Ayıp diye bir şey
vardır, Bay Akyol!
Kemal Burkay
Taha Akyol, 8 Eylül tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde,
“Kürtlerle nasıl aryrılırız?!” başlıklı
yazısında yine bana sataşmış. Akyol,
sözde Aysel Tuğluk’a cevap verirken, ayrılma halinde
batıdaki milyonlarca Kürdün yerlerini terk etmek zorunda
kalacaklarını söylüyor ve bunun “fikir babası”
olarak da beni gösteriyor. Şöyle diyor bay Akyol:
“Aysel Tuğluk “Kürtlerin ayrılığı
tartışmaya başlamasından” Türklerin korkacağını
sanarak gözdağı vermek istedi galiba... Halbuki
“ayrılma” fikri, yavaş ve marjinal boyutlarda olsa
da Türkler ( Akyol şaşkınlığından
veya ağzı hep öyle alıştığı
için burada da ‘Kürtler’ demiş, KB) arasında da
kendini göstermeye başladı!
Örnek mi, Mümtaz Soysal’ın “mübadele” önerisi...
Soysal “Kesin Çözüm” yazısında, Türkiye’deki
ayrılıkçı Kürtlerin Kuzey Irak’a gönderilip
karşılığında Iraklı Türkmenlerin
getirilmesini önerdi. (Cumhuriyet, 17 Ağustos)
Mümtaz Soysal’a göre, Kuzey Irak’ta petrol olduğu
için “ekonomisi bizimkinden daha sağlam olur”du, onun
için bizdeki ayrılıkçı Kürtler de oraya gitmek
isterdi. Karşılığında da Türkmenler
buraya getirilirdi! (Akşam, 6 Eylül)
Bu fikrin ilk sahibi Mümtaz Soysal değil, Kürt milliyetçisi
Kemal Burkay’dır. İşte Burkay’ın sözleri:
“Batı illerinde yaşayan Kürtleri alabiliriz Kürdistan’a.
Çünkü Kürdistan zengin. Petrol olanakları var.” (Oral
Çalışlar, Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu,
sf. 111)
Tabii Soysal Türkiye’den toprak vermeyerek, Burkay ise Türkiye’den
toprak alarak nüfus mübadelesi yapıyorlar ama ikisi de
yaşanabilecek insani faciaları tahmin edemiyorlar!
Ve, “petrol” faktörünü de çok abartıyorlar!
Duygusallık böyle maddi gerçeklere ve akla aykırı
düşüncelere yol açabiliyor.”
Akyol böyle diyor, ama bile bile gerçeği çarpıtıyor.
Çünkü ben, Kürt sorununun çözümünde ister ayrı devlet,
ister federal çözüm olsun, bir nüfus mübadelesine gerek olmadığı
görüşündeyim ve bunu Oral Çalışlar’la yaptığım
röportajda da ısrarla dile getirdim. Akyol oradan alıntı
yaptığına göre bunu bilir. Ama bildiği
halde, şimdiye kadar birkaç kez bu çarpıtmayı
yaptı. Kendisine cevap verdiğim, ayıbını
yüzüne vurduğum halde yapmaya devam ediyor.
Oral’la 1993 yılında yaptığım ve
kitap halinde yayımlanan “Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu”
adlı uzun röportajda bu konuyu tam beş sayfada (106-111)
tartışmışız. “Federasyon bir çözüm
mü?” başlığı altında Oral şöyle
diyor:
“...Federasyon olduğu zaman burdaki Kürtler ne olacak
deniyor? Hatta şöyle düşünenler bile var: Tamam
kursunlar devletlerini, gitsinler. İstanbul’daki, Ankara’daki,
İzmir’deki Kürtler de memkleketlerine geri dönsünler.”
BURKAY: “...Türkler ve Kürtler iç içe yaşadıkları
için, Kürtlerin önemli bir bölümü Batı’ya, örneğin
İstanbul’a, Çukuruova’ya, Ege’ye göç ettikleri için (İç
Anadolu’da zaten eskiden beri bir Kürt kolonosi var, Kürdistanda
da Türk toplulukları var), dolayısıyla federasyon
çözümü bunun için uygundur. (...) Federasyon veya ayrı
devlet, Türkler göç etsin, Kürtler göç etsin; bu trajedi olur.
Bu kadar insanın göç etmesi... Bu insanların suçu
yok.”
Oral: “Ama bağımsız bir Kürdistan kurulursa
böyle bir problem gelir gündeme.”
