmişte bu konuda yeterli olmasa da bir tartışma yaşandı.

Hiç kuşku yok ki, aydın ve sanatçılarımız, Kürdistan ulusal demokratik birliğinin örülmesine önemli katkılar sunabilirler. Kanımca bu iş için gerekli olan tek şey, herkesin kendi işini yapmasıdır. Aydın, aydın olmanın gereğini yerine getirmeli, düşünceleri ve fikirleri ile siyasetçilerin yolunu açmalı, sanatçı sanatı ile katkıda bulunmalı, politikacı ise aydın ve sanatçıların “mesleki bağımsızlığını” desteklemeli, saygı göstermelidir.

Son olarak birkaç şey de bireyler üzerine söylemek lazım.

Şu ve bu nedenle örgütlerinden ayrılan ve bağımsız bireyler olarak kalan bir hayli yurtsever Kürdün, kadronun varlığı inkar edilmez bir gerçek. Öyle ki bağımsız yurtsever birey ve kadroların sayısı, örgütlü kadrolardan fazla olmasa bile az da değil. Bir araya geldiklerinde önemli bir potansiyeli oluşturan bağımsız bireylerin iş ve güç birliklerine kazanılması, Kürd siyasal hareketin önünde önemli bir görev olarak duruyor.

Geçmişte bu konuda, özellikle yurtdışında bazı olumlu adımlar atıldı. Ama birçok tartışmaya da neden olan bu adımlardan gerekli verimin alındığını söylemek mümkün değil. Sorun tüm ağırlığı ile varlığını koruyor.

Bu konuda yapılacaklar üzerinde kafa yorar, çıkar bir yol ararken, yurtdışındaki çalışmaların ortaya koyduğu dersler faydalı olabilir.

Yurtdışındaki söz konusu bireyler İnisiyatifler halinde örgütlenerek, yurtsever temelde oluşturulan iş ve güç birliklerinde yer aldılar. Tamamen aynı olmasa da ülkede de benzeri bir yapılanma gerçekleştirilebilir.

İstenir olan, birbirine yakın düşünceler taşıyan bağımsız bireylerin, ya bir araya gelerek bir yapı oluşturup birliklere katılmaları, ya da birlik üyesi olan ve kendisine en yakın olan örgütlenmelerde yer alıp çalışmalarına katkı sunmalarıdır. Bağımsız bireylerin inisiyatif oluşturmaları veya benzeri sivil toplum kuruluşlarında bir araya gelerek iş ve güç birliklerinde yer almaları da bir başka alternatiftir.

Elbette bireyler kendi özgür iradeleriyle karar verip yollarını çizecekler. Nehirleri besleyen güçlü çay mı olacaklar, yoksa yazla birlikte kurumaya başlayan dereler mi?

Karar yurtsever bireylerin. Ama örgütlü mücadelenin, başarının temel koşulu olduğuna inanan benim gönlüm, yurtsever bireylerin güçlü çaylar halinde nehre akması ve bu amaçla ya örgütlenmesi, ya da kendisine yakın bir örgütün çalışmalarına katılmasıdır.

09.05.10

Yazarın önceki yazılarından:

