Ne yazmalı?
Kemal Burkay
Böylesi bir ortamda “Ne yazmalı?” da, “Ne yapmalı?”
da denebilir...
Son günlerin gündemini kast ediyorum: “Kürt açılımı...”
Politikacı ya da köşe yazarı, nerdeyse herkes
bu konuda oldukça çok konuştu, yazdı ve yoruldu.
Ben de belki herkesten çok konuşup yazdım; daha
ne söyleyeyim ki?.. (Her ne kadar, birkaç gün önce bu konudaki
görüşlerime yer veren Sabah Gazetesi’nde, ‘Burkay, uzun
yıllar sonra ilk kez konuştu,’ deniyorsa da!)
Kürt sorunu nedir, nasıl çözülür, söyleye yaza dilimde
tüy bitti. Anlayan anladı, anlamayana, yahut anlamak
istemeyene ise söyleyecek lafım yok.
Bize göre sorun belli ve basit: Kürt sorunu ulusal bir sorun.
Hem de Kürtler dünyamızın en büyük devletsiz ulusu...
Bu yalnızca benim, ya da biz Kürtlerin görüşü, “iddiası”
değil. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de bundan
üç yıl kadar önce, 4 Ekim 2006’da onayladığı
bir raporda aynen böyle demişti.
Söz konusu raporda Ortadoğu’da birkaç devlet arasında
bölünmüş Kürt nüfusu 30 milyon olarak tahmin edilmişti.
Bize göre bu sayı 40 milyon. Ama ha 30, ha 40, fark etmiyor,
yine de Kürtler “Dünyanın En Büyük Devletsiz Ulusu...”
Ülkeleri, yani binlerce yıldan bu yana üzerinde yaşadıkları
tarihi Kürdistan ise Fransa büyüklüğünde, bugün dört
devlet arasında bölünmüş...
Bir başka deyişle, kendilerine özgü bir ülkeleri,
kökleri binlerce yıl öncesine uzanan bir tarihleri, dilleri,
kültürleri var.
Ama bugün ülkeleri dört devlet arasında bölünmüş,
dilleri, kültürleri yasaklanmış, kendilerini yönetme
hakkından yoksun tutulmuşlar. Yeraltı ve yerüstü
zenginlikleri ise başkalarınca talan edilmekte.
Uzun mücadelelerden sonra Irak sınırları içindeki
Güney Kürdistan federal bir yapıya kavuştu, burada
Kürt dili özgürleşti ve Kürtler kendi kendilerini yönetiyor.
Ama orada bile sorun bitmiş değil. Çünkü hem Iraklı
muhatapları, Arap kesimi, hem de aynı dertten muzdarip
Irak’ın komşuları bunu bile içlerine sindiremiyor
ve bir geriye dönüş için fırsat kolluyorlar. Kürtlerin
yeraltı kaynaklarından yararlanmalarını
ve Güney Kürdistan’ın doğal ve beşeri sınırlarına
ulaşmasını (Kerkük ve diğer Kürt bölgeleriyle
birleşmesini) engellemek için de her yolu, yöntemi deniyorlar.
Böyle bir halk, bir ulus için çözüm nedir? Eğer insan
aklını peynir ekmekle yememişse, eğer
devekuşu gibi başını kuma gömmemişse,
eğer adalet duygusuna sahip ve bir vicdan taşıyorsa,
böyle bir ulus için de istenecek olan, büyük-küçük her ulus
için istendiği gibi, kendi kaderini tayin hakkıdır.
Yani geleceğiyle ilgili karar vermek o halka, o ulusa
aittir. Nasıl yaşayacağına kendisi karar
vermeli, kendi kendisini yönetmeli.
Bu hak uluslararası hukukun temel bir ilkesi, en başta
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel
Bildirisi’nde var.
Ama Kürt sorunuyla ilgili olarak bu ülkede gözü ve kulağı
gerçeğe kapalı çok insan var. Bunların oldukça
büyük bir bölümü, yıllar yılı Kürtleri yok
sayan, onları Türk ulusunun bir parçası gibi gösteren,
yalana dayalı yoğun propagandanın etkisindeler.
Öyle eğitilmiş, kulakları öyle doldurulmuş,
beyinleri öyle yıkanmıştır. Kürtlerin
hak ve özgürlüklerini kendileri, kendi ulusları ve vatanları
için tehlike olarak görmekteler...
Bir bölümü ise, ne beyinlerini peynir ekmekle yemiş,
ne de başlarını kuma gömmüşlerdir. Onlar
gerçeği çok iyi bilmekteler. Ama tam bir hinlikle gerçeği
inkâr ederler. “Kürtlerin yokluğu” ve Kürtlere hak tanımanın
“tehlikeleri” konusunda kitlelerin beynini yıkayanlar
da onlardır.