BURKAY: “Niye gelsin? Kürdistan’da da Türkler var. Herkesi
geçmişte yaşadığı ülkeye göndermeye
kalksak Türkler Orta Asya’dan geldiler. Şimdi diyebilir
miyiz, Türkler Orta Asya’ya gitsin?”
“Tarihte yaşanmış örnekler var. Örneğin
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ege’de, İstanbul’da
çok sayıda Rum yaşıyordu. Yunanistan bölümünde
kalan bölgelerde de çok sayıda Türk vardı. Ne oldu
sonuçta? Tehcir yoluyla bu insanlar yerlerinden, yurtlarından
oldular ve kaçınılmaz olarak kendi milletlerinin
yaşadıkları topraklara dönmek zorunda kaldılar
ve büyük trajediler yaşadılar. Aynı trajedi
Kürt meselesinde de gündeme gelmez mi?”
BURKAY: “O dönemde ulusal soruna demokratik çözüm bulunamadığı
için, bu halklar bir arada nasıl yaşayabilirler,
bunun çözümü bulunamadığı için böyle oldu.
(...) Ermeni sorunu acı bir şekilde, Ermenilerin
göçüyle sonuçlandı. Rum sorunu Rumların göçüyle
ve bir savaş sonucu çözüldü. Oradaki Türkler de bu tarafa
göçtüler. Bu insanlar için çok acı oldu ve hâlâ bunun
acısını çekiyorlar. Kendi yurtlarını
terk etmek zorunda kaldılar. Ayı şeyi burada
yapalım demiyoruz. Burada yapmak zorunda değiliz.
Yani bugün Türkiye’deki Kürt sorununu bir Bosna türü, bir
Lübnan türü çözmek zorunda değiliz. Bu çözümsüzlüktür
bence. Barışçı çözümler bulalım. Sorun
budur. Eğer bunu yapamazsak, şiddet tırmanırsa,
savaş bir çözüm olursa işte o zaman olacaktır.
O zaman ya Kürtlerin ortadan kaldırılması gerekir
–ki Kürtler 35 milyonluk bir nüfustur ve 1915’lerde yaşamıyoruz.
15. Yüzyılda da yaşamıyoruz. Diyelim ki Kızılderililerin,
Avustralya yerlilerinin ortadan kaldırıldığı
gibi...”
Oral: “Yirminci Yüzyılda da aynı problem var.
Mesela Azerbaycan, Karabağ, Ermenistan ilişkilerinde
görüyoruz ki, sonuçta, ayrı devletler olunca bir süre
sonra farklı ulustaki insanlar o devletin içerisinde
yaşayamaz hale geliyor. Aynı şey Bosna’da da
oldu.”
BURKAY: “Bu uluslar barışçı çözümler bulamadıkları
zaman savaşa tutuşuyorlar, kör döğüşüne
giriyorlar ve bu çok pahalıya mal oluyor. Böyle olsun
istemiyoruz. Eğer bu oluyorsa, bu doğru olan yapıldığı
için değil, yanlış olan yapıldığı
içindir. Bosna’da da taraflar barışçı bir çözüm
bulamadılar. Ama Çekoslovakya’da, Çekler’le Slovaklar
buldular. Çekoslovakya’yı örnek almak lazım. Kafkaslar’daki
uluslar da bugün kendi aralarındaki çelişkileri
şiddetle çözmeye çalışıyorlar. Bu kötü
bir şeydir. Bence barışçı çözümü bulmalılar.
Ben onların bir arada yaşamasını isterdim.
Bir arada yaşandığı zaman, federasyon
olduğu zaman işte bu sorunlar böyle olmuyor. Ama
ne yazık ki ulusal egoizm ağır basıyor,
bu güçler toplumları kör dögüşüne sürüklüyorlar.
Türkiye’de de şu anda olan budur. Biz, ya Kürtler, Türkler
bu sorunun çözümü için diyalog yolunu buluruz, kardeşçe
çözeriz, adil bir çözüm buluruz, ya da bu kör dögüşü
giderek büyür, bundan her iki taraf da büyük kayıplar
verir. (...) Federasyon barışçı çözümdür, eşitlikçi
çözümdür. Kürdistan’da, yani Türk hükümetinin “Doğu ve
Güneydoğu dediği illerde, ki burası nüfusun
çoğunluğunun Kürt olduğu illerdir, federatif
bir yapı oluşturabiliriz. Burada resmi dil Kürtçe
olur, onun yanı sıra Türkçe de olur. Yani Kürdistan’daki
Türkler yine kendi okullarında okurlar, kendi radyo ve
televizyonlarını izlerler; kendi gazetelerini çıkarır,
okurlar. İstanbul’daki gazeteyi de okurlar. Aynı
şey Batı’daki Kürtler için de söz konusu olur. Batı’daki
Kürtlerin okulları olabilir. İster Türk okuluna
gönderir çocuğunu, ister Kürt okuluna. Bu seçim hakkını
verelim ona. İç Anadolu’da da geniş bir Kürt kitlesi
var; bu insanlar da anadillerinde okullarda okumak isteyebilirler.
