PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!

Kemal Burkay

Taha Akyol, 8 Eylül tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde, “Kürtlerle nasıl aryrılırız?!” başlıklı yazısında yine bana sataşmış. Akyol, sözde Aysel Tuğluk’a cevap verirken, ayrılma halinde batıdaki milyonlarca Kürdün yerlerini terk etmek zorunda kalacaklarını söylüyor ve bunun “fikir babası” olarak da beni gösteriyor. Şöyle diyor bay Akyol:

“Aysel Tuğluk “Kürtlerin ayrılığı tartışmaya başlamasından” Türklerin korkacağını sanarak gözdağı vermek istedi galiba... Halbuki “ayrılma” fikri, yavaş ve marjinal boyutlarda olsa da Türkler ( Akyol şaşkınlığından veya ağzı hep öyle alıştığı için burada da ‘Kürtler’ demiş, KB) arasında da kendini göstermeye başladı!
Örnek mi, Mümtaz Soysal
’ın “mübadele” önerisi...
Soysal “Kesin Çözüm” yazısında, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlerin Kuzey Irak’a gönderilip karşılığında Iraklı Türkmenlerin getirilmesini önerdi. (Cumhuriyet, 17 Ağustos)
Mümtaz Soysal’a göre, Kuzey Irak’ta petrol
olduğu için “ekonomisi bizimkinden daha sağlam olur”du, onun için bizdeki ayrılıkçı Kürtler de oraya gitmek isterdi. Karşılığında da Türkmenler buraya getirilirdi! (Akşam, 6 Eylül)
Bu fikrin ilk sahibi Mümtaz Soysal değil, Kürt milliyetçisi Kemal Burkay’dır. İşte Burkay’ın sözleri:
“Batı illerinde yaşayan Kürtleri alabiliriz Kürdistan
’a. Çünkü Kürdistan zengin. Petrol olanakları var.” (Oral Çalışlar, Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu, sf. 111)
Tabii Soysal Türkiye’den toprak vermeyerek, Burkay ise Türkiye’den toprak alarak nüfus mübadelesi yapıyorlar ama ikisi de yaşanabilecek insani faciaları tahmin edemiyorlar! Ve, “petrol” faktörünü de çok abartıyorlar!
Duygusallık böyle maddi gerçeklere ve akla aykırı düşüncelere yol açabiliyor.”

Akyol böyle diyor, ama bile bile gerçeği çarpıtıyor. Çünkü ben, Kürt sorununun çözümünde  ister ayrı devlet, ister federal çözüm olsun, bir nüfus mübadelesine gerek olmadığı görüşündeyim ve bunu Oral Çalışlar’la yaptığım röportajda da ısrarla dile getirdim. Akyol oradan alıntı yaptığına göre bunu bilir. Ama bildiği halde, şimdiye kadar birkaç kez bu çarpıtmayı yaptı. Kendisine cevap verdiğim, ayıbını yüzüne vurduğum halde yapmaya devam ediyor.

Oral’la 1993 yılında yaptığım ve kitap halinde yayımlanan “Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu” adlı uzun röportajda bu konuyu tam beş sayfada (106-111) tartışmışız. “Federasyon bir çözüm mü?” başlığı altında Oral şöyle diyor:

“...Federasyon olduğu zaman burdaki Kürtler ne olacak deniyor? Hatta şöyle düşünenler bile var: Tamam kursunlar devletlerini, gitsinler. İstanbul’daki, Ankara’daki, İzmir’deki Kürtler de memkleketlerine geri dönsünler.”

BURKAY: “...Türkler ve Kürtler iç içe yaşadıkları için, Kürtlerin önemli bir bölümü Batı’ya, örneğin İstanbul’a, Çukuruova’ya, Ege’ye göç ettikleri için (İç Anadolu’da zaten eskiden beri bir Kürt kolonosi var, Kürdistanda da Türk toplulukları var), dolayısıyla federasyon çözümü bunun için uygundur. (...) Federasyon veya ayrı devlet, Türkler göç etsin, Kürtler göç etsin; bu trajedi olur. Bu kadar insanın göç etmesi... Bu insanların suçu yok.”

Oral: “Ama bağımsız bir Kürdistan kurulursa böyle bir problem gelir gündeme.”

BURKAY: “Niye gelsin? Kürdistan’da da Türkler var. Herkesi geçmişte yaşadığı ülkeye göndermeye kalksak Türkler Orta Asya’dan geldiler. Şimdi diyebilir miyiz, Türkler Orta Asya’ya gitsin?”

