PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
Şu bölme, bölünme hikâyesi...

Kemal Burkay

Türk medyasında Kürt sorununun çözümüyle ilgili, oldukça ilginç öneriler, değerlendirmeler var.

Bunlardan biri PKK’nın silahlı güçlerini sınır ötesine çekmesiyle ilgili. Birçok kişi yazdı: “Öcalan’ın yapacağı ilk işlerden biri PKK’nın içerdeki silahlı güçlerini sınır ötesine çekmek olmalı.”

Bu ilk bakışta iyi niyetli bir istek gibi görünüyor, en azından demokrat ve çözüm yanlısı köşe yazarları ve yorumcular bakımından. Böylece çatışma ve provokasyon ortamı önlenebilir diye düşünüyorlar. Öte yandan, söz konusu demokrat yazarların dışında, gerçekte hiç de çözüm yanlısı olmayan çevrelerden de böyle öneriler geldi.

Peki sınırın ötesi neresi? Besbelli, “sınır ötesi”nden kast edilen Suriye, İran veya Ermenistan değil, Irak sınırları içindeki Güney Kürdistan... Zaten nasıl olsa orada PKK’nın güçleri var diye düşünüyorlar.

İyi ama, eğer bu süreçte çatışma ve provokasyon istenmiyorsa, doğru olan -PKK silahları tek yanlı susturduğuna göre- ordunun da operasyonlarını durdurması değil mi?

Hem sınırın öbür yanı sahipsiz toprak mı? PKK yurt içindeki silahlı güçlerini de oraya çekse bile, ordu oraya yönelik operasyon yapmayacak mı? Ordu yıllardır PKK’nın orada üslendiğinden, güçlerini orada eğitip, donatıp Türkiye yönelik sızma ve eylem yaptığından şikâyet etmiyor mu? Hatta bu konuda ona destek verdiklerini, en azından engellemediklerini ileri sürerek Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni suçlamıyor mu? Bu yüzden sınırın öbür yanını bombalayıp durmuyor mu, ikide bir askeri birliklerine sınır ötesi harekât yaptırmıyor mu?..

Hatırlanacağı üzere (gerçi bu ülkede çokları birkaç ay önce olup bitenleri bile hatırlamıyor), Öcalan yakalandıktan sonra tam da böyle yapılmış, PKK’nın silahlı güçleri sınır ötesine, yani Güney’e geçirilmişti. Elbet devletin isteği üzerine...

O zaman da görünürdeki amaç sözde aynıydı, yani çatışma ortamına son vermek... Ama gerçek amaç bu değildi elbet. Öcalan yakalanıp, kendi deyişiyle devletin hizmetine girdikten, “ne istiyorsanız onu yapayım, PKK’yı ancak ben dağdan indiririm,” dedikten sonra, Türk devleti bir af çıkarıp PKK’yı silahsızlandıracağına, onun silahlı güçlerini dağda tutup başka amaçlarla kullanmak istedi. Hem kuzey Kürtlerine, hem Güney Kürtlerine karşı. PKK’nın silahlı  güçlerini Güney’e geçirmesini istemenin nedeni tam da buydu. Öcalan Suriye’de olduğu dönemde de PKK birçok kez, Suriye ve İran’ın, hatta Saddam Irakı’nın isteği üzerine Güneyli Kürtlere karşı savaşmıştı.  

Ne var ki bu kez, bazı nedenlerle işler umdukları gibi yürümedi. Hem dağdakiler, Öcalan’ın kışkırtmalarına rağmen bunu göze alamadılar, hem de özellikle ABD’nin Irak’ı işgali, Türk tarafının bu planını engelledi.

Şimdi, tam da Kürt sorununda barışçı çözümden söz ederken ve bu yolda atılması gereken adımların başında çatışma ortamına son vermek varken , PKK’nın silahlı güçlerini bir kez daha Güney’e geçirmek değil, dağdan indirecek tedbirleri düşünmek daha akıllıca olmaz mı? Bu ise samimi bir çözüm isteği gerektirir. PKK’nın dün silah bırakması zor değildi, bugün de değil. Belki onlarca kez yazdım, söyledim ve doğrusu bu işten artık bıktım. PKK’nın silah bırakmasını istemeyen devletti. Kürt sorununu bile bile terörize etmişlerdi, yani siyasetin yolunu kapamışlardı ve açmak istemiyorlardı. Türk devleti en çok Kürt hareketinin siyasal ve barışçı kanalda gelişmesinden korktu.

Şimdi belki ilk kez hükümet, ülkenin normalleşmesi için PKK’nın silah bırakmasını istiyor; ama ordu yine karşı. Ordu bir kez daha Kürtlere siyasi kanalların açılmasını istemiyor. Ayrıca “terör” dediği, çok yakınır göründüğü, sözde ona karşı savaşarak kahramanlıklar yaptığı danışıklı dövüşün, oyunun sona ermesini istemiyor. Çünkü statükonun, ekonomik ve siyasi imtiyazların sürmesi buna bağlı. Sivil siyaset üzerindeki militarist vesayetin sürmesi buna bağlı. Ordu kışlasına çekilmek istemiyor. Ordu “terörü” bir bahane olarak kullanıyor ve ondan el edemiyor...