Bu olanağı verelim onlara. Kürtçe radyo ve televizyon
izleyebilirler. Türkiye çapında isteyen Türkçesini, isteyen
Kürtçesini izlesin. İsviçre’de böyledir. İsviçre
türü bir çözüm bulalım. Bakın İsviçre’de iç
savaş yok. Hep kötü örnekleri seçmeyelim.”
Oral: “Doğrusu bu dediğinizi zor görüyorum.
İsviçre türü bir çözüme uygun bir toplumsal ilişkiler
içinde yaşamıyoruz. Türkiye’de insan ilişkilerinin
daha çok şiddeti kışkırttığı
bir ortam var. Kürt meselesi de sonuçta şiddet ortamını
doğurdu. Biz, İsviçre türü çözümlerden çok Boşnakların,
yani Yugoslavya’nın yaşadığı veya
Azerbaycan’ın yaşadığı çözüme daha
yakın bir ruh hali içindeyiz.”
BURKAY: “Dediğinize katılıyorum. Örneğin
Yugoslavlar Çekoslovak türü bir çözüm bulamadılar. Demek
ki Çekoslovakya’da insanlar daha çağdaş, daha uygar,
daha ileri bir çizgide. (...) Ama biz de doğru olanı
öneriyoruz. Eşitlik temelinde bir arada yaşayabiliriz.
Bunu başaramazsak, bu demektir ki bu çatışma
ortamı giderek büyüyecek ve belki Kürtlerle Türkler ayrı
olacaklardır. (...) Ben diyorum ki bugünkü somut duruma
göre çözelim. Yani Kürt de yerinde kalsın, Türk de yerinde
kalsın; eşit haklar verelim, federasyon tanıyalım,
birlikte yaşayalım. Bu olmazsa Kürtleri alabiliriz
Kürdistan’a. Çünkü Kürdistan zengin , petrol olanakları
var...”
Oral: “O zaman başka problemler gelir gündeme. Annesi
Türk, babası Kürt; dedesi Türk, babası Kürt olan
çok sayıda insan var. Din ayrılığı
da olmadığı için çok karışık
bir orijine sahip insanlar.”
BURKAY: “Çekoslovakya öyle değil miydi? Sovyetler’de
öyle değil miydi? Her tarafta Rus azınlığı
var. Karşılıklı evlilikler var, bütün
cumhuriyetlerde var. Ama buna rağmen bağımsız
cumhuriyetler oluşuyor.”
* * *
Evet, sevgili okurlar, söz konusu söyleşide ne dediğim
ortada. Burada, Bay Akyol’a hak verdirir bir durum var mı?
Beş sayfa boyunca ısrarla savunduğumu görmezden
gelerek, en sondaki satırı alıp, “işte
Kemal Burkay’ın görüşü, tehciri savunuyor!” demek
dürüstçe bir tavır mı? Başka çare kalmazsa,
yani Batı’daki Kürtler zorla yerlerinden edilirse, “onları
alabiliriz,” dememden daha doğal ne olabilir?
Öyleyse Bay Akyol benim görüşlerimi nasıl böyle
çarpıtabiliyor?
Bunun iki açıklaması vardır: Ya Bay Akyol,
kendi anadilinde bile okuduğunu anlayamayacak türden
bir yazar, ya da böyle çarpıtmalardan medet umacak kadar
kendi görüşlerine güvensiz, kamuoyunun bilincini bulandırmaya
çalışan bir propagandacı. Böyleleri bu ülkede
çok. Onlar bu ırkçı, zorba düzenin borazanları;
yıllar yılı bu yöntemlerle kafa yıkadılar.
Yıkadılar da nereye vardı ülke ve toplum?
Bu siyasetler ve yöntemlerle gele gele bir batağın
içine düştü, debelenip duruyor. Bu çözüm müdür ve yaptıkları
iş midir?
Bay Akyol, ayıp diye bir şey vardır! Sen yaşlı
başlı bir adamsın ve yazar geçinirsin. Bunlar
sana, en azından Çetin Altan, Hasan Cemal, Derya Sazak,
Can Dündar ve Ece Temelkuran’la aynı gazetede yazan birine
yakışır mı?
Yazarın önceki yazılarından:
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|