PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Kelepir fiyatına çözüm!

Kemal Burkay

”Barış ve Çözüm Umudu Var mı?” başlıklı bir önceki yazımda, Kürt sorununun çözümüyle ilgili olarak Türk medyasında esen olumlu havadan söz etmiştim.  Ancak, bizzat Cumhurbaşkanı Gül’ün ”Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur, bu soruna mutlaka bir çözüm bulmamız gerek ve şu anda çözüm için kurumlar arasında uyum var, bu fırsat kaçmamalı” demiş olmasına rağmen, esen bu olumlu havayı hiçe indirebilecek askeri ve adli operasyonların devam ettiğini, hem ordunun, hem de yargının bu sürece hiç de katkı sunmadıklarını, bu nedenle kurumlar arasında pek de bir uyum olmadığını belirtmiş, ayrıca şunu eklemiştim:

”Öte yandan, basında sözü edilen çözüm neyin nesi? Karayılan neler söyledi? Apo daha önce neler söylemişti? Yani PKK ve biri iki etmeden onu izleyen DTP neler istemekte? Buna karşılık Türk tarafı, en ılımlı, çözüme en yatkın kesimleriyle bile, Kürt sorununun çözümü ve barış derken bundan ne anlıyor?”

Bu yazımda konunun bu yanı üstünde durmak istiyorum.

Karayılan’ın silah bırakma konusunda Hasan Cemal’e söyledikleri şunlardı:

”Bıraksın da nereye bıraksın? Nasıl bıraksın? Kime bıraksın? Zemini nedir silah bırakmanın? Silah bıraksın demenin bir anlamı yok. Önce oturalım, konuşalım...   PKK eski PKK değil artık.  PKK eskiye göre daha makul bir çizgide. Örneğin evvelce bağımsız Kürt devleti isterdi. Bu geçmişte kaldı. Yani artık ‘bölücü’ değil. Bağımsız devleti dışlayan süreç 1999’da İmralı ile başladı. Pradigma değişti... Artık ‘demokratik özerk Kürdistan’ diyoruz. Bu özerklikten kasıt, federasyon değildir. Sınırların yeniden çizilmesi değildir. Devletin üniter yapısını da bozmayan bir çözümdür. Mahalli İdareler Kanunu değişir, yerel yönetimler güçlendirilir.”

Karayılan’ın o kadar önemsenen sözleri işte bunlar. Türk tarafı bir bölümüyle (ılımlı, çözüm yanlısı kesim) bunu önemsemekte haklı. Görüldüğü gibi Karayılan, ”PKK artık bağımsız devlet istemiyor, hatta federasyon da istemiyor,” diyor. PKK’nın istediği ”demokratik özerklik…”

Belki bazıları bunu otonomi olarak anlarlar, çünkü bölgesel özerkliğin kapsamı da epeyce geniş. Ama Karayılan bunu da açığa kavuşturarak Türk devlet adamlarının ve medyasının yüreğini sovutuyor. Üniter devleti savunduklarını, sınırların yeniden çizilmesini istemediklerini belirtiyor ve ”Mahalli İdareler Kanunu değişir, yerel yönetimler güçlendirilir,” diyor.

Görüldüğü üzere PKK gele gele yerel yönetimlerin güçlendirilmesine geldi. Bunun ise Kürtleri herhangi bir hak ve statü sahibi yapmayacağı açık. Türk devletinin gündeminde, Kürt sorununun çözümünden bağımsız ve ayrı olarak, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sorunu zaten öteden beri vardı. AB de böylesi bir reform istiyordu. Eğer bugüne kadar bunu yapmadılarsa, salt Kürt sorunu nedeniyle duydukları kaygıdandı. Ama Kürtlere federasyon veya otonomi (özerklik) yolunu açmadıktan sonra buna, AKP’yi bir yana bırakın, CHP ve MHP bile karşı çıkmaz. Başbuğ bile seve seve evet der. Buna yol açmayacağına ise ”Kürt halkının biricik temsilcileri PKK ve DTP” yemin billah ediyorlar. Açık açık, biz ne bağımsız devlet, ne federasyon, ne de otonomi istiyoruz, diyorlar.

Peki bunu yalnızca Karayılan mı söylüyor? Hayır. PKK’nın 1999’dan, yani Öcalan yakalandıktan bu yanaki politikası böyle. En başta Öcalan’ın talepleri bunlar. Bu talepler her keresinde İmralı’da oluşuyor, oradan dağa ve PKK’nın siyasi kadrolarına, yandaş örgütlerine ulaşıyor. Onların da yaptığı, biri iki etmeden bunlara evet demek.

Öcalan çıktığı duruşmada, onlarca kameranın önünde, o güne kadar yaptıklarından pişmanlık dile getirdi, silahlı eyleme son vereceklerini açıkladı, Türk üniter devletini, onun ideolojisi Kemalizmi savunur oldu.

Öcalan Kürtler için bağımsızlığı, hatta federasyonu ve otonomiyi bir yana bıraktı. Örgütü onu izledi.