Tarihte yaşanmış örnekler var. Örneğin Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ege’de, İstanbul’da çok sayıda Rum yaşıyordu. Yunanistan bölümünde kalan bölgelerde de çok sayıda Türk vardı. Ne oldu sonuçta? Tehcir yoluyla bu insanlar yerlerinden, yurtlarından oldular ve kaçınılmaz olarak kendi milletlerinin yaşadıkları topraklara dönmek zorunda kaldılar ve büyük trajediler yaşadılar. Aynı trajedi Kürt meselesinde de gündeme gelmez mi?”

BURKAY: “O dönemde ulusal soruna demokratik çözüm bulunamadığı için, bu halklar bir arada nasıl yaşayabilirler, bunun çözümü bulunamadığı için böyle oldu. (...) Ermeni sorunu acı bir şekilde, Ermenilerin göçüyle sonuçlandı. Rum sorunu Rumların göçüyle ve bir savaş sonucu çözüldü. Oradaki Türkler de bu tarafa göçtüler. Bu insanlar için çok acı oldu ve hâlâ bunun acısını çekiyorlar. Kendi yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar. Ayı şeyi burada yapalım demiyoruz. Burada yapmak zorunda değiliz. Yani bugün Türkiye’deki Kürt sorununu bir Bosna türü, bir Lübnan türü çözmek zorunda değiliz. Bu çözümsüzlüktür bence. Barışçı çözümler bulalım. Sorun budur. Eğer bunu yapamazsak, şiddet tırmanırsa, savaş bir çözüm olursa işte o zaman olacaktır. O zaman ya Kürtlerin ortadan kaldırılması gerekir –ki Kürtler 35 milyonluk bir nüfustur ve 1915’lerde yaşamıyoruz. 15. Yüzyılda da yaşamıyoruz. Diyelim ki Kızılderililerin, Avustralya yerlilerinin ortadan kaldırıldığı gibi...”

Oral: “Yirminci Yüzyılda da aynı problem var. Mesela Azerbaycan, Karabağ, Ermenistan ilişkilerinde görüyoruz ki, sonuçta, ayrı devletler olunca bir süre sonra farklı ulustaki insanlar o devletin içerisinde yaşayamaz hale geliyor. Aynı şey Bosna’da da oldu.”

BURKAY: “Bu uluslar barışçı çözümler bulamadıkları zaman savaşa tutuşuyorlar, kör döğüşüne giriyorlar ve bu çok pahalıya mal oluyor. Böyle olsun istemiyoruz. Eğer bu oluyorsa, bu doğru olan yapıldığı için değil, yanlış olan yapıldığı içindir. Bosna’da da taraflar barışçı bir çözüm bulamadılar. Ama Çekoslovakya’da, Çekler’le Slovaklar buldular. Çekoslovakya’yı örnek almak lazım. Kafkaslar’daki uluslar da bugün kendi aralarındaki çelişkileri şiddetle çözmeye çalışıyorlar. Bu kötü bir şeydir. Bence barışçı çözümü bulmalılar. Ben onların bir arada yaşamasını isterdim. Bir arada yaşandığı zaman, federasyon olduğu zaman işte bu sorunlar böyle olmuyor. Ama ne yazık ki ulusal egoizm ağır basıyor, bu güçler toplumları kör dögüşüne sürüklüyorlar. Türkiye’de de şu anda olan budur. Biz, ya Kürtler, Türkler bu sorunun çözümü için diyalog yolunu buluruz, kardeşçe çözeriz, adil bir çözüm buluruz, ya da bu kör dögüşü giderek büyür, bundan her iki taraf da büyük kayıplar verir. (...) Federasyon barışçı çözümdür, eşitlikçi çözümdür. Kürdistan’da, yani Türk hükümetinin “Doğu ve Güneydoğu dediği illerde, ki burası nüfusun çoğunluğunun Kürt olduğu illerdir, federatif bir yapı oluşturabiliriz. Burada resmi dil Kürtçe olur, onun yanı sıra Türkçe de olur. Yani Kürdistan’daki Türkler yine kendi okullarında okurlar, kendi radyo ve televizyonlarını izlerler; kendi gazetelerini çıkarır, okurlar. İstanbul’daki gazeteyi de okurlar. Aynı şey Batı’daki Kürtler için de söz konusu olur. Batı’daki Kürtlerin okulları olabilir. İster Türk okuluna gönderir çocuğunu, ister Kürt okuluna. Bu seçim hakkını verelim ona. İç Anadolu’da da geniş bir Kürt kitlesi var; bu insanlar da anadillerinde okullarda okumak isteyebilirler. Bu olanağı verelim onlara. Kürtçe radyo ve televizyon izleyebilirler. Türkiye çapında isteyen Türkçesini, isteyen Kürtçesini izlesin. İsviçre’de böyledir. İsviçre türü bir çözüm bulalım. Bakın İsviçre’de iç savaş yok. Hep kötü örnekleri seçmeyelim.”