Bu o kadar açık ki, medyadaki çözüm yanlısı demokrat çevreler bunu nasıl göremiyorlar şaşıyorum. Yoksa bizden daha iyi görüyorlar da söylemesi mi zor?..

                      *   *   *

Türk medyasındaki şaşırtıcı bulduğum hususlardan biri de Öcalan’ın, PKK’nın ve DTP’nin istemleri konusunda yapılan yorumlar. Bu yorumlara göre Öcalan ve onunla birlikte PKK ve DTP Kürt devleti istemekte, Türkiye’yi parçalamaya çalışmaktalar... En azından federasyon ve otonomi istemekteler ki, onlara göre bu da Türkiye’yi bölmek istemekle eş! Baykal ve Bahçeli gibi çığırtkanlar bir yana, medyada bunu ileri süren öylesine çok sayıda köşe yazarı ve yorumcu var ki...

Doğrusu işte buna şaşıyorum! Çünkü bu iddiaların gerçeklik payı hiç mi hiç yok. Yalnızca federatif ve otonom bir statü bölünme olmadığı için değil, Öcalan ve PKK bunları da istemediği için. Bunlar Öcalan’a da, PKK ve DTP’ye de iftira!

Evet Öcalan bir dönem bağımsız devlet istiyordu, hem de görünüşte “Bağımsız, birleşik, soyalist Kürdistan...” O zamanlar o ve partisi, bu maksimal istemden bir dirhem aşağı düşmüyorlar, Kürtler için federasyon veya otonomi istemeyi bile ihanet sayıyorlardı. Ama o günler geçti.

Öcalan 1993’te, ayrı devletin yanı sıra federasyona da evet dedi. 1999 yılında yakalanıp kendi deyişiyle Türk devletinin hizmetine girdikten sonra ise ne o kaldı ne o; hatta ne de otonomi. Öcalan, bu tür şeyleri Kürtler için gereksiz şeyler, hatta gericilik diye nitelendirir oldu ve örgütü bir papağan gibi onu izledi.

Öcalan o tarihten sonra içi boş bir “demokratik cumhuriyet” söylemine sarıldı.

Bu konuda Kürt kesiminden çok eleştiri alınca, teslim olduğu söylenince, bu kez –herhalde Genelkurmay ve MİT’teki yönlendirici uzmanların tavsiyesiyle- “demokratik konfederasyon” diye bir şey attı ortaya... Ama bunun da içi boştu.

Bir ara “ekolojik toplum” terimiyle oyalandı...

Bir ara “demokratik özerklik” diye bir laf attı ortaya...

Ama tüm bunların içi boştu. Eleştirileri karşılamak, Kürtleri oyalamak için Öcalan, arada bir yeni oyuncaklar sürdü piyasaya. Ama hem kendisi, hem de ona bir mürit sadakatıyla bağlı olan taraftarları, Türk kamuoyu rahat olsun diye, bu istemlerin devlet veya federasyon, hatta otonomi anlamına gelmediğine yemin billah ettiler.

Sınırların yeniden çizilmesini istemiyoruz, dediler...

Üniter devleti, kemalist ideolojiyi savundular...

Kürtleri Türk ulusu içinde bir parça saydılar...

Resmi dil Türkçe olsun dediler...

Yani tek devlet, tek ülke, tek millet, tek ideoloji, tek resmi dil, tek bayrak!..

Geriye ne kaldı? Hiç bir şey!

Peki, hal böyleyken, Türk politik çevrelerinde ve Türk medyasında Öcalan’a, PKK’ya ve DTP’ye mal edilen bu bölücülük etiketi neyin nesi oluyor? İşte buna şaşıyorum!

PKK bir şey istemedikçe, Öcalan, “Federasyon verseler istemem!” diye çırpındıkça, onlar, “Yo yo, sen ülkeyi bölmek istiyorsun!” diye yaygara koparıyorlar...

Türk politikacıları ve medya mensupları bütün bunların farkında değiller mi? Onlar bizim görüp duyduklarımızı görüp duymazlar mı?.. Onlar Öcalan’dan ve PKK’dan daha ne isterler?..

Sevgili okurlar, siz bu işe ne dersiniz?

Bana kalırsa, onlar olup biteni bizden çok daha iyi görüyorlar. Anlamadıkları veya yanlış anladıkları için değil, bizimle, Kürt halkıyla ve Türk kamuoyuyla dalga geçiyorlar.

Gerçeği böyle çarpıtmak işlerine geliyor. Deseler ki Öcalan ve PKK teslim oldu, artık hiçbir şey istemiyor, Kürt kamuoyu için de, Türk kamuoyu için de oyun biter.

Onlar Öcalan’ı ve PKK’yı, Kürtleri kemsil eden, onlar için direnen, mücadele eden lider ve örgüt olarak göstermeye çalışıyorlar.

Danışıklı dövüş ancak böyle sürer; Türkler ordunun, Kürtler Öcalan’ın ardından ancak böyle gider...

Sonuç olarak, Öcalan’a ve PKK’ya yönelik bu suçlamalar, gözlere mil çekmek içindir ve en çok da Öcalan ve PKK’ya yaramakta.

 

Yazarın önceki yazılarından:

Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
PSK Bulten © 2009