Öcalan önce ”demokratik cumhuriyet” diye bir şeyi savundu. Ama içi boştu. Kürtler için eşitlikçi hiçbir talep yoktu.

Daha sonra ”demokratik konfederasyon” diye bir şey attı ortaya; ama onun da konfederasyonla hiçbir ilgisi yoktu, yine içi boştu.

Daha sonra ”demokratik özerklik” diye bir şey icat etti; ama arkasından açıkladı: ”Bunun federasyon ve otonomi ile bir ilgisi yok, böyle bir şey istemiyoruz.”

Hatta Öcalan Kürtleri artık bir ulus da saymıyordu; onları bir anda Türk ulusuna dahil etti ve resmi dil Türkçe olsun dedi…

Peki Kürtlerin bu değerli ”Serok”u, ”irademiz” bizler için ne istiyordu? Hemen hemen hiçbir şey. Sadece, yüce Türk devletinin de uygun göreceği bazı kültürel haklar…

PKK bütün bunlara itiraz etmeden uydu. HADEP, DTP gibi partiler de legal planda aynı şeyleri tekrarlar oldular. Kendilerinin zaten bir hükmü yoktu, her şeyi ”Serok” bilirdi ve iradeleri oydu…

İşte Türk tarafında barış ve çözüm yanlısı bir kesim, (şimdiki Cumhurbaşkanı, bir bölüm siyasi ve bir bölüm medya), ”Bu çok iyi bir fırsat,” diyor, ”anlaşalım gitsin!”

Adamlar haklı, Allahtan daha ne istenir! PKK ve DTP 150 bin Kıbrıs Türküne tanınan hakların binde birini bile Kürtler için istemiyorlar. Bu, Kürt sorununu kelepir fiyatına kapamak olur.

Bu nedenledir ki aynı kesim, PKK’yı ve DTP’yi, hatta Öcalan’ı Kürtlerin tek temsilcisi, ”iradesi” sayıyorlar. Bazısı ise onu, ırkçı rejiminin zindanında 28 yıl gık demeden yatmış, taş kırarak direnmiş ve en küçük bir ödün vermemiş onurlu, gerçekten kahraman Mandela ile kıyaslıyorlar!

Ne var ki Türk devletinde ve medyasında bir bölüm buna bile razı değiller. Onlar, böylesine ”akıllı uslu” bir Öcalan ve DTP ile bile oturup konuşmak niyetinde değiller, zırnık bile vermek istemiyorlar! Çünkü onlar Kürt sorunu bir yana, PKK sorununu dahi çözmek, bu danışıklı dövüşü, terör bahanesini sona erdirmek istemiyorlar. Ergenekon gibi PKK da onlara gerekli. Statükoyu, militarizmin gücünü korumak, AB üyeliğini ve demokratikleşmeyi engellemek buna bağlı…

Bu nedenle PKK ve yandaşları Kürt sorununu ölmüş eşek fiyatına pazarladıkları halde, bu işten birtürlü kurtulamıyorlar!

Bana kalırsa ben devletin, PKK meselesini çözmek için, Karayılan’ın da önerdiği gibi onunla, ya da DTP ile oturmasından yanayım. Hatta bence en iyisi doğrudan İmralı’daki ”serok” yani ”İrade” ile oturmaktır.

Böylece silahlar susar, iki taraftan da boş yere adam ölmez, güzelim paralar ise savaşa ve yıkıma değil, ülkenin zenginleşmesine gider…

Bu da az şey değildir. Elbet bu PKK sorununu çözse bile, Kürt sorununun çözümü olmaz; ama çözüm yönünde bir başlangıç olur. Kürt ulusal hareketinin sağlıklı bir kanalda derlenip toparlanması için çok hayırlı olur.

Ne var ki PKK ile ilgili böylesine bir çözüm de kolay değil. Çünkü ”Serok”un bile ne derece irade sahibi olduğu çok tartışılır. Ona da İmralı’da yol gösteren, her şeyi dikte eden bir derin odak var. Asıl o odağı, yani Genelkurmay’ı ikna etmek gerek. Öcalan aslında bir emir kulu, kulağına fısıldananları başka oyunculara aktaran bir suflör…

Sonuç olarak PKK sorununun çözümü, devletin iki kanadının –derin ve derin olmayan- kendi aralarında anlaşmasına bağlı. Onlar anlaştığı zaman şiddet durur, PKK da dağdan iner.

Kürt sorununun çözümüne gelince, bu devletin ne sivili ne ordusu eşitlikçi, adil bir çözümü aklından bile geçirmiyor. Böylesi bir çözüm Kürt ulusal hareketinin gücüne ve sağlıklı bir politika izlemesine bağlı. Onun için de Kürtlerin öncelikle, Türk devletinin hizmetindeki Öcalan’dan ve ona bağlı PKK’dan, yani yıllardır süren bu illüzyondan kurtulması gerekiyor.

Yazarın önceki yazılarından:

Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 

 

 
 
PSK Bulten © 2009