Onlara göre bu konuda yapılması gereken tek iş,
Kürt dilini, kimliğini yok etmedir.
Ama tüm yalan, hile, oyun, tuzak, zulüm ve kıyımlarına
rağmen bunu başaramadılar ve bundan sonra hiç
başaramazlar. Kürt halkının direnişi bu
insanlık dışı niyeti geçersiz kıldı.
Dünden bugüne bu ülkeyi yönetenlerin bir bölümü, “Kürt var,
Kürt sorunu var” noktasına işte bu aşamadan
sonra geldiler. Bu kesim işlerin eskisi gibi yürüyemeyeceğinin
artık farkında. Ama onlar da sorunu gerçek boyutlarıyla
kabul etmeye, Kürtlerin temel haklarını tanımaya
hiç de niyetli değiller. Örneğin son dönemde “Kürt
açılımı” ile ilgili kalem oynatan, sorunun
çözümü için uygun bir ortam var diyen, bu fırsat kaçmamalı
diyen bazıları, Kürtlere neyi uygun görüyorlar?
Bağımsızlık, federasyon veya özerkliğin
dışında bir şeyleri... Resmi dilin yine
Türkçe olacağı bir çözümü... Hatta Kürtçenin yine
eğitim dili olmayacağı bir şeyleri...
Bunlar “kırmızı çizgiler”miş...
Başka bir deyişle, Kürtlere uygun görülen “tavşanın
suyunun suyunun suyu!..”
Peki neden Kıbrıs’taki 150 bin Türk için istenen
hakları 20 milyon Kürt için düşünmüyorlar? Çözümse
işte adam gibi bir çözüm. Birlikte yaşayacaksak
işte böylesine eşit haklara sahip olarak yaşayalım...
Bu bir yana...
Şu anda sorunu gündeme getiren ve bir çözüm gereğinden
söz eden hükümetin tavrını yine de olumlu buluyorum.
Çünkü bu kadarı bile, TRT-Şeş konusunda atılan
adım gibi, şovenizmin, militarizmin borusunun öttüğü
bu ülkede önemlidir. Kürt sorunu var demek, çözüm önermek,
çözüm önerilerini tartışmak, Kürtleri şu ya
da bu derecede muhatap almak bile bu ülkede yeni bir durumdur,
önemlidir. Statükonun bir yerinden aşılmasıdır,
değişim işaretidir.
Statükocu güçlerin, geleneksel ırkçı-şoven
çevrenin, militarist kesimlerin bu kadarına bile ateş
püskürmeleri de hükümetin olumlu bir şeyler yapmaya çalıştığının
göstergesidir.
Hükümet, Kürt sorununu gerçek boyutlarıyla görüp buna
uygun köklü önerilerle ortaya çıkmamış olsa
bile –ki AK Parti’nin niteliği bir yana, bu ortamda,
bugünkü güçler dengesinde ondan bunu beklemek gerçekçi değil-
çatışma ortamının son bulması için
çabalıyor. Bu ise barışçı, demokratik
bir ortama yolu açacaktır ve bu kadarı bile son
derece önemlidir. Bu nedenle Kürt hareketi, nerdeyse bir bütün
olarak çatışma ortamının son bulmasından
yana. Buna karşılık, statükocu güçler, ordu
içinde Ergenekon’a da sempati duyan, destek veren bir kesim,
MHP ve CHP’de (özellikle Baykal’ın şahsında)
somutlanan geleneksel ırkçı-şoven çevreler,
çatışma ortamının devam etmesi için canhıraş
bir çaba içindeler. Bunlar son 30 yıldır, şiddetten
ve kandan beslenen kesimdir. Varlıklarını ve
imtiyazlarını statükonun ve ona kan veren çatışma
ortamının sürmesine bağlı görüyorlar.
Son on yılda silahların tamamen susmasını
engelleyenler, Öcalan yakalandıktan sonra bir dönem susan
silahları tekrar ateşleyenler de yine onlar.
Bu nedenledir ki, hükümet “Kürt açılımı” denen
son girişimiyle hangi olumlu adımları atar,
net olarak bilemesek de, çatışma ortamının
son bulması, PKK’nın silah bırakmasının
sağlanması, siyasetin yolunun açılması
bile, eğer gerçekleşebilirse, son derece önemlidir.
Bununla elbet Kürt sorunu çözülmüş olmayacak, bunun
farkındayız ve hayal kurmuyoruz. Ama ülkenin barışçı
bir ortama geçmesinde, siyasetin, özgür tartışmanın
yolunun açılmasında hem Kürt, hem de Türk halkı
için büyük yarar var.
Biz özgürlük ve eşit haklar için mücadelemizi barışçı
bir ortamda, demokratik yöntemlerle sürdürürüz.
Yazarın önceki yazılarından:
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|