Cesaret
Başbakan İnsanlık Suçu İşliyor
Bir kez daha..
Olur, olur...
En Erken Ölüm..
Referandum Sonuçlarına Dair..
Evet, Ama Yetmez
Bir Konferans ve düşündürdükleri
Sivil Toplum Kuruluşları Herkese Lazım
Eli taşın altına koyma zamanı
“Demokratik Özerklik”, Kaderini Tayin Hakkı ve samimiyet
Korkulanın Başa Gelmemesi İçin
Renk, renk
Samimiyet Sınavı -3
Alınacak Dersler Ve Bir Düzeltme 
Anayasa Cengleri-2
Allahın Bildiğini Kuldan Saklamak
Mükemmelcilik
Yanlışta Israr-2
Kemalist Kanala Su Akıtmak..
Şehitler Günü-2
Anayasa Cengleri
Halepçe’de Newroz
Ahmet Altan’a Açık Mektup
Değişim..
“Taş Atan Çocuklar” ve Demagoji
Tarafları Bulunduğumuz Yere Çağırmak Doğru Değil..
Bir Kez Daha Atı Arabanın Önüne Koymak Üzerine
“Herkesi Kör Alemi Sersem Sananlar”
Ağca, Samast, Darbe ve Açılım
Zamanı Değil Mi?
Bir Kez Daha “Türkiye Partisi” Ya Da “Çatı Parti” Üzerine
“Allah Barzani ve Talabani’den Razı Olsun”
Eğer Muhatap Çok Gerekliyse..
Taraf’tan Yana Taraf Olmanın Zamanı
Açılım devam etmeli
Demek ki Neymiş!..
Her İkisi De Doğru Söylüyor
Açık Mektup
Sayın Erdoğan Devamını da Getirin
Zorlu Ama Önemli Bir Başlangıç
Kurd û Proseyê Aşitî Li Tirkiyê
6. Kürdistan Hükümeti
“Ortadoğu’da Allah’ın Dediği Olur”
Ez jî Çûme Hecê
Kendi Liderlerimizden Öğrenmek..
Bir kez daha “Keşke” Dememek İçin
“Türk Sorunu” mu?
1 Eylül ve Süreç
“Ölüm ile Korkutup Sıtmaya Razı Etmek”
Xala Hertimî Ya Rojeva me Ya Siyasî
İyimserlik ve Olmazsa Olmazlar...
Seçim Sonrası Sınavı
Güney Seçimleri Ve Tavrımız
Halwesta me
Demokrasi, Dipçik ve Cop
Yetersiz ama önemli..
“Peygamber Ocağı” Böyle İse Eğer..
Olmazsa olmazlar!..
Erdoğan Samimi İse Eğer..
Eğitim, ama nasıl?
Gözden Kaçırılmaması Gerekenler..
Türk Devleti PKK İle De Görüşmelidir!..
Türkiye Bir Kez Daha Yol Ayrımında..
Musul’da Neler Oluyor?
Türkiyelileşme" Mi, Kürdistanileşme Mi?
Obama’nın Ziyareti ve Derinlerin Çiçeği’ne Dair..
Şehidler Günü
Soğukkanlı Olmanın Zamanı
29 Mart Sonrasına Dair
“Ya Hezar ya Hiç”
Mart Ayı ve Dersleri
Can Kurban Bu Provokasyona
Kim Korkar Diyalogdan?
Onur..
“Bu da böyle biline”
Yêzidiler, Güven ve Vefa
“Kürdistanlı Partiler Konferansı”
Bilim İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri Oturup Doğru konuşursak..
Darısı Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan” ve teferruat!..
Tekrarın getireceği sıkıcılığı da göze alarak..
Velev ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk Etmesi Gerekenler..
Arap Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci Tezkereye Dair..
Kirli Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi Çatı
Uzlaşmak…
Güngören, Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
Ordu Yargı El Ele”
Anayasa Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000 İmza ve “Yabancı”lar
1000 İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi Olmak Gerekirse..
İyi Şeyler
Kürt Çatısı
Kargalar Bile Gülmüştür
Kemalizmi Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler Günü
Kendisine Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı Gerçeklerimiz
Türk Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların Üstesinden Gelmek İçin..
Allah Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa ve AKP’ye Dair
“Hak İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti, Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan ve Nobel
Baykal’ın Başına Düşen Taş
Samimiyet Sınavı-2
Türkiye Paşalar Cumhuriyeti
PKK Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere ve Kararlılık
Çıkmaz Sokak
Olması Gereken..
Kemalizm İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin Gelişi
Gerginlik Kapıda
Sözcüklerin Önemi!..
Şeyh Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü Masalları
Kıyamet Koparken...
Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
PSK Bulten © 2010