Oral: “Doğrusu bu dediğinizi zor görüyorum. İsviçre türü bir çözüme uygun bir toplumsal ilişkiler içinde yaşamıyoruz. Türkiye’de insan ilişkilerinin daha çok şiddeti kışkırttığı bir ortam var. Kürt meselesi de sonuçta şiddet ortamını doğurdu. Biz, İsviçre türü çözümlerden çok Boşnakların, yani Yugoslavya’nın yaşadığı veya Azerbaycan’ın yaşadığı çözüme daha yakın bir ruh hali içindeyiz.

BURKAY: “Dediğinize katılıyorum. Örneğin Yugoslavlar Çekoslovak türü bir çözüm bulamadılar. Demek ki Çekoslovakya’da insanlar daha çağdaş, daha uygar, daha ileri bir çizgide. (...) Ama biz de doğru olanı öneriyoruz. Eşitlik temelinde bir arada yaşayabiliriz. Bunu başaramazsak, bu demektir ki bu çatışma ortamı giderek büyüyecek ve belki Kürtlerle Türkler ayrı olacaklardır. (...) Ben diyorum ki bugünkü somut duruma göre çözelim. Yani Kürt de yerinde kalsın, Türk de yerinde kalsın; eşit haklar verelim, federasyon tanıyalım, birlikte yaşayalım. Bu olmazsa Kürtleri alabiliriz Kürdistan’a. Çünkü Kürdistan zengin , petrol olanakları var...”

Oral: “O zaman başka problemler gelir gündeme. Annesi Türk, babası Kürt; dedesi Türk, babası Kürt olan çok sayıda insan var. Din ayrılığı da olmadığı için çok karışık bir orijine sahip insanlar.”

BURKAY: “Çekoslovakya öyle değil miydi? Sovyetler’de öyle değil miydi? Her tarafta Rus azınlığı var. Karşılıklı evlilikler var, bütün cumhuriyetlerde var. Ama buna rağmen bağımsız cumhuriyetler oluşuyor.”

                      *   *   *

Evet, sevgili okurlar, söz konusu söyleşide ne dediğim ortada. Burada, Bay Akyol’a hak verdirir bir durum var mı? Beş sayfa boyunca ısrarla savunduğumu görmezden gelerek, en sondaki satırı alıp, “işte Kemal Burkay’ın görüşü, tehciri savunuyor!” demek dürüstçe bir tavır mı?  Başka çare kalmazsa, yani Batı’daki Kürtler zorla yerlerinden edilirse, “onları alabiliriz,” dememden daha doğal ne olabilir?

Öyleyse Bay Akyol benim görüşlerimi nasıl böyle çarpıtabiliyor?

Bunun iki açıklaması vardır: Ya Bay Akyol, kendi anadilinde bile okuduğunu anlayamayacak türden bir yazar, ya da böyle çarpıtmalardan medet umacak kadar kendi görüşlerine güvensiz, kamuoyunun bilincini bulandırmaya çalışan bir propagandacı. Böyleleri bu ülkede çok. Onlar bu ırkçı, zorba düzenin borazanları; yıllar yılı bu yöntemlerle kafa yıkadılar.

Yıkadılar da nereye vardı ülke ve toplum? Bu siyasetler ve yöntemlerle gele gele bir batağın içine düştü, debelenip duruyor. Bu çözüm müdür ve yaptıkları iş midir?

Bay Akyol, ayıp diye bir şey vardır! Sen yaşlı başlı bir adamsın ve yazar geçinirsin. Bunlar sana, en azından Çetin Altan, Hasan Cemal, Derya Sazak, Can Dündar ve Ece Temelkuran’la aynı gazetede yazan birine yakışır mı?

 

Yazarın önceki yazılarından:

Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
PSK Bulten © 2009